Afrika'nın en şımartılan ülkesi: Tanzanya
Yeterince bilmiyorlar ama Türkiye'ye nedenini de tam açıklayamadıkları bir sempatileri var. Türkiye'nin nerede olduğunu biliyorlar, üst düzey eğitimliyse biraz daha fazla bilgiye sahip.
Nursel Tozkoparan'ın röportajı
Oldum olalı farklı yerlerin, farklı kültürlerin, farklı yaşamların olduğu yerlere gitmeyi tercih etmişimdir. Bu anlamda farklı olarak gösterilecek yerlerden biridir Afrika kıtası…
Ancak son yıllara kadar oralara gitmek hiç de kolay değildi.
Hükümetin Afrika açılımı ile beraber THY de Afrika kıtasının birçok ülkesinde direk uçuşlar gerçekleştirdi. Ve en sonda 123. olarak Uganda’nın Entebbe şehrinden aktarmalı Dar es salaam şehrine seferlere başladı.
Tanzanya denilince hep fakirlik, sarıhumma, sıtma gibi hastalıklar akla gelir. Oysa çok bereketli toprakları ve altın rezervleri var. Avrupa’nın birçok ülkesi Tanzanya’da tarım yapıyor… İsrailliler binlerce dönüm arazi alıp burada tarım yapıyorlar.
Hollanda’yı Avrupa’da çiçek pazarına hakim ülke olarak biliriz. Oysa Hollanda’nın Avrupa’ya sattığı çiçeklerin yüzde 25’i Tanzanya’dan, yüzde 25’i Kenya’dan geliyor. Her gün Amsterdam’dan bir uçak geliyor ve çiçekleri doldurup götürüyor.
Ve en önemlisi de turizm. Özellikle safari ve Afrika’nın en yüksek dağı Kilimanjaro’ya tırmanmak Tanzanya için bir sembol olmuş. Avrupalılar, Amerikalılar safari yapmak için Tanzanya’yı tercih ediyorlar.
Nedeni de çok önemli… Çünkü Tanzanya Afrika’nın en güvenilir ve en istikrarlı ülkesi. Kabileler arası savaş yok. Nüfusunun yarısı Müslüman yarısı Hıristiyan olmasına rağmen dini çatışmalar yok. Bağımsızlığını kazandığı 1964 yılından beri dört cumhurbaşkanı olmuş. Bunların ikisi Müslüman, ikisi Hıristiyan… Kimse kimsenin dinine karışmamış. Kimse kimseyi rahatsız etmemiş.
Her şeye rağmen huzurlu, mutlu, barışık yaşamayı başarmış bir topluluk… Kendi dillerine göre “TAKMA KAFANA” anlamına gelen Hakuna Matata günlük hayatta dillerine pelesenk olmuş.
Tanzanya büyükelçisi Şander Gürbüz’ün gösterdiği misafirperverliğinden söz etmemek de mümkün değil. Üç gün boyunca eşiyle birlikte bizleri en güzel ağırlamanın gayreti içindeydi. Büyükelçimizin vurguladığı en önemli şeyde Tanzanya, Türk iş adamlarını için bir fırsattı. Kendisi ile dünyaca meşhur Zanzibar adasında Hint Okyanusun kenarında palmiyelerin altında çayımızı içerken sohbet imkânım oldu. Ortamın doğallığı, sohbetimize de sirayet etti. Bu sohbetten Tanzanya’ya bakışınız değişecek.
DARÜSSELAM BÜYÜKELÇİLİĞİ, AFRİKAYA AÇILIM POLİTİKASI ÇERÇEVESİNDE AÇILMASI DÜŞÜNÜLEN ELÇİLİKLERİN BİRİNCİSİYDİ
Sayın Büyükelçim ne kadar süredir Tanzanyadasınız?
Darrüsselam Büyükelçiliği bizim Afrika'ya açılım politikamız çerçevesinde yeni açılması kararlaştırılan 15-16 büyükelçiliğin birincisiydi. Geçen yıl Sayın Cumhurbaşkanımızla Tanzanya'ya resmi ziyarette bulunduktan iki ay sonra, Haziran 2009'da Darüsselam Büyükelçiliğimizi açmak üzere ben, eşim ve bir laptopla Darüsselam'a intikal ettik. Üzerinden tam 1 yıl geçmiş
Tanzanya da kaç ülkenin Büyükelçiliği var?
55 ülkenin büyükelçiliği var.
50’İNCİ ÜLKE OLARAK BÜYÜKELÇİLİK AÇMIŞ OLMAMIZ GEÇİKTİĞİMİZİ GÖSTERİYOR
Türkiye Tanzanya’daki büyükelçilikler içinde kaçıncı sırada?
