RP'ye tokat, CHP'ye karşı hoşgörü

Eski Başsavcısı Vural Savaş, Refah Partisi'nin itirazına rağmen 'Kayıp Trilyon' davasını Anayasa Mahkemesi'ne götürmedi, suç duyurusunda bulundu. Mahkeme de RP'nin savunmasını dikkate almadı.

Dönemin Başsavcısı Savaş tarafından açılan dava sonucu RP’nin eski lideri Necmettin Erbakan'ı ev hapsine kadar götüren ceza davası süreci başladı. O dönemde eski RP'lilerin kabul görmeyen tezi, bugün Yargıtay Başsavcısı Yalçınkaya tarafından CHP ile ilgili süreçte uygulamaya yansıtıldı.

CHP tarafından Kanaltürk'e aktarılan ve faturalandırılmayan 3 milyon YTL'lik meblağın 'usulsüz harcama' kapsamında değerlendirilmesi ve yasal sürecin başlatılması için Maliye Bakanlığı tarafından gönderilen yazı, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya tarafından Anayasa Mahkemesi'ne iletildi. Ancak geçmişte yapılan uygulamalar, Savcı'nın CHP hakkında ayrı bir dava sürecini başlatması gerektiği yolunda yorumları da beraberinde getirdi.

Kapatılan Refah Partisi'ne yapılan Hazine yardımı konusunda dönemin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş tarafından açılan dava sonucu, aralarında Necmettin Erbakan'ın da bulunduğu parti yöneticilerine çeşitli cezalar verilmişti. Refah Partisi yöneticileri o dönemdeki savunmalarında usul yönünden hata yapıldığını, soruşturmanın Anayasa Mahkemesi yetkisinde olması gerektiğini vurgulamışlardı.

Ancak mahkeme bu savunmayı dikkate almamış ve Erbakan'ın ev hapsine kadar giden ceza sürecini başlatmıştı. O dönemde eski RP’lilerin kabul görmeyen tezi, bugün Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Yalçınkaya tarafından uygulamaya yansıtıldı. Bu durum, Refah Partisi'ne ayrı, CHP'ye ayrı muamele yapıldığı yorumlarına yol açtı.

BİZE YAPILAN YANLIŞTI

Kayıp trilyon davasının savunma teorisini oluşturan isimlerden Prof. Mustafa Kamalak, sözkonusu davadaki uygulamanın hata olduğunu dile getirdi. Refah Partisi ile ilgili yargılamanın hukuka aykırı olarak yapıldığını ile süren Kamalak, 'Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı şu an bizim dediğimiz istikamette hareket ediyor. Doğrusu da budur. O gün yanlıştı' diye konuştu.

Kamalak sözlerini şöyle sürdürdü: 'Çünkü, Anayasamızın 69. maddesine göre siyasi parti hesaplarını denetleme yetki ve görevi yalnız ve yalnız Anayasa Mahkemesi'ne aittir. Başka kişi ve kurumlar siyasi parti hesaplarını denetleyemez, inceleyemez. Anayasa Mahkemesi de siyasi parti hesaplarını incelerken sadece ve sadece Sayıştay uzmanlarından istifade edebilir. Bugünkü uygulama doğru. Bizim savunmamıza karşı hukuk dışı yollara başvuruldu. Anayasa Mahkemesi emekli üyelerinden sadece bir kişi farklı görüş bildirdi. 'Kapatılmış siyasi partilerin mali hesaplarını Anayasa Mahkemesi inceleyemez' diyordu, ama diğer üyelerin tamamı o yönde karar verdi. Anayasa Mahkemesi'nin 40 yıllık uygulaması da bu yönde. Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesi, o bir muhalif üyeyi buldu, onu bilirkişi olarak tayin etti.'

'O kişi de yerel mahkemenin uygulama yapabileceğini, Anayasa Mahkemesi kararı olmadan yargılama yapabileceğini söyledi. Mahkeme yargılama yaptı. RP'nin mal varlığının tasfiyesi için Bakanlar Kurulu Maliye Bakanlığı'nı görevlendirdi. Maliye Bakanlığı mal varlığı ile 1997 hesaplarıyla ilgili bir rapor hazırladı. Bu raporu gereği için Anayasa Mahkemesi'ne bilgi için de Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na göndermesi gerekirken, bilgi için Anayasa Mahkemesi'ne gereği için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderdi. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı o raporu yine Anayasa Mahkemesi'ne göndermeliydi, fakat öyle yapmadı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderdi. Böylece süreç başladı. Bugünkü Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın izlediği yol bizim savunduğumuz hususla paralellik taşıyor. Biz bunun böyle olması gerektiğini 10 yıl önce söylemiştik. Bugünkü savcının yaptı doğru, 10 yıl önce bize uygulanan muamele yanlış, hukuka aykırı.'