Güneşteki ciddi tehlike!
Dr. Levent Türbedar’la bu kötü sevgilinin nedenlerini, nasıllarını ve verdiği zararlardan nasıl kurtulabileceğimizi konuştuk.
“DNA hasarlarına neden oluyor”
Yaşam kaynağı olan bir şeyin aynı zamanda bu kadar zararlı olması gerçekten ilgi çekici. Türbedar, bunun nedeninin, güneşin saçtığı ultraviyole ışınlar olduğunu söylüyor. “Ultraviyole ışınları cildimizde lekelenmelere, melanoma gibi kötü huylu lezyonların oluşmasına, kılcal damar bozulmalarına ve cildimizin gençlik kaynağı olan hyaluronik asit ve kolajeni üreten hücrelerin DNA’larında hasara yol açıyor. Bu son saydığım hasar da yaşlanmaya neden oluyor.”
Hiç iyi bir huyu yok mu bu güneşin diye sorduğumuzda Dr. Levent Türbedar, aramıza belli bir mesafe koyduğumuz sürece, vücudumuzun ihtiyacı olan D vitaminini sağladığını söylüyor. “Özellikle bahar ve yaz aylarında güneşten koruyucu, açık renkli giysiler giymek, doğrudan güneşe maruz kalmamak, koruyucu kremler kullanmak, bol su tüketmek ve düzenli bakım yaptırmak, iyi taraflarından yararlanırken, verdiği zararları minimize edecektir.”
Telafisi var...
Bundan 10-15 yıl öncesine kadar güneşin bu denli zararlı olduğunun bilincinde değildik. Korkusuzca güneşlendik, bronzlaştık. Dr. Türbedar’a şimdiye kadar aldığımız hasarların telafisi olup olmadığını sorduğumuzda, bizi sevindirecek cevaplar verdi:
“Modern tıp ve dolayısıyla medikal estetik bugün çok ileri düzeyde. Az önce güneşin verdiği zararlardan bahsederken, gençlik kaynağı hyaluronik asiti üreten hücrelerin de zarar gördüğünü söylemiştim. İşte biz artık onu cilde geri kazandırabiliyoruz. Nobel Ödüllü Koichi Tanaka’nın geliştirdiği F’orlled teknolojisiyle pek çok şeyi başarabildiğimiz gibi, güneşin zararlı etkilerini de neredeyse silebiliyoruz.
Pigment lekelerini azaltan, hatta yok eden ve aynı zamanda ‘lifting’ etkisi olan bu tedavi, pigmentasyonu azaltmakla kalmıyor, birkaç uygulamadan sonra cildin yenilenmesini, tek bir cilt tonu oluşmasını sağlıyor.
Güneşin neden olduğu kırışmalar için de farklı farklı yöntemler var. En sık kullandıklarımızdan biri cilt altı dolguları. Kırışıklıklar kolajen, hyaluronik asit, yağ ve doku enjeksiyonlarıyla düzeltilebiliyor. Anti aging uygulamaları gerçekten çok gelişti. Biz de bu konuda dünya neredeyse, oradayız. D-lift, Ultherapy, fraksiyonel lazer gibi birçok yöntem, hem güneşin hem de zamanın oluşturduğu izlerle başa çıkabilmeyi sağlıyor.”
Yaşam kaynağı güneşle aramıza mesafe koymayı öğrenmek ve bize şimdiye kadar verdiği zararlardan kurtulabileceğimizi bilmek gerçekten rahatlatıcı. Herkese neşeli, güneşli ve sağlıklı günler...