Ekrem’i avukatları savunamıyor iken, bizimkilere bakın!

  • GİRİŞ23.03.2025 09:27
  • GÜNCELLEME23.03.2025 09:27

Televizyon ekranlarında, ziyaret ettiği illerde para dağıtılarak toplanan kalabalık karşısında çıktığı otobüslerde vak vak konuşan Ekrem İmamoğlu..

“Silkeleyin de göreyim” diyerek, kendisini güçlü hisseden Ekrem İmamoğlu..

“Hodri meydan” diyen Ekrem İmamoğlu..

“İlçe belediye başkanlarımıza yönelik operasyonların arkasında kim var, ben çok iyi biliyorum. Benim karşıma kendisi çıksın” diyen, başsavcıya hodri meydan diyen Ekrem İmamoğlu..

“Cumhurbaşkanlığı seçimine adayım.. Cumhurbaşkanı benim karşıma çıksın” diyen Ekrem İmamoğlu..

Dün akşam saatlerinde savcı karşısında ne durumda idi, henüz öğrenememiştik ama.

Polisin karşısında, sorulan soruların yarısından fazlasında, verebileceği cevap olmadığı için, “susma hakkı”nı kullanmış..

Susma hakkı, genelde suçunu bilen, savunma yapmaya kalkıştığı an, daha da batacağını bilen uyanıkların başvurduğu bir usuldür.

Konuştukça, farklı suçlarının da ortaya çıkabileceğinden korkanlar..

Savunmalarındaki çelişkilerle kamu vicdanında çok daha katmerli bir suçlu profili oluşacağından korkan kişiler..

“Susma hakkımı kullanıyorum” derler..

Ekrem İmamoğlu da, o afra tafraların sonunda.. 

Şimdi polisin karşısında, şu soru yöneltiliyor, “Muhatap almıyorum” diyor. Bu soru yöneltiliyor, “Muhatap almıyorum” diyor..

Sen muhatap alsan da, almasan da..

Devasa deliller karşında duruyor, Ekrem efendi..

İştiraklerde ve merkez yönetimde tümü ile değiştirdiğin kadro, profesörlerden oluşturduğun avukatlar ordusu, sırtını dayadığın siyasi partin, seni savunmakta aciz kalıyorlar..

En basitinden genel bir iddia: “Mal varlığınız belediye başkanlığınız döneminde yüksek miktarda artmış, ne diyorsunuz?”

Gözaltındaki Ekrem yerine, dışardaki ceza hukuku profesörlerinin, hukukçuların oluşturduğu ekip, medyaya ulaştırıyor, cevabı: “İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve eşi Dilek Kaya İmamoğlu’nun 2019 ve 2024 mal bildirim beyanına göre, üzerlerine kayıtlı menkul ve gayrimenkullerin dökümü açık kaynaklardan kamuoyuyla paylaşılmıştır.”

Yani?

Arttı mı, artmadı mı?

“Mal beyanında bulunduk” ile geçiştirilecek bir cevap mı bu?

İBB’den ihale alan firmanın, Ekrem İmamoğlu’nun aile şirketinden satın aldığı taşınmaz soruluyor..

“Belediye başkanı olunca, şirketin faaliyetleriyle ilgimi azalttım” diyor..

Tam da, aile şirketi ile ilgini artırdığın için olsa gerek, İstanbul’daki onbinlerce şirket içinden, tam da İBB’den ihale alan firma, daire alıyor..

“İhaleyi sana vereyim, sen de benim şirketten daire satın al” muhabbetti..

“İhale bedelini erken ödeyeyim. Sen de benim şirketten yüksek fiyata taşınmaz al” muhabbeti..

Aynısını, Beşiktaş Belediye Başkanı’nın, 6 milyon TL’lik aracını, ihale verdiği firmaya 8 milyon TL’ye satmasında da görmüştük..

Taktik aynı..

Çakallık aynı..

İşin daha ilginci..

CHP’nin başındaki isim..

Hazırlamışlar kartonları..

“Şu gizli tanık, şunu demiş”.

Dönüyor.

“Gözaltına alınan şu isim, şubeden bırakılmış.”

Eeee? Daha başka?

Savunma sadedinde, daha başka ne diyeceksiniz?

Şu ihale kazandığı belirtilen firmaların, aile şirketinden taşınmaz satın alması ile ilgili ne diyeceksiniz?  

Onunla ilgili bir savunma yok..

Ekrem’de yok. Ceza hukuku profesörü avukatlarında yok.. CHP Genel Başkanı’nda da yok..

Ama bakıyorsunuz, önceki Cumhurbaşkanlarından Abdullah Gül çıkıp, yarım yamalak bilgisi ile, savunma geliştirmeye çalışıyor: “Vaktiyle Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve şahsıma yapılan haksızlıkları kamu vicdanının nasıl kabul etmediğini hatırlayalım. Benzer yanlışlıklar halkın iradesiyle belediye başkanı seçilmiş olan Ekrem İmamoğlu’na da yapılmamalı.”

