40 kaynaktan dökülen Tomara Şelalesi
Türkiye'nin ziyaret edilmesi gereken 10 şelalesinden biri olan Gümüşhane Tomara Şelalesi, 40 ayrı kaynaktan dökülmesiyle eşsiz bir seremoni oluşturuyor.
Türkiye’de turizm otoriteleri tarafından ziyaret edilmesi tavsiye edilen 10 şelaleden birisi olan Gümüşhane’deki Tomara Şelalesi, suyun muhteşem seremonisini izlemek ve dinlemek isteyenleri bekliyor.
Dağın içerisindeki 40 ayrı kaynaktan dökülen süt rengindeki köpük köpük sularıyla Türkiye’deki ender şelalelerden birisi olan Şiran ilçesi sınırlarındaki Tomara Şelalesi Tabiat Parkı, buz gibi akan suyunun oluşturduğu vadide binlerce yıldır gürül gürül çağlıyor.
Yörede “Kırk Gözeler” adıyla bilinen ve dağın içerisinden çıkan 40 ayrı kaynağın yaklaşık 15 metre yükseklikten dere yatağına döküldüğü Tomara Şelalesinin suyu da soğukluğuyla biliniyor. Gelen ziyaretçilerin sıcak havadan bunalarak suya girdiği Tomara’da vatandaşlar suyun soğukluğuna dayanamıyor.
Koronavirüs salgını nedeniyle bu yıl 1 Haziran itibariyle ziyaretçi kabulüne başlayan şelalede ilk ulusal turist kafilesi de bölgeye gelirken, ziyaretçiler şelalenin oluşturduğu görsel ve işitsel şöleni cep telefonlarının kameralarıyla bol bol kayıt altına alarak sevdiklerine gönderdi.
BURADA İNSANIN RUHU DİNLENİYOR
Seydibaba köyü sakinlerinden 76 yaşındaki Zöhre Kaya çocuklarıyla geldiği Tomara Şelalesinin yeni halini görünce “41 kere maşallah” ifadelerini kullanırken oğlu Namık Kaya ise “İstanbul’da yaşıyorum. Yaz tatili için buraya geldim. Burası bizim tarihimiz. Bölgenin çok eski hikayesi var. Burada insanın ruhu dinleniyor. Stresi alıp götürüyor. Burada yeni doğmuşa dönüyorsun burada. Mükemmel bir yer” ifadelerini kullandı.
Şelaleye ilk kez gelen Duygu Karabulut da “Ben Erzurumluyum. 3 yıldır buradayım. İlk defa buraya geliyorum. Çok güzel bir yer. Gerçekten gezilip görülmesi gereken bir yermiş. Huzur verici bir yer. İnsan burada yaşamak istiyor. Çıkıp gitmek istemiyor” dedi.
Tomara Şelalesi Tabiat Parkı işletmecisi Abdulbaki Kara ise 40 ayrı kaynaktan döküldüğü için bölgede “Kırk gözeler” adıyla bilinen şelalede dünya genelinde yaşanan koronavirüs salgını nedeniyle turizm sezonunun önceki yıllara göre geç başladığını söyledi.
1 Haziran tarihi itibariyle tüm hazırlıkları yaparak ziyaretçileri ağırlamaya başladıklarını kaydeden Kara, “İlimizin ve Tomara Şelalesinin 2020 yılının ilk ulusal tur kafilesini de ağırladık. Bu ilimiz açısından çok sevindirici bir gelişme. Ülkemizin özellikle sahil kesimlerinde turizm hareketlenmedi. Ama Karadeniz’de ve Karadeniz’in en ücra köşelerinden birisi olan Tomara’da ulusal tur firmalarımız ziyarete başladı. Tüm doğaseverleri, tüm vatandaşlarımızı Tomara Şelalesi Tabiat Parkını ziyaret etmeye bekliyoruz” dedi.
Turizm duayenleri tarafından Türkiye’de ziyaret edilmesi tavsiye edilen 10 şelaleden birisi olarak Tomara Şelalesinin gösterildiğini hatırlatan Kara, Tomara’yı diğer şelalelerden ayıran konulardan birisinin de suyunun soğukluğu olduğunu belirterek, “Suda ayağınız veya elinizi en fazla 1 dakika tutabiliyorsunuz. O kadar soğukki daha sonra ayağınızı hissetmiyorsunuz. Sudan çıktıktan sonra yürürken pamuk üzerinde yürüyor gibi hissedeceksiniz” diye konuştu.
Kara, bölgenin harika bir doğaya ve suya sahip olduğunu belirterek herkesi Tomara Şelalesi Tabiat Parkı’na davet etti. Şiran ilçe merkezine 23, Gümüşhane il merkezine de 114 kilometre uzaklıkta bulunan Tomara Şelalesi Tabiat Parkında hem Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü hem de işletmeci tarafından gelişme planına uygun olarak yapılan kamelyalar, ağaç köprüler, otopark ve yürüyüş yollarının yanısıra 300 kişinin aynı anda yemek yiyebileceği restoran ve çocuk oyun alanlarıyla şelaleyi tam karşıdan izleme imkanı sunan cam seyir terası yer alıyor.
TOMARA ŞELALESİNİN EFSANESİ
Tomara Şelalesinin halk arasında anlatılan efsanelerinden birisi de şöyle “Seydibaba Köyü çobanı, kendi kendine sürüyü otlatıyormuş. Öğlen saatlerinde sürüyü götürüp ıssız yerde yatırıp, abdestini alır, namazını kılarmış. Köylü, sürüyü susuz bırakıyor diye çobanı, dava etmiş. Bir gün, çobanı gizlice takip etmişler. Tam öğle zamanı çoban yine sürüyü aynı ıssız yere indirmiş. Elindeki değneğini toprağa vurmuş. Çıkan sudan kendisi abdest alıp namazını kılmış, sürü de suyunu içmiş. Çoban namazını kıldıktan sonra bakmış ki köylü kendini seyrediyor. Buna çok kızan çoban kavalını bir tarafa, bıçağının kılıfını bir tarafa savurmuş. Biri düşmüş Tomara Şelalesi’ne, diğeri de Çamoluk ilçesinin Mindaval köyüne. Kaval ile bıçağın kınının düştüğü yerden sular fışkırmış. Kırk ayrı yerden su çıkan Tomara Şelalesi’nin diğer bir adı da ‘Kırk Gözeler’ olarak günümüze kadar gelmiş.”