Gümüşhane’nin yer altı sarayı: Karaca Mağarası
“Gümüşhane’nin yer altı sarayı” olarak nitelendirilen sarkıt, dikit ve damlataşı şekilleriyle göz kamaştıran Karaca Mağarası, turistlerin yoğun ilgisiyle karşılaşıyor.
Yoğun sarkıt, dikit ve damlataşı şekilleriyle Gümüşhane’nin yer altındaki gizemli mekanlarından Karaca Mağarası ziyaretçilerin ilgisini çekmeye devam ediyor. Torul ilçesine bağlı Cebeli köyü sınırlarında bulunan ve ismini aynı adlı mahalleden alan dünyaca ünlü damlataşı Karaca Mağarasında turizm sezonu Korona virüs tedbirleriyle devam ediyor.
Nisan ayında ziyarete açılan ve yoğun kar yağışlarına kadar ziyarete açık tutulması planlanan mağara son günlerde özellikle yabancı turistlerin uğrak yerlerinden olurken “Gümüşhane’nin yer altı sarayı” olarak nitelendirilen mağarayı görmek için bu sezon 20 bini yabancı olmak üzere 91 bin kişi ziyaret etti.
Sarkıt, dikit, damlataşı şekillerinin en yoğun, en güzel ve en görkemli örneklerine sahip olan Karaca Mağarası Gümüşhane-Trabzon karayoluna 4 kilometre mesafede, denizden bin 550 metre yükseklikte, ortalama tavan yüksekliği 18 metre ve toplam iç alanı yaklaşık bin 500 metrekare. Mağaraya gelen yerli ve yabancı ziyaretçiler yüksek tavanlardan aşağıya ve tem tersi istikamette milyonlarca yılda oluşan devasa sarkıt, dikit ve sütunlarla mağara çiçekleri, mağara incileri, traverten havuzları, mağara gülleri gibi oluşumları hayranlık ve şaşkınlıkla karşılıyor.
Gümüşhane İl Özel İdaresi’nin şirketi tarafından işletilen ve bugüne kadar 1,2 milyonu aşkın kişinin ziyaret ettiği mağarada ziyaret süresi bu yıl Covid-19 tedbirleri nedeniyle 15 dakikayla sınırlandırıldı. Yaklaşık 150 milyon yıllık dolomitik kireç taşlarının zengin yeraltı suları tarafından aşındırılmasıyla oluşan ve pasif karakterli bir mağara olan Karaca Mağarasındaki sarkıt ve dikitlerin 15 milyon yıl yaşında olduğu tahmin edilirken, yatay yönde gelişim gösteren 6 ayrı salonun birleşmesinden bir araya gelen mağaranın içerisinde sarkıt, dikit, sütun, org desenli duvarlar, bayrak şekilleri, perde damlataşları, mağara çiçekleri, mağara incileri, fil kulakları, traverten havuzları, traverten basamakları ve mağara gülleri yer alıyor. Mağaranın ılık ve nemli havasının solunum yolları hastalıklarına da iyi geldiği rivayet ediliyor.
Mağarayı görmek için Trabzon'dan gelen ziyaretçilerden Mehmet Caka “Yeğenimle beraber burayı görmek istedik. Efsanevi güzellikte bir yer burası. En çok mağara merkezindeki devasa yapıların görüntüsü ve ihtişamı çok etkiledi bizi” dedi. Kocaeli’nden gelen Burak Şahin de “Burayı görmek için geldim Gümüşhane’ye. İlk defa gördüm ve çok etkilendim. Herkesin mutlaka burayı gelip görmesini tavsiye ederim. Özellikle fotoğrafseverler burada çok farklı şeyler görecekler. Mağara içindeki su sesleri, atmosfer ve yapılar çok etkileyici” diye konuştu.
Mağaranın ana kayasının 150 milyon yıl yaşında sahip olduğunu ifade eden yetkililer de “Gördüğünüz oluşumlar tamamen yağmur ve kar sularının kayaları eritip çökeltmesi ile oluşan kalsiyum karbonat oluşumlarıdır. Canlı bir mağaradır ve oluşum halen devam etmektedir. Buradaki sarkıt ve dikitler 12 yılda sadece 1 santimetre uzamakta. Burayı Gümüşhane’nin yer altı sarayı, yer altının gizemli dünyası ve su damlalarının sanatı diye nitelendiriyoruz” dedi.