Eyvallah, yapılmamalı da..

Bir yolsuzluk soruşturmasında, en son söylenecek şey değil mi bu?

Önce hatırlatırsınız, “İhale kazanan kişilere, aile şirketinden daire satın alması, asla kabul edilemez.. Medya şirketinden, yapılmamış işler için firmalara ödeme yapılması, asla doğru değil.. Kiptaş ihalelerini alan şirketten, İBB başkanının bir şirket satın alması, ödediği para 15 milyon iken, şirketin 2 milyar TL’lik malvarlığına sahip olması, asla göz yumulacak bir şey değildir” dersiniz..

Sonra..

Bu suçların cezasının üzerinde bir uygulama yapılması doğru değildir anlamında, yukardaki sözleri edebilirsiniz.

Ama Haydi Tayyip Erdoğan’la bir sürtüşmeniz var, onun için çaktırmadan ona da bir atıf yapıyorsun..

Peki kendin de böyle mali olumsuzluklarla suçlandın mı ki, “Bize yapılan, Ekrem’e yapılmasın” diyorsun..

Abdullah Gül’e yapılan ne idi?

“Eşin başörtülü.. Sen cumhurbaşkanı olamazsın”

Bunun dışında, Abdullah Gül’e, “Verdiği ihaleleri kazananlar, aile şirketinden daire satın almaya mecbur edildi. Böylece paraları paylaştılar” diye bir suçlama olmuş muydu?

Olmuştu da biz mi bilmiyoruz..

Herkes dürüst olsun..

Söylediği sözlerin nereye gittiğini düşünsün..

Cem Uzan yolsuzluğunda da, benzeri savunmalar yapanlar olmuştu.

“Cem Uzan, siyasete girdiği için, kendisine operasyon yapıldı” denildi.

Ama bugün, Cem Uzan’ın hortumunu savunan bir tek kişi kalmadı..

Cem Uzan’ın bu millete 20 milyar dolarlık kazığını, henüz tahsil edebilmiş değiliz.. Ama kendisi, Fransa’da krallar gibi lüks içinde yaşıyor..

Ekrem İmamoğlu’nun olayı da, Cem Uzan’a benziyor.

Önüne konulan 60 sorudan, “susma hakkı” dışında cevap verdiği yok gibi. Verdiği cevaplarda da, somut bir savunma yok.

Ama milyonlar dökerek avukat yaptığı Adem Sözüer ve diğerleri yetersiz kalıyor olmalı ki..

Sahneye, bedava avukatlar çıkıyor, Abdullah Gül’ler savunma yapıyor..

Hırsızlığı, ihale yolsuzluklarını, ayak oyunlarını savunmak, Abdullah Gül’e düşüyor.

AK Parti döneminde bakanlık yapmış Hüseyin Çelik’e düşüyor..

Madem CHP’lilerin bile “Bir an önce bu adamdan kurtulmalıyız” gözü ile baktıkları Ekrem İmamoğlu’nu savunacaksınız..

Hodri meydan..

Diplomadan başlayalım.. 2 milyar TL’lik şirketi, 15 milyon TL’ye satın almaya kadar..

Abdullah Gül mü çıkar karşımıza, Hüseyin Çelik mi, buyursunlar anlatsınlar..

Diploması iptal edilen baba-kız profesörler bile, 5 gündür tek kelime edemediler..

Abdullah Gül’ler, Hüseyin Çelik’ler.. “Biz savunuruz. Biz savunuruz” diyerek, ortalıkta dolaşıyorlar.

FETÖ’cü yayın organlarına da böyle sahip çıkmışlardı..

15 Temmuz hain darbe girişimi ile, “Biz anlayamadık” diye çevir kazı yanmasın yaptılar..

Şimdi Ekrem İmamoğlu’nun yolsuzlukları konusunda da.

Aynı yanlışı tekrarlıyorlar..

Utanacakları günler de yakındır..

Yeni Akit

Yorumlar74

  • YiğidoProf 1 gün önce Şikayet Et
    Hiç emek harcamadan, altın tepside Cumhurbaşkanlığı kendisine sunulan Abdullah Gül efendi, Tayyip Erdoğan düşmanlığından vazgeç! Bu cenahtan sana ekmek çıkmaz! Sanıyorsun ki Ak Parti yıkılırsa bu 6+1'li Masa tayfası seni bir yerlere getirir! sana bırakmazlar..
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • Tarih 1 gün önce Şikayet Et
    Dinsizin hakkından imansız gelir istanbul haketti ekremi
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • HIDIR BUDUR 1 gün önce Şikayet Et
    Bu kaçıncı tekere çomak sokuş ?? Allah cumhurbaşkanına güç kuvvet versin. Bunca yıl içerden dışardan "hançerlere" çok iyi dayanmış..
    Cevapla Toplam 4 beğeni
  • Gocatürkmenoğlu 1 gün önce Şikayet Et
    On numara yazı
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • Chpkksaadet 1 gün önce Şikayet Et
    Küfür tek milletir
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat