Türk-İslam tarihinde ilk ve tek: 3 dilli kitabe
Malatya’nın Hekimhan ilçesinde Türk-İslam tarihinde başka bir benzeri bulunmayan üzerinde Arapça, Süryanice ve Ermenice yazıların olduğu 803 yıllık 3 dilli kitabe, asırlar öncesinden günümüze Selçuklunun izlerini taşıyor.
Malatya’nın Hekimhan ilçesinde üzerinde Arapça, Süryanice ve Ermenice yazıların olduğu 803 yıllık kitabe, asırlar öncesinden günümüze Selçuklunun izlerini taşıyor. Malatya’nın Hekimhan ilçesinde Selçuklu döneminden kalma 803 yıllık tarihi Taşhan’da yer alan kitabe, ziyaretçilerin ilgisini çekiyor.
Türk-İslam tarihinde başka bir benzeri bulunmayan kitabe, Selçuklu Sultanının emri ile içinde hekimlik hizmetinin de verildiği bir hanın inşa edilmesiyle yapıldı. Taşhan’ın yapımının tamamlanmasının ardından inşatta çalışan üç farklı inancın mensubu ustanın, tek parça bir taş bloğunun üzerine kendi dillerinde ve kendi inançları doğrultusunda Selçuklu sultanını methiyelerini ve dualarını kazdığı kitabede ayrıca yapı ile ilgili bilgiler de yer alıyor.
Fırat Üniversitesi Sanat Tarihi Profesörü İsmail Aytaç, ortaya çıkarılan kitabenin tarihin en önemli parçalarından biri olduğunu belirterek, “Bunları özenle koruyup gelecek kuşaklara aktarmamız son derece hayati öneme sahip” dedi. 2017 yılında dönemin Malatya Valisi Ali Kaban’ın Hekimhan ziyareti sırasında sanat tarihçisi olan dönemin İl Kültür Ve Turizm Müdürü Levent İskenderoğlu’nun kitabe ile ilgili bilgiler verdiğini hatırlatan Aytaç, sonrasında Vali Kaban’ın talimatı ile kitabe üzerinde ki yazıların tercümesinin yapıldığını söyledi. Levent İskenderoğlu’nun kitabenin kalıbını alarak iki adet kopyasını yaptığını ve ‘Malatya Vesikası’ olarak Valilik ve Kaymakamlık binasında sergilendiğini de dile getiren Aytaç, “Buna benzer çalışmaların artarak devam etmesi en büyük umudumuzdur." ifadelerine yer verdi.
Hekimhan Taşhan da bulunan 803 yıllık kitabenin Türk-İslam tarihinde bir benzerinin bulunmadığını da belirten Profesör Aytaç, şunları söyledi “Dünya’da 2 dilli kitabe çok sayıda bulunmaktadır, ancak 3 dilli kitabe çok ender günümüze kadar gelmiştir. Bunlardan en meşhurlarından birisi Mısır ve Hitit savaşını anlatan Kadeş Anlaşması’dır. Milattan önce 1285 yılında Akadca yazılmış Mısır hiyeroglif dili ve Hititçeye çevrilmişti. Bugün İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde örneği var. Diğer bir üç dilde örneğimiz Letoon Antik Şehrinden çıkıp bugün yine Türkiye’de Fethiye Müzesi’nde bulunan Likçe, Aramice ve Grekçe kitabesidir. Türk-İslam dönemi için ise tek bildiğimiz kadarıyla Malatya’nın Hekimhan ilçesindeki Hekim Han’ın Barnanın girişi üzerinde yer almaktadır. Burada Süryanice, Ermenice ve Arapça olarak kaleme alınmıştır. Edindiğimiz bilgilere göre miladi 1218 yılında İzzettin Keykavus zamanında bu kervansaray inşa edilmiştir ve yaptıranda Hekim Han oğlu Selim’dir. Miladi 1660 yıllarında büyük bir onarım geçirmiştir. Buradaki kitabe bölgede yaşayan insanların dilinin tamamında yazılarak bilgi edinmeleri sağlanmıştır. Diğer önemi ise bunun Selçuklulardan itibaren Anadolu’da yaşayan bütün kültür, inançların, etnik yapıların barış içerisinde yaşamaya çalışmasıdır. Özellikle bu kitabenin günümüze kadar gelmiş olması Türk -İslam kültürünün hoşgörüsünün bir devamıdır. Çok sayıda kervansaray olan Malatya’da Sultan Hanı yapılar grubunda 8 tane örnek günümüze kadar gelmiştir. Bunların birçoğunun restorasyonu da yapıldı ve artık gümümüzde turizm amaçlı kullanılması için zemin hazırlamıştır. Bu kitabede bu turizm amaçlı çalışmalara hoşgörü anlamında güzel bir katkı sağlayacaktır."
Malatya Vesikası olarak yerini alan kitabenin üzerindeki Arapça yazıların Türkçe tercümesi şöyle “Şu günlerde bu büyük devlet, büyük merhamet sahibi, muzaffer, kalabalık orduların en büyük Mâliki, sultanların saltanatına gidiş yollarının sahibi Âlim Surur’a aittir. O aziz, vali, dünya ve dinin şerefi ve İslam diniyle Müslümanların kurtarıcısıdır. Krallarla büyük Selçuklu Sultanlarının tacı Musa’nın oğlu Nikal’in oğlu, Kılıçarslan’ın Oğlu, Keyhüsrev’in oğlu Allah’ın Aziz Edesi Ebu’l-Fetih Berkaver Buhayır İmaretinin sahibidir. O, ayıplarından kurtulsun diye Allah Teâlâ’nın Rahmetine muhtaç İlhan El-Mübarek Ebu’l-Hasan’ın oğludur. Karalar beşikler olarak devam ettiği müddetçe denizlerin sahip olduklarının emiridir”
Kitabede Süryanice olarak ise şu ifadeler yer alıyor “Bu han, 1651 yılının Ekim ayında, Malatyalı Tabip ve Arhıdyakon Abuselam eliyle tamamlanmıştır. Abuselam, Tabih ve Arhıdyakon Abdulhasan’ın oğludur. Mübarek olan oğlu Abulhasan’ın korunması için inşa etmiştir. Ölülerin keffareti adına, bunları okuyan onlar için namaz kılsın”
Kitabenin üzerinde üçüncü dil olarak bulunan Ermenice yazının ise tercümesi şu şekilde “Krisdos adına takdis edilen evlat anısı için ve onun istirahate girmesi için Ermeni Takvimine göre 1198 yılının üçüncü ebedi evi inşa edildi. Yerin ve göğün Tanrısı, başhekim Buselem’in büyük oğlu Melden’li Süryani Hekim Bulhan’a yardımcı olsun"