28 Şubat'ın 28. yılı: Bin yıl unutulmayacak karanlık olaylar zinciri

28 Şubat darbesinin 28. yılında, o dönem yürütülen tanklar, başörtüsü zulmü ve medya destekli operasyonlar hafızalardan silinmiyor...

28 Şubat'ın 28. yılı: Bin yıl unutulmayacak karanlık olaylar zinciri
28 Şubat'ın 28. yılı: Bin yıl unutulmayacak karanlık olaylar zinciri
GİRİŞ 28.02.2025 15:40 GÜNCELLEME 28.02.2025 16:04
Bu Habere 106 Yorum Yapılmış

Yeniden Büyük Türkiye idealiyle oluşturulan Refah-Yol hükümetini bir yılda deviren 28 Şubat darbesinin 28. yıldönümünde cuntacılar ve darbeye zemin hazırlayanlar lanetle anılıyor.

Türkiye’nin ana omurgasını oluşturan toplum katmanları ve kuruluşlarına karabasan gibi çökülen 28 Şubat sürecinde tanklar caddelerde yürütüldü, MGK toplantısında başbakan Erbakan’a yönelik çirkin baskılar uygulandı, başörtülü öğrenciler yaka paça üniversitelerden atıldı, hakkını arayan öğrenciler tartaklandı, tesettürüyle milletin oyunu alıp milletin Meclis’ine giren vekillerin “had bildirme” konuşmalarıyla önü kesildi, evlatlarını Peygamber Ocağı’na emanet eden başörtülü analar nizamiye kapısından içeri alınmadı, kartel medyası kurşundan beter manşetler yayınladı.

28. yılında 28 Şubat sürecinin hafızalardan silinmeyen karanlık noktalarını sıralıyoruz...

CUNTACILAR BAŞBAKAN'I BONCUK BONCUK TERLETTİ

28 Şubat 1997’deki MGK toplantısı saat 15:10’da başlayıp 23:55’e kadar sürdü. Yaklaşık 9 saatlik tarihin en uzun MGK toplantıda dönemin başbakanı Erbakan’a 18 maddelik MGK kararı dayatıldı. Erbakan, 2 saatlik konuşma yaparak kararların Anayasa’ya aykırı olduğunu anlattı.

 

MGK'dan Erbakan'a sert bildiri: Ve 28 Şubat “darbesine” yahut “sürecine” adını veren, 28 Şubat 1997 tarihli MGK toplantısı… Cumhurbaşkanı Demirel, Başbakan Erbakan ve Yardımcısı Çiller ile Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı ve kuvvet komutanlarının katıldığı, 9 saat süren toplantıda TSK, hükümete, “irtica”ya karşı alınmasını istediği önlemleri içeren 18 maddelik bir liste sundu. Erbakan bu talepleri kabul etmek ve MGK bildirisini imzalamak zorunda kaldı. MGK kararları kağıt üzerinde hükümete tavsiye niteliğindeydi ama bunlara uymak fiilen bir zorunluluktu.

Toplantı sonrasında Erbakan’ın MGK kararlarının açıklama bölümünü imzalarken kan ter içinde kaldığı o tarihi kare objektiflere yansıdı:

SİVİL İRADEYE BALANS AYARI

Başkent Ankara’nın Sincan ilçesinde caddelerde ordu tankları yürütüldü. 31 Ocak 1997’de darbenin ayak sesleri olarak yürütülen tanklarla ilgili dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Çevik Bir, “Demokrasiye balans ayarı” yorumunu yaptı.

ÖĞRENCİLERE ENGİZİSYON İŞKENCESİ

Üniversiteler ilim değil yasakçılık yuvasına dönüştürüldü. Başörtülü öğrenciler üniversiteye alınmadı.



Zulmü unutmadılar! 28 Şubat postmodern darbenin 28. yılında bir araya gelecekler!

PERUKLU ÖZGÜRLÜK

Başörtülü öğrenciler için üniversitelerde çağdışı "ikna odaları" kuruldu. Öğrencilere tesettürden vazgeçmeleri dikte edildi. Bazı öğrenciler başörtüsünü çıkarıp okula peruk takarak girmek zorunda kaldı.

KARANFİLLER AĞLATILDI

Eğitim hakkında ısrarcı olan başörtülü öğrencilere sert müdahalelerde bulunuldu. Polis nezaretinde tartaklanan öğrencilere her türlü zulüm reva görüldü.

KİMİ EVLADINI KİMİ BACAĞINI YİTİRDİ

Yasakçılar, başörtüsü eylemleri yapan öğrencilere sürekli saldırdı. Başörtülü olduğu için coplanan Nuray Canan Songür, bu nedenle karnındaki ikiz bebeklerinden birini düşük sebebiyle kaybetti. Okulundaki başörtüsü yasağını protestoya giderken kamyonun altında kalan Dilek Yıldırım’ın bacağı koptu.

HER YERDE ZORBALIK

Başörtülü öğretmenlere ödül takdimi bile engellendi. 1999 yılında Kütahya’da 24 Kasım Öğretmenler Günü nedeniyle düzenlenen törende başörtülü öğretmen Serap Özcan, ödülünü alacağı sırada kürsüye fırlayan Kütahya Tugay Komutanı Tuğgereral Şerif Saraoğlu tarafından engellendi.

Sivas Cumhuriyet Üniversitesi’nde başörtülü öğrenciler mezuniyet törenine alınmadı ve saldırıya maruz kaldı.

