Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’tan yargıya güven mesajları: “Türk yargısı her zamankinden daha bağımsız ve daha tarafsız”
- GİRİŞ15.12.2023 17:00
- GÜNCELLEME17.12.2023 08:38
Sevgili Sinan Burhan’ın Başkanlığını yürüttüğü Anadolu Yayıncılar Federasyonu’nun kahvaltısında bu defa, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ile bir araya geldik.
Daha önce de uzun soluklu birkaç buluşmamız olduğu için şöyle bir izlenimimi paylaşmak isterim:
Bakan Tunç, 6 ayı aşkın bir süredir yürüttüğü bu görevde, konularına detaylı bir şekilde hakim ve bir hukuk adamına yakışacak vakur bir duruşla konuşuyor, öyle hareket ediyor.
Buluşmamızda Bakan Tunç’la çok çeşitli konular üzerinde sohbet ettik.
Bunları özetle aktaracağım ama önceliği yargıyla alakalı ‘güven’ ve ‘tarafsızlık, bağımsızlık’ tartışmalarına dair Bakan Bey’in sözlerine ayırmak istiyorum.
Çünkü bu konudaki sözlerini bir hayli çarpıcı nitelikte buldum.
“MUHALEFETİN “YARGIYA GÜVEN YOK GÜVEN ENDEKSİNDE SONLARDAYIZ” ELEŞTİRİLERİ KÜLLİYEN YALAN”
Yargıya güven tartışmalarıyla alakalı olarak muhalefet çevrelerinin öteden beri “Hukuk bitti, Türkiye hukuk devleti olmaktan çıktı” gibisinden ağır suçlamalarını öteden beri abartılı ve yanlış bir genelleştirme olarak görmüşümdür.
Hatta, bu türden lafları, özellikle CHP açısından ‘ele geçirilmiş mevzi’ olarak gördükleri yargıdaki etkilerini kısmen yitirmiş olmalarıyla ilişkilendiriyorum.
Bu bağlamda “Şimdi yargıya güven meselesi önemli” diye sözlerine başlayan Adalet Bakan Tunç, devamında şu sözleri kullandı:
“Burada tabii yargıya güvensizlik oluşturmak isteyen, yani böyle bir algıyı arttırmak isteyenler var. Yargıda bir kere yüzde yüz güven olmaz. Davanın yüzde 50 kazananı var. Yüzde 50’de kaybedeni var. Bütün dünya ülkelerinde böyledir. Ama Bizim muhalefetin yargıya güven yok. Türkiye'de hukuka güven yok. Hukuka güven endeksinde dünyanın sonlarındayız şeklindeki eleştirileri külliyen yalan. Bir kere o endekslerin hazırlanması vesaire, bir bilimsel, objektif bir kritere göre yapılan bir şeyler değil. Masa başında, belli maksatlarla hazırlanan listeler onlar. O listelerde Türkiye'nin üstünde gösterilen Angola’dır, Bir sürü seçimi olmayan demokrasi olmayan ülkeler var. Türkiye'nin yargısından daha iyi bir yargı olabilir mi orada? Mümkün değil”
“TÜRK YARGISI HER ZAMANKİNDEN DAHA BAĞIMSIZ VE DAHA TARAFSIZ”
Bakan Tunç, bu sözlerinin devamında yukarıda ‘çarpıcı nitelikte’ bulduğumu ifade ettiğim bir yere getirdi.
Yargının darbeler döneminde aldığı tutumlardan örnekler verdi.
“Türk yargısı her zamankinden daha bağımsız ve tarafsız. Bunu net bir şekilde söyleyebiliriz.” Dedikten sonra, şöyle devam etti:
“Bir kere 1960 darbesinde darbecilerin yanında duran, darbecilere anayasa hazırlayan hukukçular, darbecileri değil de darbe mağdurlarını yargılayan bir yargı vardı. 12 Eylül sonrası da öyleydi. 28 Şubat'ta da öyleydi. 15 Temmuz'a geldiğimizde 15 Temmuz'da ilk harekete geçen Türk yargısıdır. Hemen İstanbul Başsavcılığı, Ankara, Bakırköy hepsi harekete geçtiler ve soruşturmaları başlattılar. Milletle beraber, millet meydanlara indi. Cumhurbaşkanımız haydi meydanlara dedi, yargı durdu mu? Yargı da hemen o kalkışmayı gerçekleştiren teröristler hakkında soruşturmaları başlattı. Göz altıları yaptı o gece. Hangi darbede yargı böyle harekete geçti? İşte hazmedilemeyen bir yargı da var. Yani bu yargının bu tutumu da hazmedilemiyor.”
Şimdi de, Adalet Bakanı Tunç’la yaptığımız sohbette gündeme gelen diğer başlıkları ve bu konularda Bakan Bey’in değerlendirmelerini aktaralım:
“AİHM’DE İHLAL KARARLARINA EN FAZLA UYAN ÜLKE BİZİZ”
“Özellikle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarıyla ilgili olarak yapılan eleştirilere baktığımız zaman öne çıkarılan kaç dava var. Biri Demirtaş, biri kavala kararı.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde ihlal kararlarına en fazla uyan ülke Türkiye. Genel ortalamanın üstünde. Öbürü yüzde 79, bütün ülkeler. Biz yüzde 89. İhlal kararı açısından da biz azız. Şimdi tabii anayasa mahkemesinin rolü de var orada.”
YARGIDA GEÇİKME SORUNU VAR MI? VAR. KAFAMIZI KUMA GÖMMEMEMİZ LAZIM.
“Yargıda gecikme yok mu? Var. Yani kafamızı da kuma görmememiz lazım. Bu gecikmelerin sebepleri nelerdir? Bunları ortaya çıkarmak lazım.
Dün istinaf toplantısındaydık. Tabii konuşma metni şöyle. Diyor ki istinafta karara bağlanma oranı yüzde 90. Kararların Yargıtay'da bozulma oranı yüzde 26. Yani istinafın başarısından bahsediyoruz. Ama araziyi gezdiğimizde bazı dairelerde tıkanıklık var. İşte kira davalarından dolayı. İş davalarından dolayı. Bu da bir gerçek. O zaman ne yapmamız lazım? Nerede yoğunluk varsa oradaki daire sayısını hakim sayısını artırmamız lazım.”
“GENÇ HAKİM VE SAVCILARI YETİŞTİRMEMİZ LAZIM.”
“Hakim sayısını hemen arttırabiliyor muyuz? Yok orada bekliyoruz. Birinci sınıf olması lazım istinaf hakimi. Birinci sınıf hakimimiz şu anda yetersiz. Niye? Çünkü bizim 13 bin hakim savcımız varken 15 Temmuz sürecinde 5 bini atılınca geriye kalan 8 bin. Telafi edebilmek için ne yaptık? O 8 binin tecrübeli olanları istinafa geçti. İlk derece boşaldı. İlk derecedeki mahkemeleri hakimsiz bırakmamak için staj bile yapmadan direkt aldık. Dolayısıyla bizim bu gençleri yetiştirmemiz lazım.”
MEVCUT HAKİM/SAVCI SAYILARI…
“23 bin 797 hakim-savcı. Bunun 16 bin 200’ü hakim, 7 bin 500’ü savcı. İlk derecede olanı 18 bin 487. 11 bin 400’ü hakim, 7 bini savcı. İstinafta da 3 bin 191 hakim var. 24 bin ilk derecede, Yargıtay’da üye 348, Danıştay’da 113.
100 bin kişiye düşen hakim sayısı Türkiye'de 19.02. Avrupa ortalaması 22.2. Yani daha Avrupa ortalamasını yakalayamadık.”
MAHKEMELERDEKİ DAVA SAYISI: 7 MİLYON 940 BİN
“Dosya sayısı. İş yükümüz ağır. 2002’de ilk derece mahkemelerde toplamda 5 milyon 99 bin dava vardı. Şu an da dosya sayısı 7 milyon 940 bin dosya sayısı. Dava sayısı bu. Soruşturmalar hariç.
İdari yargıda 479 bin 564. Bölge Adliye Mahkemelerinde, istinafta 2 milyon 67 bin. Yargıtay'da 493 bin ceza davası var. 214 bin hukuk davası var. Danıştay’da 208 bin dava var. İstinaf nedeniyle Yargıtay’daki sayı düşüyor. Yargıtay bir içtihat mahkemesi haline geliyor.”
YARGITAY/AYM YETKİ TARTIŞMALARINA DAİR
“İki yüksek mahkemede bizim mahkemelerimiz. Bunları yıpratmamak lazım. Ama bu yıpratmaya yol açan yorum farklarını da mevzuatı netleştirmek lazım. Kanunsa kanunla, anayasa ise, anayasa ile.
Benim kanaatim orada 83. madde açık. Uygulaması da bu yönde. 14. maddede bir belirsizlik yok. Kanunla düzenlenir diyor. Kanunda düzenlemiş yani. Orada tartışılacak bir şey yok.”
İÇİŞLERİ BAKANLIĞININ OPERASYONLARI
“Tüm bu operasyonlar savcılarımızın talimatlarıyla gerçekleşiyor. Onların özellikle kararlı duruşları İçişleri Bakanlığıyla uyumlu çalışmamız bu başarıyı getiriyor uyumlu çalışma süreklilik arz etmesi gerekecek. İnşallah bunu gerçekleştireceğiz. Biz çetelerle çok mücadele ettik. Yani ne mafyalar çökertildi bu ülkede. Şehirlerde mafyalar vardı. Yani gerçekten kamu düzenini ihlal eden bir durum söz konusuydu yani. 21 yıldır mücadele ede ede bugünlere geldik. Bundan sonra da bu mücadeleden taviz vermeyiz. He milletimizin huzurunu bozan milletimizin güvenliğini tehdit eden her türlü suç şebekesiyle o suç şebekelerini yok edinceye kadar çalışmamız, mücadelemiz devam eder. Dolayısıyla bu konuda İçişleri Bakanlığıyla, Adalet Bakanlığı uyumlu çalışması gereken iki bakanlık.”
“UYUŞTURUCU SUÇLARININ CEZASINI İKİ KAT ARTIRDIK”
“Uyuşturucu suçlarının cezalarını iki kat arttırdık. Bakınız uyarıcı ve uyarıcı madde özendirenlerin cezası 2 yıldan 5 yıla kadardı. Biz bunu 5 yıldan 10 yıla çıkardık. Uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanma cezası 1 yıldan 2 yılaydı. Biz bunu 2 yıldan 5 yıla çıkardık.
Uyuşturucu ve uyarıcı madde ticareti suçu 5 yıldan 15 yılaydı. 10 yıldan 20 yıla çıkardık. Burada satılan çocuksa eğer 15 yıldan az olamaz dedik alt sınırı. Örgüt halindeyse yani 3 veya daha fazla kişi ise bir kat arttırılır dedik”
Yorumlar26