AK Parti’de neler oluyor?

  • GİRİŞ11.02.2025 08:29
  • GÜNCELLEME11.02.2025 09:21

Bu memleketteki seçmenlerin en az yüzde 70’i en az bir kez oy vermiştir AK Parti’ye, daha doğrusu AK Parti Lideri Erdoğan’a.

Zaman içinde “tabela partisi”ne dönüşen klâsik sağ partilerden biri değil AK Parti.

Bir “ideoloji partisi” de değil.

Biraz toparlansa, biraz atağa kalksa, Lideri Erdoğan’ı en az yüzde 60’a, kendisini de en az yüzde 50’ye taşıyabilecek gibi.

Bununla birlikte, “bir tökezlerse tam tökezler” havası da var.

Statükonun Partisi CHP’nin üst ve alt sınırları belli.

Son yıllarda ilginç seçmen kaymalarına, geçişlerine şahit oluyorsak da, bu memlekette “her ne olursa olsun CHP’ye oy vermem!” diyenlerin oranı yüzde 60’ın altına inmez.

 “CHP’den başka partiye asla!” diyenlerin oranı da, aşağı yukarı yüzde 20.

Yani, yüzde 20 ile yüzde 40 arasında dolaşabilecek bir parti, CHP.

Sağ siyasette sağlam bir yer edinmiş durumdaki MHP’nin de, inebileceği en alt ve çıkabileceği en üst oy oranları malûm.

Bunu diğer bütün partiler için de söyleyebiliriz.

Hiçbiri, AK Parti’nin yakaladığı ve yakalayabileceği oy oranlarına ulaşamaz.

Bununla birlikte diğer partilerin oy kayıpları da, AK Parti’nin muhtemel kayıpları kadar “yıkıcı” olmaz.

“Azdan az, çoktan çok gider” gibi bir durum yani.

Başından bunca sıkıntılar geçmiş, yaklaşık çeyrek yüzyıllık kesintisiz siyasal iktidar sürecinde kapatma davasından, tarihin kaydettiği en şedit hain darbe girişimine kadar nice tehlikeyi aşmasını bilmiş bir siyasi oluşum AK Parti.

Sayın Erdoğan, bir süre önce gençlerle sohbet ederken, “Bir ben kaldım bir de Putin, diğerlerinin hepsi gitti!” demişti malûm.

Evet, Putin de iyi dayandı ama orası başka.

Rusya’da zerre demokrasi yok, Türkiye’de ise ağır aksak da olsa işleyen bir demokratik sistem var.

Rusya’da, “iktidarın dibine dinamit koymaya” kalkışanlar en ağır şekilde cezalandırılır.

Türkiye’de iktidar olanlar ise süreçleri, “demokrasinin ve hukuk devletinin kuralları içinde” yürütmek ve yönetmek mecburiyetindedirler.

Türkiye’nin zemini Rusya’dan çok daha kaygandır.

 Burada ayakta durmak, milyon marifet ister.

AK Parti’nin işi buraya kadar getirebilmesi, öncelikle Lider’inin ülke sosyolojisine çok uygun özelliklerine, karizmasına, dirâyetine bağlıdır.

Bir de, kendisine her dönemde “yardımcı” olan bir Ana Muhalefet Partisi’nin bulunmasına!

Bir türlü “lider” bulamayan CHP’nin, her dönemde ne hallere düştüğüne bir bakın…

 Lider’in, hele böylesine “yukarıya bağımlı” bir ülke için ne kadar önemli olduğunu görün.

Çok partili hayat boyunca “genellikle” zayıf liderler tarafından sözde yönetilen CHP, sürekli olarak iç çekişme ve çatışmalara sahne olmuştur ve olmaktadır.

Bu “zayıf liderler”in günümüzdeki uzantısı Özgür Özel’in, iki belediye başkanı ve bir Eski Genel Başkan tarafından nasıl da sıkıştırıldığını…

Ağırlığının azaltıldığını…

Genel Başkanlık hukukunun, özellikle bir belediye başkanı tarafından nasıl ihlal edildiğini birçok kereler gördük.