ÖLÜMÜNE ZULÜM: BAŞÖRTÜLÜ DİYE TEDAVİ ETMEDİKLERİ HASTA CAN VERDİ

Rahim ve mesane kanseri tedavisi gören 71 yaşındaki Medine Bircan, sağlık karnesindeki fotoğrafı başörtülü olduğu gerekçesiyle İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi tedavi edilmedi. Diyaliz makinesine bağlanması gereken Medine Bircan, İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi yönetiminin “başörtüsüz fotoğraf” inadı sebebiyle hayatını kaybetti.

Oğlunun, annesinin fotoğrafını boya marifetiyle “açık saçlı” hale getirerek başlatabildiği tedavisi geciken Medine Bircan, 8 gün sonra can verdi.

HEM İNANCA HEM MİLLİ İRADEYE HEM KADIN HAKLARINA UZATILAN DİL: HADDİNİ BİLDİRİN!

28 Şubat karanlığının bir uzantısı da menfi siyasetti.

1999 yılındaki seçimlerde milletin oyuyla TBMM’ye giren Merve Kavakçı’yı bazı milletvekilleri protesto etti. Dönemin başbakanı Bülent Ecevit, Meclis kürsüsünde Kavakçı’yı hedef göstererek, başörtüsünü devlete meydan okuma aracı olarak lanse edip gerilimi tırmandırdı. Ecevit, “Burası devlete meydan okunacak yer değildir. Lütfen hu kadına haddini bildirin” dedi. Dönemin DSP/CHP’li milletvekilleri ise Kavakçı’ya hitaben “Dışarı”, “Dışarı” diye tempo tuttu.

OĞLU ASKERE, BAŞÖRTÜLÜ YAKINI DIŞARI

Manisa'daki 1. Piyade Er Eğitim Tugay Komutanlığı'nda düzenlenen yemin törenine, 40 yaşın altındaki başörtülü asker yakınları alınmadı. Kardeşinin yemin töreni için geldiğini söyleyen Rabia K.,  “Nizamiyede görevli askerler, 40 yaşından küçük başörtülü hanımların, başını açmadan içeriye giremeyeceğini söyledi. Yanımda 57 yaşındaki halam vardı, onu aldılar. Biz de diğer mağdurlarla birlikte az ileride, tel örgü arkasından töreni seyretmek zorunda kaldık. İçim burkuldu.” dedi.

KURŞUN GİBİ MANŞETLER

28 Şubat sürecinde en büyük kara kampanyayı dönemin kartel medyası yürüttü. Doğrudan anlatımla "Gerekirse silah bile kullanırız" şeklinde çirkin manşetler atan gazeteler, adeta orduya darbe zemini hazırladı.

12 Haziran 1997 Hürriyet

 

11 Haziran 1997 Hürriyet

 

8 Haziran 1997 Sabah

 

6 Haziran 1997 Milliyet

 

12 Haziran 1997 Milliyet

 

1 Haziran 1997 Hürriyet

30 Mayıs 1997 Sabah
 

29 Mayıs 1997 Hürriyet

20 Mayıs 1997 Sabah

20 Mayıs 1997 Hürriyet

 

KAYNAK: HABER7
Faruk Arslan Haber7.com - Özel Haber Sorumlusu
Haber 7 - Faruk Arslan

Editör Hakkında

İstanbul’da doğdu. Aslen Erzurumlu. Anadolu Üniversitesi Uluslararası İlişkiler mezunu. 2010 yılından bu yana gazete ve internet haberciliğinde. 2013-2022 yılları arasında Akit Medya bünyesinde birçok vazife üstlendi. Dosya haberleriyle ödül ve plaketler aldı. Alanında uzman isimlerle röportajlar, mülakatlar, beyanatlar gerçekleştirdi. Çeşitli kurum, kuruluş ve STK’lara metin yazarlığı desteği verdi. Alanıyla ilgili seminerlerde, konferanslarda, çalıştaylarda, panellerde yer aldı. Uluslararası Medya Enformasyon Derneği ve İletişim Platformu Derneği üyesi. Kasım 2022’den beri Haber7 kadrosunda.
YORUMLAR 106
  • Ertuğrul 1 ay önce Şikayet Et
    O dönem Türk görünümlü Rum ve Ermenilerin yonetimindeydik. Sivil irade hep zincir altındaydı. O dönemin başbakanı Erbakan'ın oğlundan RP den nedense hiç ses çıkmıyor. Korktuklarından mı yoksa aynı kafadan olduklarından mi
    Cevapla
  • Fethullah ÇELİK 1 ay önce Şikayet Et
    Erdoğan'ın liderliğindeki yeni Türkiden dönüp geçmişe baktığımızda insanın inanası gelmiyor. Oysa bizzat yaşlamıştık bu zulümleri. siyonislerin gazzelilere yaşattıklarının benzerin yine siyonistlerin uşakları tarafından bu toprakların asıl sahiplerine yaşatılmış. Filistin cephesinde ihanet edenlerin geyri meşru çocukları, Abdülhamid'in torunlarına aynı zulümleri reva gördüler
    Cevapla
  • Misafir 1 ay önce Şikayet Et
    bize bunları yapanlar bu rezalete alet olanlar bize değil size yazık oldu
    Cevapla
  • Bursadan bir genc 1 ay önce Şikayet Et
    Ülkesi için çabalayan erbakanin hazin sonu... Aynı kafalar....
    Cevapla
  • Fidanh 1 ay önce Şikayet Et
    Sonuç ne oldu? O dönem başörtüsü için zulüm görenler bugün o zülme destek veren parti ile seçim zamanı akpye karşı seçim stantında yan yana çalıştı. Seçim otobüslerinde chpliler ile el ele poz verdi yalan mı?
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
DİĞER HABERLER
İmamoğlu İnşaat’ın Edremit rantı aynen devam: Alkol ruhsatı iptal, işgal sürüyor
Eşinin yanında ensesinden vurmuştu! Olayla ilgili korkunç itiraf