Kurtulmuş: Sözümüzün güçlü olacağı bir döneme giriyoruz
AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, "Türkiye olarak sözümüzün güçlü olacağı bir döneme giriyoruz. Salgınla mücadelede çok başarılı bir performans ortaya kondu. Yurt dışından binlerce vatandaşımızı getirdik, birçok ülkeye tıbbi malzeme yardımı yaptık. Bunlar Türkiye'nin pozitif ayrışmasını ortaya koydu. Vatandaşlarımızın da desteğiyle bu salgının baş aşağı gittiğini göreceğiz." dedi.
Kurtulmuş, TRT Haber'de katıldığı canlı yayında, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının zengin fakir demeden bütün ülkeleri etkilediğini söyledi.
Hiçbir şeyin koronavirüs salgınından önceki gibi olmayacağını, pandeminin zihniyet dünyasında önemli değişikliklere yol açacağını, gelecek süreçte hem bilimsel hem de siyasal anlamda yeni bir takım tanımlamaların ortaya çıkacağını aktaran Kurtulmuş, şöyle devam etti:
"Adil, hakkaniyetli, paylaşımcı yeni bir sisteme geçişin çalışmaları yapılacak, zaten korona öncesi de bunun arayışları vardı. Korona sürecinde sadece geri kalmış ülkeler değil, en zengin ülkelerin bile döküldüğünü gördük. Dünya bundan sonra hakkaniyete, adalete, iyiliğe ve paylaşmaya doğru bir takım fikirlerin gelişeceği bir döneme gidiyor. Küresel ve finansal bir mimari zorunludur. Dünyanın yeni yapı ve sisteme ihtiyacı var. Türkiye olarak sözümüzün güçlü olacağı bir döneme giriyoruz. Salgınla mücadelede çok başarılı bir performans ortaya kondu. Yurt dışından binlerce vatandaşımızı getirdik, birçok ülkeye tıbbi malzeme yardımı yaptık. Bunlar Türkiye'nin pozitif ayrışmasını ortaya koydu. Vatandaşlarımızın da desteğiyle bu salgının baş aşağı gittiğini göreceğiz."
"TÜRKİYE EKONOMİSİ EN AZ ZAİYATLA BU SÜREÇTEN GEÇECEK"
Kurtulmuş, salgın döneminde alınan ekonomik tedbirlere de değindi. Bu dönemde ihtiyaç sahibi ailelere yardımda bulunulduğunu, kısa çalışma ödeneği ile üretimin devamının sağlandığını, sanayicilere merhem olacak tedbirlerin alındığını belirten Kurtulmuş, ekonomi alanındaki adımları başarılı şekilde atmaya devam edeceklerini kaydetti.
Toplumsal psikolojinin önemine dikkati çeken Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Vatandaşlarımızın güveninin Sayın Cumhurbaşkanına ve bakanlıkların hizmetlerine son derece yüksek olduğunu görüyoruz. Devlet, millet kaynaşmasının var olduğunu görüyoruz, bunun içinde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Dünyadaki tüm ekonomilerde ciddi oranlarda bir küçülme ve daralma söz konusu olacak. Bizim amacımız Türkiye'nin bu süreçten en az şekilde etkilenmesini sağlamak. Bu süre içerisinde aktif tedbirler alarak, tedbirlerimizi güncelleyerek, vatandaşımıza tezgahı dağıttırmayacağız. Tezgah dağılırsa bir daha toplamak zor. Bunun için bütün bakanlıklarımız üzerine düşen sorumluluğu yerine getiriyor. Türkiye ekonomisi en az zayiatla bu süreçten geçecek. Vatandaşlarımızla millet, devlet kaynaşmasıyla bu süreci yönetiyoruz."
"İYİ NİYETLİ, YAPICI TEKLİFLERİ DİNLEMEYE HAZIRIZ"
Kurtulmuş, CHP'nin ekonomiyle ilgili önerilerilerinin de çelişkilerle dolu olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti:
"Somut teklifler içermeyen, bu dönemden istifade etmeye çalışan bir bakış açısıyla hazırlanmış bir öneri. En az CHP'li arkadaşlar kadar bu işin farkındayız ama böyle bir dönemde milletin güven duygusunu zedeleyecek sözlerin söylenmemesi iyi niyetin en temel göstergesidir. Siz bu krizi tutar, 'buhran' kelimesiyle tanımlarsanız, devasa bir problem olduğunu ortaya koymuş olursunuz. Adı üstünde buhran içinden çıkılması son derece zor bir süreç demektir. Bunu sadece Türkiye'nin sorunuymuş gibi ifade ediyorlar. Bu küresel bir sorun, her ülkeyi etkiliyor. Türkiye'nin bir meselesiymiş gibi gösterilemeye çalışılması da doğru bir davranış değildir. Bu süreçte iyi niyetli, yapıcı teklifleri dinlemeye hazırız ama CHP'nin teklifinde olduğu gibi bir kısmı genel temenni mahiyetinde bir kısmı da gündemi doldurmaya matuf olan sözlerle bir takım çıkışlar yapmanın doğru olmadığı kanaatindeyim."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ve hükümetin, pandemiyle mücadelede bütün dünya tarafından takdirle izlenen büyük bir başarı ortaya koyduğunu belirten Kurtulmuş, "Halk tarafından da Cumhurbaşkanımızın başarı algısında yukarı doğru bir çıkış gözleniyor. Buradan gündemi saptırmak ya da gündemde yer bulmak telaşıyla söylenmiş üst üste konulmuş, fikri bütünlük içerisinde olmayan birçok konunun olduğunu görüyoruz. Adını 'Buhran Çıkış Programı' koyacaksınız. İçi doldurulmuş, eklektik bir takım görüşlerden ibaret bir dosya. Çok ciddiye almamız gerekmediği kanaatindeyim." dedi.
"SEÇİM YASASINDA EĞER GEREKİRSE DÜZENLEMELER YAPILABİLİR"
Kurtulmuş, seçim barajı tartışmalarının hatırlatılması üzerine, konunun gündeme getirildiğini ama CHP'nin bu konuda herhangi bir somut teklifinin ya da TBMM'ye aksetmiş bir yasa tasarısının olmadığını söyledi.
Kurtulmuş, şu değerlendirmede bulundu:
"Cumhurbaşkanlığı Sistemi gereği nasıl ittifakların yapılmasının yasal olarak zemini hazırlandıysa tabii ki seçim yasasında da eğer gerekirse düzenlemeler yapılabilir. Seçim yasasıyla birlikte de şunun önce söylenmesi lazım. Zaten bir ittifak zemini var. Şu anda parlamentoda çok sayıda parti bir şekilde dolaylı olarak bu seçim barajını aşmış görünüyor. En önemli meselelerden birisi de daha evvel de uygulamasını gördüğümüz kiralık milletvekilleriyle grup kurmanın gerçekten mümkün olmayacağı bir düzenlemenin de olması demokrasi bakımından önemlidir. Partiler parlamentoya gönderilebilir, partiler parlamentodan bir şekilde yer almayabilir. Buna karar verecek olan milletin iradesidir. Bırakın hangi partinin parlamentoya girip temsil edileceğine karar veren millet olsun, sandıkta kararını versin. Ne karar veriyorsa da o kararla Türkiye'de TBMM'nin kombinasyonu oluşturulsun. Demokratik katılımdan bahsediyorsak hem bütün partilerin parlamentoya girmesini bir şekilde dizayn edebilecek bir düzenleme yapılabilir ama ondan daha önemlisi millet iradesinin bir şekilde çalınmasına ve gasbedilmesine kimsenin hakkı olmamalıdır."
"MUHALEFET PARTİLERİ CUMHURBAŞKANLIĞI SİSTEMİNE GEÇİLDİĞİNİ İÇSELLEŞTİRMELİ"
AK Parti Genel Başkanvekili Kurtulmuş, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in "Memleket Masası" önerisinin sorulması üzerine, siyasi partilerin birbirinin düşmanı değil, rakibi olduğunu belirterek, "Mevcut yönetimin her fırsatta gayri meşru olduğu, Cumhurbaşkanlığı Yönetim Sistemi'nin oturmadığı hatta her hal ve şart altında Cumhurbaşkanımızın neredeyse halk tarafından seçilmemiş gibi göstermeye çalışacaksınız. Despotluktan, diktatörlükten bahsedeceksiniz. Sanki böyle bir anayasa oylaması hiç olmamış, milletimiz karar vermemiş gibi Cumhurbaşkanlığı Sistemi'ni bir şekilde kabul etmeyeceğinizi her halinizle belli edeceksiniz, ondan sonra da diyeceksiniz ki 'Müzakere edelim.' Makul, yapıcı, iyi niyetli her türlü teklifle oturup konuşuruz ama önce muhalefet partilerindeki arkadaşların Türkiye'de artık bir anayasa değişikliği olduğunu, Cumhurbaşkanlığı Yönetim Sistemi'ne geçildiğini ve bu sistemin halk tarafından seçilmiş meşru bir yönetimi oluşturduğunu bir şekilde görmeleri, içselleştirmeleri lazım." şeklinde konuştu