Sayın Erdoğan, içeride böyle bir şey yapmaya kalkışanın dumanını attırır, hatta attırmıştır!

Çok güçlü Liderlik, Ak Parti için büyük bir avantajdır, bununla birlikte büyük riskleri de beraberinde getirmektedir.

Her yapının en güçlü tarafı, aynı zamanda en hassas tarafıdır!

Her konuşmasında Lider’e atıf bulunan, her şeyi Lider’den bekleyen bireyler, kolay kolay inisiyatif kullanamazlar.

Kendilerini geliştiremezler.

Her şeylerini bağladıkları Liderleri olmadığında, ondan talimat gelmediğinde ne yapacaklarını bilemezler.

'AK Parti’nin Lider Karizması’na yaslanarak ne büyük başarılara ulaştığını, Lider’in müdahale etmediği noktalarda ise ne büyük sıkıntılar yaşadığını defalarca gördük.

Sayın Erdoğan, otomobillere cam filmi yasağı” işiyle bile ilgilenmek mecburiyetinde bırakıldı, hatırlarsınız.

Motorlu taşıtlar vergilerine “Ben yaptım, oldu!” kafasıyla fahiş zam yapanlara “hadlerini bildirmek” de,  sokaklardaki başıboş köpekler sıkıntısına bile “bizzat” müdahale etmek de Lider’e düştü.

O Lider…

Yerel seçimlerde, küçük çaplı sayılabilecek yerleşim merkezlerine bile gitti, oralardaki vatandaşlara hitap etti.

Bir yandan Dünya Lideri vasfıyla yeryüzündeki bütün krizleri yatıştırmaya, iç ve dış tehditlerle boğuşmaya çalıştı…

Diğer yandan da, Cumhurbaşkanı ve Ak Parti Genel Başkanı olarak,  bir “Dünya Lideri”nin uğraşmaması gereken birçok işle uğraştı, daha doğrusu uğraştırıldı!

Birkaç yakın çalışma arkadaşı haricindekilerin “yük alan değil yük olan”  vaziyetinde olduğunu yazdığımız, söylediğimiz zamanlarda bize bozulanlar çıktı ama değerlendirmelerimizin doğruluğunu bütün gelişmeler gösterdi.

O kadar ki, Sayın Cumhurbaşkanı, kimseyi incitmeme, küstürmeme hassasiyetiyle “Yorulan kenara çekilsin!” bile dedi.

“Arkadaşlar beni görevden almaya mecbur bırakmayın.” mânâsına gelen bu çağrıyı, üstüne alınan kaç kişi gördünüz?

Kaç kişi, “Başarısızlıkta benim de payım vardır mutlaka!” deyip kenara çekildi?

Kaç kişi, “çok sevdiklerini” söyledikleri Liderlerinin elini rahatlatmak için adım attı?

Kaç kişi arkadan gelenlere “yer” açtı?

Yok, bizde böyle bir gelenek yok.

Bugüne kadar seçim kaybeden belediye başkanlarının, başkan adaylarının hiçbirinden, “Ben başarısızdım ondan kaybettik.” cümlesini işitmedim.

“Başarısızlıkta benim de büyük payım var.” diyeni bile görmedim.

Genel merkez yöneticileri, il başkanları, ilçe başkanları hepten başarılı!

Hangi biriyle konuştuysam, topu hep başta taraflara attı.

Bugüne kadar işler hep böyle geldi.

Sayın Erdoğan ve birkaç çalışma arkadaşı yükü omuzladı, tabandaki milyonlar vefa gösterdi, CHP’nin abuk sabuk halleri de işe yaradı…

İş bugüne kadar geldi.

Ya bundan sonrası?

Sayın Erdoğan çok büyük ihtimalle son defa seçime girecek.

Yine çok zorlu ve yükün büyük kısmının omuzlarında olduğu mücadeleler verecek.

