Öznur: Yazıcıoğlu'nu küresel güçler öldürdü

Ülkücü Fikir ve siyaset adamı ve merhum Muhsin Yazıcıoğlu’nun yol ve dava arkadaşı olan, Ülkücü Hareketin tarihini yazan, 3 ciltlik “Muhsin Yazıcıoğlu Külliyatı”nın yazarı da olan Hakkı Öznur, Muhsin Yazıcıoğlu’nun yol ve dava arkadaşları tarafından düzenlenen, BBP’nin 27 Kuruluş Yıldönümü toplantısında, Büyük Birlik Hareketinin tarihini ve Muhsin Yazıcıoğlu’nun siyasi yaşamını ve çizgisini anlattı.

Öznur: Yazıcıoğlu'nu küresel güçler öldürdü
Öznur: Yazıcıoğlu'nu küresel güçler öldürdü
GİRİŞ 31.01.2020 10:38 GÜNCELLEME 31.01.2020 15:42
Bu Habere 1 Yorum Yapılmış

Ülkücü Fikir ve siyaset adamı ve merhum Muhsin Yazıcıoğlu’nun yol ve dava arkadaşı olan, Ülkücü Hareketin tarihini yazan, 3 ciltlik “Muhsin Yazıcıoğlu Külliyatının yazarı da olan Hakkı Öznur, Muhsin Yazıcıoğlu’nun yol ve dava arkadaşları tarafından düzenlenen, BBP’nin 27 Kuruluş Yıldönümü toplantısında, Büyük Birlik Hareketinin tarihini ve Muhsin Yazıcıoğlu’nun siyasi yaşamını ve çizgisini anlattı.  Hakkı Öznur  toplantı da şunları söylemiştir:

MİLLİ MUTAKABAT ÇAĞRISI SİSTEME KARŞI TARİHİ BİR  MANİFESTOYDU

Şehit Liderimiz Muhsin Yazıcıoğlu önderliğindeki Büyük Birlik Hareketi’nin 3 Ağustos 1992 tarihinde yayınladığı Tarihi bir manifesto niteliği taşıyan milli mutakabat çağrısı  , hem küresel kapitalist sisteme ve sömürü düzenine, hem soğuk savaş siyasetlerine,  dönemlerine ve soğuk savaşın bitmesiyle dünya imparatorluğuna soyunan ABD’nin “Yeni Dünya Düzeni” adlı küresel, hegemonik, emperyal politikasına karşı Türkiye’nin tarihi misyonuna uygun olarak temel bir itiraz ve karşı duruşu sergiliyordu.

 Milli Mutabakat Çağrısı, ileride siyasi bir hareketin adı olacak olan BBP’nin de fikir temellerinin örgüsü olacaktı. Çağrıda, dinden siyasete, toplumdan hukuk sistemine kadar birçok yerli, milli, sivil ve demokratik evrensel mesajlar yer almaktaydı.

29 Ağustos 1992 günü Büyük Birlik Hareketi’nin Genel Merkezi’nin açılış töreninde konuşan milletin adamı  şehit liderimiz Muhsin Yazıcıoğlu, “Sistem ülkenin üstünde, bu tepeden inmeci, seçkinci, batıcı, Jakoben sistemi değiştirmek için yola çıktık, yeni oluşum hareketini başlattık” diyordu.

Liderimiz Muhsin Yazıcıoğlu 28 yıl önce “sistem iflas etmiştir, bu sistem değişecektir” diyerek, mevcut egemenlere, bürokratik oligarşiye ve onları ortaya çıkaran dünya görüşlerine meydan okumuştur. Tarihsel öneme sahip, milli irade ve demokrasiden yana cesur ve kararlı çıkışlar yapan, tarihe not düşen şehit liderimiz, o zaman Büyük Birlik misyonunu şu sözlerle ifade etmiştir.

“Biz bu ülkede toplumsal barışı sosyal adaleti yaşanabilir özgür ve demokrat bir Türkiye’yi tesis etmek, kurmak için yola çıktık”.