Ben geldiğimde 50’inci Büyükelçiliği açmış oldum. Bizden sonra son bir yıl içinde 5 büyükelçilik daha açıldı. Aslında 50'nci ülke olarak açmış olmamız bizim geciktiğimizi de gösteriyor. Ama olumlu tarafından bakarsak Afrika açılım politikamız çerçevesinde mevcutlara ilave olarak yeni 15 Büyükelçilik açılması önemli bir olay. Bunların da 12 -13 tanesi açıldı. Bu büyük bir başarı aslında. Diğer büyükelçi meslektaşlarım tarafından da şaşkınlıkla karşılaşılan bir olay. Çünkü bilhassa ekonomik kriz nedeni ile Batılı birçok ülke büyükelçiliklerini kapatıyorlar.
Peki Türkiye neden geç kaldı?
Biz,"Niye geç kalındı” sorusunu bir tarafa bırakıp, “Çok doğru bir kararmış" diye bakmalıyız. Bu kararın temelinde hükümetimiz, Cumhurbaşkanımız, Başbakanımız, Dışişleri Bakanımız takriben 3 yıl önce Afrika'ya da açılmamız gerektiği noktasından hareket etti. Tabi bizim Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyine adaylığımızla da düşünmek gerekiyor. O süreçte İstanbul'da 2008 yılında bir Afrika zirvesi düzenlendi. Burada 50'ye yakın ülke temsil edildi. Afrika'da zaten 52 ülke var. Bunun da neticesinde geçen yıl Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi seçimlerinde Türkiye kendi grubunda en yüksek oyu alarak seçildi. Afrika’dan da 52 ülkeden 50’sinin oyunu aldık. Bu çok büyük bir başarı. Biz Avusturya'dan daha çok oy aldık. Biz BM Güvenlik Konseyi içerisinde Batı Avrupa grubundayız Bu seçimlerden sonra büyükelçiliklerimizi açmamız bence çok doğru bir adım.
TANZANYALILAR TÜRKİYEYİ YETERİNCE BİLMİYORLAR
Tanzanya'da büyükelçi olarak neler yapmayı düşünüyorsunuz?
Bir kere Türkiye'yi en geniş anlamda tanıtmak istiyorum.
Tanzanya halkı Türkleri tanıyor mu?
Yeterince bilmiyorlar ama Türkiye'ye nedenini de tam açıklayamadıkları bir sempatileri var. Türkiye'nin nerede olduğunu biliyorlar, üst düzey eğitimliyse biraz daha fazla bilgiye sahip. Bunun olumlu tarafı hiç bir ön yargı yok. Başka ülkelerde bazen eksiden başlarsınız, devamlı savunma refleksiyle görev yaparsınız. Burada sıfırdan başlıyorsunuz. Hem bir büyükelçiliği sıfırdan kuruyorsunuz hem de hitap ettiğiniz kesim Türkiye hakkında olumsuz bir bilgiye sahip değil.
Diğer Büyükelçiliklerde çalışan sayısı ile bizdeki büyükelçiliklerde çalışan sayısı nedir?
İnanılmaz bir fark var. Amerikan Büyükelçiliği’nde takriben 400 kişi çalışıyor. Çin Büyükelçiliği’nde 700 kişi çalışıyor. Ortalama bir büyükelçilikte ise mesela Belçika, Hollanda, Danimarka Büyükelçiliği’nde takriben 100 kişi çalışıyor. Bizim Büyükelçiliğimizde şoföründen, sekreterine, aşçısına kadar toplam 8 kişiyiz. Şu anda boş olan 3 kadro var, onu dolduracağım ve 11 kişi olacağız. 100 kişilikbüyükelçiliklerle rekabet içindeyiz.
TANZANYA, AFRİKA İÇİNDE EN SEVİLEN,EN ŞIMARTILAN BİR ÜLKE
Diğer büyükelçilikler neden bu kadar kalabalık?
Tanzanya'da bu kadar büyükelçiliğin ve personelin olmasının nedeni Afrika içinde Tanzanya’nın en sevilen, en şımartılmış bir ülke olmasından geliyor.
Kim tarafından şımartılmış?
Uluslararası örgütler ve Batılı ülkeler tarafından. Çünkü uluslararası örgütler ve Batılı ülkeler her yıl hem dünyaya hoş görünmek hem de sahiden insancıl amaçlarla yabancı ülkelere yardımda bulunmak istiyorlar. Bunun için parlamentolarında karar alıyorlar. Örneğin Almanya diyor ki:"Ben GSMH'nın 0.87'sini bu yıl dış yardım olarak dağıtacağım." Bu 0.87 aşağı yukarı 4-5 milyar Euro yapıyor. Bu para muzzam bir meblağ. Esas itibarla dünyanın en az gelişmiş ülkelerinin büyük bir kısmı Afrika'da. Afrika'ya harcamak zorundalar. Bunu yaparken de hangi ülkeye bu yardımda bulunalım diye haritaya baktıklarında Tanzanya birçok açıdan ön plana çıkıyor.
