Bahçeli, Erdoğan yüklendi Video
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin Meclis Grup toplantısında konuştu. Bahçeli, sınır ötesi polemiğine girdiği TSK'ya üstü kapalı yanıt verirken, Erdoğan'a yüklendi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Irak'ın kuzeyine yapılan askeri müdahalenin Anayasal meşruiyetinin kaynağı ve temelinin, TBMM'nin verdiği izin ve yetki olduğunu belirterek, "Bu yetki, Hükümete verilmiştir, terörle mücadelede siyasi sorumluluk hükümete aittir. Bu konuda TBMM'ye hesap verecek olan da hükümettir" dedi.
Partisinin TBMM grup toplantısında konuşan Bahçeli, "Türkiye'nin küresel dayatmalara maruz kaldığı, teslimiyetin diplomatik başarı olarak takdim edildiği, milletin bekasını doğrudan ilgilendiren vahim gelişmelerin yaşandığı karanlık bir dönemin kamuoyunun gözü önünde gerçekleştiğini" söyledi.
Bahçeli, İstiklal Marşı'nın kabulünün 87. yıldönümünü gururla kutladıklarını ifade ederek, "Maarif vekili Hamdullah Suphi Bey'in yüksek hitabıyla ve Meclis üyelerinin ayakta alkışlarıyla kabul edilen İstiklal Marşımızın, Türk kahramanlığının mısralara işlenmiş bir diriliş abidesi ve muhteşem bir mücadelenin edebi bir vesikasıdır" dedi.
Henüz Milli Mücadelenin devam ettiği bir tarihte kaleme alınan ve Türk varlığı yaşadıkça yaşayacak olan bu kutlu eserin, milletin tüm dünyaya ilan ettiği bağımsızlığının manzum bir beyannamesi olduğunu belirterek, Türk milletinin ruhunu heyecanını, inancını, kararlılığını ve vatan sevgisini en anlamlı ve vurgulu ifadelerle dile getiren İstiklal Marşı'nın, Cumhuriyetle birlikte Türkiye'nin yükselme ruhunu temsil ettiğini bildirdi.
Bugün yaşanan vahim gelişmelerin de vatan şairi Mehmet Akif'e ilham veren günlerle benzerlikler göstermeye başladığını, İstiklal Marşı'nın yazıldığı yılların ve mısraların anlamının daha da önem kazandığını vurgulayan Bahçeli, "Bugün de başka yönleri ile büyük bir tehdit olarak karşımıza çıkan emperyalizme karşı, çare arayan milletimizin bundan 87 yıl önce muhtaç olduğu kutlu mesajlar, bir şiirden ötesine nüfuz edebilenler için İstiklal Marşımızın derin anlamında saklıdır" dedi.
Bahçeli, tarihin her döneminde olduğu gibi, bugün de yurduna alçakları uğratmamak uğruna göğüslerini siper eden bütün şehitleri, kahramanları ve bir fazilet timsali olan Mehmet Akif'e en derin şükran hisleriyle rahmet dilediğini söyledi.
-"5 KASIM SÜRECİ..."-
Türkiye'nin, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın bilinçli ve maksatlı olarak başlattığı bir sürecin sancıları ve sarsıntılarının yaşandığı çok tehlikeli bir dönemden geçtiğini öne süren Bahçeli, bu sürecin 5 Kasım 2007 tarihinde Beyaz Saray'da yapılan Bush-Erdoğan görüşmesiyle harekete geçirilerek hayatiyet kazandığını kaydetti.
