CHP, Özgür Özel, TSK’yı nerede konumlandırıyor?
- GİRİŞ26.11.2024 08:08
- GÜNCELLEME29.11.2024 07:52
Geçen Pazar günü Kanal 7 Başkent Kulisi programında bir araya geldiğimiz AK Parti Genel Başkanvekili Efkan Ala ‘Teğmenler’ bahsinde sorularıma cevap verirken bir yerde dedi ki:
“Eskiden MGK toplantıları olduğunda basın mensupları bir hafta öncesinden başlardınız anons etmeye. Daha bildiri yayınlanır yayınlanmaz saatlerce bildiri konuşulurdu. Şimdi MGK'dan dahi haberi olmuyor kimsenin. Şimdi Kabine Toplantısı saatler öncesinden takibe başlanıyor. Sayın Cumhurbaşkanımızın konuşması canlı yayın veriliyor”
Türkiye’de asker sivil ilişkilerindeki normalleşmeye dair önemli bir hatırlatma bu.
Teğmenlerin ‘korsan yemininin’ metnine baktığınızda, zihinlere böyle şeyler üşüşüyor işte.
27 Mayıs darbesi de bir ‘Genç Subaylar’ darbesiydi.
Ordu içindeki generallerin Milli Birlik Komitesi üyesi teğmenlere, yüzbaşılara, binbaşılara tekmil vermek zorunda oldukları dönemlerden bugünlere geliyor Türkiye.
Ordu içindeki disiplini, alt/üst ilişkilerini tarumar eden dönemler geçirmiş bir ülke burası.
2 binlerin başında Cumhuriyet Gazetesi’nde atılan “Genç Subaylar Tedirgin” manşetlerini de hatırlamak lazım.
Hatırlayalım, Eylül başında MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, korsan yemin olayı sonrası, ortaya çıkan kuşkulu durumu bir soruyla şöyle dile getirmişti.
“Kanunla belirlenmiş yemini müteakiben mezun subayların bir bölümünün dile getirdikleri yemine ihtiyaç duyulmasının mana ve maksadı nasıl yorumlanmalıdır?
Cumhurbaşkanı Erdoğan ise, duyduğu rahatsızlığı, "Ordumuzun yıpratılmasına izin verilmeyiz. Bazı istismarcılar ortaya çıkmak suretiyle kılıçlar çektiler. Bu kılıçları kimlere çektiniz! Gerekli bütün araştırmalar yapılıyor. Oradaki birkaç tane kendini bilmez temizlenecek" sözleriyle dışa vurmuştu.
15 Temmuz darbe girişimi sonrası TSK’nın yapısını alakadar eden önemli değişiklikler söz konusu olmuştu.
Yüksek Askeri Şura’nın yapısının sivil ağırlıklı olarak düzenlenmesinden, Genelkurmay’ın Milli Savunma Bakanlığı’na bağlanmasına kadar, pek çok adım atıldı.
Esasen buradaki amaç, Ordu içindeki darbe kültürünü sona erdirmek ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bütün demokratik ülkelerde olduğu gibi dış tehditlerden Türkiye’yi koruma misyonuna sahip, sivil/seçimle işbaşına gelmiş otoriteye tabi şekilde hareket eden bir yapıya dönüşmesiydi.
15 Temmuz’dan sonra Ordu gerçekten de böyle bir misyona yöneldi.
Ve, bu yeni motivasyonu ile gücüne güç kattı TSK.
Terörle mücadelede elde edilen başarılar, yurtdışında yürütülen operasyonlar ve pek çok ülkede Türkiye’nin pro-aktif dış politika çizgisine uyumlu şekilde yürütülen misyonlar.
Üstelik, “İnançlara saygılı” yorumunun uygulamaya sokulmasıyla Laiklikle alakalı tartışmalar da gündemin çok gerilerinde kaldı.
Açık ki, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gösterdiği reaksiyonun da, MHP lideri Bahçeli’nin gündeme getirdiği soruların da arka planında, Türkiye’nin askeri vesayet düzenin yüküyle yüklenmiş yakın tarih bagajından kaynaklanan hassasiyetler var.
Peki, CHP bu işin neresinde duruyor?
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in başından itibaren yüksek sesle ve net bir biçimde, korsan yemin eylemine ve bu eylemi gerçekleştirenlere dönük ‘sahiplenme’ ile hareket ettiğini gördük.
Özel, bu olayla ilgili olarak Erdoğan ve Bahçeli’nin sözlerine yansıyan kısmına hiç değinmeden, işin o kısmıyla hiç ilgilenmiyormuş gibi yapıp sadece teğmenler üzerinden ajitasyon yaparak meseleye yaklaştığını gördük.
Mesela geçtiğimiz günlerde gazete, tv ve internet medyasından muhabirlere yaptığı açıklamada şöyle şeyler söyledi:
“Bu meselenin sadece Recep Tayyip Erdoğan’ın kutuplaştırma siyasetine alet edilmek üzere yapıldığı ve suçsuz insanların, gencecik teğmenlerin, özellikle birincilikle bitiren Ebru Eroğlu’nun severek girdikleri o okuldaki heyecanının Tayyip Bey'in kutuplaştırma ihtiyacına feda edilecek olmasından çok üzüntü duyuyorum gerçekten.”
Özel, geçen haftaki Meclis grup konuşmasında ise, daha provokatif bir dille konuştu, “O kararı verenler, karara sessiz kalanlarla atılan teğmenlere hep beraber kılıç töreni yaptıracağız, sonra o karara sessiz kalanların hepsini emekliye yollayacağız." Sözleriyle, TSK’nın içine dönük tehditlerde de bulundu.
Sadece şu sözler bile, esas kutuplaştırıcı dili CHP Genel Başkanının kullandığını göstermiyor mu?
Esas sorulması gereken sorular şunlar aslında:
-CHP yönetimi, Genel Başkan Özgür Özel, Türk Silahlı Kuvvetleri’ni nerede konumlandırıyor?
-Ordunun sahip olması gereken misyonu nasıl tanımlıyor?
-CHP, 15 Temmuz’dan sonra hayata geçirilen ve sivil-asker ilişkilerini belli bir dengeye getiren reform ve uygulamaları benimsiyor mu?
-Yoksa, TSK’yı askeri vesayet dönemine taşımaya çalışan arayışlara mı destek oluyor?
-YAŞ’ın yapısı da dahil olmak üzere 15 Temmuz darbe girişiminden sonra, Ordu içindeki darbe kültürünü sona erdirme amacı taşıyan düzenlemeler için CHP yönetimi ne düşünüyor?
-Özgür Özel, CHP’nin de bir parçası olduğu 27 Mayıs düzenine geri dönülmesi fikrini mi savunuyor?
Orduyu arka bahçesi gibi gören açıklamaları, Özel’in bu konularla alakalı duruşunu soru işaretleriyle dolu bir hale getirmiyor mu?
Yorumlar47