“Yargı bağımsızlığı” CHP’ye dokunana kadar!
- GİRİŞ01.11.2024 09:24
- GÜNCELLEME01.11.2024 09:24
Türkiye, malum zihniyetin iktidarda olduğu her dönemde inanılması güç hukuk garabetlerine şahit oldu.
CHP tek parti diktasının zulüm fırtınası estirdiği yıllarda faaliyet gösteren İstiklal Mahkemeleri, Müslümanları adeta pırasa gibi doğradı.
Hiç hukuk bilgisi yokken “mahkeme başkanlığına” getirilen Ali Çetinkaya ile Kılıç Ali, Necip Ali ve Refik Şevket İnce gibi isimlerin verdiği, “Sanığın idamına, şahitlerin bilahare dinlenmesine” şeklindeki skandal kararlar, hala bir utanç vesikası olarak karşımızda duruyor.
Yassıada Mahkemesi'nin ünlü yargıcı Salim Başol’un Menderes’e yönelik, “Sizi buraya tıkan güç böyle istiyor Adnan Bey..." ibretlik itirafı ise o dönem yargının bağımsız olmadığını gözler önüne seriyor.
12 Eylül darbesinde bir sağdan bir soldan gençleri asarak cenaze evine dönüşen Türk yargısı, 28 Şubat sürecinde ise aldığı talimatlar yüzünden bizzat dürüst hukukçuların bile güvenmediği bir erk haline gelmişti.
1998’de, “yeni adli yılın açılış töreni”nde konuşan dönemin Yargıtay Başkanı Mehmet Uygun, “Yargı bağımsızlığının yok olduğunu”, “Türk yargısına güven kalmadığını” açıkça ifade etmişti.
Çünkü o dönem “bağımsız” olması gereken yargıçlar Genelkurmay tarafından verilen “irtica” brifinglerine katılarak, cuntacı komutanları ayakta, elleri patlayana kadar alkışlıyordu…
Baskıyla, brifinglerle siyasallaştırılan bu hukuk adamları, sohbet ve konuşma videoları yüzünden Refah Partili milletvekilleri hakkında ‘’idam’’ cezası ile soruşturma başlatırken…
Ziya Gökalp’e ait şiir “Asker Duası” şiirini okuduğu gerekçesiyle, o dönem İBB Başkanlığı görevini yürüten Tayyip Erdoğan’ı hapse atıp, siyasi yasak vermekte sakınca görmüyordu.
“Telekulak çeteleri” ile ilişki kuran, yasa dışı yollarla elde edilmiş tapeleri parti kapatma davasında “delil” olarak sunan bu sözde “tarafsız” hukukçular, mütedeyyin insanları da “habis ur”, “kandan beslenen vampirler”, “vatan haini” sıfatlarıyla aşağılamakta sakınca görmüyordu…
Hukuku tesis etmekle görevli şerefli hukuk adamları ise sırf vesayet odaklarının hoşuna gitmeyecek adımlar attıkları için bizzat üyesi oldukları yargı sistemi tarafından sindiriliyordu.
Mütedeyyin insanların lehine müspet kararlar veren tarafsız hâkimler ya soruşturmalardan geçiyor ya da “Kendinizi Çemişgezek’te bulursunuz” şeklindeki ihtarlarla, sürülmekle tehdit ediliyordu.
Mesela!
Darbeci Kenan Evren hakkında “ihtilal yapmak ve ihtilale kalkışmak” suçlarından 2000 yılında iddianame hazırlayan ve 12 Eylül cuntacılarının yargılanmasını isteyen dönemin Adana Cumhuriyet Savcısı Sacit Kayasu, benzeri görülmemiş haksızlıklara uğradı.
HSYK kararıyla meslekten ihraç edilen ve 1.5 yıl hapis cezasına çarptırılan Kayasu, kendisini “Avukatlık” bile yapamayacak bir çaresizlik kuyusunda buldu.
Türkiye’de hukuk olmadığını bizzat yaşayarak tecrübe eden ve “Merve Kavakçı’nın evini bassaydım Başsavcı yaparlardı” itirafında bulunan Kayasu, pişman olmadığını söylemiş ancak “Hayaller peşinde koşarak arkamdan sürüklediğim çocuklarımdan ve eşimden özür diliyorum” diyerek, düşürüldüğü çaresizlik yüzünden ailesinden özür dilemişti…
Çünkü…
Davayı duyan dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Türkmenistan gezisini yarıda keserek Türkiye’ye dönmüş ve tam 3 gün boyunca Genelkurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu ile bu konuyu görüşmüştü.
Dönemin Ecevit iktidarının Adalet Bakanı ise aldığı talimat sonrası yargıdaki adamları eliyle Savcı Sacit Kayasu’yu mesleğinden etmişti.
*
AK Parti’nin yargı reformlarıyla “hukuk devleti” haline gelen Türkiye’de artık üstünlerin hukuku değil, hukukun üstünlüğü işliyor…
“Türk Milleti” adına karar veren bağımsız yargıçlarımız ve savcılarımız, adaleti herkes için eşit şekilde tesis ediyor.
Bunun son örneğini, aralarında PKK’nın “kırmızı” kategorideki yöneticilerinin de yer aldığı 695 teröristle iletişim halinde olduğu, KCK yöneticileriyle görüşmeler yaptığı, terör örgütü unsurlarıyla hayatın doğal akşına aykırı para trafiği gerçekleştirdiği için tutuklanan CHP’li Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in tutuklanması sürecinde gördük…
Üçü büyükşehir, 7’si il, 65’si ilçe olmak üzere toplam 75 belediyesi olan DEM Partili başkanlara operasyon başlatmayan savcılarımız…
Terörle iş tutmakta sakınca görmeyen CHP’li Özer’e yönelik yargının gereğini yaptı.
Tabii ne olduysa ondan sonra oldu.
Yargıyı sürekli “arka bahçesi” olarak gören ve ancak kendilerine dokunmayan kararların doğru olduğunu düşünen CHP’liler, teröristlerle arasında su sızmayan Özer’i eleştirmek yerine somut delilere rağmen suçu soruşturmayı yürüten savcılarımıza attı.
İmam Hatipli şehit savcı Mehmet Selim Kiraz’a yönelik alçak suikast hafızalardaki yerini korurken, terör sevici Ahmet Özer’e yönelik gözaltı kararı sonrası harekete geçen CHP’nin trolleri, talimatı veren savcının kişisel bilgilerini, hatta annesinin ne iş yaptığını bile paylaştı.
CHP lideri Özgür Özel ise “işaret eden o” diyerek, henüz çiçeği burnunda olan ve göreve atanalı bir ay bile olmayan İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek’i hedef tahtasına koydu.
17-25 Aralık sürecinden itibaren Zaman, Taraf, Samanyolu, Bugün ve Kanaltürk gibi FETÖ yayın organlarında cirit atan…
Gözaltına alınan FETÖ’cüler için “görüntüler yüreklerimizi sızlattı” diyerek, “Hukukun intikam aracı haline getirilmesi kabul edilemez” ifadeleri kullanan CHP lideri Özel, devletin şerefli başsavcısına “Seyyar giyotin” ve “cellat” benzetmesi yaptı.
Bununla yetinmeyen Özel, bir adım ileri giderek “Sen Recep Tayyip Erdoğan’ın Zekeriya Öz’üsün Akın Gürlek” şeklinde rezil ifadelerle, İstanbul Başsavcısına tehditler savurdu…
CHP’nin dayattığı resmi ideolojiyi “hukuk” sanan ve milletin belediyesinden Kandil’e kırmızı hat çeken Ahmet Özer’i görmezden gelen CHP’li Özel, maazallah iktidara gelse, muhtemelen Akın Gürlek’e de Sacit Kayasu benzeri bir son hazırlamakta tereddüt etmeyecektir.
*
Bu arada!
Özgür bey, bugün her ne kadar Zekeriya Öz’e karşıymış gibi gözükse de…
12 Mayıs 2015 tarihinde HSYK 2. Dairesi tarafından Zekeriya Öz ile aynı gün meslekten ihraç edilen hâkim Süleyman Karaçöl’le cezaevinde görüşmekte sakınca görmemişti. Firar etmeseydi muhtemelen Öz’ü de ziyaret edebilirdi diye düşünüyorum…
Zekeriya Say / Haber7
Yorumlar38