AKP ve iş dünyası (2)
Erdoğan'a mesajlar!
Büyük iş dünyasının önde gelen isimlerinden biriyle geçenlerde Başbakan Erdoğan'la hükümeti konusunda sohbet ederken şöyle dedi:
'Eskisi gibi değilim. Kafamda bazı soru işaretleri var. Bunlar bilhassa laiklik ile ilgili. Merkez Bankası operasyonu sonrasında ve bu konuda sergilenen zihniyet yüzünden tedirginliğim iyice arttı. Tabii bir de gelecek yılki Cumhurbaşkanı seçimine ilişkin tartışmalar ve AKP çevrelerinden yansıyan inatçı hava da beni kaygılandırıyor.'
Şöyle devam etti:
'Ben bu hükümeti ekonomi ve Avrupa Birliği alanında yaptıklarından dolayı destekledim, Başbakan Erdoğan'ı bunun için takdir ettim. Bu açılardan desteğim bugün de devam ediyor diyebilirim. Ekonomide her şeye rağmen yol haritasından sapmıyorlar. Özünde böyle... Ama diğer konu, yani laiklik, Çankaya vesaire beni fazlasıyla tedirgin etmeye başladı. Bunlar Türkiye'de siyasi istikrarı yeniden bozabilir.'
Neden diye sordum.
Özetle şunları söyledi:
'İşadamı ne yapar? Yatırım yapar, para kazanmak ister. Bu aynı zamanda aş ve iş demektir. Üretim ve büyüme demektir. Bunun için de istikrar ister işadamı. Siyasette çalkantı, siyasette kararsızlık en son isteyeceği şeydir. AKP'nin dört yıl önceki tek parti hükümeti ile Türkiye'de güçsüz, yamalı bohça hükümetler devri kapandı.'
Şunları da ekledi:
'İş yapamayan, güçsüz, kısır koalisyonlar döneminin Türkiye'de noktalanması iyi de oldu. Bu, siyasi istikrar demekti. Bu sayede AB ile ilişkiler rayına oturmaya, ekonomi istikrara kavuşmaya, dış kaynak girişi ve doğrudan yabancı sermaye yatırımları artmaya ve ekonomik büyüme devamlılık kazanmaya başladı. Bunun tersine dönmesini istemiyoruz.'
Şu sözler de aynı işadamının:
'İş dünyasında aklı başında hiç kimse siyasi çalkantıyı istemez. Siyasal tansiyonun yükselmesinden derhal tedirgin olur. Yatırımcıların, ekonomik oyuncuların en son isteyecekleri şey siyasal gerginliktir, istikrarsızlıktır. Aksi halde, klasik deyiştir, önünü göremez işadamı... Bunun için de Başbakan Erdoğan'ın bazı konularda daha dikkatli gitmesi lazım. Daha özenli bir yol haritasına ihtiyacı olduğunu düşünüyorum Sayın Başbakan'ın...'
İşadamı bunları söyledi.
Bu görüşler genelleştirilebilir.
Daha doğrusu, böyle bir değerlendirme, ayrıntılar bir yana, iş dünyasında genel kabul görebilir. Ya da benim son günlerdeki bazı sohbetlerden edindiğim izlenim böyle.
Bu sohbetlerden eğer Başbakan Erdoğan'a, AKP'ye dönük bazı mesajlar çıkarmak gerekirse, üç konu ön plana çıkıyor. Lafı evelemeden gevelemeden şöyle özetlenebilir:
(1) Askerle sakın çatışma!
(2) Laikliğe dikkat et!
(3) Çankaya'da uzlaş!
'Askerle sakın çatışma!' mesajının çerçevesine iki konu giriyor. Biri laiklik, öteki cumhurbaşkanlığı. Daha doğrusu bu üç mesaj iç içe. Üçünün kuyrukları birbirine sarılmış durumda. Biri dile getirilince, diğer ikisi hemen akla takılıyor.
Laiklik konusu, yani türbandı, imam hatipti, devlet içinde senden-benden ayrımıyla yapılan kadrolaşmaydı, yani Merkez Bankası tarzı atamalardı ve tabii cumhurbaşkanlığıydı, bunların tümü bir yerde 'Askerle sakın çatışma!' mesajının çerçevesine oturuyor.
Tabii bu konularda herkesin aynı derecede tedirgin olduğu söylenemez.
Bir başka deyişle:
AKP hükümeti eliyle Türkiye'nin 'İslamcı bir düzen'e götürüldüğüne, götürülebileceğine ihtimal verenler ağır basmıyor büyük iş dünyasında.
Ancak, laikliğe fazla özen göstermeyen tutumların asker-hükümet çatışmasını gündeme taşıyarak Türkiye'yi gereceği, bunun da çalkantı ve istikrarsızlığa yol açacağı ve bunun da sonuç olarak ekonomiyi, aş ve iş konusunu olumsuz etkileyeceği belirtiliyor.
Bir başka açıdan ise ...
Asker faktöründen bağımsız olarak da AKP'nin laiklik anlayışına duyulan çekinceler var. Daha doğrusu iş çevrelerinde bu çekince ya da kaygılar geçmişe oranla daha kuvvetli bir şekilde hissediliyor. Bir süre öncesine kadar AKP'ye dönük hava daha farklıydı.
Çankaya'ya gelince...
Şunlar söylenebilir:
(1) Başbakan Erdoğan'ın cumhurbaşkanı olması temenni edilmiyor. Bunun askeri, dolayısıyla Türkiye'yi germesinden kaygı duyuluyor.
(2) Bu seçimin çatışma ile değil, uzlaşma ruhu ile yapılması isteniyor.
(3) Cumhurbaşkanı seçiminin bir inatlaşmayla 'Çankaya savaşları'na dönüşmesi halinde, Türkiye'nin istikrarsızlaşacağı ve dış konjonktür de uygun olduğu için Türk ekonomisinin yeniden dikiş tutmaz noktalara kayabileceği korkusu ifade ediliyor.
Yarın da bu konuya devam.
h.cemal@milliyet.com.tr
|