İSTİKRAR, GÜVENLİK, UYGUN İKLİME SAHİP OLMASI TANZANYAYI ÖNE ÇIKARTIYOR
Nedir Tanzanya'yı öne çıkartan unsurlar?
Birincisi güvenlik… Çünkü o ülkeler yardımda bulunurken çok defa gelip gitmek zorunda kalıyorlar.
İkinci olarak ta istikrar…Birçok Afrika ülkesinde bir takım kabile reisleri 20, 30 yıl önce cumhurbaşkanı olmuş. İnmiyor, inemiyor, öldürülüyor ancak öyle değişiyor. Tanzanya'da 5 yılda bir cumhurbaşkanlığı seçimleri yapılıyor. En fazla 2 dönem görev yapabiliyor. Demokrasi oturmuş, istikrarlı bir ülke.
Üçüncüsü de iklim şartları. Tanzanya 12 ay boyunca 25-35 derece arasında gidip gelen, çöl olmayan, deniz kenarı bir ülke.
İstikrar, güvenlik, uygun iklim yan yana getirdiğinizde yardım edilmek için yarışılan bir ülke oluyor. Çok ilginç; bütçesinin üçte biri dış yardımlardan oluşuyor. En ufak ülkeler bile dış yardımda bulunuyor. İskandinav ülkeleri burada inanılmaz ağırlıklı. Çin, Japonya, Hindistan'dan sonra, Danimarka, İsveç, Finlandiya, Norveç geliyor.
Neden peki?
Çünkü 1964 yılında bağımsızlıklarını kazandıklarında cumhurbaşkanları Julius Nyerere, o zamanki İsveç Başbakanı Olof Palme'den esinlenerek,25 yıl İskandinav usulü bir sosyalizm - komünizm denemiş. Çok da destek görmüş. Olof Palme'nin, İskandinavya'nın da çok hoşuna gitmiş. Fakat başarılı olamamış. Ancak o dönemden başlayan İskandinav ülkelerinin desteği halen devam ediyor. Finlandiya, Danimarka bile bunlara yılda 100 milyon Euro yardımda bulunuyor. Biz bir kuruş yardımda bulunmuyoruz.
BATILI ÜLKELER, YARDIMLARI DÜNYAYA HOŞ GÖRÜNMEK İÇİN YAPIYOR
Yardım yapılıyor ama yoksulluk yine var. Yardım yapılmalı mı yoksa kalkındırmak için mi bir şeyler yapılmalı? Batılı felsefesine ters bir şey değil mi? Balık vermek yerine tutmayı öğretmek daha doğru değil mi?
Şu söylediğiniz cümle, takriben 1,5 ay önce benim ağzımdan gazetelerde başlık olarak yer aldı. Türk büyükelçisi, "Biz size her gün balık vermek yerine, size balık tutmayı öğretmek istiyoruz" dedi diye birinci sayfada manşet şeklinde yer aldı. Bende bunun doğru anlaşıldığını görünce her yerde tekrar etmeye devam ediyorum. Batılı ülkelerin bu maddi yardımı bir bakıma parlamentolarında alınan kararlar, dünyaya hoş görünmek için yapıyorlar.
Esas itibarla bu para doğru kullanılıyor mu? O insanların düzeyini yeterince yükseltiyor mu?
Yardım eden ülkelerin bunu fazla da dert edinmediklerini düşünüyorum. Bu tabi ki her ülke ve o mekanizmada çalışan her insan için geçerli olmayabilir. "Yıllardır 100 milyonlarca Euro veriyoruz, geriye baktığımızda nüfusun büyük bir kısmı bu yardımdan yararlanamıyor, bu parayı doğru kullanıyor muyuz?" diye kendilerini sorgulamaları lazım. Böyle olmasına rağmen vermeye devam ediyorlar. Bunun iki tarafı var. Bir çek yazıp işi bitirmek ve her gün "Bu parayı nasıl kullanıyorsun? Doğru mu kullanıyorsun?" diye kafa yormaktan daha kolay. İkincisi Tanzanya tarafı da almayı tercih ediyor. Çünkü keş olarak alınan para belli bir projeye bağlı olmaksızın her amaçla kullanılabilir. Bir kısmı da yanlışlıkla başka yerlere de gidebilir. Burada tahmin edeceğiniz şekilde…
Belki de Batılı ülkeler buranın çok kalkınmasını istemiyorlar.
Buraya her yıl 100 milyon Euro vermek Danimarka için önemli olmayabilir ama önemli bir meblağ. Veren ülkenin büyüklüğüne, nüfusuna, uzaklığına, alakasız bir ilişkisine baktığınızda çok önemli bir oran. Bunlar 100 oradan, 100 şuradan derken Tanzanya bütçesinin üçte birini oluşturuyor. "Umurumda değil" veya "o para dönüp dolaşıp bize gelecek" düşüncesi de var.
Nasıl?