Bahçeli, 5 Kasım sürecinin, 17 haftalık süre içinde, somut gelişmelerle şekillendiğini, niyetler ve hedeflerin bütün unsurlarıyla ortaya çıktığını ifade ederek, şöyle konuştu:
"MHP, Washington zirvesinde kararlaştırılan bu sürecin Türkiye'yi çok tehlikeli bir yola sürükleyeceğini ilk günden doğru tespit etmiş ve bugüne kadar her vesileyle bu konuda AKP Hükümetini uyarmıştır. Ancak, bu uyarılarımız maalesef karşılık bulmamıştır. Gafleti kendisine rehber edinen Başbakan Erdoğan, Beyaz Saray'da verdiği sözlere uygun olarak bu süreci adım adım ilerletmiştir. Bunun sonucu bugün gelinen noktada 5 Kasım süreci, Türkiye'nin geleceğini tehdit eden siyasi bir senaryonun ve sinsi bir siyasi oyunun hayata geçirilmesinin temel aracı ve yol haritası haline gelmiştir."
MHP Genel Başkanı Bahçeli, bugün, terör destekli etnik bölücülüğün sosyal ve siyasi bünyeyi bir kanser gibi sardığını, bu tablonun herkesi derin bir endişeye sevk ettiğini savunarak, çok yönlü baskı, dayatma ve saldırılara maruz kalan Türkiye'nin hain bir oyunun hedefi haline getirildiğini söyledi.
Bu sürecin etkisiyle Türkiye'nin tarihi bir kavşak noktasına doğru hızla yol aldığını belirten Bahçeli, "Bu sürecin önünün kesilememesi halinde, korkarız ki Türkiye sonuçları tahmin edilemeyecek kadar ağır bir iç çatışma ortamına sürüklenecek ve Türk milletinin bin yıllık kardeşlik hukuku ateşe atılacaktır. Bunun en büyük sorumlusu da bizzat Başbakan Erdoğan ve AKP hükümeti olacaktır" dedi.
-ASKERİ HAREKAT VE ABD'NİN ROLÜ...-
Türkiye'nin, Irak'ın kuzeyine yaptığı askeri müdahalede, ABD'nin etkisi ve bağlantısı konusundaki görüşlerini de aktaran Bahçeli, şöyle devam etti:
"Türkiye'nin Irak'ın kuzeyine yuvalanan teröre karşı askeri müdahaleyi 5 Kasım Beyaz Saray zirvesi sonrası fiiliyata geçirebildiği tartışma götürmez bir vakıadır. ABD'nin bu konuda verdiği siyasi ve istihbarat desteği ile askeri müdahale arasında bizzat resmi makamlar tarafından bir bağ kurulduğu da ortadadır. Son beş yıldır bu bölgeden yapılan terör saldırıları karşısında uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarını kullanarak askeri müdahalede bulunmayan Türkiye, bu imkanı ancak ABD'nin buna izin vermesiyle 2007 yılı sonunda bulmuştur. Bugüne kadar yapılan beş hava harekatı ile son kara harekatında ABD'nin sağladığı istihbarat desteğinin önemli rol oynadığı resmi açıklamalarla teyit edilmiştir.
ABD'nin kara harekatının ilk günlerinden başlayarak bunun kısa kesilmesini ve süre ve kapsam bakımından sınırlı bir müdahalenin ötesine geçmemesini istediğine Türk milleti şahittir. ABD Başkanı Bush ve Savunma Bakanı, bu konudaki taleplerini Türkiye'ye iletirken diplomatik kanalları ve sessiz diplomasiyi bilinçli olarak seçmemiştir. Taleplerini kamuoyu önünde yüksek sesle ve kaba ifadelerle dile getirerek aleni baskı uygulamışlardır. Bunun aksini iddia etmek mümkün değildir. Her şey Türk kamuoyunun gözleri önünde cereyan etmiştir."
-"TBMM'YE KARŞI BAKANLAR KURULU SORUMLUDUR"-
Bahçeli, ABD yetkililerinin bu konudaki beyanları karşısında, Başbakan Erdoğan'ın sesini çıkardığını hatırlayanın bulunmadığını ifade ederek, "Irak'ın kuzeyine askeri müdahalenin Anayasal meşruiyetinin kaynağı ve temeli, TBMM'nin bu konuda 17 Ekim 2007 tarihinde verdiği izin ve yetkidir. Bu yetki, Hükümete verilmiştir. Terörle mücadelede siyasi sorumluluk Hükümete aittir. TBMM'nin muhatabı Hükümettir. Anayasamızın 117. maddesi uyarınca, milli güvenliğin sağlanmasından TBMM'ye karşı Bakanlar Kurulu sorumludur" diye konuştu.
