31 Mart 2024 yerel seçimlerinde CHP elindeki pek çok belediyeyi koruduğu gibi yeni belediyeler de kazandı.

Milli iradedir. Sandıktan çıkan netice saygıdeğerdir.

Halkın seçimlerle verdiği görevler süreli ve sınırlıdır, açıklıkla, şeffaflıkla icra ve ifayı gerektirir…

Bu görevlerin sınırlılıkları, açıklıkla icrası sadece seçim dönemleri değerlendirilecek hususlar değildir. Mutlaka her an için hesap verebilirlik esas olmak durumundadır…

Maalesef bazı yerel yönetim birimlerinde, ama özellikle CHP’li belediyelerde, ciddi güvenlik zafiyetleri, ihmaller, suiistimaller, yetersizlikler nedeniyle ölümlü ve yaralamalı olaylar meydana geliyor. Mal ve can emniyetini tehdit eden, tehlikeye atan vakalara sık rastlanıyor. Yolsuzluk, rüşvet, terörle irtibat ve iltisak gibi konularla Parti ve partililerin ismi sıklıkla ve üzüntü verecek düzeyde yan yana durabiliyor.

Su sorulabilir: Neden CHP’li belediyeleri ön plana çıkarıyorsunuz? Diğerlerinde hiç kusur, kabahat, yanlış, ihmal, suiistimal olmuyor mu?

Oluyor elbette. Ancak diğer partiler olaylara CHP gibi yaklaşmıyor, “sütte leke var, bizde yok demiyor”, “bu olay siyasal bir kumpastır!” diye bağırmıyor, yargısal imtiyaz, bağışıklık talep etmiyor, çarpıtmıyor; hatayı, yanlışı kabulleniyor, idari ve adli sürecin işlemesine katkı veriyor, yardımcı oluyor… Gerekirse sorumluyu kapının önüne koyuyor. Suçluya, ihmalkâra, kötü yönetene, hukuksuza sahip çıkmıyor…

Hafızalarımızı yoklayalım, hatırlamaya uğraşalım, birkaç örnek verelim; öyle uzak ara, üzerinden çok zaman geçmiş değil, hepsi yeni…

Beşiktaş’ta, 2024 yılının Ocak ayında bir iş yerinde meydana gelen yangın, güvenlik ihmalinin ve denetimsizliklerin korkunç bir örneğidir; bir kıvılcımla başlamış ve 29 kişinin ölümüne yol açmıştı. Peki, ne oldu? CHP’li belediye konuyu üzerine bile alındı mı? Parti yönetiminden bir yetkili çıkıp da insanların yüreğine su serpecek, sorumlu bir anlayış sergiledi mi? Hani insan hakları, işçi-emekçi hakları? Burada alın teri ile evlerine ekmek götürmeye uğraşan işçiler, emekçiler öldü… Neredeler?

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin çocuk oyun parkında açtığı çukura 5 yaşındaki Edanur bebek düştü, vefat etti. Bir tane nedamet, özür, pişmanlık, sorumluluk cümlesi duyuldu mu? Ne oldu çocuk hakları?

Antalya'nın Konyaaltı ilçesinde 12 Nisan 2024 tarihinde  Sarısu-Tünektepe teleferik hattında bulunan bir  direk devrilip seyir halindeki kabine çarptı, 1 kişi öldü ve 7 kişi yaralandı. Kaza nedeniyle duran teleferik kabinlerinde 174 kişi, yaklaşık bir gün mahsur kaldı… Belediye Başkanı, seçilmeden önceki görevinde teleferik denetiminden, yürütmesinden sorumlu mevkide olduğu için gözaltına alındı, tutuklandı… CHP sorumluluk kabul etmediği gibi, Belediye Başkanı’nın siyasal saiklerle suçlu gibi gösterildiğini söyledi…

