AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Büyükgümüş'ten Başkent Kulisi'nde önemli açıklamalar

Kanal 7 Ankara Temsilcisi Mehmet Acet’in sunumuyla ekrana gelen Başkent Kulisi'nin bu haftaki konuğu AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Teşkilat Başkanı Ahmet Büyükgümüş gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.

GİRİŞ 20.04.2025 11:42 GÜNCELLEME 20.04.2025 15:43
Bu Habere 13 Yorum Yapılmış

Ahmet Büyükgümüş'ün konuk olduğu programda şu soruların cevapları arandı;
AK Parti'de 23 Şubat sonrası yeni hedefler neler?
AK Parti'nin 2028 planları neleri içeriyor?
31 Mart sonuçlarının muhasebesi yeterince yapıldı mı?
İBB soruşturması ve İmamoğlu'nun tutuklanması siyasi dengeleri nasıl etkiledi?
CHP'nin oylarında artış var mı? Varsa bu durum AK Parti'nin oylarına nasıl yansıdı?
Sokağın nabzı, Genel Merkezden nasıl görülüyor?

Ahmet Büyükgümüş'ün açıklamalarından satır başları;

Partinin genç yüzleri arasındasınız. Sizin ve sizin gibilerin partide bu görevlere gelmesi AK Parti açısından ne anlam ifade ediyor?

Öyle başlayalım. Mehmet Bey, sizin de işaret ettiğiniz gibi 23 Şubat'taki kongremizden sonra yapılan görev dağılımıyla biz de teşkilat başkanı olarak görevlendirildik ve çalışmalarımıza başladık.

Sayın Cumhurbaşkanımızın siyasetteki her zaman söylediği yani biz gençleri yedek kulübesinde değil ilk 11'de değerlendiriyoruz. Ve yani AK Parti'nin burada gençlerle birlikte geleceğe siyasetini, fikirlerini, heyecanlarını taşıdığı bir vizyonu var. Ve her zaman, yani şöyle bir retorik vardır ya, gençler yarınlar sizindir diye.

AK Parti bu yarınları bugünlere taşımış bir siyasi. Bugünler de sizindir. Bugünler de sizindir ve baktığınızda ben birkaç programda bunu vurguladım.

Ben AK Parti kurulduğunda 11 yaşındaydım. Ve bugün teşkilat başkanlığı gibi önemli bir görevini partimizin yürütmeye gayret ediyorum. Ama bizim bugün merkez yürütme kurulumuzda partimizin kurucusu isimler de yani ilk andan itibaren sayın cumhurbaşkanımızda yol yürüyen isimler de var.

Bizde değişim bir gelenektir. ve hem burada hafızayı hem gençliğin dinamizmini hem tecrübeyi hem yeni fikirleri AK Parti sentezleyerek bünyesinde bir araya getirerek ve bu sadece Mehmet Bey genel merkezimizde değil. Ben şimdi tüm 81 il teşkilatlarımızla değişik vesilelerle o şehirlerde bir araya geliyorum.

Dün de Batman'da, Diyarbakır'da çok güzel programlar gerçekleştirdik. Oraya gidip sahada il başkan yardımcılarımızla, il başkanlarımızla görüştüğümde ya ben şu tarihte gençlik kollarında sizinle birlikteydim hatırladınız mı? Belediye başkanlarımızla tanıştığımızda ben şu başkanımız döneminde gençlik kollarındaydım diyerek yani hasılı kelam AK Parti kadrolarını kendi içinden yetiştiren, sahada kendi rengiyle kendi mücadelesiyle yoğrulan isimlerle geleceğe kendi fikirleri taşıyan... Böyle olunca ne oluyor yani bir tarafta hafızayı temsil edenler bir tarafta gençlik aşısı bir arada olunca Böylelikle toplumsal dinamizmi aslında parti içinde güçlü bir şekilde temsil etme fırsatı elde ediyoruz.

Bu en önemli faydası. İkincisi de gerçekten bugün belediye başkanlığında, milletvekilliğinde, bakanlıklarda çok AK Parti'nin tabanından gelen, gençlik teşkilatlarından gelen isimler var. Böyle olduğunda da ya sandık başında o bir oyun peşine düşerek buralara kadar gelmiş bir kadroyla siz siyaset yapma, millete hizmet üretme imkanı elde ediyorsunuz.

Bu çok büyük bir bizim gücümüz. Bunun artarak devam etmesi için işte teşkilat biriminin çalışmaları da bu açıdan önemli. O tabanda gerçekten üniversitede sınavından çıkıp buraya gelip Siyasi parti çalışmaları için koşturan, bayrak asan kardeşlerimizin enerjisinin, fikirlerinin, heyecanının parti politikalarına dönüşmesi için bizler gayret ediyoruz.