Çünkü bazı ülkeler; “Yol, hastane yapacaksın. Bunu da benim şu şirketim yapacak” diyor. Hepsi için geçerli değil ancak bunu yapanlar da çok var. O şirket geliyor, o yolu yapıyor. Sahiden o 100 milyon Euro'nun 80 milyonu o ülkeye geri dönüyor.
BALIK TUTMAKTAN ESAS KASTIM EĞİTİM
Siz balık tutmayı öğreteceğinizi söylediniz.. Ne yapmayı düşünüyorsunuz?
Balık tutmadan kastım esas itibariyle eğitim. Bu ülkeyi orta ve uzun vadede belli bir seviyeye getirmenin tek yolu eğitim.
Yani okul mu açmayı düşünüyorsunuz?
Eğitim düzeyini yükseltmek lazım. Kendilerinin doğru kararları verebilecek bir eğitim seviyesine gelmesi lazım. Yüzyıllarca sömürüldükleri için buna çok alışkın değiller. Tanzanya bölgesi yüzyıllarca Almanya'nın Afrika'daki tek sömürgesiymiş. 1.Dünya savaşında Almanya savaşı kaybedince İngilizlerin sömürgesi olmuş. 1914'den, 1964'e kadar 50 yıl da İngilizlerin sömürgesi olmuş. 1964'den sonra kendi başlarına düşünmeye başlamışlar ama bu 25 yıllık sosyalizm, komünizm döneminden dolayı da o 25 yılda bir bakıma boşa geçmiş. Yeni yeni bağımsızlık ruhu oluşuyor. Buna paralel olarak bana göre eğitim düzeyinin yükselmesi lazım.
TANZANYALI YETKİLİLER ÇOCUKLARINI TÜRK OKULLARINA KAYDETTİRİYORLAR
Türk Okulları var mı burada?
Takriben 10 yıldır Türk okulları var burada. Bin 300 talebe okuyor. Bu okullarımız her yıl ülke çapında yapılan sınavlarda binlerce okul arasında ilk 10'a giriyor. Çok üst düzey Tanzanyalı yetkililer çocuklarını bu okullara kaydettirebilmek için okul yöneticileri ve benimle irtibata geçiyor. Kreşten, lise mezuniyetine kadar giden bir zincir şu anda mevcut. Bunun eksik olan bölümü de üniversite. Gerek Cumhurbaşkanımızın Tanzanya ziyareti gerekse bu yıl Tanzanya Cumhurbaşkanı'nın Türkiye ziyareti sırasında da bir mutabakat sağlandı. Tanzanya tarafı şimdi bir arsa belirledi. Bin 200 dönümlük bir arsa. Bu günlerde resmi olarak "burayı size tahsis ediyoruz" diyecek.
TANZANYA’NIN YATIRIM VE ÜRETİM YAPMAK AÇISINDAN İKİ ÖNEMLİ AVANTAJI VAR
Türk işadamlarına tavsiyeniz var mı? Tanzanya onlar için bir kapı mıdır?
Tanzanya'nın yatırım ve üretim yapmak açısından iki önemli avantajı var. Birincisi bu bölgede, Tanzanya'nın da üye olduğu bir Doğu Afrika Topluluğu var. Bir ufak AB gibi düşünün. Tanzanya, Kenya, Uganda, Ruanda ve Brundi'den oluşan beş ülke bir araya gelmişler. Merkezi Tanzanya'nın Aruşa kentinde bulunan bir Doğu Afrika Topluluğu kurmuşlar. Bunun paralelinde bir de Doğu Afrika İş Konseyi var. Bunlar aşama aşama ilerliyorlar ve şu anda bir Gümrük Birliği oluşturdular. Bu beş ülke arasında mallar ve insan gücü serbest dolaşıyor. Siz Tanzanya'da bir şey ürettiğiniz zaman, bu beş ülkeye gümrüksüz, formalitesiz satabiliyorsunuz. Tanzanyanın nüfusu 43 milyon, 5 ülkenin toplam nüfusu 160 milyon. Burada 160 milyonluk bir pazar var.
TANZANYA’DA ÜRETİLEN HERŞEYİ AVRUPA’YA, AMERİKA’YA, ÇİN’E SIFIR GÜMRÜKLE VE SIFIR KOTA İLE İHRAÇ EDEBİLİRİSiNİZ
Aslında iş adamlarımızın bu beş ülkeden birine gelip yatırım yapmak istediği takdirde kendileri için ciddi fırsatlar var demek ki!
Elbette… Serbest Ticaret Bölgesi denen bölgeler var. Orada elektriğini, suyunu adam yapmış "Gel sana 5, 10 bin metrekare, ne kadar istersen kiralayalım" diyor. Metre karesi bir dolara, çok cazip fiyatlarla. Siz geliyorsunuz aletlerinizi koyuyorsunuz herhangi bir şey üretiyorsunuz. Mesela alüminyum pencere doğraması üretiyorsunuz. Bu hem insanlara ekmek kapısı, hem de 160 milyon nüfuslu pazara ihraç ediyorsunuz. Hem de istihdam yaratıyorsunuz, hem de siz kar ediyorsunuz. Doğu Afrika Topluluğu'na ilave olarak en az gelişmiş ülkeler kategorisinde olduğu için Tanzanya'dan sıfır gümrükle Avrupa'ya ihracat imkânı var. Yani Tanzanya'da üretilen her şeyi Avrupa'ya, Amerika'ya, Japonya'ya, Çin'e sıfır gümrükle ve sıfır kota ile ihraç etme imkânınız var.
