İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, haftalar öncesinde bir beklenti oluşturdu. “26 Ağustos’u bekleyin, çok önemli açıklamalar var” denildi..

Kimisi “Cumhur İttifakı’na katılacak” dedi..

Kimisi “Artık ittifaklardan vazgeçip, ‘kendi başına seçimlere girme kararı’nı açıklayacak” dedi..

Kimisi de, “CHP’ye iltihak kararını açıklayacak” dedi..

Kimisi de, “MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin ‘Gel komşu olalım’ çağrısına uyacağı”nı öngördü.

Bu kararların her biri, kendi içinde çelişmeyen bir bütünlük içinde açıklansa..

Cumhur İttifakı’na katılsa da..

CHP’ye iltihak da etse..

“Artık tek başıma seçimlere gireceğim” dese de..

Bu kararların her biri, Türk siyasetine damga vuracak açıklamalar olarak gündeme oturabilirdi.

26 Ağustos geldi..

Dağ fare doğurdu..

Akşener, Cumhur İttifakı’na katılmadı..

CHP’ye iltihak da etmedi..

Ama, kendi başına seçime girme kararı verdiğini açıkladı mı?

Hayır..

MHP ile komşu olma teklifini kabul etti mi, ya da kesin olarak reddetti mi?

Ona da hayır..

Her kapıyı açık tutup, “Eşarplar var bacııı.. Allısı morlusu, her renginden eşarplar var bacıı” modunda..

“Biz varız” dedi..

Ama neye var, neye yok, net bir dille açıklayamadı..

Akşener’in öne en çıkan söylemi, “Tüm partiler mahalli seçimlere ittifak yapmadan, tek başına girsin” teklifi idi..

Hem anlamsız, hem faydasız, hem de İyi Parti’nin konumuna uymayan bir teklif..

Sondan başlayalım..

İyi Parti bazı illerde birinci gelmiştir..

“Her parti kendi başına mahalli seçimlere girsin” diyerek, o illerde belediye başkanlıklarını almayı hedeflemiş olursunuz, anlarım..

İyi Parti, 14 Mayıs milletvekili seçiminde, hiçbir ilde birinci gelememiş..

O zaman, mahalli seçimlerde tek başına aday gösterecek olursa, il bazında hiçbir yerde kazanamayacak demektir..  

Eeee?

Ne diye böyle bir taleple partilerin huzuruna çıkıyor?

İttifaksız seçimin faydası var mı?

Birkaç il dışında, tek başına bir partinin % 50 oyu aştığı görülmüyor. O zaman Akşener’in teklifinin demokrasi açısından da bir faydası yok..

Anlamı var mı?

Bir partinin, diğer partilere “ittifak yapmadan seçime girelim” diye teklif etmesinin anlamının da olmadığı kanaatindeyim.

Diğer partiler demez mi, “Siz milletvekili ve Cumhurbaşkanlığı seçimine bile, gizli gizli ortaklıklarla girerken, şimdi mahalli seçimlere, açık ittifak bile yapılmadan herkesin kendi başına girilmesinin önerilmesinin arkasında acaba hangi tilkilik yatıyor?”

Kamuoyunun üç haftadır beklediği açıklama, bu olmasa gerekti..

Hele hele, seçim öncesinde yapılan açıklamaların devamı mahiyetinde, yine göçmen düşmanlığı üzerinden politik açıklamalar yapılması, Meral Akşener’in seçmenden yediği tokatı hâlâ anlayamadığını gösteriyor..

Şöyle diyor Akşener, “Türkiye’nin her şehri Suriyelilerle, Afganlarla doldu. Sokaklar, parklar, sayıları bilinmeyen sığınmacılarla kaynarken bunu İslami ve insani bir görev zanneden aymazlık, ne kadar konuksever olduğumuzu izahla meşgul oldu. Sığınmacı sorunu, milli güvenlik sorunudur.”

Bu sözlerin sarfedildiği gün, Kağıthane’de göçmen değil, bir Türk vatandaşının sıktığı kurşun ile şehid olan polisimizi toprağa verdik.

Yine göçmenlerin değil, kendi vatandaşlarımız olup, güneydoğumuzda ayrı bir devlet kurmak isteyen PKK’lıların sıktığı kurşunlarla bir başka askerimizi toprağa verdik..

Ama Akşener, şehid verdiğimiz uyuşturucu kaçakçılarını değil. PKK terör örgütünü değil; göçmenleri, Türkiye için bir tehlike, bir tehdit olarak gördüğünü söylüyor..

“Türk milletinin milli kültürünü tahrip eden, beka meselesidir” diyerek, “Sığınmacılar gettolar oluşturup etnik yaşam adacıkları, minyatür Suriyeler kuruyorlar” ifadeleri ile hayali düşmanlar üretip, halen şehid verdiğimiz gerçek tehditleri ise gözlerden kaçırıyor..

Terör örgütü başı Abdullah Öcalan’ın heykelini dikme sözü veren Selahattin Demirtaş için kahvaltı hazırlığı içinde olduğunu unutan Akşener, “Bizim örfümüz, kapınızı çalanı buyur edersiniz, kahvaltı verirsiniz, sonra düşmanlık yine devam eder” sözlerini de unutturup, İslam’ın ev sahipliği emrini de “aymazlık” olarak nitelendiriyor.

Aymaz da sensin, korkak da sensin, gerçek tehlikeleri gözlerden kaçırıp, milleti hayali düşmanlıklara tahrik eden de sensin Akşener..

Altılı masadan kalktın.

Sonra tehditleri yedin, tir tir titreyip, gece yarıları otel köşelerinde “peki” diyerek, ertesi günü tekrar o masaya oturdun..

Korkaksın..

Kalktığın masayı bugün tekrar suçluyorsun..

Çünkü aymazsın..

Aylarca sana hatırlatıldı..

PKK ile işbirliği yapıyorsunuz, bu millet sizi affetmez. % 20 oy alacağız diyorsunuz. İP’e bu millet, % 10 bile oy vermez” dedik..

Dinlemediniz.

Şimdi ne oldu?

“Patates soğan, sana güle güle Erdoğan” diyordun..

Ne oldu, millet kime “güle güle” dedi?

Şu noktayı da hatırlatalım..

Akşener milletten yediği tokatın sersemliği ile, “Gizli kapaklı tek işbirliğine girişmeyen, en ufak kâr sağlamayan kim oldu? Şükürler olsun ki İyi Parti oldu” diyerek de açıklamasını sürdürmüş..

Masadan kalktıktan sonra, tekrar masaya nasıl oturduğunu açıklayabildin mi, Akşener.

Gizli saklı daha nasıl olacak?.

Gece yarısı otel köşelerinde kim kimi, ne ile tehdit etti de, o masaya tekrar oturttu, açıklayabilir misin?..

Açıklamadın, bugünden sonra da açıklayacağını sanmıyorum..

Ama “gizli saklı iş yapmamak” önemli olduğu gibi, “gizli saklı iş yapılmasını geçit vermeme”nin de, “farkına varma”nın da büyük önemi olduğunu bilmeli, sayın Akşener..

Oturmuşsunuz, binlerce sayfalık protokol yapmışsınız.

Cumhurbaşkanı adayı gösterdiğiniz Kemal Kılıçdaroğlu, sizin arkanızdan Ümit Özdağ’a üç bakanlık sözü vermiş, sizin ruhunuz duymamış..

Utanmıyorsunuz, “Gizli saklı iş yapmadık” diye övünüyorsunuz..

Kılıçdaroğlu’nun gizli saklı işi, sizin gizli saklı işinizdir..

Size karşı yapılmış olması bir yana, millete karşı yapılmış gizli saklı bir oyundur..

Ve siz, Kemal Kılıçdaroğlu’na kefil oldunuz, “bizim cumhurbaşkanı adayımız” dediğinize göre..

Onun “gizli saklı işleri”nin faturası, aslında size de çıkarılmak zorundadır..

Yok öyle, “Bize karşı gizli saklı iş çevirmiş” algısı ile olaydan kurtulmak..

Millete karşı gizli iş çevrildi ve bunun sorumlusu, Kemal bey olduğu kadar, Meral hanımdır da..

Madem Kemal’i aday gösterdiniz, bu karanlık işlerin faturasını da hep birlikte ödemek zorundasınız!

Yeni Akit