Erdoğan'a yeni anayasa meselesini sordum, yeni şeyler söyledi
- GİRİŞ12.09.2023 08:53
- GÜNCELLEME14.09.2023 08:08
12 Eylül darbesini yapanların eliyle hazırlanan anayasanın yerine sivillerin iradesini temsil eden, toplumun geniş kesimlerinin kendini içinde bulduğu bir anayasa hazırlanması fikri ve çabası, uzun süredir Türkiye’nin gidip gelen gündemleri arasında olmuştur.
82 anayasasında zaman içerisinde çok değişiklik oldu.
Anti demokratik nitelikteki maddeler çıkarıldı.
Belki bu nedenle yeni bir anayasa fikri, aciliyet kesbeden bir mesele olmaktan uzak kaldı.
Ama her durumda Türkiye’deki askeri vesayet döneminden çıkışın kurumsallaştığına delalet edebilecek bir yeni anayasa çalışması ihtiyaç olarak duruyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 14/28 Mayıs seçimlerinden sonra birden fazla kere yeni anayasa hedefini yeniden gündeme getirdi.
Önümüzdeki günlerde Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş’un de bu minvalde bir çağrıda bulunması bekleniyor.
Peki ama bu nasıl olacak?
Nasıl bir yol haritası öngörülüyor?
Hangi yöntemle hareket edilmesi düşünülüyor?
Erdoğan bundan yaklaşık 2 yıl önce yine herhangi bir şart öne sürmeksizin “Gelin hep birlikte yeni bir anayasa yapalım” diyerek muhalefet kesimleri de dahil herkese hitap eden bir çağrıda bulunmuştu.
Ancak sonradan kendilerini “Demokrasi aşıkları” olarak nitelendiren muhalefet cephesi, bu çağrıyı önce duymazlıktan geldi, sonra da ret cevabı verdi.
Tüm Türkiye’ye hitap eden, siyasetin bütün paydaşlarını işin içine dahil eden bir yaklaşım yerine, muhalif kesimlerin taleplerini yansıtmaktan ibaret hedeflerle kendi yol haritalarını çizdiler.
Hatta, halk oylamasıyla yürürlüğe giren yeni yönetim sistemini değiştirme fikrini gündeme getirirken bile, bunu değiştirmek için mümkünse yeni bir halk oylaması gerektirmeyecek bir hedef gözeterek ilerlediler.
Mecbur kalmadıkça referanduma gitmeyiz mesajları verdiler.
Tabi ki anti demokratik bir tutumdu bu.
Peki şimdi ne olacak?
14/28 Mayıs seçimlerinden sonra yeni bir zemin, yeni bir konjektür önümüzde duruyor.
Önümüzde yerel seçimler var ama sonuçta genel yönetimde 5 yıllık bir istikrar dönemi Türkiye’nin önünde duruyor.
Ve anayasa için yeni bir şans demek bu.
Ne kadar umut veriyor bu ayrı bir konu ama bu süreçte takınılacak tutumlar, uzlaşma arayışlarına verilecek çağrılar/cevaplar, sivil bir anayasa yapımı anlamında herkes için bir sınav niteliği taşıyor.
G/20 zirvesinin yapıldığı Hindistan’ın başkenti Yeni Delhi dönüşü uçakta Cumhurbaşkanı Erdoğan’a anayasa sorusunu yöneltti.
Sorduğum soru şu şekildeydi:
Yeni bir anayasa için yeniden çağrıda bulunuyorsunuz. İki yıl önce yaptığınız çağrıya muhalefetten olumlu bir dönüş olmamıştı. Şimdi yeni konjonktürde muhalefetin buna olumlu bir cevap vermesini bekliyor musunuz? Bu konuda nasıl bir yöntem, nasıl bir yol haritası öneriyorsunuz? Örneğin, 2011 ve 2015’te olduğu gibi Meclis’te temsil edilen partilerin katılımıyla bir komisyon yeniden tesis edilebilir mi?
Erdoğan, 2011 ve 2015’tekine benzer bir yöntemle hareket edeceklerine işaret eden bir cevapla sözlerine başladı.
“2011'de, 2015'te olduğu gibi Parlamentodaki partilere şüphesiz tekliflerimizi götüreceğiz. Ama hepsinden önce Cumhur İttifakı olarak biz ön hazırlıklarımızı yapacağız ve bu ön hazırlıklarımızı yaptıktan sonra da Parlamentoda grubu olanlarla bu konuyu olgunlaştırmanın gayreti içerisinde olacağız. Zira anayasa olmazsa olmazımız. Yani bir kenara bunu atmamız mümkün değil. Şu an itibarıyla parlamentodaki grubumuz diğer gruplarla görüşmelerini yapıp eğer birlikte bir adım atabilirsek, müşterek olarak böyle bir sivil anayasayı yapabilirsek adımımız bu olacak.” Dedi.
Sözlerinin devamında ise, darbelere karşı bakışını yansıtan cümleler kullandı, şöyle dedi:
“Darbelere bakışımız ve darbe anayasalarına karşı tutumumuz siyasi hayatımızın özeti gibidir. Ülkemizi sivil anayasaya kavuşturmak arzumuz da hayalin ötesinde, siyasetimizin aksiyonu oldu. Türkiye Yüzyılını sivil bir anayasa ile inşa etmek istiyoruz. Türkiye artık darbe döneminin mahsülü bir anayasa ile yönetilmeyi hak etmiyor. Türkiye’ye yeni, sivil, özgürlükçü bir anayasa yapmak yakışır.
Erdoğan, sözlerinin en sonunda yine, anayasa için en geniş uzlaşının mümkün olduğuna dair beyanlarda bulundu:
“Millet Türkiye Büyük Millet Meclisi aritmetiğini şekillendirirken partilere “uzlaşın ve artık yeni anayasa yapın” mesajını da vermiştir. Meclis zemininde mümkün olan en geniş uzlaşı ile sivil toplumun tüm kesimlerin fikirleri de alınarak yeni bir anayasa yapmak mümkündür. Arzumuz sivil anayasayı en geniş katılımla, mutabakatla hazırlamak. Yasama yılının açılmasıyla birlikte de Cumhur İttifakı olarak bu konu üzerine yoğunlaşacağız.”
Erdoğan’ın açıklamalarının bütününe bakıldığında, yeni anayasa ile ilgili çalışmaların geniş bir uzlaşma zemininde ilerlemesi yönünde bir iradeye sahip olduğu açıkça görülebiliyor.
2011 ve 2015’te olduğu gibi Meclis’te temsil edilen bütün partilerin katılımıyla bir komisyon kurulması ve yeni anayasa çalışmasının o şekilde ilerlemesi fikrine de sıcak bakıyor.
Ama muhalefetin yeni anayasa için heyecan duyduğuna işaret eden herhangi bir kıpırtı, henüz işitilmiş değil.
Yorumlar15