Beyrut'taki patlamada hasar gören tarihi yapıları kurtarma çabası
Fotoğrafçı Joseph Khoury ve mimar Gabriela Cardozo Beyrut'taki patlamada hasar gören tarihi yapıları kartpostallar ile tamamladı. Bu tarihi yapılar içerisinde Osmanlı İmparatorluğu dönemine ait eserler de bulunuyor. Çift bu tarihi yapıların onarımı için 5 yıl çalıştıklarını belirtiyorlar. İşte o tarihi yapılar.
Beyrut'ta 220'den fazla kişinin hayatını kaybettiği patlamada çevre de büyük oranda hasar gördü. Öyle ki tarihi yapılar da bu patlamadan kötü etkilendi. Çok eski dönemlerden kalan tarihi yapılar ayakta durmakta zorlanırken patlamanın etkisiyle tamamen harabeye döndü. Fotoğrafçı Joseph Khoury ve eşi Gabriela Cardozo limana yakın iki mahalle olan Gemmayzeh ve Mar Mikhael'de incelemeler yaptı.
Bu mahallelerde Osmanlı İmparatorluğu dönemine ait tarihi evleri tespit eden çift aynı zamanda Fransa'ya ait eserlerin de varlığına rastladı. Arşivlerinde bulunan 30 fotoğraf ile bu evlerin eski görünümlerini gözler önüne seren çift patlamanın boyutunu ve bu tarihi evlere verdiği hasarı da gün yüzüne çıkartmış oldu.
Mimar Cardozo ''kartpostallar burada çok farklı görünüyor, onları paylaşalım ve belki insanlar nasıl göründüklerini hatırlayacaklar" açıklamasını yapıyor.
Beyrut'ta meydana gelen patlama sonrasında bu tarihi eserlere ne olacağı konuşuluyor. Beyrut bu kültürel mirasları nasıl koruyacak ve nasıl yeniden ayaklandıracak merak konusu. Şimdi, birçok kişi, patlamanın neden olduğu yapısal hasarın, geriye kalan birkaç tarihi yapıyı yok etmek için bir bahane olarak kullanılabileceğinden korkuyor. Bu yüzden çift bu tarihi yapıların önünde nasıl göründüklerine dair bu fotoğrafları paylaşarak dünyaya bu eserlerin görünümünü ulaştırdı.
Uluslararası restorasyon çalışmalarına öncülük etme sözü veren Unesco, patlamada 640 tarihi binanın hasar gördüğünü bildirdi. Yaklaşık 60 kişi çökme riski altında. Toplam restorasyon maliyeti şu anda 300 milyon dolar (228 milyon sterlin) olarak tahmin ediliyor.
Her iki mahalle de, kırmızı kiremitli çatılı iki katlı geniş villalar ve yükselen üç kemerli pencerelere sahip büyük merkezi salonlar dahil olmak üzere 19. yüzyılın ikinci yarısından Osmanlı mimarisine sahiptir. Lübnan'ın Fransız kontrolü altında olduğu 1920'den 1945'e kadar uzanan binalar da tarihsel olarak önemli. Bunlar pek çok Osmanlı tasarım unsurunu taklit ediyor.