AK Parti'li Özkan: Hadsiz ifadelerin Akşener'den gelmesi manidar
AK Parti Grup Başkanvekili Cahit Özkan İYİ Parti Lideri Meral Akşener'in Başkan Erdoğan hakkındaki hadsiz sözlerini eleştirdi.
Cahit Özkan, Mecliste düzenlediği basın toplantısında, Birleşmiş Milletler (BM) başta olmak üzere uluslararası toplumun aldığı bütün kararları yok sayan İsrail'in son uygulamalarının, tam anlamıyla Uluslararası Ceza Mahkemesinde tipi belirtilmiş olan suçların klasik, istikrarlı ve planlı bir uygulaması haline dönüştüğünü söyledi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, başbakanlığı döneminden beri Filistin meselesinin çözümü için başta diplomatik, insani girişimler olmak üzere her türlü çözüm sürecini denediğini ifade eden Özkan, Erdoğan'ın 2009'da Davos'ta "one minute" çıkışının uluslararası mekanizmaların meseleye yaklaşımını da artırdığını belirtti.
Erdoğan'ın, İsrail’in Ramazan ayı ve bayramında Filistinliler'e yönelik saldırıları üzerine 20'den fazla devlet başkanıyla temas kurduğunu ve liderleri meselenin çözümüne katkı sunmaya davet ettiğini anlatan Özkan, Erdoğan’ın aynı zamanda BM Genel Kurulunu toplantıya davet ettiğini ancak dünyayı "5"ten ibaret sayan uluslararası mekanizmanın, bu sorunun çözümünde de kayıtsız kaldığını, üç maymunu oynadığını dile getirdi.
Cahit Özkan, Türkiye'nin Filistin davasının yanında olduğunu vurgulayarak, şöyle konuştu:
"Türkiye ve İsrail diplomatik ilişkilerinin maslahatgüzar seviyesine indirilmesi, özellikle terör devleti İsrail'in Filistinli kardeşlerimize uyguladığı hadsiz ve savaş suçu niteliğindeki uygulamalarına en güzel cevap niteliğine gelmiştir. Ramazanın son günlerinde Ramazan bayramında Filistinli kardeşlerimize karşı başlatılan bu savaş suçları, 200'den fazla masum Filistinli kardeşlerimizin ölümüne sebep olurken orada Filistinli kardeşlerimiz, şehitlerin naaşlarının üzerine al bayrağımızı örttüler. Çünkü bu meseleye Türkiye'nin, Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın yaklaşımını Filistinli kardeşlerimiz biliyordu."
- AKŞENER'E TEPKİ
Filistin konusundaki hassasiyete rağmen Türkiye düşmanlarının, terör örgütlerinin ve lobilerin işbirlikçilerinin Erdoğan'a hadsiz yaklaşımlarıyla karşı karşıya olduklarını belirten Özkan, şöyle devam etti:
"Özellikle bu hadsiz yaklaşımların kendisinin milli bir gelenekten geldiğini ifade eden İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'den gelmesi manidardır. Akşener'in bu yaklaşımı, hadsiz tavrı, tutumu elbette CHP, HDP ve İYİ Parti'nin yaptığı gizli ve açık ittifakın tabanını konsolide etmek ve gelecekle ilgili kararlı ittifakını sürdürmek amacına matuf olduğunu hep beraber gördük, izliyoruz."
Akşener'in, Erdoğan'ın Filistin davasına duyarsız kaldığına ilişkin söylemlerini Twitter'dan da sürdürdüğünü anlatan Özkan, "Hiçbir zaman Akşener'in ağzından FETÖ'ye, PKK'ya, Türkiye düşmanlarına, Türkiye içindeki iş birlikçilerine, terör devleti uygulamalarını hayata geçiren İsrail'e karşı bir tepki göremezsiniz. Mesele sadece Cumhurbaşkanımıza saldırmak için bir gerekçe olarak kullanılmaktadır." dedi.
Özkan, Erdoğan'a Yahudi cesaret ödülü verildiğine dair bir yalanın sürekli gündeme getirildiğini belirterek, "Bunlar meselenin özünü bilmesine rağmen bunu yalan, dolan, kara propagandayla sürdürme gayreti içindedir. Ödül, 2. Dünya Savaşı esnasında soykırımdan Yahudi kökenlilerin hayatlarının kurtarılmasına katkı sunan Türk diplomatların anısına, onlara atfen Sayın Cumhurbaşkanımıza, yani Türkiye'ye verilmiştir. Kastlarını biliyoruz, milletin ve ümmetin içinde ihanet tohumları ekmek, milletin ve ümmetin Cumhurbaşkanımıza olan o güzel duası, sadakati, bağlılığı ve muhabbetini ortadan kaldırmak." ifadesini kullandı.
Akşener'in, İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Yavuz Ağıralioğlu hakkında hakaret içerikli paylaşımda bulunan HDP İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu'na neden bir söz söyleyemediğini soran Özkan, "Çünkü ittifakınız bozulur. Çünkü gizli ittifakla 2023’e yürüyemezsiniz. Çünkü karanlık kapılar arkasında yaptığınız gizli ittifakla birbirinize verdiğiniz, aldığınız hususlarda deşifre olursunuz. Onun için teröre sırtını dayayan HDP'ye tek bir söz bile söyleyemezken bu milletin yüzde 53 oyunu almış Recep Tayyip Erdoğan'a saldırıyı şecaat arz ederek döndüre döndüre söylersiniz." diye konuştu.
- "Her türlü iddia araştırılacaktır"
Özkan, açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını da yanıtladı.
Bir gazetecinin, "Sedat Peker'in iddiaları söz konusu. Muhalefet Mecliste bir soruşturma sürecinin işlemesinden yana. Böyle bir soruşturmadan yana mısınız? Destek vermeyi düşünüyorsunuz?" sorusu üzerine Özkan, "Bizim abdestimizden şüphemiz yok ki namazımızdan şüphe edelim. Türkiye demokratik bir hukuk devletidir. İdarenin iş ve işlemleri, Anayasa'nın 125. maddesi çerçevesinde yargı denetimine tabidir. Özelikle son yarım asrı derin yapılarla, paralel yapılarla, çetelerle, mafyalarla mücadele ede ede bugünlere geldik." dedi.
Anayasal hukuk düzeninin yanında durulması gerektiğini vurgulayan Özkan, şunları söyledi:
"Elbette her türlü iddia araştırılacaktır. Bu tür iddialar hukuk devletinde kılı kırk yararcasına araştırılmalıdır. Biz de siyasi olarak bugüne kadar çetelerle, mafyalarla, derin ve paralel yapılarla çarpışa çarpışa mücadele ede ede geldik. Bugün Türkiye, çetelerin, mafyaların yeniden istikamet vermek istediği istikamette yol alamaz. Onların vermek istediği istikamette değil anayasal hukuk düzenimiz, barışımız ve demokrasimiz istikametinde her türlü araştırma, incelemeyi yapmak suretiyle inşallah bunların kökünü bugüne kadar kazıdıysak bundan sonra tamamen ortadan kaldırana kadar hukuk devleti, anayasal rejim ve demokrasi çerçevesinde mücadelemizi sürdüreceğiz.
Sayın bakanımızın özelikle kendisiyle ilgili varsa bir iddia, bunların tüm ayrıntılarıyla soruşturulması ve kovuşturulmasıyla ilgili çağrısı bellidir. Yargının yaptığı çalışma ortada. Yargıya intikal eden meselelerde, yargının görüşmekte olduğu hususlarda Meclis'te siyasi bir değerlendirme yapılması doğru değil. Ancak bu soruşturmalar devam eder, hukuken anayasal rejiminin öngördüğü usul çerçevesinde bu mesele Mecliste bir araştırma komisyonu kurulmasını gerektirirse çetelerle, mafyalarla, bunların bütün uzantılarıyla ilgili geçmişte yaptığımız çalışmalar, araştırmalar benzerini bugün de yapmaktan kaçınmayız. Bunların kökünü kurutmak hem bir güvenlik politikası hem de parlamentonun soruşturma, araştırma ve denetim vazifesinin bir gereğidir."