Tanzanya’da Tekstil cazip midir?
Burada pamuk yetişiyor. Türkiye'de de tekstil sanayimiz çok gelişmiş hatta fazla kapasitesi var. Avrupa'da; Amerika'da karşılaştığı kota sorunları nedeni ile o kapasitesini kullanamıyor bile. Kullanamadığı 2, 3, 4 yıllık kapasitelerini buraya taşısa, gerekirse Tanzanya pamuğu da kullanarak tişört, şort üretir. Ucuz işgücüyle, gümrüklerle, kotalarla mücadele etmek yerine Avrupa ve Amerika'ya sıfır gümrük ve kota ile satma imkanı olur. Tekstil çok cazip alanlardan bir tanesi.
Altyapıya da ihtiyaçları vardır…
Elbette. Burada her türlü altyapıya ihtiyaç var. Yollar, kanalizasyon, konut. Bizim müteahhitlik sektörümüz de çok güçlü.
Tanzanya hükümeti buna açık mı?
Açık ama parası yeterli değil. Bir kısmını kendi bütçesinden yapabildiği kadar yapıyor. Kendi yapamadığını da Avrupa ve uluslararası kuruluşlardan gelen yardımlarla yapıyor. Bunlar büyük alanlar, tekstil, altyapı...
BİR İKİ YIL SONRA YA BİZ BOŞLUKLARI DOLDURACAĞIZ YA DA BAŞKALARI
Küçük ve orta ölçekli işadamlarımız için de imkanlar var mı?
Türk Cumhuriyetleri, Romanya, Bulgaristan, Rusya ilk açıldığında oraya giden ilk fırıncımız nasıl başarılı olduysa, burada da şu anda o imkanlar mevcut. Bir, iki yıl sonra zaten ya biz o boşlukları dolduracağız ya da başkaları dolduracaklar.
Biz buradan sizin vesilenizle seslenmiş olalım. Boşlukları dolduralım, başkalarına kaptırmayalım…
Afrika'yı yeni keşfeden sadece biz değiliz çünkü. Dünyadaki ekonomik kriz nedeniyle Avrupa, herhangi bir şeyi daha fazla sayıda değil, daha az sayıda alıyor. Amerika'da öyle. Her tür maddeyi üreten ülkeler, firmalar malını satmak için yeni pazar arayışına giriyorlar. Afrika 1 milyar nüfusa sahip. Büyük bir kısmı fakir bile olsa insanın bir takım temel ihtiyaçları var. Örneğin karnını doyurması lazım. Mesela burada bir fırın yok. Romanya'da 4 bin Türk işadamı var. Bunların en az 100 tanesi fırıncılık yapıyor ve inanılmaz da para kazanıyorlar. Onun dışında en fakiri bile karnını doyurduktan sonra üstünü giymek için bir tişört, pantolona ihtiyacı olacak.Mesela 43 milyon kişi ayda bir tokyo alsa, 43 milyon tokyo eder. Bir tişört alsa ki alıyor da. En zengininden en fakirine kadar giyim kuşama meraklılar özellikle bayanlar. Burada Türkiye, tekstil konusunda çok bilinen bir ülke olmuş. Her gün 20-25 tane vize veriyoruz. 25 vize alanın 20'si bayan. Burada ufak ufak butikler moda. Hani Rusya'dan nasıl ki bavul ticareti vardı. Buradan da ufak ufak başlamış durumda.
Neden Türkiye’yi tercih etmeye başladılar?
Pasaportlarına bakıyorum Çin'e, Hindistan'a, Tayland'a gitmiş. “Ben bir defa Türkiye'ye gittim, bayıldım. Bir iki kuruş daha pahalı ama sizin ürünleriniz çok daha kaliteli. Benim müşterim artık bu tip ürün istiyor” diyor. Artık Çin'e, Hindistan'a gitmiyor, Batı'ya zaten pahalı olduğu için gitmiyor. Türkiye'ye gidiyor. Bunlar ilk önce tek tek gidip bavullarla getiriyorlardı. Şimdi 3'lü, 4'lü gruplar halinde gidiyorlar. Mesela beraber gidip bir konteynır doldurup getiriyorlar.
İLİŞKİLERİN GELİŞMESİ İÇİN İKİ ŞEY LAZIM. İLETİŞİM VE ULAŞIM
THY’nin Tanzanya’ya seferlere başlamasının önemi nedir?
