Uzmanından göz tansiyonu uyarısı: 40 yaş sonrasında sık görülüyor
Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Özlem Gürbüz Köz göz tansiyonunun hep 40 yaş sonrası için bilinen bir problem olmakla birlikte aslında doğuştan da olabilen bir hastalık olduğunu söyledi.
Halk arasında göz tansiyonu olarak da bilinen “glokom” göz içi basıncının yükselmesi sonucu oluşan ve göz sinirinde meydana gelen yıpranma olarak tanımlanıyor. Uzmanlar, glokumun erken teşhis edilip tedavi edilmemesi durumunda kalıcı körlüğe kadar sonuçlanabildiğini vurguluyor. Genelde 40 yaş ve üzeri bireylerde daha çok gözlemlenen glokom yani halk arasında bilinen adıyla “göz tansiyonu” yeni doğanlarda yani bebeklerde de gözlemlenebiliyor. Uzmanlar doğuştan kaynaklı da olabilen glokomun yine aynı şekilde erken teşhis edilerek tedavisinin başlanmaması durumunda çok tehlikeli boyutlara ulaşabildiğini söylüyor. Öte yandan, anne ve babasının dikkatli gözlemleri sayesinde glokom tanısı konan 3 aylık Mehmet Asaf, Ankara Şehir Hastanesi’nde geçirdiği başarılı operasyon sayesinde sağlığına kavuştu. Ailesi ve doktoru süreci İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine anlattı.
Çocuklarda görülen bacak ağrısına dikkat! 'Sebebi büyüme' olabilir
HALK ARASINDA GÖZ TANSİYONU OLARAK BİLİNİYOR
Halk arasında bilinen adıyla göz tansiyonu yani glokom hastalığının çok sinsi bir hastalık olduğuna dikkat çeken Ankara Şehir Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Özlem Gürbüz Köz, “Glokom halk arasında göz tansiyonu olarak bilinen çok sinsi bir hastalık. Herhangi bir bulgu vermeksizin, ağrı, kızarıklık, batma, ışık çarpması gibi herhangi bir bulgu olmaksızın, gözün içerisindeki sıvının dışarı atılamaması ve oradaki mekanizmanın bozulması nedeniyle, gözün içerisinde biriken sıvı göz içerisindeki basıncı artırıyor. Mekanik bası ile görme sinirine de bası yaparak bu siniri solduruyor, inceltiyor ve en sonunda da kurutuyor. Hasta sıklıkla hiçbir şey fark etmeden en son aşamada görmesini kaybettiği zaman göz tansiyonu olduğunu anlayabiliyor. Bunun erken tanısı çok önemli, her yıl göz tansiyonunun ölçülmesi bizim tavsiyemiz. Ayrıca her yıl düzenli kontrollerin de göz hekimleri tarafından yapılmasını öneriyoruz. Erken tanı aldıktan sonra, çok güçlü ilaçlarımız var. İlacın yetmediği yerde lazer tedavisi, o da olmazsa ameliyatlarla göz tansiyonunu çok güzel düşürebiliyoruz. Glokom (göz tansiyonu) hep 40 yaş ve sonrası için bilinen bir problem olmakla birlikte aslında doğuştan da olabilen bir hastalık. O zaman çok daha tehlikeli boyutlara ulaşabiliyor. Küçük bir bebek için eğer tanı konulmazsa çok hızlı bir şekilde körlükle sonuçlanabiliyor. O yüzden yeni doğan bebeklerin muayenesi çok önemli” şeklinde konuştu.
GLOKOM DÜNYADAKİ İKİNCİ KÖRLÜK SEBEBİ
Glokom rahatsızlığının ilerleyen aşamada kalıcı görme kaybına yani körlüğe kadar gittiğini vurgulayan Prof. Dr. Köz, “Glokom dünyadaki ikinci körlük sebebi ve geri dönüşümsüz. Türkiye’de 2 buçuk milyon göz tansiyonu tanısı almış hasta var. Ancak bir o kadar da tanı almamış ve her geçen gün körlüğe biraz daha yaklaşan bir grup var. O yüzden mutlaka ve mutlaka göz tansiyonlarının ölçülmesi lazım. Mutlaka ve mutlaka her yıl bir göz hekimine muayene olmak lazım” açıklamasında bulundu.
MEHMET ÇOK GÜZEL BİR BEBEK
3 aylık Mehmet Asaf bebeğin durumunun şuan çok iyi olduğunu, erken teşhis ve erken müdahale olmasaydı belki de daha büyük sıkıntılar oluşabileceğini kaydeden Prof. Dr. Köz, “Mehmet çok şanslı bir bebek. Çünkü annesi ve babası çok güzel gözlemlemiş. Göz bebeklerinin büyüdüğünü, gözlerinin bulanıklaştığını, ışığa karşı hassasiyetinin olduğunu, gözlerinde sulanma olduğunu fark etmiş. Ayrıca çocuk bize gelmeden önce daha huzursuzmuş. Gece uykuları bozukmuş. Biz Mehmet’in birer hafta ara ile her iki gözünün de ameliyatını yaptık. Bugün de kontrollerini yaptık. Göz tansiyonları çok güzel hedeflediğimiz şekilde düşmüş durumda. Ailesi şunu da söylüyor, ‘artık daha mutlu ve daha huzurlu bir bebek’. Bu sonuç nedeniyle de tabii ki çok mutluyuz” ifadelerini kullandı.
TEŞHİS EDİLMEZSE KÖRLÜĞE KADAR GİDEBİLİR
Daha önce glokom hastalığını duymadığını, daha sonra araştırdığını vurgulayan Mehmet Asaf Çayan’ın annesi Şeyma Çayan, “Bu hastalık ilk önce bir sulanma ve kızarıklık ile başladı. Gözlerde büyümeler falan başladı, gözlerini kırpıştırıyordu yani ışık hassasiyeti başladı. Ondan sonra hemen acile gittik ve bir göz muayenesi yaptırdık. Sonra da hemen Ankara Şehir Hastanesine geldik ve Özlem Gürbüz Köz doktorumuz ameliyatımıza girdi ve ameliyat çok başarılı geçti. Ameliyat öncesindeki durumların hiç biri kalmadı. Kıpırdatmalar, sulanma ve kızarıklıkların hiç biri kalmadı. Şuan her şey gayet yerinde hatta göz renginin berraklığı bile ortaya çıktı. Böyle bir hastalığı ilk defa duydum, daha önce duymamıştım. Küçük bebeklerde çok tehlikeli. Eğer teşhis konmasaydı körlüğe kadar gidebilecek bir hastalıkmış. Bunu duyduğumda şok olmuştum resmen” diye konuştu.