Güneşe maruz kalan sular tehlike saçıyor!
Damacana ve pet şişelerdeki suların güneşe maruz kalmasının sağlığa olumsuz etkilerinden bahseden Dr. Öğr. Üyesi Ayla Ünver Alçay, ciddi hastalıklara neden olabileceği hakkında uyarıda bulundu.
Yaz aylarında uygun şartları sağlamayan suların tüketimi tehlike saçıyor. Güneşe maruz kalan damacana ve pet şişelerdeki suların sağlığa olumsuz etkilerinden bahseden İstanbul Aydın Üniversitesi Gıda Uygulama Araştırma Merkezi Müdür Yardımcısı Dr. Öğr. Üyesi Ayla Ünver Alçay, "Suların güneşe uzun süre maruz kalmaması gerekiyor, salmonella, şigella gibi bakteriler, ciddi hastalıklara yol açacak mikroorganizmalar çoğalabiliyor, suya bisfenol A geçişi artacaktır." açıklamasında bulundu.
Yapısının değişmesiyle birçok hastalığa sebep olabilecek bu suların kullanımının zararlarından bahseden Alçay, "Özellikle çocuklar, bebeklerde gelişim, endokrin bozukluklar, kız çocuklarının erken ergenliğe girmesi, hiperaktivite, agresif davranışlar gibi problemler ortaya çıkabilir. Yüksek miktarda bisfenol A alınması kadınlarda erkeklerde üreme bozukluklarıyla ilişkilendirilmiş. Pet şişelerde ftalatlar, antimon gibi bileşikler daha yüksek miktarda suya geçebilir, içerisinde kanserojen olanlar var” dedi.
Alçay, trafikte satılan, arabada bırakılan ve özellikle uzun süre güneşe maruz kalan pet şişelerdeki suların sağlık açısından oldukça zararlı olduğunu belirterek vatandaşlara tavsiyelerde bulundu. Yeterli hijyen şartlarının sağlanması konusuna değinen Alçay, pet şişelerin sebillerden su alınırken aparatın ucuna değdirilmesinin de bakteri geçişine neden olabildiğini aktardı.
PLASTİĞİN YAPISINDAKİ KİMYASAL SUYA GEÇEBİLİYOR
Güneşe maruz kalan suların sağlık açısından riskli olduğunu söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Ayla Ünver Alçay, “Suyu aldığımız yerler çok önemli, suların güneş ışınlarına uzun süre maruz kalmaması gerekiyor. Birçok yerde, su satış yerlerde su damacanalarının ve pet su şişelerinin dışarıda, açıkta, toz içinde güneşe, sıcaklığa maruz kaldığını görüyoruz. Bu tür yerlerde su almamak lazım, satış yerlerinde suyun oda sıcaklığında ya da buzdolaplarında muhafaza edilmesi lazım. Etrafında tüp, kimyasal maddeler, deterjanlar vs. varsa onlardan da koku geçişleri olabileceği için kimyasalların olduğu yerlerde dikkatli olmak gerekiyor. Satın alırken suların temiz, hijyenik, kapalı ortamlarda muhafaza edilmiş olması lazım." sözlerini kullandı.
Alınan suları evde oda sıcaklığında muhafaza etmenin sorun teşkil etmeyeceğine değinen Alçay, "İnsanlar, suların çok fazla son kullanım tarihine dikkat etmeyebiliyorlar. Sudan bir sıkıntı çıkmayacağını düşünüyorlar, diğer gıdalarda belki daha dikkatli olabiliyoruz ama suların da bir son kullanma tarihi var. Uzun süre güneş ışığında beklediği takdirde içeriğinde mikroorganizma sayısı artabilir, var olan, az sayıda olan mikroorganizmalar sıcaklığın etkisiyle uygun ortam şartları oluştuğu için çoğalmaya başlayacaklardır. Mesela salmonella, şigella, aeromonas gibi bakteriler, Türkiye'de çok kolera olayı görülmüyor ama sudan bulaşan hastalıklardan birisi; kolera yine bu tür ciddi hastalıklara yol açacak mikroorganizmalar çoğalabiliyor. Migrasyon dediğimiz olay gerçekleşebilir. Migrasyon; plastiğin yapısında bulunan bazı kimyasalların suya geçmesine diyoruz” dedi.
KANSEROJEN OLABİLİYOR
Kimyasal maddelerin plastik şişelerin yapısında olduğunu hatırlatan Dr. Öğr. Üyesi Alçay, şu sözlere yer verdi:
“3 ve 7 kodlu olan plastik şişelerde bisfenol A diye bir kimyasal var. Uzun süre sıcaklığa ve ultraviyole ışınlarına mazur kaldığında suyun içerisine bisfenol A geçişi artacaktır. O suyu tüketen insanlar, yüksek dozda bisfenol A'ya maruz kalabilir. Özellikle çocuklar, bebeklerde gelişim, endokrin bozuklukları, kız çocuklarının erken ergenliğe girmesi, hiperaktivite, agresif davranışlar gibi problemler ortaya çıkabilir. Yüksek miktarda bisfenol A alınması kadınlarda erkeklerde üreme bozukluklarıyla ilişkilendirilmiş. Tek kullanımlık olan pet şişelerde ftalatlar, antimon gibi bileşikler daha yüksek miktarda suya geçebilir. Bunlar içerisinde kanserojen olanlar var, karaciğer, böbreğe, endokrin sisteme zarar verenler, alerjik etkili olanlar bulunabilir. Yine mikroplastik geçişi de artacaktır. Suyun içerisine mikroplastik geçişi daha fazla olabiliyor, bu da bilimsel araştırmalarla kanıtlanmış. Mikroplastiklerin de bağışıklığı düşürücü, nörolojik bazı hastalıkları tetikleyici etkileri ve sağlık üzerine birçok olumsuz etkisi belirlenmiş durumda."
TEKRAR TEKRAR KULLANILMAMALI
Daha dikkatli davranılması konusunda önemli uyarılarda bulunan Alçay, "Suyu hem satın alırken hem muhafaza ederken hem kullanırken damacanaların kullanımı esnasında sebillerin, su pompalarının kullanımı esnasında, arabalarda bekletilip içilmesiyle ilgili sorunlarda insanlar biraz rahat davranabiliyorlar. Yol açtığı sorunları bilseler daha dikkatli olacaklarını düşünüyorum." dedi.
Alçay, pet şişelerin tekrar tekrar kullanılmaması gerektiğine dikkat çekerek şu açıklamalarla sözlerini tamamladı: "Dondurulup çözülmüş suda mikrop, bakteri olmaz gibi bir düşünce varsa bu yanlış bir düşünce. Özellikle güneş altında ultraviyole ışınların etkisi altında kesinlikle çözündürme işleminde bekletmemek lazım. Çözdürmenin de yine kimyasal geçişini artırdığına dair araştırmalar var. Yaz aylarında mutlaka su tüketimini artırmak lazım, terlemeyle birlikte su tüketimi de artacaktır. Temiz su kaynaklarından, güvendiğimiz markalardan, temiz yerlerden, güneşi altında beklemeyen yerlerden sularını alarak tüketsinler. Pet şişeleri tekrar tekrar kullanmamalarını öneririm.”