Datça Osmanlı'nın denizcilik tarihine ışık tutuyor
Datça'da arkeolojik su altı kazısında 3 metre su derinliğinde bulunan 24 metrelik batıkta sürdürülen çalışmalar, Osmanlı'nın denizcilik tarihi açısından izler taşıyor.
Türk Batık Envanteri Projesi: Mavi Miras (TUBEP) kapsamında Datça'da sürdürülen arkeolojik su altı kazısında 3 metre su derinliğinde bulunan 24 metrelik batıkta sürdürülen çalışmalarda ulaşılan buluntular, arkeoloji dünyasında merak uyandırdı.
Cumhurbaşkanlığı desteği, Kültür ve Turizm Bakanlığı izniyle Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsünden bilim insanlarının yürüttüğü proje kapsamında, Türkiye kıyılarındaki batıkların envanterini çıkarmak üzere yürütülen çalışmada, çarpıcı arkeolojik keşiflere imza atılıyor. Datça-Kızlan bölgesinde Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi başkanlığında, Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Harun Özdaş'ın bilimsel danışmanlığında çalışma yürütülüyor.
Geçtiğimiz yıl 3 metre su derinliğinde tespit edilen 24 metrelik batığa ait buluntular arasında çok sayıda eser elde edildi.Projenin bu yıl yürütülecek iki haftalık kısmında da su altında çalışma gerçekleştiriliyor. İlk belirlemelere göre kalıntıların 18'inci yüzyıla ait Osmanlı Dönemi savaş gemisine ait olduğu tespit edildi. Kazı çalışmasında çıkarılan eserler Bodrum Müzesine teslim ediliyor.
Batığın çok az bir bölümü gün yüzüne çıkarılırken Osmanlı denizciliğini aydınlatacak çalışmalara devam edilmesinin önem arz ettiği bildirildi. Kazı ekibi ile alanda dalış yaparak batığı ve çalışmaları yerinde gören Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy da gelişmeleri yakından takip ediyor.
BİRÇOK BULUNTUYA RASTLANDI
Doç. Dr. Özdaş, AA muhabirine, yürütülen projenin ilginç tarafının batığın 3 metre derinlik gibi bir sığ suda bulunması olduğunu belirtti. İçerisindeki malzemelerin korunmuş olmasının da "hayatın sürprizlerle dolu olduğu"nun kanıtı olduğuna dikkati çeken Özdaş, gemide kısa süreli bir kurtarma kazısı planladıklarını, kazı sırasında çok değişik ve zengin buluntu topluluğuna rastladıklarını dile getirdi.
Özdaş, bunların içinde Çin porseleni, Tunus testileri, Tunus'tan getirildiğini düşündükleri üzerinde Arapça yazı bulunan amfora, Osmanlı seramikleri, pipoları ve bir İtalyan kökenli madalyon olmak üzere değişik türde mutfak kaplarına rastladıklarını kaydetti.
Bunların dışında tarak, değişik türde barutluklar, özel kişilere ait kutuların da bulunduğunu belirten Özdaş, şöyle konuştu "Yine geminin armasına ait olan demir aksamları, tüfek humbara, el bombası, tüfek misketleri ve kurşun ile büyük külçeler tespit ettik. Bu da bize geminin askeri bir personel taşıdığını, muhtemelen askeri yeteneğinin de var olduğunu gösteriyor ama bir savaş gemisi statüsünde olup olmadığı hakkında yorum yapamıyoruz. Karaya fırtına ya da bir savaş sonrasında oturduğunu tespit ettik. Oturma sonrasında yine zaman içerisinde geminin sancak tarafına yattığını ve gömüldüğünü görmekteyiz. Geminin omurgası ve sancak tarafı gömülü. Buralardaki buluntulara ulaşmaktayız. Bunlar önemli buluntular. Osmanlı'nın denizcilik tarihi açısından bize çok önemli veriler sunacaktır. Bugüne kadar bu coğrafyada çok fazla Osmanlı batığı, özellikle üzerinde materyaller bulunan, kargosu ya da gemi mutfak eşyası, personele ait olan buluntuların olduğu bulgulara rastlanmadı."
Özdaş, gemideki personeli tanımlamalarına bakıldığında da çok milletli bir yapının söz konusu olduğunu sözlerine ekledi.