İzmir'de Temmuz 2024 ayında, elektrik akımına kapılan iki genç hayatını kaybetti. Bölgede yaşayanlar, uyarılarda bulunmuş, “Burada elektrik kaçağı var, burayı yapın” diye defalarca belediyeye gitmiş. Ancak İzmir Belediyesi, bu ikazlara rağmen gerekli denetimleri yapmamış ve güvenlik önlemleri almamış. Yaşanan elim hadise sonrası CHP konuyu hiç üzerine alınmadığı gibi, “siyasi bir operasyon” diye bağırmaktan geri durmadı… Utanmasalar “Ölen iki kişinin orada ne işi vardı” diyecekler…

İstanbul’da otobüs, metrobüs kazaları ve yangınları artık vakayı adiyeden hale geldi… CHP’li belediye üzerine bile alınmıyor…

Bolu Kartalkaya yangın faciası ise çok taze… CHP’li belediye başkanı, daha cenazeler ailelerine teslim edilmeden, toprağa verilmeden herkesi suçlu ama kendisini sorgulanamaz, sual edilemez, sorumsuz ilan etti…

Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer terör örgütü ile irtibatı ve iltisakı;  Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat yolsuzluk suçlamaları ile görevden uzaklaştırıldı… CHP’nin en temel argümanı devreye girdi: Siyasi operasyon…

Konserler üzerinden yapılan vurgunlar, suiistimalleri o kadar kanıksadık ki… Sahi, ne oldu Ankara ve İstanbul Belediyelerinin milyonlar akıttıkları konserler için açılan soruşturmalar?

Seçim öncesi ortaya çıkan İstanbul Belediyelerinin “para kuleleri rezaleti” unutuldu… Kılıçdaroğlu, buradaki yolsuzluğu kabul etmez, açıklama yapar, rezaleti reddeder diyenler sukutu hayale uğradı… Yutkundu geçti… Nerede ‘temiz toplum’, yozlaşma ve yolsuzlukla mücadele?

Türkiye'nin farklı şehirlerinde, özellikle CHP'li belediyelerde yaşanan ciddi güvenlik ve yönetim eksikliklerini ortaya koyan bu türden sözüm ona kaza, gerçekte ihmal ve suiistimal kokan, en hafif ifade ile yetersizlik içeren bu halleri iktidarın muhalif siyasete baskısı görerek, göstererek bir nevi dokunulmazlık, hatta imtiyazlı alanda “mağduriyet” elde etme çabası nereye kadar?

Yanlışı yap, işini ihmal et, suiistimal et; denetim gidince de ki “bu siyasi baskıdır!” Bilirkişi haksız bulunca çık ekrana “hedef göster!” Yargı devreye girince de ki “seyyar giyotin!

Buna denir ki “Oh ne ala muhalefet!” Bu durum muhalefet konumumun istismarından başka bir şey olabilir mi?

Neden meseleleri işlerin yerli yerinde ifa edilmemesi, ehliyet ve liyakat kriterlerine uyulmaması, denetimsizlik bağlamlarında ele alıp çağdaş, modern, batı tipi sosyal demokrasilerde olduğu gibi bir sorumluluk üstlenen çıkmıyor?

Denetim eksiklikleri, güvenlik zafiyetleri, iş güvenliği ihlalleri ve yolsuzlukla mücadele yetersizliği gibi sorunlar, yerel yönetimlerin daha fazla sorumluluk alması gerektiğini şiddetli bir şekilde ihtar ediyor…

Bunun içindir ki, Belediyeler, özellikle eski binalar ve iş yerlerinde yangın, elektrik altyapısı, iş ve işçi güvenliği gibi kritik alanlarda daha sıkı denetimler yapmalıdır.

Bunun içindir ki, Belediye başkanlarının ve yerel yönetimlerin, halkın güvenini yeniden kazanabilmesi için şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkelerine sadık kalması elzemdir.

Bunun içindir ki,  eski yapılarla ilgili kentsel dönüşüm projeleri hızlandırılmalı, altyapı yatırımları güçlendirilmelidir. Bu, hem güvenliği sağlamak hem de benzer acıların önüne geçmek için hayati öneme sahiptir.

Yapılan bu ihlaller ve ihmaller, yaşanan acılar, ortaya çıkan trajediler sadece bu fiillerin mesulleri açısından değil, tüm belediyeler, yöneticiler, karar vericiler, uygulayıcılar için bir ders niteliğindedir.