İç çephenin tahkimi konusunu kim nasıl anladı

  • GİRİŞ21.10.2024 09:10
  • GÜNCELLEME21.10.2024 09:13

Farkında mısınız, herkes işine geldiği gibi anladı, “el sıkışma”yı, siyasette normalleşme”yi, “yeni anayasa tartışması”nı..!

Her kesim ya da siyasi parti kendi durduğu yerden meseleyi anladı, yorumladı. Bu elbette normal. 

Ancak anormal olan durum şu; Her siyasi parti, konuyu tartışırken kamuoyuna, anladığı veya durduğu yerden bakılmasını dayatıyor! 

Peki buradan ilerleyebilir mi?

Hayır!

“EL SIKIŞTINIZ, ŞİMDİ SİZE YAPMANIZ GEREKENLERİ SÖYLÜYORUZ” DİYENLERİ GÖRÜYORUZ

En bariz örnekse, elbette Sayın Bahçeli’nin DEM’lilerle el sıkışmasından sonra başlayan süreç.

DEM’liler “yetmez ama evet” diye başlayıp, “somut adımlar görmeliyiz” diye devam ederek, “çözüm süreci” başlığı altında, Öcalan’a ve Demirtaş’a “özgürlüğe” varıncaya kadar taleplerle dolu kamuoyu çalışması yapıyor.

CHP, Özgür Özel’in tercihleri doğrultusunda bugün Edirne Cezaevi’nde Selahattin Demirtaş ve Selçuk Mızraklı’yı ziyaret edip sonrasında Doğu ve Güneydoğu illerini kapsayan doğu turuna çıkacak. Mesajlarını oradan verecek.

Demirtaş, fırsat bu fırsat bugün Özel’in eline bir metin verip “Çözüm için önerilerim” diyecek ve inisiyatif alacak.

İyi Parti, CHP’den kopma ihtimali olan “muhalif seçmen”i kafalamak için bu konuda üslubunu sertleştiriyor.

 YAKICI BİR MESELE Mİ SİYASETEN İSTİSMAR EDİLEREK BİR MESELE Mİ?

Karşımızda, 40 yıllı aşkın zamandır devam eden bir terör belasından nasıl kurtuluruz sorusuna cevap vermekten daha çok “siyaseten konuyu nasıl istismar ederiz” diyenlerin olduğu bir süreçten bahsediyoruz.

DÜNÜN UZAK TEHDİDİ BUGÜNÜN YAKIN TEHDİDİ OLMUŞSA, İÇ ÇEPHENİN TAHKİMİ ELZEM

Ak Parti’nin ve MHP’nin tutumu ise muhalefetten biraz daha farklı. Ak Parti lideri Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaklaşan tehlikenin ne kadar büyük ve güçlü bir tehlike olduğunu bildiği için “İç çepheyi tahkim etmekten” söz ediyor. Diyalog, yumuşama, normalleşme adı altında başlayan siyasetteki yeni iklimin üzerine nasıl koyabilirizin derdinde.

MHP lideri Bahçeli’nin tutumu da “İç çephe” için çok net.  Daha önce bir 23 Nisan Bayramı’nda İlk Meclis’te BDP’li (DEM’in o zamanki adı) Hasip Kaplan’a seslenerek, “Gel bakalım Hasip yanıma otur, böylece Türkiye’nin renklerini tamamlayalım” dediği kesime, “Türkiye partisi olun” diyerek bir kez daha el uzatıyor.

EFKAN ALA, “DEM, PKK İLE ARASINA MESAFE KOYSUN”

Dün gece Habertürk’te konuşan Ak Parti Genel Başkanvekili Efkan Ala, süreç ile ilgili olarak, “Biz daha çok konuşalım, daha çok diyalog olsun istiyoruz. DEM’liler de PKK ile arasına mesafe koysun” diyor. Bir önceki açıklaması da “Devlet denenmiş bir şeyi bir daha denemez” diyerek “Çözüm süreci”nin tekrarlanmayacağını söylemişti.

DEVLETİN KARAR ALMA MEKANİZMASI ÇALIŞIYOR, FAKAT “YÖNTEM”E DAİR İPUCU HENÜZ YOK

Bizim anladığımız siyaset şu anda Sayın Bahçeli ile Sayın Erdoğan’ın açtığı pencerenin ne olduğu konusunda henüz net değil.

Dahası, “devlet”in “Terörle mücadele” meselesinde iç cephe tahkiminde “Kürt Meselesi” olarak tanımlayabileceğimiz meseleyi de bir yönüyle nihayete erdirme konusunda “karar” verdiğini düşünüyoruz.

Fakat, yöntem ve araçlar konusunun ne olduğuna dair her hangi bir ipucu yok.

Sadece Sayın Bahçeli, İmralı’daki Öcalan’a ev ödevi verdi! “Tek taraflı olarak PKK’ya silah bırak çağrısı yapsın” dedi.

Şayet 2025’in Ocak ayına kadar yöntem ve araçlar konusunda daha net bilgiye sahip olursak, meselenin nihayete erip etmeyeceğini de görebiliriz.

Aslında 5 Kasım’daki Amerikan seçimlerinin sonucu da bize bu konuda ipucu verecek.

Ama biz Kuzey Irak’taki Parlamento seçimlerinin de etsini tartışmalıyız.

Sahi, “İç çepheyi tahkim” etmeye çalışırken Kuzey Irak’ta Talabani’nin başını çektiği ve İran ile Amerika’nın ortaklaşarak desteklediği muhalefetin Barzani’yi zorda bırakma ihtimalini de düşündük mü?

Kuzey Irak’ın Süleymaniye kenti ile Suriye’nin Kamışlı’sı arasındaki “siyasi ortaklaşma” bizim “iç cephemiz” için büyük bir tehdide dönüşmez mi?

Meselenin sadece Türkiye’nin sınırlarıyla ilgisinin olmadığı da ortada.

Yoksa bunca tartışma, sınırlarımızın içinde kalmış olan 50-100 PKK’lı teröristin silah bırakması meselesi değil.

O halde, Kuzey Irak’ın siyasi bütünlüğü “iç cephemiz” için hayati önem taşıyor. Suriye’nin kuzeyindeki YPG-PKK’nın Şam ile nasıl bir ilişki geliştireceği de…

Bu iki ülkenin toprak bütünlüğü ve siyasi istikrarı için Türkiye’nin verdiğ çabanın da bir karşılığı olmalı değil mi?

Hasan Öztürk  / Haber7

 

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat