Özgür Özel ‘Kutuplaştırma’ diliyle kısa vadeli hedefine ulaştı ama…
- GİRİŞ08.04.2025 08:42
- GÜNCELLEME09.04.2025 08:53
Kasım 2023’te yapılan kurultayda, Ekrem İmamoğlu’nun desteğiyle 13,5 yıllık Kemal Kılıçdaroğlu dönemini bitirip sürpriz bir şekilde CHP Genel Başkanlığına seçilen Özgür Özel, Pazar günü kendi çağrısıyla yapılan olağanüstü kurultayda bu defa rakipsiz bir şekilde girdiği Genel Başkanlık yarışını (Tek başına girdiyse buna yarış denir mi diye sorarsanız haklısınız) kazanıp o koltuktaki yerini sağlamlaştırdı.
Özel, 21 Mart’ta bu çağrıyı yaptığında sevinçli bir şekilde alınan karara destek veren önceki Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, Perşembe akşamı aday olmayacağını duyururken, ‘parti dışı’ rakiplerden bile daha sert suçlamalarda bulundu.
“Çalanların yüzüne tükürülür ve ben çalmadım” ifadesi bile başlı başına Özgür Özel/Ekrem İmamoğlu cephesine dönük ağır bir ithamı içeriğinde taşıyor.
Kurultaya şaibeli diyen, İBB’de vahim yolsuzluklar yapıldığını dile getiren ‘Dış rakipler’, CHP içinden gelen savunma diline karşı Kılıçdaroğlu’nun ‘Çalanın yüzüne tükürülür’ sözünü hatırlatsa Özel buna ne der merak ederim doğrusu.
Sonuçta Kılıçdaroğlu “Çalan ben değilim” derken, ya kurultayda delege oylarının ‘çalındığına’, ya da İBB’de halkın vergileriyle oluşan kaynakların ‘çalındığına’ (ya da ikisi birden) göndermede bulunuyor.
Şubat ayında İmamoğlu ile alakalı soruya muhatap olduğunda da, “Benim boğazımdan haram lokma inmemiştir” demişti Kılıçdaroğlu.
YUMUŞAMA YERİNE SERTLEŞME, KUCAKLAMA YERİNE KUTUPLAŞTIRMA POLİTİKASINA DÖNÜŞ…
31 Mart seçimlerinden sonra CHP’nin seçimde aldığı oyların bir bölümünün ‘emanet’ oylar olduğunun farkına varan Özel, o oyları kalıcı hale getirmek için bir açılım süreci yürüttü.
Bunu ‘Genişleme politikası’ olarak da nitelendirebiliriz.
Kendisinin ‘Normalleşme’ dediği, AK Parti çevrelerinin “Yumuşama” dediği o politika, emanet oyları kalıcı hale getirme ve daha geniş bir oy havuzuna hitap etme amacı taşıyordu ki, kıymet arz eden bir tarafı da vardı.
Ancak, bu yaklaşım CHP içindeki sertlik yanlılarını rahatsız etti ve Özel, peyderpey o politikadan uzaklaştı.
Haziren ortasında Saraçhane’de İmamoğlu ile yaptığı görüşmeden sonra üslubunu sertleştirmeye başladı.
19 Mart’ta İBB’ye yönelik soruşturma ve gözaltı işlemleri sonrasında ise, normalleşme politikası 180 derece değişerek hem söylem, hem eylem düzeyinde sertleşme ve kutuplaştırma politikasına evrildi.
ÖZEL SERTLİK POLİTİKASIYLA CHP İÇİNDE AMACINA ULAŞTI AMA DAHA ÖNEMLİ BİR ŞEYİ DE KAYBETTİ
19 Mart’tan sonra içeriğinde “Yıkın geçin” şeklinde şiddet barındıran cümlelerle sokak çağrıları yapması, o sokak çağrılarına uyanların bir kısmının gerçekten de şiddete yönelmesi, devamında ortaya çıkan boykot çağrıları…
Erdoğan’ın üzerine oturmayacağı gibi, CHP’nin geçmişini hatırlatma dışında bir işe yaramayacağı belli olan “Cunta” göndermeleri…
Mehmet Şimşek’in doğrudan şahsını, onun üzerinden ekonomiyi hedef alan sözlü saldırılar…
Ekonomi çöksün ki, yıkıntılar üzerinden CHP’ye umut doğsun arayışları…
Söylemde ve eylemde ortaya çıkan bu sertlik ve kutuplaştırıcı siyaset, Özgür Özel’e Genel Başkanlık koltuğunu sağlamlaştırdığı bir kurultay zaferi getirdi.
Sertleştikçe parti içindeki sertlik yanlıları sakinleşti.
Sertleştikçe, parti içi muhalifler suskunlaştı.
Sertleştikçe, Kılıçdaroğlu bile aday olmaya cesaret edemedi.
Buradan bakınca meseleye, Özel’in CHP Genel Başkanlığı’ndaki koltuğunu sağlamlaştırmak adına bu ‘yıkıcı siyasete’ yöneldiği bunda da amacına ulaştığı söylenebilir.
Ancak ne pahasına diye tam da burada sormak gerekiyor.
Özel’in kutuplaştırıcı söylem ve eylemleri, CHP kitlesinde kenetlenme duygusunu ön plana taşırken, emanet olarak bu partiye kayan, yahut Cumhur İttifakı’ndan uzaklaşarak ‘arafta’ toplanan seçmeni ürküttü.
CHP’ye gideceğimize eski yerimize dönelim duygusunun ön plana çıktığını gösteren örnekler karşımıza çıktı.
Dolayısıyla bu saldırganlık karşısında, Özel ve CHP yönetimi açısından ‘Genişleme stratejisinin’ sessiz çoğunluk ve geniş milyonlar açısından güven verici olmadığı gerçeği kendisini gösterdi.
Bir soruyla bitirelim:
Böyle bir siyasi zemin CHP’yi, %40’lara doğru taşımak yerine, %25’lere doğru geri itmekten başka bir işe yarar mı?
Yorumlar31