TBMM'nin, sınır ötesi harekat ve müdahalenin sınırını, kapsamını, miktarını ve zamanının belirlenmesini Hükümete bıraktığını hatırlatan Bahçeli, şunları kaydetti:
"Sınır ötesi askeri harekat konusunda Meclisin verdiği izin ve yetkinin fiiliyatta kullanılış biçimini belirleyen, hükümetin bu konuda askeri makamlarımıza verdiği siyasi direktiftir. TSK, askeri harekattan beklenen siyasi amaçlar hakkında hükümetin kendilerine verdiği siyasi direktifle çizilen sınırlı çerçeve içinde belirlenen askeri hedeflere yönelik görevleri bugüne kadar başarıyla icra etmiştir. Hükümet bu konuda sınırlı bir siyasi çerçeve çizdiyse, askeri harekatın hedeflerinin de buna uygun olarak sınırlı kalması doğaldır. Bu noktadaki siyasi sorumluluk da hükümete aittir. Bu konuda TBMM'ye hesap verecek olan da hükümettir. Son kara harekatı etrafında süregelen siyasi tartışmaların bu çerçevede değerlendirilmesi, herkes için önem taşımaktadır."
-"BAŞBAKAN UCUZ KAHRAMANLIK YAPIYOR"-
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Başbakan Erdoğan'ın, 9 Martta İzmir'de partisinin kadın kolları toplantısında yaptığı konuşmada son kara harekatıyla ilgili tartışmalara değinirken, "ucuz kahramanlık yaptığını ve muhalefete güya meydan okuduğunu" söyledi.
Erdoğan'ın "daha önce iktidar olan muhalefet partilerinin neden Kandil Dağına gidip terörü bitirmediklerini" sorduğunu ifade eden Bahçeli, MHP'nin de içinde yar aldığı 57. Hükümet döneminde terörle mücadelede yapılan çalışmaları anlattı.
Bahçeli, Kasım 2002'de, AK Parti hükümetine terörün bitme noktasına geldiği bir Türkiye teslim etiklerini ifade ederek, "PKK terör örgütünün Kuzey Irak'ta güç kazanması ve organizasyonda değişiklikler yapması, 2003 yılında ve AKP iktidarı döneminde gerçekleşmiştir. Kandil'in ihanet merkezi olarak etkin hale gelmesi ve Irak'ın kuzeyindeki terör saldırılarının tırmanması, yine AKP iktidarı dönemine rastlamıştır. (Kandil Dağının yerini mi bilmiyordunuz) gibi basit söylemlerle ucuz polemik peşinde koşan Başbakana tavsiyemiz, bu tartışılmaz ve inkar edilemez gerçekleri unutmaması ve karanlık ve lekeli terör sicilinin ucuz nümayişler yapmakla temizlenemeyeceğini idrak etmesidir" diye konuştu.
-"PKK'NIN UZANTISI DTP..."-
Başbakan Erdoğan'ın, "etnik bölücülüğün siyasi gündemine sahip çıktığını ve PKK'nın siyasi projesinin hayata geçirilmesinin zeminini hazırlamak için bir seferberlik başlattığını" öne süren Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Askeri harekatın sınırlı ve ölçülü olmasını savunanlarla, siyasi çözüm çığırtkanlığı yapanların aynı çevreler olması, bu konudaki niyetlere ışık tutmaya tek başına yetecektir. Bu çevrelerin Meclis bünyesinde mutabakattan kastettiğinin AKP ile PKK'nın uzantısı DTP arasındaki görüş birliği olduğu anlaşılmaktadır.
PKK patentli bu ihanet projeleri Meclis zeminine taşınırsa, bütün milletvekilleri, vatan, millet, devlet ve bayrak anlayışlarını gösterecek bir tutum benimseyecek ve Türk milletinin ve tarihin huzuruna çıkacaktır. Ancak, bu konuda bildiğimiz somut bir gerçek bulunmaktadır. Bu da Başbakan Erdoğan'ın zihninin bulanık olduğunu gösteren işaretlerin artması ve bu konuda anlamlı bir suskunluk içine girmiş olmasıdır. 'Kuzey Irak'a kara harekatının ABD baskısıyla erken bitirildiğini ispat ederseniz siyaseti bırakırım' diyerek ucuz kahramanlık yapan Sayın Başbakana buradan şunu hatırlatmak isterim ki terör örgütüne teslim olmak anlamını taşıyan siyasi hesaplar içinde bulunmadığını açıkça söyleyecek cesareti ve niyeti olmayan bir Başbakanın, demokratik ülkelerde siyaset sahnesinde bir dakika dahi kalmaya hakkı ve yüzü yoktur. Dürüst ve namuslu siyasetten anlaşılan budur, siyaseti dürüst ve namuslu olarak yapanlardan beklenen de budur. Sayın Başbakanın bu tanıma girip girmediğinin takdirini de elbette büyük Türk Milleti yapacaktır."
-"DTP TAHRİKLERE HIZ VERDİ"-
MHP Lideri Bahçeli, DTP'nin son dönemde tahriklere hız verdiğini, İrlanda'dan Bask'a, Bulgaristan'dan İtalya'ya, Irak'ın kuzeyinden Kosova'ya kadar çok geniş bir yelpazeye yayılan örneklerden hareketle, Türkiye için bölünme modeli arayışına girdiğini söyledi.
Türkiye'yi bölmeyi amaçlayan tahrik ve süreçlerin pervasızca sürdürülmesi halinde Türkiye'nin kavga ortamına sürükleneceği uyarısında bulunan Bahçeli, "Böyle bir durumda, kendilerinin nereye gideceği ve yanlarında ne götüreceği bizim meselemiz değildir. Ancak, unutmasınlar ki bizim gidecek bir yerimiz, yaşayacak başka bir ülkemiz yoktur. Türk milliyetçileri burada olacak, bedeli ve karşılığı ne olursa olsun hain emellere geçit vermeyecektir. Etnik bölücüler şuna çok iyi bilsinler ki Türk milleti ebedi vatanında kardeşliğini sonsuza kadar koruyarak yaşayacak ve şerefli Türk bayrağı hain ellerin uzanamayacağı zirvelerde ebediyen dalgalanacaktır" diye konuştu.
"ABD'NİN PKK TERÖRÜYLE MÜCADELE ANLAYIŞININ MERKEZİNDE TÜRKİYE'DE SİYASİ ÇÖZÜM SÜREÇLERİ BAŞLATILMASI OLDUĞU ARTIK ANLAŞILMIŞTIR"
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "ABD'nin PKK terörüyle mücadele anlayışının merkezinde, Türkiye'de siyasi çözüm süreçleri başlatılması olduğu artık anlaşılmıştır" dedi.
Bahçeli, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, "ABD'nin düşüncesinde ve hesaplarında Barzani-Talabani faktörünün bulunduğunu" söyledi.
Başbakan Erdoğan ve ABD Başkanı George Bush arasında 5 Kasım 2007'de Beyaz Saray'da yapılan görüşme sonrasında siyasi çözümün her vesileyle ön plana çıktığını, bu konuda Washington kaynaklı raporlar hazırlandığını ve ABD yetkililerinin her düzeyde bu konuda Türkiye'ye açık çağrılarda bulunduğunu ifade eden Bahçeli, şöyle konuştu:
"Irak bataklığına saplanan ABD için Barzani'nin bölgesel yönetiminin istikrarı ve güvenliği, Türkiye'nin milli güvenliği ve terörle mücadelesinden daha önemli ve öncelikli bir siyasi hedeftir. Başkan Bush, bu nedenle Kuzey Irak'tan kaynaklanan PKK terörünün çözümünü de Türkiye içine taşımış, iç ve dış boyutları olan terör ve bölücülük sorununun Türkiye'nin milli birliği ve üniter siyasi yapısının sırtından Türkiye tarafından siyasi çözüme kavuşturulmasını, Sayın Başbakan'ın önüne siyasi bir misyon olarak koymuştur."
Devlet Bahçeli, Barzani'nin, fiili devlet yapılanmasıyla ilişkileri normalleştirmesi ve kendisinin resmi muhatap olarak kabul edilmesinin, ABD tarafından Türkiye'ye dayatıldığını iddia etti.
-TALABANİ'NİN TÜRKİYE ZİYARETİ-
"Sis bulutları artık dağılmış, siyasi şablon ve yol haritası gün ışığına çıkmıştır. Irak Devlet Başkanı Talabani'nin geçtiğimiz hafta Ankara'ya yaptığı ziyaret, bu siyasi şablon ışığında görülmeli ve değerlendirilmelidir" diyen Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
"ABD'nin, PKK terörüyle mücadele anlayışının merkezinde Türkiye'de siyasi çözüm süreçleri başlatılması olduğu artık anlaşılmıştır.
Talabani'nin Irak'ın seçilmiş devlet başkanı olduğu ve Türkiye'nin Irak'ı tanıdığı doğrudur. Ancak, bu zatın PKK'yı terörist olarak görmediği, terör örgütüyle ilgili en ağır sözünün 'bela'dan öteye geçmediği, sorunun Türkiye'de genel af ve siyasi çözüm yoluyla sona erdirilmesini savunduğu da aynı şekilde hatırda tutulması gereken doğrular ve gerçeklerdir. Talabani'nin bu nedenle bugüne kadar Türkiye'ye davet edilmemiş olması gerçeği karşısında, bu şartlarda herhangi bir değişiklik olmamışken, bu davetin hangi düşünceyle yapıldığının ve Camlı Köşk'te ağırlandığının anlaşılması kolay değildir."
Bahçeli, Talabani'nin "terörle mücadele konusunda sudan beyanlarla Türkiye'yi oyaladığını, Irak'ın kuzeyinin 'Kürdistan' olduğunu Atatürk'ün Çankaya Köşkü'nde kayda geçirmekten çekinmediğini söyledi.
Talabani'nin özellikle Kuzey Irak'ın yeniden imarı için Türk iş adamlarını parasal imkanlarla teşvik etmeye çalıştığını, bazı Türk gazetecilerin de Köşke davet edildiğini dile getiren Bahçeli, şöyle devam etti:
"Talabani'nin bilinen tezlerinin sözcülüğünü yapan bu gazeteciler, bu anlamda kamuoyunu yönlendirmeyi amaçlayan bir psikolojik harekatın aleti olmayı içlerine sindirebilmişlerdir. Bu kanallardan kamuoyuna verilen bilgilerde şu hususlar ön plana çıkmıştır:
Kara harekatı sonrası PKK'nın ateşkes ilan etmesinin beklendiği Talabani'nin ağzından duyurulmuştur. Türkiye'nin Barzani yönetimiyle resmi diyalog kurmaya hazırlandığı da aynı şekilde teyit edilmiştir. Bu özel kanallar kullanılarak kamuoyuna duyurulan konular arasında en ilgi çekici olanı, Başbakan Erdoğan'ın askeri operasyon sonrası şimdi de sivil operasyon için düğmeye basacağı, AKP hükümetinin siyasi çözüm paketini zamana yayarak açma aşamasına geldiği ve Sayın Başbakan'ın bu amaçla yakında bir Güneydoğu gezisine çıkmasının beklendiği olmuştur.
Sayın Başbakan'ın, eski bir danışmanının ifadeleriyle 'Kürt Paketini' açıklamak için 6 Nisan 2008 günü Diyarbakır'a gideceği, basına duyurulmuştur.
Sonuç olarak Talabani'nin Ankara ziyareti, kendi amaçları ve beklentileri bakımından başarılı olmuş, Türkiye'ye bir itibar kazandırmayan bu ziyaret terörle mücadelede somut bir sonuç sağlamamıştır."
-EKONOMİK GELİŞMELER-
Konuşmasında ekonomik gelişmeler de değinen MHP lideri Bahçeli, Hükümetin inatla sürdürdüğü ekonomik politikaların iflas ettiğini savundu.
Meseleye dış konjonktür açısından bakıldığında, ABD emlak piyasalarında yaşanan krizin her geçen gün biraz daha derinleştiğinin görüldüğünü ifade eden bahçeli, "Kriz, gayrimenkul sektörünün boyutlarını çoktan aşmış ve bütün finansal piyasaları etkilemeye başlamıştır" dedi.
Yaşanan gelişmelerle birlikte ekonomik durumun giderek ağırlaştığını, büyümenin yavaşladığını, enflasyon hedeflerinin tutmadığını ve Merkez Bankasının güvenilirliğinin azaldığını söyleyen Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Resmi rakamlara göre işsizlik yüzde 9.9 iken, gerçekte yüzde 20 seviyelerine ulaşmıştır. Cari açık rekor üstüne rekor kırmakta ve bu açığın finansman maliyeti her geçen gün biraz daha artmaktadır. Türkiye, dünyanın en yüksek reel faizlerini ödeyen ülke durumundadır. Gerek iç ve gerekse dış borçlar tarihinin en yüksek seviyelerindedir. Aşırı değerlenen YTL sebebi ile ülke rekabet gücünü kaybetmiştir. Ülke ekonomisi Cumhuriyet kurulduğu günden beri ilk defa bu kadar yüksek oranda yabancı kontrolüne geçmiştir. Reel sektör açık pozisyonları kurlarda yaşanacak bir dalgalanmanın ekonomide yaratacağı tahribatın çok yüksek olacağını göstermektedir. Ödenemeyen çek ve senet miktarı her gün daha da artmakta ve geleceğe olan umutlar kaybolmaktadır."
Bahçeli, iktidarın sorumsuzluğu karşında başta sivil toplum kuruluşları olmak üzere, değişik kesimlerin tepkilerini yüksek sesle dile getirmeye başladığına işaret etti.
AK Parti hükümetinin gelişmeleri sadece sözle geçiştirdiğini savunan Bahçeli, "Hükümet, yaklaşan yerel seçimlerin maliyetini milletimizin alın teriyle finanse etmek amacıyla şimdiden ağır bir vergi yükünü vatandaşımızın sırtına yüklemeye hazırlanmaktadır. AKP iktidarı, ekonomide alması gereken tedbirlerin gecikmiş bedelini, vatandaşımızın zorunlu olarak kullandığı yanan sokak lambasından, aracını koyduğu otoparktan, nadiren gittiği eğlenceden ve siftahsız kapayan esnafımızın tabelasından çıkarmanın pişkince planını kurgulamaktadır. Vatandaşımızın gelirinin azaldığı, işsizliğin arttığı ve enflasyonun yükseldiği bu süreçte, maalesef Türkiye ekonomisi derin bir buhranın içine sürüklenerek bir açmazla karşılaşacaktır" diye konuştu.
-"ÜRETİM OLMADAN, ZENGİNLİK ARTIŞI..."
Bahçeli, Hükümetin milli gelir hesaplama sistemini değiştirdiğini anımsatarak, şunları kaydetti:
"Yapılan yeni hesaplamalara göre 2006 yılı milli geliri kağıt üzerinde yüzde 31.6 artmıştır. 2007 yılı ilk dokuz aylık büyüme oranı da revize edilmiş ve yüzde 3.8'den yüzde 5'e çıkartılmıştır. Yapılan yeni nüfus sayımı ile azalan nüfus ve yeni sistemle hesaplanarak artırılan milli gelir hesabı sonucunda Türkiye'de kişi başına gelir 2006 yılı için 5.480 dolardan 7.500 dolara çıkartılmıştır."
"Üretim olmadan, zenginlik artışı nasıl mümkün olmuştur?" diye soran Bahçeli, sözlerini, "Hangi vatandaşımızın geliri yüzde 31,6 oranında artmıştır? Ayın başını zor getiren memur ve işçinin mi geliri artmıştır? Yoksa ürünü para etmeyen çiftçi ya da aldığı krediyle iş yerini ayakta tutmaya çalışan esnaf mı zenginleşmiştir? Son tahlilde, vatandaşa yansımayan bir zenginleşmeden bahsetmek mümkün müdür? Milli gelir hesaplama sisteminin değiştirilmesi sonucunda üretimde bir artış olmadan, ortaya çıkan milli gelir yükselişi, milletimizin hayat şartlarında hiçbir değişiklik yapmamıştır" diyerek tamamladı.
-
Can Kara 17 yıl önce Şikayet Et. \"kağıttan okuma\" yorumları, Bahçelinin insanlara karşı kağıda bakmadan konuşma kabiliyetinin olmamasından kaynaklanıyor. \"Bomboş kafadan konuşmak\" başka birşey\"konuşma ,hitap etme becerisi\" ayrı şey.Kağıttan okuma yorumları buna yöneliktir. Tvlerde hergün görünen bir lider için gözümüzde böyle, illa siyasi yorum yapmak zorundamı okuyucular?Beğen
-
yusuf cemil 17 yıl önce Şikayet Etsayın yorumcular. kağıttan okumaya takmak sizce akılla bağdaşır bir eleştiri mi? dikkat ettim de bir tane adamakıllı eleştiri yok.kağıttan okumak tabiki doğru bir durum.boş boş kafadan konuşmak asıl kötüsü budur.ayrıca dsp-mhp-anap döneminde terör sıfırdı.apo asmadı diye eleştirmek çok ucuz.çünkü tek başına olan onlar değil.kötüleyim de ne olursa olsun zihniyetiyle yorumlarınız komediye dönüşmüş...gerçekten komediBeğen
-
demokrat 17 yıl önce Şikayet Etkağıttan okuma meselesi. burdaki arkadaşların bir çoğu cahilc konuşuyor eleştiriyi anlamsız yapıyor komik oluyorlar :)) bahçelinin kağıttan okuması bi ifade şeklidir devlet adabından gelir, bu askeri erkanda da çokca görülür, ezbere bilse de kağıttan okurlar, ne klime ne virgül hatası yapmazlar böylece yazılı ve sözlü ifade aynı olur ki sipekülasyonalara engel olurlarBeğen
-
MURAT SOY 17 yıl önce Şikayet EtMUHALEFETTE EN BAŞARILI PARTİ ANKETİ YAPILSA MHP %90 LA BİRİNCİ ÇIKAR. Çünkü sn Bahçeli kağıtta yazılanları noktalama işaretlerine riayet ederek dört dörtlük okuyor.Ama iktidara gelince sus pus olup büyük ağbeylerinin sözünden hiç çıkmıyor.Yasayı kabul edenler-etmeyenler=kabul edilmiştir.2002deki kırizin sebeplerini mhpye gönül vermiş arkadaşlarım bana açıklasın.O iktidardaki kadro aynen şuan mecliste kıriz çıkmamasının tek sebebi var oda iktidarda değiller.selamlarBeğen
-
TEKNISYEN 17 yıl önce Şikayet EtSAYIN BAHÇELİ UCUZ KAHRAMANLIK YAPIYO TAYYİP ERDOGAN AMA ABD YE YAPAMIYOR ASIL KAHRAMANLIGI ABD TAYYİPE YAPIYOR. Onun yaptıgı Türkiyede eline mikrofon geçirince sallamak Abd ye sallasın ya titriyorBeğen