Çok büyük bir ihtimalle de, Cumhurbaşkanlığı’nda aldığı oy, Partisi’nin aldığı oydan yine çok çok fazla olacak.

Soru şu:

“Peki, AK Parti’nin bundan sonrası, özellikle de Sayın Erdoğan’dan sonrası nasıl olacak?”

Yukarıda belirttiğim gibi, mevcutlar içinde  “sıçrama” yapabilme potansiyeline sahip olan yegâne oluşum, AK Parti.

O dağıldığında, siyasetin bir daha toparlanamayacak kadar dağılması sürpriz olmaz.

Sayın Erdoğan, son örneğini Afyon’un Dinar İlçesi’ndeki “dualarla boykot markası açılışı yapma” eyleminde gördüğümüz his kaybının üstesinden gelebilecek mi?

Parti’ye yeni bir ruh, yeni bir heyecan getirebilecek mi?

Bu sorulara, “evet” ya da “hayır” cevabını veremiyorum.

Sadece…

Ümitlerimin “her şeye rağmen”  hiç de azımsanamayacak seviyede olduğunu söyleyebiliyorum!

Kongrelerdeki bazı tercihleri isabetli bulmakla birlikte, “takım ruhu”nda ciddi eksiklikler görüyorum.

Hemen hepinizin kafasında da bu söylediğimi destekleyecek misallerin bulunduğu da çok iyi biliyorum.

Bizim “dünyamızda” aynı endişeleri paylaşan niceleri var.

Mesela…

Sayın Erdoğan’a en yakın isimler arasında olduğu bilinen Kamuoyu Araştırmacısı-Yazar İhsan Aktaş, geçtiğimiz günlerde, Yeni Şafak için, “Büyük Kongre’de atılacak adımlar, AK Parti’nin geleceğini şekillendirecek mi?

Kılcal damarlara kan yürütecek mi? İşte asıl mesele bu.” diye bitirdiği bir yazı kaleme aldı.

O yazının bir yerinde de şu “düşündürücü” satırlara yer verdi:

“Büyük İslam âlimi İbn Arabî, devlet yönetimini tarif ederken şöyle der:

‘Başkent kalbe benzer; kalp kanı en kılcal damarlara kadar iletecek ve sağlıklı bir şekilde geri alacak. Kan, kalbin etrafında birikirse önce kendisini sonra bedeni çürütür.”

*

Şimdilerde, o kanı bütün vücuda dağıtmanın mücadelesini veriyor, Sayın Erdoğan.

Yapabilirse çok iyi olur, yapamazsa çok kötü!

Biz “en iyisini” diliyoruz, ülkemiz için.

 

 

Yorumlar29

  • Ali29 1 saat önce Şikayet Et
    Aynen öyle. Bütün yük reisin omuzunda, içeride ve dışarıda... basit bir sokak hayvanları olayını çözemediler, basit bi marketlerin hakından gelemediler, eline alıp yüzüne tükürecek reisin yükünü biraz hafifletecek bir kaç adam dışında adam gibi adam yok... Allah yardımcısı olsun reisin.
    Cevapla
  • Vatandaş 1 saat önce Şikayet Et
    Tek başına omuzluya omuzluya halı kalmadı .
    Cevapla
  • Tual 2 saat önce Şikayet Et
    Çok zor
    Cevapla
  • Misafir 1 saat önce Şikayet Et
    Bekle gör
  • Arif olan anlar 2 saat önce Şikayet Et
    Amin inşallah serdar kardeşim
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • Vatansever 2 saat önce Şikayet Et
    Sn. Cumhurbaşkanımıza Allah uzun ömürler versin. İç ve dış politikada İşi kolay değil . Allah yar ve yardımcısı olsun. Tek korkum Orman kanunlarının uygulandığı bu günlerde Emperyalist güçlerin (Amerika batılı devletler) bir bahaneyle ülkemizi Yunanistan veya İsrail’le savaşa sokmaları. Ülkemizden hem çekiniyorlar hemde bizden çok rahatsızlar.
    Cevapla Toplam 2 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat