Prof. Dr. Mehmet Şahin

CHP’li belediyelerin konser ve heykel işini iyi yaptığı düşünülürdü. Bu konuda onların ellerine kimse su dökemezdi. Heykel dendiğinde akan sular durur, konser dendiğinde göller kururdu!

Heyhat!

Meğer tek yaptıkları iş olan konser işini de yapamıyorlarmış. Onu da ellerine yüzlerine bulaştırdılar.

Milletin eğlence ihtiyacını karşıladıklarını düşünüyorduk veya ellerindeki kitle ve medyayla öyle düşünülmesi için yoğun bir algı kampanyası yapılıyordu ve etkilide oluyordu.

Ne olduysa İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı İmamoğlu ile Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Yavaş arasındaki cumhurbaşkanlığı adaylığı yarışının kızışmasıyla oldu. Kendi aralarındaki anlaşmazlık işin aslını ortaya çıkarmış oldu. Birbirlerinin açıklarını sızdırmaya ve konuşmaya/konuşturmaya başladılar.

Özellikle Saraçhane medyası Yavaş’a cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda geri adım attıramayınca devreye konser faturaları girdi.

2023 seçimlerinde CHP cumhurbaşkanı adayı Kılıçdaroğlu’nun iki cumhurbaşkanı yardımcısı adayı(!) önümüzdeki seçimler için önce gizli, sonra yavaş yavaş açığa çıkan bir rekabete tutuştular.

Belediye başkanı olduktan sonra alay-ı vala ile düzenledikleri konserlerin rakamları ortaya dökülünce gerçek tüm çıplaklığıyla kendini gösterdi.

Bunların amacı milleti eğlendirmek için konser düzenlemek değilmiş. Halk için konser bahanesiyle paraları siyasi kariyer için kullanmakmış.

Baksanıza ortaya çıkan rakamlara; 69 milyon, 71 milyon, 80 milyon…

4 yılda 5 milyar, 6 milyar… gibi devasa rakamlar.

Bu arada hatırlatalım, bu beş(5) yılın içinde sokağa çıkmanın yasak olduğu, insanların birbirinden uzak durduğu, toplu etkinlik düzenlemenin yasak olduğu pandemi dönemi de var.

Tabi ki ortaya dökülen yüksek meblağ içeren faturaları açıklayamadılar. Önce inceleme başlatacaklarını söylediler. Sonra kameralar karşısına çıkıp rakamlar üzerinden cambazlığa giriştiler.

Bir konserin faturasını anlatmak için zaman kullanmaya kalktılar. Sanırsınız ülkenin yıllık bütçesini hazırlıyorlar!

Geçen zaman içinde kamuoyunu tatmin edecek bir sonuç çıkmayınca, yani iş sarp asarınca, dikkatleri başka yöne çevirmeye başladılar.

Özellikle söz konusu belediye başkanlarının tavrından öte destekçisi yazar çizer takımının tavırları daha dikkat çekiciydi.

Neymiş efendim;

Söz konusu CHP’li belediyeler sosyal demokrat, Atatürkçü ve laik belediyeler olduklarından dolayı elbette konser düzenleyeceklermiş.

Bu belediyelerin düzenlediği konserler ve katılan şarkıcılar üzerinden eleştiri getirenler sanat ve sanatçı düşmanlığı yapıyorlarmış.

Meblağları açıklanamayan konserlerin bir kısmının milli günlerde düzenleniyor olmasını da kullandılar. Milletin hassas olduğu milli günlerden rahatsız oluyorlar suçlamasını utanmadan dile getirdiler.

Bak kardeşim açıkça söyleyelim;

Kimse size niye konser düzenliyorsunuz demiyor.

Kimse sanat ve sanatçıya düşmanlık yapmıyor, kötü bir tavır almıyor, söz söylemiyor.

Kimse milli günlerden rahatsız değil. Hatta senden daha milli duygulara sahip insanlar olduğundan şüphen olmasın. En azından “Kent Uzlaşısı”nın ne olduğunu senden daha iyi kavrıyorlar. Herkes milli günlerin coşku içinde kutlanmasından oldukça mutluluk duyuyor.

Milletin rahatsız olduğu şey;

Başkanlığınız döneminde fahiş fiyatlarla düzenlediğiniz konser faturalarının açıklanamaması,

Ülkede yüzlerce şarkıcı varken bir elin parmakları kadar dar bir şarkıcı kadrosuyla çalışılması ve milletin parasının birkaç kişiye akıtılması,

İşin daha da vahimi milli günler konusunda hassaslık kasıp halkın milli duygularının kullanılması,

Tabi alıştınız; kimse size bir şey diyemez!

Sosyal demokratsınız, Atatürkçüsünüz ve laiksiniz ya!!!

Milli günlerde yüksek meblağlarla düzenlersiniz konserleri.

Konser biterken sanatçı eline alır Türk bayrağını ve söyler bir 10. Yıl Marşı, olur biter…

İzmir Marşı’nı da unutmayalım!

Değil mi?

Fatura kimin umurunda!