Muhsin Yazıcıoğlu’nun siyaset çizgisi ayrıştırıcı, ötekileştirici değil birleştirici ve bütünleştiricidir.  Otoriterleşmeye, tek tipçiliğe ve lider sultalarına karşıdır. 

SİYASİ KARAR KURULTAYI’NA  OTUZ   BİN KİŞİ KATILMIŞTI

Yeni Oluşum Hareketi Anadolu’da yapılan istişareler neticesinde, yeni bir siyasi oluşuma gidilmesi kararına vardı. 6 Aralık 1992 tarihinde Söğütözü’ndeki Yükseliş Koleji’nde yapılan binlerce kişinin katıldığı “Siyasi Karar Kurultayı” ile partileşmeye giden yol açılmış oldu. Bu toplantıdan çıkan karar neticesinde, parti kurulmaya karar verildi. Oluşturulan gruplar, Anadolu’yu tarayarak hazırlıklara başladı. Önce il temsilcileri oluşturuldu. Her ilde oluşturulan temsilciler tabandan tavana partinin inşa edilmesi için çalışmalar yaptı. Parti kuruluş çalışmalarına öncülük eden kadrolar, ilk olarak partinin amblemi için bir çalışma başlattılar. 1000’e yakın isim ve amblem arasından 27 Aralık 1992 tarihinde geçici il temsilcileri ile yapılan istişareler neticesinde partinin ismi Büyük Birlik Partisi, amblemi ise hilal içinde gül olarak kabul edildi.

Yazıcıoğlu, isim ve amblemin basına duyurulması amacıyla yapılan toplantıda: “Bizler amblemimizde hilal ve gülü tercih ettik. Sevgiye, zafere, saadete olan susuzluğumuzu gidersin diye yaptık bu tercihi. Hilalimiz, karanlıkları aydınlatan ışığımızı, yayılmacılığa ve zulme dayanan yeni dünya düzenine alternatifimizi ve de gücümüzü ifade ediyor. Hilalin kucakladığı gülümüz; sevgili önderimiz Peygamber efendimizi hatırlatan, O’nun insanlığa takdim ettiği soylu değerlerini vurgulayan, bozgunculuğu, kini ve zulmü reddeden bir sembol olarak seçilmiştir. Soylu hilalin zaferleri sonucu bizim mazlum ve mağdur insanlığa vereceğimiz güldür. Gülün ifade ettiği güzellikler iyilikler ve saadetlerdir.

Büyük Birlik Partisi’nin hilali ve gülü sömürgeci ve emperyalist zihniyetlerin karşısında insanlığın öz değerlerinin ilanıdır. Milletimizin hak ettiği yücelişin remzidir. Gülü ise gönlümüzdür. Yüreğimizin sesi ve soluğudur”.

BBP SİSTEME ALTERNATİF OLARAK DOĞDU

Katı laikçi, batıcı, jakoben iktidarlar tarafından yönetilen ülkemizde, artık kurulu düzene tek alternatif olan Büyük Birlik Partisi, bir güneş gibi doğuyordu. Artık Türkiye’nin geleceğinde Büyük Birlik Partisi vardı. Türkiye’nin her yerinde oluşturulan 99 kişilik kurucular kurulu üyesi ile Büyük Birlik Partisi, 29 Ocak 1993 tarihinde resmen kuruldu.

27 yıllık şanlı bir geçmişe ve tertemiz bir tarihe sahip olan Büyük Birlik Hareketinin mensupları  bu kutlu yola koltuk sevdasıyla, makam sevdasıyla değil; hizmet sevdasıyla çıkmıştır

Büyük Birlik Hareketi, her türlü vesayete, vesayeti savunan kirli, ilkesiz,omurgasız, siyaset etme biçimine daima karşı olmuştur. 

Büyük Birlik Hareketi mensupları, tarihleri boyunca otoriterleşmeye, otokratik siyasete, tek adam, tek parti zihniyetlerine, kamplaşmaya,  cepheleşmeye, kutuplaşmaya, adaletsizliklere,  haksızlıklara hep karşı çıkmıştır. Vesayetten ve güçten yana değil,  halktan, milletten, haktan ve haklıdan yana taraf olmuştur.

BÜYÜK BİRLİK MÜCADELE ALANLARINDA KURULDU

Büyük Birlik Hareketi’nin “gizli” ajandası yoktur. Açık, şeffaf bir harekettir.

BBP, mücadele ile dualarla, tekbirlerle, salâvatlarla, gözyaşlarıyla, inançla, imanla yoğrulmuş bir hareketin adıdır.

BBP, çocuklarının süt parasından, evinin rızkından kesen, helali haramı bilen, temiz, cefakâr, çilekeş Anadolu insanın alın teriyle kurulmuş bir vicdan hareketidir. Davasından, ülküsünden, taviz vermeyen Anadolu yiğitlerinin kutsal hareketidir.

Büyük Birlik Hareketi ahlak hareketidir, vicdan hareketidir, ilkeler hareketidir.

Büyük Birlik Hareketi hasbidir, hesabi değildir.

Büyük Birlik Hareketi mensupları, tarihleri boyunca tek adam, tek parti zihniyetlerine, kamplaşmaya,  cepheleşmeye, kutuplaşmaya, adaletsizliklere,  haksızlıklara hep karşı çıkmıştır.

ASKERİ VESAYETE DE PARTİ VESAYETİNE DE BÜROKRATİK VESAYETE DE KARŞIYIZ

Muhsin Yazıcıoğlu çizgisi askeri vesayete, bürokratik vesayetlere karşı olduğu gibi parti vesayetine de, yargı vesayetine de, parti devletine de karşıdır. Liderimiz Yazıcıoğlu 55 yıllık yaşamında hep ‘Anadolu kimliği’ ile hareket etti. Millî ve manevi değerleri savundu, milletin değerlerine sahip çıktı. Milletin inançlarına, değerlerine saldıran, savaş açanlara karşı, hep milletinin yanında yer aldı.

Şehit liderimiz bir konuşmasında “Ne kaderime küstüm ne devletime küstüm! Çünkü inanmak iman etmek varsa bir şeye bedel neyse katlanıp; Yarabbi kahrında hoş lütfûnda dedik” demişti. Davasına, inanmış bir iman ve ahlak adamı söyler bu sözleri.

ABD/NATO icazetli, destekli 12 Eylül faşist darbesi sonrası tutuklanmış, Ankara Mamak’ta, Askeriye’ye ait C – 5 adlı işkence merkezinde insanlık dışı işkencelerden geçirilmiş, idamla yargılanmış 7,5 yıllık mahpusluk hayatının, 5 yılını hücrelerde geçiren Muhsin Yazıcıoğlu’na göre darbecilik, komitacılık eski bir hastalıktı. Ona göre, “darbeciliğin ahlakı yoktur.” 27 Mayıs 1960’tan beri darbecilik adeta “yasallaştırılmaya” çalışılmıştı. Yazıcıoğlu, 1993, 28 Şubat süreci ve e – muhtıra 27 Nisan 2007 dâhil olmak üzere, geçmişten günümüze darbeler, darbe söylentileri ile ilgili olarak, şu tarihi öneme sahip sözleri söylüyor, analizleri yapıyor:

“Türkiye, askeri – bürokratik vesayet altında bu günlere geldi. Askeri vesayet halen devam ediyor, ülke normalleşemedi, sivilleşemedi, demokratikleşemedi. Yapılan darbe ve müdahalelerin arkasında ABD /NATO’nun olduğu herkesin bildiği bir konudur. Darbelerin, ABD bağlantısı açıktır müdahalelerin, dış boyutunu kimse inkâr edemez.

