TBMM Başkanı Mustafa Şentop'tan önemli açıklamalar
TBMM Başkanı Mustafa Şentop: 'Başlangıçta Kamu Denetçiliği Kurumu kararlarına, kamu kurumlarının uyma oranı yüzde 20'lerde iken bu oran bugün yüzde 75'lere ulaşmıştır. Bugünkü oran kurumun uzun yıllar var olduğu Batı ülkelerindeki oranlardan da yüksektir. Batı ülkelerindeki oranları, ortalamayı arttıran bilhassa İskandinav ülkelerindeki yüksek orandır.
TBMM Başkanı Mustafa Şentop, "Başlangıçta Kamu Denetçiliği Kurumu kararlarına, kamu kurumlarının uyma oranı yüzde 20'lerde iken bu oran bugün yüzde 75'lere ulaşmıştır. Bugünkü oran kurumun uzun yıllar var olduğu Batı ülkelerindeki oranlardan da yüksektir. Batı ülkelerindeki oranları, ortalamayı arttıran bilhassa İskandinav ülkelerindeki yüksek orandır. Yoksa birçok Batı ülkesinde oran Türkiye'dekinden daha düşüktür" dedi.
Şentop, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımıyla Dolmabahçe Sarayı'nda düzenlenen "İyi Yönetim İlkeleri ve Ombudsmanlık" ana temalı 2. İstanbul Uluslararası Ombudsmanlık Konferansı'nın açılışında, hukukun da devletin de insanın bu dünyada var olduğu dönemle yaşıt olduğunu söyledi.
En az iki insanın bulunduğu bir yerde mutlaka hukukun, siyasi otorite anlamında mutlaka devletin var olduğunu belirten Şentop, mutlaka her bir insanın talebinin, arzusunun, çıkarının, hesabının diğer insandan farklı olduğu için bu farklılıkları uzlaştıracak, bir noktada son karara ulaştıracak, uyulması gereken ilkelere, esaslara ihtiyaç olduğunu ve bunun da hukuk olduğunu kaydetti.
Hukukun uygulanması için ise bir otoriteye ihtiyaç olduğunu ve onun da devlet olduğunu anlatan Şentop, Hz. Adem ve Hz. Havva'dan bu yana hukukun da devletin de mevcut olduğuna işaret etti. Birden fazla insanın olduğu her yerde mutlaka farklı görüşlerin, taleplerin ortaya çıkacağını belirten Şentop, şunları kaydetti:
"Bu farklı talepleri, toplu olarak bir arada yaşamayı etkilemeyecek şekilde uzlaştırılması gerekmektedir. Bunun için de hukuk kuralları mevcuttur. Toplumsal hayatta, devlet hayatında arzu edilen insanların ve kurumların hukuk kurallarına gönüllü olarak uymasının sağlanmasıdır. İdeal olan bunun kendiliğinden gerçekleşmesidir ama her ideal gibi bu da nadiren gerçekleşir. İhtilaflar ortaya çıkar ve bu ihtilafların çözümü için kurumlara, mekanizmalara ihtiyaç duyulur. Yargı kurumu da bu sebeple ortaya çıkmıştır. Bir ihtiyaçtır. İhtilafların görünüşte çözülmesiyle insanların içlerinde çözülmesiyse her zaman aynı şey değildir. Hukuk kurallarına gönüllü olarak uyma, her zaman hakkı olanla iktifa etme, hakkına razı olma ideali ile tarafların rızalarına bakılmaksızın ihtilafların yargı eli ile çözüme bağlanması arasında başka ara mekanizmalar arayışı her zaman da devam etmiştir. Ombudsmanlık kurumunun ortaya çıkış sebebi de esasen bu arayıştır."
Şentop, kamu kurumları ile şahıslar arasındaki rızayla çözülememiş ihtilafların yargıya intikal etmeden çözülmesini sağlama amacıyla ombudsmanlığın ortaya çıktığına değinerek, bugünkü anlamıyla nispeten yeni bir kurumun daha iyi fonksiyon görmesini sağlayacak çalışmaların, toplum ve hukuk hayatı bakımından çok önemli olduğunu düşündüğünü ve düzenlenen konferansın bu anlamda ufuk açıcı neticeler göstereceğine inandığını ifade etti.