THY sahiden ikili ilişkilerimizin gelişmesi açısından bir dönüm noktası. Doktoramı iktisat üzerine yaptım. Bizim bir profesörümüzün sözünü hiç unutamam. "İlişkilerin gelişmesi için iki şey lazım. İletişim, ulaşım. Bu ikisi olmadan ne yaparsan yap boş" derdi. İletişim var, ulaşımı da bir an önce sağlamak lazımdı. Buraya gelmeden ve geldikten sonra da Türkiye'ye gittiğim tatil günlerimde Hamdi Topçu’yu makamlarında ziyaret ederek somut rakamlarla böyle bir hattın THY açısından da karlı olacağını anlatmaya çalıştım. 43 milyon nüfus, çok fakir zannedebilirsiniz ancak bunun yüzde 10'u çok zengin. Diş tedavisine Londra'ya, kuaföre Dubai'ye gidecek kadar çok zengin bir kesim var burada.
THY İÇİN BURADA ÇOK BÜYÜK BİR POTANSİYEL GÖRÜYORUM
Tanzanya’dan uçan kaç şirket var?
Toplam 5 şirket var. Aksi istikamete uçan Dubai, Katar Hava Yolları gibi şirketleri bir kenara bırakırsak Batı’ya uçan İsviçre, İngiltere ve Hollanda Hava Yolları var. İsviçre Hava Yolları altın taşıdığı için uçuyor. KLM de Hollanda’ya çiçek taşıyor. Türk Hava Yolları, İsviçre, İngiltere ve Hollanda hava yolu şirketleri ile rekabet edecek. Ben bunların hepsiyle uçmuş bir insan olarak kalite olarak onlardan daha iyi olduğumuzu ve fiyat olarak da daha ucuz olduğumuzu biliyorum. THY için burada gerçekten çok büyük bir potansiyel görüyorum. Rusya’ya uçmak isteyen insan şu anda önce ya ters istikamete yani Dubai’ye gidiyor ya da çok Batı’ya, Amsterdam’a gidip oradan tekrar geri dönüyor. Rusya, Türk Cumhuriyetleri, Doğu Avrupa Bulgaristan, Romanya, Ukrayna, Yunanistan, Türkiye hatta Orta doğu’ya direk uçan başka hiçbir hava yolu yok. Çok büyük bir potansiyel.
Tanzanya deyince akla ilk gelen şeylerin başında ne geliyor?
Tanzanya deyince akla ilk safari gelir. Dış yatırımları bir kenara bırakırsak Tanzanya’yı kurtaracak iki şey görüyorum. Tarım ve turizm. Tarım fışkırıyor. Pamuk, mısır, sebze, meyve, papaya, muz, pirinç, her şeyin yetiştiği bir ülke. İsrailliler binlerce dönüm arazi alıp burada tarım yapıyorlar. Ve İsrail’e ürün gönderiyorlar. Hollanda burada çiçek yetiştiriyor ve bütün Avrupa’ya Hollanda çiçeği diye satıyor.
İkincisi de turizm. İklim şartları nedeniyle burada hava sıcaklığı 12 ay boyunca 25 ila 30 derece arasında ve deniz kenarında. Zanzibar Adası çok duyulmuş bir yer. Deniz kenarında güzel bir tatil yeri. Güzel bir ada, güzel plajları ve denizi var.
SAFARİ İÇİN DÜNYADA BAŞKA ALTERNATİF YOK
Tanzanya’da turizm deyince Zanzibar birinci sırada mı geliyor?
Bana göre birinci sırada safari geliyor.Bizim ülkemizde de çok güzel plajlar, tesisler var. Yani denize girmek için Tanzanya’ya, Zanzibar’a gelmeye gerek yok. Ama bir şey için dünyada başka alternatif yok. O da safari. Safari Swahili lisanında seyahat demek. Birisi Swahili lisanında, “Yarın safariye gidiyorum derken ben seyahate gidiyorum” diyor. Bizim bildiğimiz anlamda safari milli parklarda, ciplere binip aslan kaplan, fil, zürafa falan görmek. Yani o anlamdaki safariden bahsediyorum. Burada 13 tane milli park var. Tanzanya Türkiye’den daha büyük bir ülke. Mesela Serengeti Milli Parkı bizim Konya ilimiz kadar. İçinde hiçbir bina v.s olmayan bir yer. Zaten Serengeti Swahili lisanında uçsuz bucaksız demekHer sene ancak bir otel yapılmasına izin veriyorlar. O da tabiata son derece uyumlu olmak şartıyla. Sene de 800 bin turist gelmesine rağmen buraya 8’er katlı 10 tane otel yapılmıyor. 500 metre yaklaşıncaya kadar otel olduğunu fark etmediğiniz, tek katlı harika otellere izin veriyorlar. En meşhur mili park Serengeti kadar güzel olan Ngorongoro Milli Parkı var. O da büyük bir kraterden oluşuyor. Yani kraterin içine giriyorsunuz orada aslanlar, kaplanlar var. İnanılmaz bir şey.
TANZANYA ‘DA SAFARİDEN SONRA EN ÖNEMLİ ŞEY KİLİMANJARO DAĞINA TIRMANMAKTIR
Afrika’nın en yüksek dağı Kilimanjaro’ya tırmanılıyor mu?
Kenyalılar Kilimanjaro Dağı’nın reklamını yapıyorlar ama o dağ Tanzanya’da. 6 bin metre ve Afrika’nın en yüksek dağı. Bana göre Tanzanya’da safariden sonra en önemli şey Kilimanjaro Dağı’na tırmanmaktır. Çok kolay çıkılan bir dağ. Nerdeyse çoluk çocuk gidiliyor. Geçenlerde 9 yaşında bir çocuk çıktı. Oraya çıkan en yaşlı çıkan da 90 yaşındaymış.
Günü birlik gidilebiliyor mu? Tesisler var mı?
4 – 5 günde çıkılıyor. Çünkü her gün 1000 metreden fazla çıkılmıyor. Mesela 5 kişilik grup olarak çıkıyorsunuz ama arkanızda 30 kişi var. Biri çadırınızı, biri tuvaletinizi v.s taşıyor. Sonra akşam olunca siz bir yarım saat oturunca onlar hemen çadırları kuruyorlar, yemekleri hazırlıyorlar. Her gün giyindikleriniz giderek kışlık kıyafet oluyor. En son 5 bin metrede Uludağ’da dolaşıyor gibi geziyorsunuz. Şu anda bile üstünde kar var. Gücünüze, sağlığınıza, yaşınıza göre de daha kolay çıkılan güzergâhlar var. Hani böyle daha zar zor olsun deyince başka güzergâhlar var. Ama turistlerin büyük çoğunluğu buraya safari için geliyor.
YILDA 10 İLE 20 BİN ARASINDA TÜRKÜN TANZANYAYI ZİYARET EDECEĞİNİ DÜŞÜNÜYORUM
Tanzanya’ya en çok nereden turist geliyor?
En çok turist Batıdaki ülkelerden geliyor. Türkiye’den THY ile birlikte çok büyük bir oranda başlayacak. Ben yılda 10 ila 20 bin arasında Türkün Tanzanya’yı ziyaret edeceğini düşünüyorum. Türkiye’de de çok varlıklı, seyahat etmeyi seven 10 defa Paris’, 5 defa Bangkok’a gitmiş ama yeni yerler görmek isteyen, safari, Kilimanjaro, Zanzibar’ı görmemiş çok geniş bir kitle var.
TANZANYA AFRİKA’NIN EN GÜVENLİ ÜLKELERİNDEN BİRİSİ
Peki Tanzanya da can güvenliği noktasında bir zafiyet var mı?
Yok. Tanzanya Afrika’nın en güvenli ülkelerinde birisi. Türkiye’de nasıl başınıza bir şey gelebilirse Tanzanya’da da öyle. Yani gecenin 3’ünde altın bileziklerle dolaşırsanız burada da başınıza bir şey gelebilir.
Kabile hayatı hala devam ediyor mu?
Tabiiki. Başka Afrika ülkelerinde kabileler arasında çatışmalar var. Kenya’da bir kabile kaybediyor bir haftada 300 kişi öldürülüyor. Ruanda vs. Sosyalizm’de, Komünizm’de başarılı olamamış. Ama burada Tanzanyalıyım ruhu gelişmiş. Burada, “Nerelisin?” diye sorunca “Tanzanyalıyım” diyorlar. Sonra kabilesini söylüyor. Başka bir Afrika ülkesinde önce kabilelerini söylüyorlar. Tanzanya’nın bir artısı da dinler arasında da bir çekişme yok. Mesela Nijerya’da Müslümanlarla Hıristiyanlar birbirlerini öldürüyor. Burada nüfusun yarısı Müslüman, yarısı Hıristiyan ama hiçbir sorun yok. 4 cumhurbaşkanları olmuş 2’si Müslüman, 2’si Hıristiyan olmuş. Şu andaki Müslüman.
Kabileler kendi örf ve adetleri aynen yaşıyorlar mı?
Açık arazide yaşıyorlar. Ama artık şehirlerde pek yaşayamıyorlar.
Müslümanları rahatsız eden bir tavır var mı?
Müslümanları rahatsız eden de yok, Hıristiyanları rahatsız eden de yok. Yüzde 50, yüzde 50 ama kimse kimseyi rahatsız etmiyor.
TANZANYAYI CAZİP KILAN GÜVENLİK, İSTİKRAR, DİNLER ARASI SORUN OLMAMASIDIR
Misyonerlik faaliyetleri var mı bu bölgede?
Hıristiyan kanadında misyonerlik var. 1000’in üzerinde misyoner okulu var. Pazar günleri kiliseler tıklım tıklım doluyor. Çünkü gıda dağıtılıyor. Ama Müslüman cumhurbaşkanı ile Hıristiyan cumhurbaşkanı el ele bir yere gidip takılıyorlar.. Tanzanya’yı cazip kılan güvenlik, istikrar, dinler arası ve kabileler arası sorun olmamasıdır. Bütün bunları yan yana getirdiğinizde sempatik, şımartılmış çocuk Tanzanya ortaya çıkıyor.
TÜRK BÜYÜKELÇİSİ, DARÜSSELAMDAKİ EN BAŞARILI BÜYÜKELÇİ
Sayın büyükelçim sizi çok mutlu görüyorum…
Sıfırdan başlayan bir ilişkinin istikametini sevabıyla, günahıyla belirlemek beni mutlu ediyor. Ben bilhassa ilk aylarda her gün tek tek çeşitli gazetecilere çağırarak 1 – 2 saat Türkiye’yi anlattım. Onlar da sağ olsunlar gazetelerin birinci, ikinci sayfalarında Türkiye ile ilgili haberler çıktı. Üst düzey politikacılarla, işadamlarıyla yakın ilişkiler kurduk. Hala birçok Batılı ülkelerin büyükelçileri kendileri üstün devleti temsil ediyor havasında davranıyor. Tanzanyalıları bağımsızlıklarını kazanmışlar ama hala sömürge gibi görüyorlar. Bu zihniyeti hiçbir zaman dile getirmeseler de halleri, tavırları, konuşmalarından belli oluyor. Tanzanyalılar da onu anlıyorlar, görüyorlar. Başka birinin farklı yanaşmasını da görüyorlar. Kilit noktası belki o oldu. Bunun neticesinde ilk 10 ay içinde Cumhurbaşkanı Jakaya Kikwete ilk kez Türkiye’ye resmi ziyarette bulundu. 5 tane Tanzanyalı bakan Türkiye’ye gitti. Genelkurmay başkanı resmi ziyarette bulundu. Tanzanya parlamentosunda Tanzanya – Türkiye dostluk grubu kuruldu. Sıfırdan başlayan bir ilişki 11 ay içinde bu noktaya geldi.
Yıllarca yapılmayan şey 11 ayda yapıldı…
Tanzanya Cumhurbaşkanı Jakaya Kikwete Ankara’da resmi görüşmeler sırasında Sayın Cumhurbaşkanımıza beni çok mutlu eden bir şey söyledi. O zaman ben buraya geleli 7 ay olmuştu. “Büyükelçiniz Darüsselam’a geleli 7 oldu ama başka büyükelçilerin 7 yılda yapamadıklarını yaptı” dedi. 3 hafta önce de Meclis Başkanı Türkiye’yi ziyaret etti. O da Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından kabul edildi. Bir adet vardır. Önce o görüşmenin tutanağı tutulur, sonra dosyaya konulur ve dağıtılır. O tutanaktan bana da göndermişler. Tanzanya Meclis Başkanı Sayın Cumhurbaşkanımıza, “Büyükelçiniz Darüsselam’daki en başarılı büyükelçi” demiş. Bu Cumhurbaşkanlığı’nda tutulan tutanaklara geçmiş. Tabii bunlar güzel şeyler. Çünkü bizim duyulmasını arzu ettiğimiz şey bu. Başka bir şeyimiz yok.
(Haber 7)
-
tahir Ulucenk 7 yıl önce Şikayet Ettürkiye çok geç kalmakla birlikte uyumlu ve sömürgeci olmayan zlhniyetimizle arkada başarılı işlere imza atacak bir ülkemiz başarılarımız daima olur inşallah.Beğen
-
Ali kırlangıç Amasya 9 yıl önce Şikayet EtSayın büyükelçim tebrik ediyorum ve başarılar diliyorum Allah yardımcınız olsun Sizlere bu Miletin ihtiyacı var .Beğen Toplam 1 beğeni
-
zerre 14 yıl önce Şikayet EtNursel Hanimin fotosundan rahatsiz olan bakmasin.... Cesitli fotograflar icerek, röportaji yapanin da fotografi olan bir yaziyi okumak zevk veriyor. Tesekkür ederim.Beğen
-
Ahmet Yasin 14 yıl önce Şikayet Ettebrikler. imkan olursa ben de gitmek isterim tanzanyaya, zengibara, pemba adasına... biz de safari yapmak istiyoruz:) ama öyle dağa falan tırmanamam. ya bir de şu nursel abla bir ropörtajında kendi resmini koymasın, dişi kıracağım...Beğen
-
m.a. karabacak 14 yıl önce Şikayet EtFazlası var eksiği yok. Yaklaşık 20 gündür Tanzanya Darüsselamdayım. Sayın Büykelçimizin her sahada söylediğinin fazlası var eksiği yok. Güvenlik, iş imkanı, turizmi, vs. Herkese tavsiye ederim. Gelin görün.Beğen Toplam 2 beğeni