Darbeler bir projedir. Militer siyaset tehlikeli bir siyasettir. Tankların ve süngülerin gölgesinde demokrasi olmaz ve gelişmez.  Genelkurmay siyasi parti değildir. Politbüro değildir. Ordu siyasi parti değildir. TSK, siyasi parti gibi davranamaz. Asker partisi,  Ordu Partisi,  çoğulcu demokrasilerde olmaz. Demokrasinin özüne, ruhuna aykırıdır. Asker, bir siyasi partinin yan kuruluşu gibi veya onun partizanı gibi tavır ve tutum takınamaz.

Demokrasilerde ordunun yeri ve konumu bellidir, görev alanının dışına çıkamaz. Askerin görevi, sivil siyasete karışma veya sivil hükümetlere operasyon yapmak, emretmek, talimat vermek değildir. Ordu, siyasete alet olmamalıdır. Yıpranmamalı, yıpratılmamalıdır.

Askeri diktatörlüklerde, faşist ve Komünist rejimlerde ordu, kendisini mutlak hâkim görür, askerlerin dediği olur. Ancak, çoğulcu demokrasinin hâkim olduğu, demokratik rejimlerde ise ordu sivil iradeye bağlıdır, demokrasiye bağlıdır. Ordunun yeri ve konumu bellidir. Kendini milli iradenin üstünde göremez.

Ülkemizde acil olarak, mutlaka askeri vesayetin yaptırdığı, anti demokratik, cunta anayasası değiştirilmeli, sivil, demokratik katılımcı bir anayasa yapılmalıdır. Türkiye yakın tarihi ile yüzleşmeli, darbecilerle, cuntacılarla hesaplaşmalı ve bunlardan hukuk önünde mutlaka hesap sorulmalıdır.”

“NAMLUSUNU MİLLETİNE ÇEVİRMİŞ BİR TANKI ASLA ALKIŞLAMAM”

Muhsin Yazıcıoğlu, milli iradeyi ortadan kaldırmaya yönelik demokrasi dışı arayışlarda bulunan ve 28 Şubat 1997’de bir dikta rejimi kurma çabasına girenlere karşı ilkeli bir duruş sergilemiş; “Namlusunu milletine çevirmiş bir tankı asla alkışlamam”. “Türkiye, İran olmayacak, Cezayir olmayacak, Suriye yapılmasına da biz asla müsaade etmeyeceğiz” diyerek, karşı çıkmıştır.

Milletin adamı Muhsin Yazıcıoğlu için önemli, olan iktidar vizesi değil, yüce Rabbimizin rızasıydı. Muhsin Yazıcıoğlu  hiçbir zaman benliğini, nefsini davanın önüne geçirmemiştir. “Ben siyaseti Allah rızası ve içinden çıkmış olduğum Türk Milleti için yaptım" sözünü Muhsin Yazıcıoğlu ağzından asla eksik etmemiştir.

Muhsin Yazıcıoğlu’nun “Haksız bir dava uğruna sultanlık yapacağıma, gerekirse haklı davada tek başıma yürürüm!” sözü bizim bağlı olduğumuz en temel esaslardan biridir

Şehit liderimiz Muhsin Yazıcıoğlu, “Kimseye diyet ödemedik! Biz milletle varız, milletimizle var olmaya devam edeceğiz” demiştir. 

Muhsin Yazıcıoğlu “Ben size bir şey vaat ediyorum: Adalet!” demiştir. Adalet, demokrasi ve özgürlük çağrıları yapmış her zaman  “Haksızlarla beraber olmaktansa yalnız da olsak hakkı savunuruz “ demiştir.

Muhsin Başkan bir ahlak adamıdır, dava adamıdır, ilke adamıdır, adam gibi adamdır.

KÜRESEL ORGANİZASYONLA ŞEHİT ETTİLER

Türk siyaseti ve demokrasisi açısından son derece önemli olan bu olayı aydınlatmak ve gerçekleri ortaya çıkarmak tarihsel bir görevdir. Davayı baştan beri takip eden hukukçularımız açıkça ortada Küresel bir organizasyonla işlenen bir “suikast” var diyorlar.  Planlı, programlı düşürülen bir helikopter var diyorlar. Dava dosyasındaki deliller, bunu doğrular niteliktedir. Helikopter düşmedi, düşürüldü. Küresel bir organizasyonla bu suikast gerçekleştirildi.

,Bu suikastte, asker ve sivil karışımı kriptolar da işbirlikçilik yaptı. Devletin kılcal damarlarına kadar girmiş orduda, emniyette değişik devlet kurumlarında yer alan her türlü kriptolar ve çok yönlü elemanlar da rol almıştır.Küresel güçlerin, küresel iblislerin, küresel organizasyonu yerli işbirlikçiler olmadan yapılamaz.

Oğuz’un evlatlarından Türkoğlu Türk Muhsin Yazıcıoğlu her zaman adaletten, demokrasiden ve milletten yanaydı, Muhsin Yazıcıoğlu devletin kilit noktalarında görev yapmadı. Ne Cumhurbaşkanı oldu ne başbakanlık yaptı ne bakanlık… Ne iktidara geldi ne de hükümete ortak oldu. Hep milletin ve devletin bekasını savundu. Hep “Türk devleti ve milleti yaşasın,” dedi. Türkiye’nin milli direnç merkeziydi, meclisin sigortasıydı. Yetkili ve etkili makamlardan hiç birini işgal etmeden milletin iltifatına mazhar olmak her faniye nasip olmaz.

“ABD’NİN, İSRAİL’İN, KÜRESEL MAFYANIN ADAMI OLMAYI KABUL ETSEYDİM ÇOKTAN BAŞBAKANDIM”

 Cennet mekan Muhsin Başkan şehadetinden önce seçim meydanlarında küresel projelere, nasıl alet olmadığını, dik durduğunu, boyun eğmediğini anlatmıştır. Sosyal medyada yayınlanmakta olan Afyon – Emirdağ konuşmasında tarihi öneme sahip şu sözleri söylemiştir:

“Eğer, Amerika’nın İsrail lobilerinin, AB fonlarının, küresel mafyanın, Türkiye’yi sömüren sermayenin, çetelerin adamı olmayı kabul etseydim başbakan yardımcısı olurdum, başbakan da olurdum, başka şeyler de olurdum. Ama ben sizinle yürümek istediğim için tenezzül bile etmedim, etmem de. Dış güçlerin dediklerini kabul etseydim, onların projelerinde yer alsaydım, başbakan da olurdum, iktidara da gelirdik. Ben milletin adamıyım iktidara geleceksem milletimin desteğiyle gelirim dış güçlerin, karanlık mihrakların desteğiyle değil.”

 Milletin adamı, her zaman dik durmuş, doğru gitmiş şehit Muhsin Yazıcıoğlu’nun 19 Mart 2009 günü Karaman seçim bürosunda söylediği şu sözleri çok önemli ve anlamlıdır: "Şimdi bakın yoldan geldik, yola gideceğiz. Hiç birimizin garantisi yok. Bir saniyesine bile hâkim olamadığımız, hükmedemediğiniz bir hayat için, bir dünya için, bu kadar fırıldak olmanın anlamı yoktur."

29 Ocak 1993’te kurulan BBP 27 yıllık parti, BBP dualarla, tekbirlerle, salâvatlarla, gözyaşlarıyla, inançla, imanla kuruldu.

BBP çocuklarının süt parasından, evinin rızkından kesen, helali haramı bilen, para, kasa, tura işleriyle ilgisi olmamış, temiz, cefakâr, çilekeş, Anadolu insanın alın teriyle kurulmuştur.

Büyük Birlik  bir  “Dava  hareketi”  olarak doğmuştur.

BBP’nin arkasında finans kapital yoktur. Davoscular yoktur. Bilderberg Gruop yoktur.

BBP YİK TARİH YAZMIŞTIR. ANALİZLERİNDE, TESBİTLERİNDE, ÖNGÖRÜLERİNDEN HAKLI ÇIKMIŞTIR

 Büyük Birlik hareketi  istişarelerle kuruldu. tarihi boyunca kararlarını istişare ile aldı. Ve alınan kararlara bütün kadrolar  uymuştur.

BBP Yüksek İstişare Kurulu,  her zaman bütün kararlarını istişare ile almış ve alınan istişare kararlarını partimizin yetkili kurullarına tavsiye etmiştir.  Çünkü ‘her işimizi meşveret ilkesine uygun yapmak’ ana ilkemiz olagelmiştir.

BBP Yüksek İstişare Kurulu,  tarihsel ve toplumsal sorumluğunun gereği olarak her zaman Büyük Birlik ilkelerine, değerlerine ve şehit liderimiz Muhsin Yazıcıoğlu’nun siyaset çizgisine bağlı kalmış, ilkeli siyaseti esas alan ve toplum karşısında dik duruş sergileyen tavırları her zaman ön planda tutmuş, bunun gereğini yapmış ve camiamıza yol göstermiş bir parti organıdır.

Şehit lider Yazıcıoğlu  çizgisine  bağlı Yüksek istişare kurulu bu kritik süreçte dik durmuş , ülkücülerin, alperenleri sesi olmuş ülkücü hareketin vicdanı olmuş, hislerine tercüman olmuştur.

BBP Yüksek İstişare Kurulu, ülke ve dünya meseleleriyle ilgili konularda Muhsin Yazıcıoğlu’nun siyaset çizgisini ve temel ilkelerimizi esas alarak partimize yol göstermiştir. İstişare ile aldığı kararlarıyla her zaman yapıcı ve yol gösterici tavrıyla konumuna ve misyonuna uygun hareket etmiştir.

AÇIĞI VE DİYET BORCU OLANLAR DİK DURAMAZ!

Siyasette rehin alınanlar, ilkelere, değerlere değil; kendilerini rehin alan, satın alan, muktedire, merkezlere, odaklara hizmet ederler ve onların kontrolüne girerler. Rehin alınanlardan, teslim olanlardan, ilkesizlerden, duruş ortaya koyamayanlardan, siyasetçi, milletvekili, genel başkan devlet adamı asla olmaz!

Siyasette her zaman açık, şeffaf ve ilkeli olacaksınız. Açığı olanlar, diyet borcu olanlar, dik duruş ortaya koyamazlar. İktidarlarla, güç odaklarıyla, çıkar çevreleriyle menfaat ilişkisine girenler, kirli ve karanlık ilişkileri olanlar çok kolay teslim alınırlar. Hemen saf ve çizgi değiştirirler.

Kahraman şehitlerimizi ve mübarek, kutsal davamızı istismar ederek; şanlı hareketimiz üzerinde ikbal hesabı yapanları, hesap adamlarını, yiğit Alperenler not etmiştir.

Camiamız; davamıza, hareketimize, misyonumuza gölge düşüren hesap adamlarını asla affetmeyecektir. Bu kutsal ve aziz davaya sırtını dönüp de iflah olan kimse görülmemiştir.

İLKESİZLERDEN, OMURGASIZLARDAN VE BEDEL ÖDEMEKTEN KORKANLARDAN DAVA ADAMI OLMAZ!

Makam, mevki , ikbal peşinde koşanlardan , siyasetin kirli pazarlıklarında  yer alanlardan dava adamı  olmaz.  Bugün maalesef siyaset sahnesi siyasi  fırıldaklarla hesap adamlarıyla ikbal peşinde koşan menfaatperestlerle dolu. Fırıldaklardan, korkaklardan, ikiyüzlülerden, riyakârlardan, sahtekârlardan, yalancılardan, hayasızlardan dava adamı olmaz.

 Kahramanlar bedel öder, şarlatanlar sefa sürer. Bedel ödemekten korkanlardan dava adamı olmaz. İlkeli duruş ortaya koyamayanları, korkakları, hesap adamlarını tarih bir tarafa mutlaka not eder.

Muhsin Yazıcıoğlu’nun “Haksız bir dava uğruna sultanlık yapacağıma, gerekirse haklı davada tek başıma yürürüm!” sözü bizim bağlı olduğumuz en temel esaslardan biridir

Şehit liderimiz Muhsin Yazıcıoğlu, “Kimseye diyet ödemedik! Biz milletle varız, milletimizle var olmaya devam edeceğiz” demişti. 

 Muhsin Başkan yine şunları söylüyordu:

“Ne loca, ne sermaye bizi asla satın alamaz. Hiçbir locanın, hiçbir kirli sermayenin bizi satın alması mümkün değildir. Hiçbir küresel, egemen, emperyalist gücün önünde eğilmedik, dik durduk dik durmaya devam edeceği. Küresel emperyalist projelere alet olmayız, taşeron olmayız.”

Büyük Birlikçiler hiçbir zaman benliğini, nefsini davanın önüne geçirmez, davanın önünde tutmaz.

Muhsin Yazıcıoğlu’nun çizgisine ve onun ortaya koyduğu ilke ve değerlere sonuna kadar bağlı olan,  Alperen kadrolar partimize hareketimize misyonumuza sahip çıkacaktır

Yazıcıoğlu’nun dava arkadaşları, şehit liderleri Yazıcıoğlu’nun ortaya koyduğu ilke ve değerlere bağlıdır.  Hiçbir güç ve odak, Muhsin Yazıcıoğlu’nun dava arkadaşlarını, Alperen kadrolarını hak yoldan, Kur’an yolundan, millet yolundan döndüremez.

İLKELERDEN DEĞERLERDEN TAVİZ VERİLMEZ!

Zor bir dönemden geçiyoruz… Bu süreçte Alperenlik, ülküdaşlık ilişkilerini zedelemeyelim. Bu zorlu süreci birlik ve beraberlik içerisinde aşmaya gayret edelim ve her şart altında saygınlığımızı, saflığımızı koruyalım.

Bizler meseleye kişisel değil, ilkesel bakmalıyız. Bizleri ilgilendiren kişisel meseleler değil, hareketin içinde bulunduğu durumdur.. Alperen hareketi ilkeler ve değerler hareketidir. Önceliğimiz ilkelerimiz ve değerlerimizdir.

Hareketin kurumlarının başında olanlar kuşatıcı, birleştirici, bütünleştirici dil ve uslup kullanmalıdır. Dava arkadaşlarını “ötekileştiren” tutum ve davranışlar Alperen Hareketinin ilkeleriyle, misyonuyla bağdaşmaz.

Camiamızı geren, gereksiz tartışmalara sürükleyen, ayrıştırıcı, tahrik edici söylemlerden ve gerilimlere yol açacak davranışlardan kesinlikle uzak durmalıyız. Gerilim siyaseti Alperenlerin siyaseti değildir. Alperen hareketinin fikrinde, çizgisinde, irfanında kin ve nefrete asla yer yoktur.

Alperen ahlakına uygun konuşmalı ve kardeşlik hukuku ile sevgiyle çözmeli, birlik ve beraberlik içinde hareket etmeliyiz.

Dava arkadaşlığı sorumluluk gerektirir, vefa gerektirir, fedakârlık gerektirir. Alperenlik hukuku çiğnenmeyecek, çiğnetilmesine göz yumulmayacak büyük, tarihi ve kutlu bir bağdır. Bu bağ kırılmaz, kopmaz, koparılamaz.

Dava arkadaşlarının birbirine saygılı, müşfik, muhabbet dolu olması kaçınılmaz bir görevdir. Birbirimize karşı asılsız isnat ve iftiralar yol arkadaşlığına ve ahlaka sığmaz. Bu durum bizi zayıflatır, güçsüz düşürür.

Bir hareket içerisinde her zaman fikir ve görüş ayrılıkları olabilir. Bizlere düşen şey arkadaşlık, dostluk ve kardeşlik hukukuna uygun olarak meselelerimizi samimi bir şekilde konuşmak, tartışmak ve yolumuza ulaştığımız ortak karar ve mutabakatla devam etmektir.

