İstanbul'un nadide kıymetleri: Burmalı Mescid, Üç Mihraplı Cami, Yeraltı Camisi
Farklı bölgelerinde sayısız tarihi güzelliği barındıran İstanbul, çok bilinmeyen ve ilginç camileriyle de ilgi odağı oluyor. Şehzadebaşı'ndaki Burmalı Mescid, Eminönü'ndeki Üç Mihraplı Cami, Karaköy'deki Yeraltı Camisi, İstanbul'un yüzlerce yıllık geçmişine uzanan hikayeleri ve özellikleriyle hala inananları kendine çekiyor
Osmanlı döneminde inşa edilenler veya başka yapılardan dönüştürülenlerle beraber İstanbul, farklı bölgelerinde ilginç özelliklerdeki camilere ev sahipliği yapıyor. AA muhabirinin derlediği bilgilere göre, İstanbul'da çok farklı özellikleri barındıran onlarca cami ziyaretçilerin ilgi odağı olmaya devam ediyor.
Şehzadebaşı'ndaki Burmalı Mescid, Eminönü'ndeki Üç Mihraplı Cami, Karaköy'deki Yeraltı Camisi, İstanbul'un yüzlerce yıllık geçmişine uzanan hikayeleri ve özellikleriyle hala inananları kendine çekiyor.
BURMALI MESCİD
Minaresinin şeklinden ötürü dikkati çeken ve Burmalı Mescid olarak anılan yapı, Şehzade Camisi'nin çok yakınında, Bozdoğan Kemeri'nin Marmara tarafında bulunuyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi binasının tam karşısında kalan mabed, Ayvansarayi Hüseyin Efendi'nin yazdığına göre Mısır kadılarından Mevlana Emin Nureddin Osman Efendi tarafından yaptırıldı. Yapının banisi 1554'te vefat ederken, mescidin yanına defnedildi.
Burmalı Mescid, Osmanlı zamanında devlet ileri gelenlerinin ikametlerinin bulunduğu bir bölgede kalıyordu. 1911'deki büyük yangında mescidin etrafındaki ikametler neredeyse tamamen yok oldu. Mescit bu yangından fazla zarar görmese de sonraki dönemde cemaat konusunda sıkıntı yaşamıştır. 1961'e kadar atıl vaziyette kalan mabedin tamiratında yüksek mimar Cahide Tamer görev alırken, bu tarihten sonra ihya edildi.
Burmalı Mescid'in minare kürsüsü ve pabuç kısımları ve ana mekanın duvarları kesme küfeki taşından, son cemaat yeri ise taş ve tuğla dizileri halinde karma teknikte inşa edildi. Mescidin İstanbul için önemi ise yuvarlak gövdeli minaresinin dış yüzeyi burmalı şekilde şerefeye kadar uzanan şeritler halinde örülü olmasıdır. Bu inşa şekli için özel üretilen yarım yuvarlak kenarlı tuğlalar kullanıldı. Amasya ve Edirne'de birer örneği bulunan Burmalı Mescid, bu özelliğiye İstanbul'daki tek yapı olarak dikkati çekiyor.
Yapı, Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından 2016'da yeniden restorasyona alınırken, mart ayında yeniden ibadete açıldı. Bu süre zarfında burmalı minareyi oluşturan tuğlalarda onarım ve tamlama işlemi uygulandı.
CAMİNİN BANİSİ, GELİNİ VE FATİH'İN İZLERİNİ TAŞIYAN "ÜÇ MİHRAPLI CAMİ"
Eminönü Küçük Pazar Karakol Sokağı'nda bulunan cami, barındırdığı 3 mihrapla kentin hikayesi ve yapısıyla dikkati çeken diğer bir camisi. Üç Mihraplı Cami, Kazancılar Camisi veya Hoca Hayreddin Camisi olarak da adlandırılırken, yapımının 7 yıl sürdüğü rivayet edilir. Fatih Sultan Mehmet dönemi ulemalarında Hoca Hayreddin Efendi tarafından yaptırılan caminin, Sultan Fatih tarafından yandan genişletilip bir mihrap daha eklenerek büyütülmesine kararı verildi. Hayreddin Efendi'nin gelini de yapının yanındaki evini ek mihrap isteğiyle camiye vakfetti. Bu sayede cami 3 mihraplı olarak günümüze kadar ulaştı.
Yapının ilk yapılan kısmında tavan kubbeli iken, ek binanın tavanı ise düzdür. Ek bina ana binaya göre yarım metre yüksekte kaldığı için söz konusu alana 4 basamak merdivenle geçiliyor. İki bölüm arasına konulan vaaz kürsüsü ahşap yapılı iken minber ise camiye sonradan eklenen bölümün sağ köşesine yerleştirilmiştir. Caminin banisi Hoca Hayreddin ile gelininin kabirleri de caminin ön tarafındadır.
ESKİ BİZANS MAHZENİ ŞİMDİKİ YERLATI CAMİSİ
Yeraltı Camisi adıyla ibadete açık olan yapı, Bizans dönemindeki Kastelion kalesinin bodrumudur. İstanbul'un fethi için gelen Arap ordularından şehit olanların buraya gömüldüğü ve kapısının da kurşun dökülerek kapatıldığı rivayet edilir. Osmanlı zamanında kurşunlu mahzen olarak anılan yapı, gemilerin Haliç'e girmesini engelemek için Galata'dan Sirkeci'ye kadar uzatılan zincirin ucunun bağlandığı kulenin altındadır.
Yaklaşık 2 bin 100 metrekarelik camide 56 paye mevcut. Cami içerinde Süfyan Bin Üveyne'nin kabri haricinde Vehb Bin Hüseyre ve Amr Bin As'ın makamları bulunuyor. Yapı, Sultan 1. Mahmud tarafından camiye çevrildi.