Ekrem İmamoğlu yolsuzluktan tutuklandı. İki soruşturmadan gözaltına alınmıştı. “Yolsuzluk”tan tutuklandığı içi “terör”den tutuklanmasına lüzum görmedi mahkeme heyeti..!

Bu durumda İstanbul Büyük Şehir Belediyesi’ne (İBB) kayyum atanması meselesi “şimdilik” kapanmış görünüyor.

Buna en fazla sevinenin ise Özgü Özel olduğu. “Partimize kayyum atanmaması için olağan üstü kurultay kararı aldım” diyen Özel’in, “İstanbulluların, Ekrem Bey’e, Ekrem Bey’in de bize emanet ettiği İBB’yi teslim etmeyeceğiz” diye efelenmesinin de bir anlamı kalmadı artık.

Ne var ki dün gece Saraçhane’de toplananlara yeni hedefler de vermeyi ihmal etmedi! “Taksim” diyerek!

Ama karşısındakilerin bazıları bu hedefi Şehzadepaşa Camii’nin damına çıkmak olarak anladığı da bir gerçek!
Neydi o görüntüler öyle? Pespayeler! Ellerinde bira şişeleri ve sigaralar ile Şehzadepaşı Camii’nin çatısına çıktılar arsız bir güruh!

Neyse dönelim, Özgür Bey’in hallerine!

***

Özgür Bey, İmamoğlu’nun “yolsuzluk” ve “terörden” yargılanma sürecini kendi liderliğini pekiştirme aparatı yaptı fark ettiniz mi?

Bir şeyi daha fark ettiniz mi? Mansur Yavaş, Tayvan’dan apar topar İstanbul’a gelip otobüsün üzerine çıkarak “ben de buradayım” demesine rağmen ikinci plana çokdan atıldı!

AŞIRI MOTİVASYONUN SONU AŞIRI HAYAL KIRIKLIĞI OLMASIN!

Dünkü sandık meselesine de değinelim. Yalan yok hem CHP üyesi hem muhalif seçmen sandığa gitti. İmamoğlu’nun CHP’nin olmayan seçimdeki cumhurbaşkanı aday adayı olması için oy kullandı. Bu konsolidasyon için iyi bir gösterge.

Bu konsolidasyonun aşırı motivasyonla da doğrudan ilgisi vara biliyorsunuz.

O zaman aşırı motivasyonun “hayal kırıklığı” anında nasıl bir tepkiselliğe dönüşeceğini buraya not etmek istiyoruz!

İMAMOĞLU’NU KİM SATTI? YA DA CHP İÇ SAVAŞINDA KİM ALTTA KALACAK?

İmamoğlu’nun “mağduriyet” meselesine gelecek olursak!

“Hırsızlık, irtikap, rüşvet, ihaleye fesat karıştırmak, terörün finansmanı, kişisel verilerin usulsüzce elde edilmesi ve haksız kazanç” gibi suçlamalarla tutuklanıp cezaevine konulan… Ve yargılanacak olan İmamoğlu ve ekibinin “Suç örgütü” olduğuna ilişkin ibare artık adliye tutanaklarına işlemişse…

Bu neyin mağduriyetidir!

Aklanıp gelirse ne ala..!

Hem bir de belge, bilgilerin CHP’liler tarafından savcılığa verildiği gerçeği ortadayken… Şikâyetçilerin bizzat CHP’liler olduğu biliniyorken, şimdi “adamımız mağdur ediliyor” demenin anlamını bilen var mı?

Bu konuda suçlamaların onda biri dahi mahkeme sürecinde belgelenip, ispatlanırsa karşımızda kocaman bir “çete” ve “çete liderliği” çıkar ki bu mağduriyetten daha çok “fütursuzluk” ve “üç kağıt” demektir. “Suç örgütü yönetmek” demektir.

Bitirelim!

İBB’nin başında şaibeli yatay geçiş ile elde edilmiş diploması iptal edilmiş bir isim vardı. Şimdi o isim sadece şaibeli diplomasıyla değil aynı zamanda “Suç örgötü liderliği”, aynı zamanda “yolsuzluk” aynı zamanda “teröre örgütüne yardım etmekten” yargılanıyor.

Birileri de onu Silivri’ye gönderdikten sonra geride bıraktıklarını üleşmenin derdine düşüyor!

***

Muhatabına Not: Teşbihte hata olmaz! Türkiye’nin marjinal sol terör örgütleri, mensuplarını iç infazla bertaraf ettikten sonra etrafına toplanıp, “devrim şehidi” sloganları atar. Timsah gözyaşları döker. Bu arada “ortak düşman”a karşı mensuplarını konsolide eder!

İmamoğlu ve şürekası şu anda tutuklu. Ve yargılanacak. İmamoğlu’nu CHP medyasından bir ismin ifadesiyle "gambazlayanlar” şimdilerde onun etrafında “tam tam dansı” yapıp ortak düşmana karşı diğerlerini konsolide etme derdinde.

Bakalım, Saraçhane özelinde devam eden “eylemlilik” hali yarın bir gün neye evrilecek?

Marjinalitenin sonu “çeper”de sıkışıp kalmaktır unutmayın!

Bilmem anlatabiliyor muyuz?