Can verilerek,  kan dökülerek, nice ağır bedeller ödenerek biriktirilen yüce değerlerin içimizden bazı kişi ve grupların zaaflarına, hatalarına, kibrine, hırsına ve marazi duygularına yenik düşerek heba edilmesine hiçbir Alperen izin vermemelidir.

Alperenler birbirlerine asla kötü söz söylememeli, birbirini incitmemeli ve kırmamalıdır. Alperenler birbirlerini hukukunu korumalı, sahip çıkmalı, sevgiyle, saygıyla, kardeşlik hukuku ile hareket etmelidir. Ülküdaşlık/alperenlik hukukumuzun çiğnenmesine asla izin verilmemelidir.

ALPEREN ALPEREN’İN ÖZ KARDEŞİDİR

Bütün Alperenler olarak kadim geleneğimize, tarihimize, misyonumuza uygun hareket etmeli, yanlış anlamalara sebebiyet verecek tavır ve davranışlardan kaçınmalıyız. Hatalı olunan hususlarda birbirimizi kardeşlik hukuku içerisinde uyarmalı, hassasiyet sahibi olmalıyız. Her zaman yapıcı olmalıyız.

Alperen, Alperenin öz kardeşidir. Alperenler birbirlerine asla kötü söz söylemez, incitmez kırmaz. Alperenler birbirlerini hukukunu korumalı, sahip çıkmalı, sevgiyle, saygıyla, kardeşlik hukuku ile hareket etmelidir.

Yine zorlu ve çetin bir imtihandan geçiyoruz. Yaşadığımız bu süreçte,  dostlarımızı ve düşmanlarımızı daha yakından tanımalıyız.

Yıllarca dava ve yol arkadaşlığı yapmış insanların emek emek birktirdiği değerleri küçük hesaplarla ve ferdi zaaflarla heba etmemeliyiz. “Onların işleri istişare iledir” emri mucibince, bizler her meselemizi yetkili kurum ve kurullarımızda bir araya gelip, konuşarak ve tartışarak ortak akıl ile ortak kanaatlere ulaşabilme olgunluğuna sahip bir hareket olduğumuzu tüm kamuoyuna göstermek mecburiyetindeyiz.

Bu sıkıntılı süreci camiamız birlik ve beraberlik içinde aşacak; sabır, tevekkül ve çelikleşmiş irademizle bizler üzerinden kurulan her türlü kumpasın, operasyonların, kirli ve karanlık oyunların üstünden dün olduğu gibi, bugün de Cenabı Hakk’ın izniyle gelebiliriz ve gelmeliyiz.

Muhsin Başkan gibi, inançlarımızdan asla taviz vermeyeceğiz. Kula kulluk etmeyeceğiz. Hakkaniyetten ayrılmayacağız. Liderimiz Muhsin Yazıcıoğlu’nun misyonuna sahip çıkacağız, onun söylediği gibi dik duracağız, doğru söyleyeceğiz, düz yürüyeceğiz.

Bizim önceliğimiz ilkelerimiz ve değerlerimizdir. Bizim için önemli olan kişileri siyasi çıkarları değil, milletin çıkarları ve devletin bekasıdır.

Ey Şehit liderim ;

Davan davamız, yolun yolumuz kavgan kavgamız, sevdan sevdamızdır.

Alperen hareketi gelecek kuşaklar ve gelecek yüzyıllar için model bir şahsiyet olan mümtaz liderimiz şehit Muhsin Başkan’ın yolunda ve izinde kutlu yürüyüşlerini inançla, azimle, kararlılıkla sürdüreceklerdir.

Hepinizi Allah’a emanet ediyorum. O,  ne güzel vekildir.

 

 

 

 

 

 

 

YORUMLAR 1
  • Mehmet 4 yıl önce Şikayet Et
    Fetö
    Cevapla
DİĞER HABERLER
İngiltere'de ilki yaşadı! Liverpool kalesinde Arda Güler tehlikesi!
Barış Pehlivan'ın iddiaları yalan çıktı: Haber kaynaklarınız sizi komik duruma düşürüyor!