Diyabet kalp hastalıklarına davetiye çıkartıyor
Hareketsiz yaşam ve sağlıksız beslenme düzeni ile görülme sıklığı giderek artan diyabet, kalp hastalıklarını da tetikliyor.
Diyabeti olan kişilerde kalp damar hastalığına yakalanma riski erkeklerde 3, kadınlarda ise 4 kat daha fazla oluyor.
Son 12 yılda diyabetin görülme oranının yüzde 7’den yüzde 12’ye çıktığını söyleyen Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Ergün Seyfeli, bu artışı önlemek için sağlıklı beslenme ve düzenli yaşam tarzının önemine dikkat çekiyor.
Erkeklerde 45, kadınlarda 55 yaş riskli
Başta kalp, göz ve böbrek olmak üzere vücudun tüm damar sistemlerini diyabet, kalp
damar hastalıklarının daha sık ve erken yaşlarda görülmesine yol açıyor. Bu nedenle diyabetiklerin kalp damar hastalığı açısından dikkatli olmaları, şikayetleri olmasa da periyodik olarak kalp muayenesinden geçmeleri önem taşıyor.
Riskli yaş gruplarının erkeklerde 45, kadınlarda 55 olduğunu söyleyen Prof. Dr. Ergün Seyfeli, kolesterolün diyabet ve kalp hastalıklarına etkisi hakkında şu bilgileri aktarıyor:
“Yapılan bazı çalışmalar 30-35 yaşlarında kalp krizi geçiren, kalbi zayıflayan hasta sayısının da ciddi boyutlara ulaştığını ortaya koyuyor. Vücut için gerekli olan kolesterolün yüksek seviyede bulunması kalp damar hastalığına yol açtığından, özellikle diyabetik, hipertansiyon veya kalp damar hastalığı olan, sigara içen ve kilolu kişilerde kolesterol düzeyinin düşürülmesi konusunda ısrarcı olunması önem taşıyor. Kolesterol düzeyi normal olsa bile diyabeti veya hipertansiyonu olan, sigara içen kişilerde kalp damar hastalığı riski daha yüksek oluyor.”
Damar sertliğine yol açıyor
Kandaki şeker düzeyinin yüksekliği, damar içindeki endotel denilen koruyucu tabakayı bozarak, damarın yapısını etkiliyor ve kireçlenmesini artırıyor. Damar duvarındaki kireçlenme ise damar sertleşmesine yol açıyor. Hem büyük hem de küçük damarlarda oluşabilen damar sertliği de kalp krizi ve kalp yetmezliğine neden olabiliyor. Kalp-damar sorunu nedeniyle doktora başvuran diyabet hastaları öncelikle fiziki muayeneden geçiriliyor. EKG ve EKO ile kalp gücü kontrol ediliyor. Kişide tansiyon yüksekliği varsa, kalp hastalığı riski daha da yükseliyor.
Yapılan tetkiklerle kalpte bölgesel olarak kasılma bozukluğu ya da genişleme olup olmadığı kontrol ediliyor. Şüpheli durumlarda yapılan stres testiyle kalbin kanlanma düzeyi incelenerek, gerekli görülmesi halinde koroner anjiyografi yapılarak kalp damar hastalığı olup olmadığı inceleniyor.
Hareketsiz yaşam hastalıklara davetiye çıkarıyor
Diyabette ve buna bağlı gelişen kalp hastalıklarında artışın temel nedeninin toplumun hareketsiz bir yaşama alışması ile ilintili olduğunu söyleyen Prof. Dr. Ergün Seyfeli, kaloriden zengin beslenme tarzının da bu etkiyi pekiştirdiğini vurguluyor.
Bu olumsuz etkiyi en az düzeye indirmek için öncelikle şu önlemlerin alınması gerekiyor:
• Yaşam tarzı ve beslenme alışkanlıklarınızı değiştirerek, kandaki şeker düzeyini kontrol altına alın,
• Kilo almanın önüne geçmek ve hipertansiyonla mücadele etmek için, günde en az yarım saat tempolu yürüyüş yapın,
• Kesinlikle sigara içmeyin.
Tedavide ilk adım yaşam tarzında değişiklik
Kalp hastalığı tanısı konan diyabetli kişilerin tedavisinde ilk adım yaşam tarzında değişiklik oluyor. Kandaki şeker düzeyinin kontrol altına alınması için egzersiz ile fazla kiloların atılması, tansiyonun normal değerlere çekilmesi gerekiyor. Yeterli olmadığı takdirde tedaviye ilaç takviye ediliyor.
Gerekli durumlarda bazı kişilerin kalp damarlarına balon ya da stent tedavisi uygulanabiliyor. Ancak diyabetiklerde karşılaşılan tablo genellikle by-pass ameliyatını gerektirdiğinden, kişiler genellikle cerrahi yöntemlerle tedavi ediliyor.