Efsanelere konu doğa harikası: Kaz Dağları
Antik Çağlardan bugüne önemli bir yere sahip olan Kaz Dağları, Nuh’un gemisinin burada olduğu, Zeus’un Truva Savaşı’nı buradan izlediği gibi efsanelere sahiptir. Efsanelerinden de öte Kaz Dağları, kendine özgü doğal güzellikleri, vadi, şelale ve buz gibi sularıyla Türkiye’ nin önde gelen zenginliklerinden bir tanesidir. Çanakkale ve Balıkesir sınırında bulunan Kaz Dağları, her mevsim ziyaretçi akınına uğruyor.
Balıkesir sınırında bulunan Kaz Dağları, her mevsim ziyaretçi akınına uğruyor. Biga Yarımadası’nın en yüksek dağı olan Kaz Dağları, Bakanlar Kurulu tarafından 1993 yılında Milli Park ilan edilerek koruma altına alınmıştır. 800 farklı bitki türü ve karaca, ayı, yaban kedisi, tilki gibi çeşitli yabani hayvanlara ev sahipliği yapan parkta güvenli bir şekilde konaklamak mümkün. Edremit Körfezi’nin kıyısında yer alan Milli Park, Kaz Dağları’nın üç zirvesi olan Sarı Kız, Baba Tepe, ve Karataş Tepesi’ni de içine dahil eden 21,452 hektarlık alanı kapsıyor. Bu üç zirvede doğa yürüyüşleri yapmak mümkün fakat yürüyüşler uzman rehberler eşliğinde yapılmakta.
MİLLİ PARKTA YÜRÜYÜŞ VE KAMP
Huzurlu bir tatil geçirmeyi arzu edenlerin tercih etmek isteyeceği Kaz Dağları Milli Parkı, özel park alanlarından oluşmaktadır. Parkta kontrollü alanlar dışında çadır kurmaya izin verilmemektedir. Çadır kurmanın yanı sıra izinli bölgelerde karavanla konaklamak da serbesttir. Kılavuz eşliğinde milli parkı gezmek için Kaz Dağları Tanıtım Ofisi’nden özel rehber ile anlaşmak gerekiyor. Ofise sabahın erken saatlerinde gidilmesi tavsiye edilir aksi takdirde rehber bulmak mümkün olmayabilir. Bölgenin yerleşik halkından seçilen rehberler, parkta karşılaşılan her türlü doğal varlıkla ilgili detaylı bilgiler vererek geziyi daha keyifli hale getiriyorlar.
SARIKIZ TÜRBESİ
Sarıkız Türbesi, Kaz Dağları eteklerinde bulunan Güre Kavurmacılar Köyü’nde yaşayan bir baba ve kızın hikayesini konu alan efsaneye dayanmaktadır. Efsaneye göre Kaz Dağları’nda çok güzel bir kız yaşarmış ve bu güzelliği çekemeyenler babası hacca gittiği zaman kıza iftira atılmış. Bunun üzerine babası, Sarıkızı alarak Kazdağı’nın zirvesine bırakmış. Sarıkız, o günden sonra dağda yolunu kaybedenlere yardım etmeye başlamış ve onu görenler köye döndüğünde herkese dağda çok güzel bir kızın yaşadığını anlatmaya başlamışlar. Bu efsane üzerine yapılan Sarıkız Türbesi, Milli park içerisinde yer almakta ve ziyaretçiler, adaklarını adamak için türbeyi sık sık ziyaret etmektedir. Efsanenin yanı sıra türbenin bulunduğu Sarıkız Tepesi muazzam manzaraya sahip olmakla birlikte Türkmenler için kutsal bir değer taşımaktadır.
HASAN BOĞULDU GÖLETİ
Kaz Dağları’nın en gözde yeri olan Hasan Boğuldu, doğal bir kayanın havuz haline dönüşmesiyle şeklini almıştır. Hüzünlü bir efsanevi hikayeye sahip bu gölde sevdiği kız uğruna gölde boğulduğuna inanılan Hasan’ın hikayesi rivayet edilmektedir. Öyle ki bu hikaye Sabahattin Ali’nin kitabına da konu olmuştur. Sütüven Şelalesinden akan suyun oluşturduğu bu gölet, buz gibi olmasına rağmen berraklığıyla ziyaretçileri cezbediyor. Gölet çevresinde kamp yapma olanağı bulunmakla beraber yeme içme tesisi de bulunmaktadır. Köylülerin ev yapımı ürünlerini sattıkları küçük tezgahlar da Hasan Boğuldu’ya farklı renk katmaktadır.
MIHLI ÇAYI
Kaz Dağları’ndan denize dökülen irili ufaklı çaylardan biri olan Mıhlı Çayı, gürül gürül akan yemyeşil şelalesiyle ziyaretçilerini karşılıyor. Buz gibi akan çayda yüzmek serbest iken piknik yapmak isteyenler için mesire alanı da yer alıyor. Mıhlı çevresinde ise Kaz Dağlarının çok kültürlü yapısından miras kalan Başdeğirmen Köprüsü, büyük ilgi görüyor. Roma Dönemi’nden kalan bu kemerli köprünün yanı başında ihtişamlı tarihi değirmen bulunuyor.
GÜRE KAPLICALARI
Güre, termal dağ ve deniziyle yılın her mevsimi turist akınına uğruyor. Fluorür içeren sodyum sülfatlı termal suyu, kadın hastalıklarına, kronik iltihabi sendromlara, üst solunum yolu hastalıklarına, guatr, sedef, kireçlenme, böbrek taşı, karaciğer ve romatizmal olmak üzere daha birçok hastalığın tedavisi için sağlık turizmi yönünden de önemli bir yere sahip. Antik çağlardan beri yazılı metinlerde de sık sık karşılaşılan bu doğal kaynak, Roma Dönemi’nde de kullanılıyordu.
ANTANDROS ANTİK KENTİ
M.Ö. 10. Yüzyılda kurulduğu düşünülen Antandros Antik Kenti, Herodot’a göre bir Pelasgların yerleşim yeridir. Açık hava müzesi olarak bilinen kent, Altınoluk’a 2 km mesafedeki Kaletaşı tepesinde yer almaktadır. Kazılarda ortaya çıkarılan lahit mezarlar ve kentin sanatsal mozaikleri tarih öncesi çağlara ışık tutuyor.
ŞAHİNDERE KANYONU
Kaz Dağları Milli Parkı yanında bulunan Şahindere Kanyonu, piknik ve kamp alanı, doğası ve görülmeye değer manzaralarıyla Kaz Dağları turlarının mutlaka uğranması gereken noktalarından biri. 3 Lira gibi çok küçük miktarda bir giriş ücreti talep edilen kanyonda doğa yürüyüşleri, yabani yaşam keşifleri ve yüzme gibi etkinlik hizmetleri misafirlere sunuluyor. Kanyon içerisinde ateş yakmaya izin verilirken içme suyu ve lavabo imkanları da sağlanıyor. Kaz Dağları konumu ve iklimi nedeniyle devamlı yüksek oranda oksijene sahip ve dünyanın oksijen bolluğu yönünden ilk üç yerinden biridir. Denizden gelen nem ile bu yüksek oksijenin birleşmesiyle başka coğrafyalarda bulunmayan özel bitki türlerine rastlanmaktadır. Doğal güzelliklerinin yanında tarihi ve kültürüyle de dikkat çeken parkta yüzyıllar boyunca kardeşçe yaşamış Rum, Türkmen ve Yörük köylerinin barış içinde yaşamı da görülmeye değer.