140'tan fazla ülkede bulunan kurumun isminin her ülkede farklılık gösterdiğine dikkati çeken Şentop, "halk denetçisi", "kamu hakemi", "arabulucu" gibi isimlerle anıldığını söyledi.
Şentop, ombudsmanlık kurumunun ilk defa İsveç'te ortaya çıktığı, Kral Demirbaş Şarl'ın Osmanlı Devleti'nde sürgün olarak bulunduğu dönemlerde gözlemlerinden hareketle oluşturduğunun söylendiğini, birçok yerde Osmanlı Devleti'ndeki kazaskerlik kurumundan ilham alındığının ifade edildiğini aktardı.
Osmanlı'da bir yüksek yargı organı mahiyetiyle kazaskerlik kurumunu doktora tezi olarak çalıştığını dile getiren Şentop, konuya ilişkin şu bilgileri paylaştı:
"Kazasker, kadı asker ibaresinin farklı bir kullanımıdır. Osmanlı'daki kurum adından da anlaşılacağı üzere, bir kadılık, yani yargı kurumudur. Bugünkü anlamıyla bir taraftan adalet bakanlığı bir taraftan adli ve idari üst yargı kurumu gibi faaliyet gösteren bir kurumdur. Ombudsmanlıktan farkı, kazaskerliğine gelen ihtilaflarda yargısal kararlar vermesidir. Kazaskerliğin kararı hukuken bağlayıcı ve icrası zorunlu kararlardır. Bu bakımdan ombudsmanlık kazaskerlik kurumunun bir benzeri değildir. Belki kazaskerlik kurumuna öykünerek, ondan ilham alarak ortaya çıkmış bir kurum denebilir."
- "Büyük bir gayretle sürdürülen çalışmalar kurumun kalıcı haline gelmesini sağladı"
TBMM Başkanı Şentop, 2010 yılında anayasanın 74. maddesinde yapılan değişiklikle TBMM'ye bağlı kurulan KDK'nın "İdarenin işleyişiyle ilgili şikayetleri inceler" hükmüne istinaden 6328 sayılı kanun ile kurulduğuna işaret etti.
Kurumun idarenin işleyişiyle ilgili şikayet üzerine, idarenin her türlü işlem ve eylemleriyle, tutum ve davranışlarını insan haklarına dayalı adalet anlayışı içinde hukuka ve hakkaniyete uygunluk yönünden incelemek, araştırmak ve idareye önerilerde bulunmakla görevlendirildiğini ifade eden Şentop, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Kamu Denetçiliği Kurumu 6 yılını geride bıraktı. Bu süre içerisindeki uygulamalar, özellikle son 3 yılda büyük bir gayretle sürdürülen çalışmalar kurumun kalıcı ve etkili bir kurum haline gelmesini sağlamıştır. Başlangıçta Kamu Denetçiliği Kurumu kararlarına, kamu kurumlarının uyma oranı yüzde 20'lerde iken bu oran bugün yüzde 75'lere ulaşmıştır. Bugünkü oran kurumun uzun yıllar var olduğu Batı ülkelerindeki oranlardan da yüksektir. Batı ülkelerindeki oranları, ortalamayı arttıran bilhassa İskandinav ülkelerindeki yüksek orandır. Yoksa birçok Batı ülkesinde oran Türkiye'dekinden daha düşüktür."
Kurumun tanınırlığının artmasının başvuru sayısındaki artıştan da rahatlıkla izlenebildiğini kaydeden Şentop, "Bu sonuçlar, uygun ve kolay mekanizmalar geliştirildiği zaman insanımızın tercihini uzlaşma yönünde kullanacağını da ortaya koymaktadır. Bu kurum ve mekanizmaların kültürel kodlarımızla uyumunun düşünülmesi, hatta medeniyetimizin yüzlerce yıllık tecrübesi içinde şekillenmiş kural ve kurumların yeniden değerlendirilmesi ve üretilmesi suretiyle oluşturulmasıysa çok daha hızlı kabul edilmesini ve etkili sonuçlarının ortaya çıkmasını sağlayacaktır." diye konuştu.
- "Adalet ve iyi yönetim ilkeleri ışığında insanlıktan umudumuzu kesmiyoruz"
TBMM Başkanı Mustafa Şentop, milletlerin ve ülkelerin kendi içlerinde haklı olarak talep ettikleri, çaba gösterdikleri iyi yönetim ilkelerinin küresel boyutu olduğunu da ifade ederek, "Artık hızlı iletişim ve yüksek bilgi akışı sayesinde dünya toplumu ve küresel kamuoyu dediğimiz başka bir kavram, artık etkileri daha sarsıcı hissedilen bir şekilde dolaşıma girmiştir. Artık dünya daha iç içe daha kırılgan. Bugün teknoloji 7 milyar insanı birbirine çok yaklaştırıyor gibi gözükse de dünyanın içinde bulunduğu duruma baktığımızda ne yazık ki hem mevcut durum hem de yakın gelecek için umut verici şeyler söylemek zor. Bugün Hong Kong'tan Lübnan'a İran'dan Bolivya'ya Fransa'dan Şili'ye kadar sokaklarda bir hareketlilik ve bazı ülkelerde ise doğrudan iç savaş ve krizler görüyoruz." dedi.
"Peki bu küresel toplumun iyi yönetim ve adalet talepleri yok mu? Küresel düzeydeki adalet ve iyi yönetim ihtiyacı nasıl karşılanacak? Sayın Cumhurbaşkanımızın Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda ısrarla vurguladığı 'Dünya 5'ten Büyüktür' çıkışının anlamını nereye koyacağız? Dünya sisteminin yüce değil adalete vurgu yapan uygulamalar bütünü ne zaman hayatla buluşacak?" diyen Şentop, konuşmasını şöyle tamamladı:
"Bizim Türkiye Cumhuriyeti olarak sayıları 4 milyon civarındaki mülteci misafirlerimiz konusundaki takındığımız yüksek tutum, dünyanın küresel güçlerinin olumsuz tavrı karşısında ne kadar sürdürülebilir? Ülkesindeki savaştan, yıkımdan kaçan bu çaresiz insanları yeniden ülkelerinde güvenli bir bölgeye yerleştirmek için yaptığımız harekat ve terör gruplarına karşı yürüttüğümüz mücadelede bile hakikati perdelemek isteyen küresel etkiye sahip negatif propaganda çalışmalarını nereye koyacağız? Maalesef bir yandan açıktan desteklenen terör gruplarıyla bir yandan da bu küresel algı operasyonlarıyla Sayın Cumhurbaşkanımızın önderliğinde dünyaya örnek olacak bir mücadele sürdürüyoruz, bu mücadeleyi sürdürmeye devam edeceğiz. Diğer yandan küresel iklim değişikliğinin ciddi ve ağır sonuçları karşısında bazı ülkelerin vurdumduymazlığı ne derece haklılık içeriyor? Yerküremiz global anlamda petrol ve silah başta olmak üzere farklı alanlarda şirketlerin güdümündeki yönetimlerin sadece daha fazla kar amaçlı politikalarıyla her uygulama ve sonucu meşru kabul eden anlayışıyla varabileceğimiz bir yer yok. Gezegenimizi onlarca defa yok edecek nükleer silah stoku gerçeğiyle iç içe yaşıyoruz. Her gün aç olarak yatağa giren 800 milyon insanın varlığını bildiğimiz bir dünya burası. Nerede küresel iyi yönetim? Küresel adalet şemsiyesi ne zaman açılacak? Hepimizi gözü önündeki gerçek tablonun iç karartan detaylarına rağmen adalet ve iyi yönetim ilkeleri ışığında insanlıktan umudumuzu kesmiyoruz."