Akdoğan'dan çok önemli Suriye açıklaması

Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, Kanal 7 ekranlarında Başkent Kulisi'nde Mehmet Acet'in konuğu oldu.

GİRİŞ 14.02.2016 12:21 GÜNCELLEME 14.02.2016 21:44
Bu Habere 38 Yorum Yapılmış

Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, "Kimden saldırı geldiyse rejim güçlerinden, DEAŞ'tan ya da PYD'den kimden bu şekilde Türkiye tarafına bir mühimmat düştüyse karşılığı verilmiştir. Burada ilk defa olan durum, TSK'nın bu şekilde mukabelede bulunması değil, bölgede farklı hareketlenmelerin olması, yeni bir durumudur" dedi.

Akdoğan, Kanal 7 televizyonunda Mehmet Acet'in sunduğu Başkent Kulisi'nde soruları yanıtladı ve gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

İLKESEL BİR DURUŞ

TSK'nın PYD ateşine karşılık vermesine ilişkin soru üzerine Akdoğan, bunun ilk defa olan olan bir durum olmadığını belirterek, Türkiye'nin burada ilkesel bir duruş sergilediğini söyledi.

"BİZ KIRMIZI ÇİZGİMİZİ SÖYLEDİK"

Akdoğan, angajman kuralları gereği daha önce de misliyle mukabelede bulunulduğunu anımsatarak, "Kimden saldırı geldiyse rejim güçlerinden, DEAŞ'tan ya da PYD'den kimden bu şekilde Türkiye tarafına bir mühimmat düştüyse karşılığı verilmiştir. Burada ilk olan durum, TSK'nın bu şekilde mukabelede bulunması değil, bölgede farklı hareketlenmelerin olmasıdır. Biz, PYD'nin, YPG'nin Fırat'ın batısına geçmesini kırmızı çizgi olarak göreceğimizi söyledik ve bunu kabul etmeyeceğimizi söyledik" diye konuştu.

Afrin'den doğuya doğru bir hareketlenmenin olamayacağını ve bunun da kabul edilemeyeceğini belirten Akdoğan, son dönemde Afrin'den doğuya doğru YPG'nin silahlı unsurlarının harekete geçtiğini ve Azez'e doğru hamlelerde bulunulduğunu gördüklerini bildirdi.

"RUSYA VE REJİM GÜÇLERİ ORAYI BOMBALADILAR"

Akdoğan, bunların doğrudan Türkiye'yi tehdit eden meseleler olduğuna dikkati çekerek, şöyle devam etti:

"Bunlar Türkiye'nin ulusal güvenliğini ilgilendiren konulardır. Dün de angajman kuralları çerçevesinde misliyle mukabelede bulunulmuştur. Durup dururken bir iş yapılmış değil. Türkiye oturup her şeyi kenardan seyredecek, tribünden izleyecek bir ülke değil. Kendi ulusal güvenliğini ve çıkarlarını da değerlendirecek bir ülkedir. Azez'e doğru PYD'nin sarkmaya başlaması, Halep'le Tel Rıfat tarafına doğru baskı uygulaması kabullenilecek bir durum değil. Orada muhalefet zaten rejim güçleri ve işbirlikçi Rusya'nın bombardımanıyla Halep'in kuzeyindeki hattı kestiler. Bu başlı başına vahim bir durumdur."

Özellikle siviller açısından Halep'in üst kısmındaki hareketliliğini kesilmesinin başlı başına bir problem olduğuna değinen Akdoğan, Tel Rıfat'daki saldırılardan dolayı Türkiye doğru 10 binlerce insanın göç dalgası oluşturduğunu aktardı.

"Rusya Ilımlı muhalefeti vurarak, DEAŞ'a hizmet ediyor"

Akdoğan, PYD'nin Azez'deki havaalanını terk edilmesi ve o bölgeye herhangi bir baskı uygulamaması gerektiğini vurgulayarak, şu ifadeleri kullandı:

"Türkiye, askeri olarak onları püskürtebilecek kapasiteye sahip. Bunun gereği yapılmıştır. Diplomatik olarak da dün Joe Biden'la Başbakanımızın görüşmesi oldu. Onlara da gerekenler söyledi. Burada ivedilikle silahlı unsurların oradan çekilmesi lazım. Yoksa bu sürdürülebilir bir durum değil. Bu o bölgedeki bütün dengeleri değiştirebilecek bir durum. Bu neticede rejime ve DEAŞ'a yarayacak bir durumdur. Bakın şuanda YPG, PYD orada rejim işbirlikçisi bir durumdadır. Rusya rejim işbirlikçisidir. Esed rejimi 100 binlerce insanı katletti ama bakın son dönemde işbirlikçisi Rusya, onu aratmıyor ve suça ortak olmuş durumda. Kimi bombalıyor Rusya, Tel Rıfat hattında DEAŞ mı var? Yani yüzde 95'i ılımlı muhalefeti, sivilleri okulları vuruyor. Orada ılımlı muhalefet DEAŞ tarafında 5-6 köy almıştı. Sonra Rusya gittiler ılımlı muhalefeti bombaladılar. Bu ne demektir sen DEAŞ'a hizmet ediyorsun demektir."

O bölgede rejim, Rusya, PYD ve DEAŞ'ın çok ciddi bir işbirliği içerisinde olduklarına işaret eden Akdoğan, olayların analiz edildiğinde bu tablonun açık ve net bir şekilde görülebildiğini söyledi.

TÜRKİYE SAVAŞA MI GİRİYOR?

Akdoğan, "Acaba savaşa mı giriyoruz" söyleminin doğru bir psikoloji olmadığını belirterek, şunları kaydetti:

"Türkiye ulusal güvenliğini, çıkarlarını korumak durumundadır. 'Sürekli içe kapanalım, hiçbir şey görmeyelim, kayıtsız kalalım, orada kim ne yaparsa yapsın.' Böyle bir yaklaşım olamaz. Bunu diyenler sonra 'Türkmenler ne olacak, niye onlara sahip çıkılmıyor, PKK, PYD nasıl yayıldı' diyor. Burada oyun oynanmıyor, devlet yönetiyoruz. Türkiye Cumhuriyeti bir kabile değil. Bunlara sessiz kalacakta değil. İran'ın ve Rusya'nın Suriye'de milislerinin olduğunu herkes biliyor ancak kimse İran ve Rusya savaşa girdiğini demiyor." dedi.

YORUMLAR 38
  • yolcu 8 yıl önce Şikayet Et
    suudiler ister istemez turkiyeyi savasa suruklemis gibi goruniyo .
    Cevapla
  • Ahmet 8 yıl önce Şikayet Et
    Kahrolsun rusya biden ve tüm kafirler!
    Cevapla
  • Yıldıray 8 yıl önce Şikayet Et
    Rusya ka-sın-ma sabrımızı tasırma
    Cevapla
  • adalet 8 yıl önce Şikayet Et
    araplara güven olmaz savaş demek ülkeyi felakate sürüklemek demek acil refaramdum yapılmalı
    Cevapla
  • dericd 8 yıl önce Şikayet Et
    neyin referandumu ne içiyonuz siz ülke yönetiliyor çocuk musunuz.
    Cevapla
  • Misafir 8 yıl önce Şikayet Et
    her zaman ki gibi yine İslamiyet kazanacak !! inşallah
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
DİĞER HABERLER
Suriye'de yeni iç savaş kışkırtması! Arkasında İran mı var?
İş dünyasından peş peşe faiz indirim açıklaması