Hakikaten bizim de içinden yetiştiğimiz ve iftihar ettiğim Her zaman söylerim bu partinin çatısı altında olmak bu davaya hizmet etmek bir nasip işidir. Ama gençliğimizi de AK Gençlik'te geçirmeyi Allah bize nasip ettiği için de ayrıca müteşekkirim. AK Parti'de Gençlik Kolları Başkanlığı da yaptınız.

AK PARTİ'NİN 11,3 MİLYON ÜYESİ VAR

Ne kadar mensubunuz var? 

Bizim 11.3 milyon üyemiz var. Bununla birlikte her üç kademede yani ana kademe kadın kolları, gençlik kolları dediğimizde sahada her gün çalışan 100 bin gönüllüyle AK Parti mahallelerinde, ilçelerinde, il teşkilatlarında topluma hizmet etmek için gayret eden, partimizin fikirlerini, liderimizin politikalarını toplumun tüm kılcalarına taşıma gayretinde olan bir gönüllü kadro.

100.000 kişi sahada her gün. Her gün bu 100.000 kişi profesyonel değil ama bir profesyonel gibi sahada var. Toplantılarıyla, toplumun dilek, talep, öneri, şikayetlerinin belediyelerimize, bakanlıklara, parti teşkilatı marifetiyle politikalara dönüşmesi için gayret eden bir kadro. Siz nasıl hükmediyorsunuz, yönetiyorsunuz, yönlendiriyorsunuz? Bu işin en önemli meselesi sahada çalışırken o kardeşimizle birlikte olmak.

Her zaman söylediğimiz bir şey, bizim parti teşkilatlarındaki görevimiz, bizim bir davamız var. Biz büyük ve güçlü Türkiye'nin inşası için gayret ediyoruz. Bu büyük ve güçlü Türkiye'nin de dünyanın daha adil olması için önce olmasını istiyoruz.

İki stratejik amacımız. Bunun dışında altta var olan seçimleri kazanmak, o büyük ve güçlü Türkiye'yi inşa etmek için bizim açımızdan bir araç yani milletimizden yetkiyi alacağız. İşte bugün Türkiye'yi donatan hizmetleri hayata geçireceğiz ki Türkiye'nin kalkınması için çalışalım.

"BU YÜZDEN AK PARTİ'DE KOLTUK KAVGASI OLMAZ"

Bu büyük ve güçlü Türkiye'de daha adil bir dünyanın kurulması için öncülük etsin. Burada bizim açımızdan, yani ben teşkilat başkanıyım, bir de mahalle başkanımız var. Aramızda bir hiyerarşi yok.

Yani biz aldığımız görevlerin bu davayı gerçekleştirmek için bir fonksiyon olduğuna inanırız. Ve değerli başkanım yani ben bir mahalleye gittiğimde orada mahalle başkanımıza teslim olurum. Hangi eve gideceğiz? Hangi esnafı ziyaret edeceğiz? Bu alışkanlık ve kültürle siyaset yaptığımız için Orada hangi arkadaşımız bizim sorumlu? İlçede mi? İlde mi? Mahallede mi? Gidip onunla birlikte orada davamızı, partimizi yüceltmek.

O yüzden AK Parti'de hiçbir zaman koltuk kavgası olmaz. O yüzden AK Parti'de hiçbir zaman hükmetme mücadelesi olmaz. Çünkü herkes bilir ki bugün burada bu görevi icra edecek.

Görevden alındığı zaman değiştiği zaman olduğu yer o zaman yine teşkilatlarımızla birlikte nerede ne yapması gerekiyorsa bu hizmetine devam edecek. Bizi milletle birlikte bu yolculukta en güçlü kılan özelliğimizin bu samimiyetimiz olduğuna inanıyoruz. Bir de başınızda Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan gibi teşkilatçılıktan gelen bir isim var.
Bunun zorlayıcı ve kolaylaştırıcı yönleri de olmalı. Ben her zaman katıldığım programlarda bunu ifade ediyorum. Benim dedem Milli Selamet Partisi'nin Beyoğlu'nda üyesiymiş.

Cumhurbaşkanımız da o dönem Gençlik Kolları Başkanı Beyoğlu'nun. Sonra da İstanbul Gençlik Kolları, İstanbul İl Başkanlığı, Belediye Başkanlığı yani siyasetin temelinden gelen bir liderle çalışıyoruz. 

Siyasetin kadrolarından yetişerek gelen tek liderdir Recep Tayyip Erdoğan. Yani çok Türkiye'ye hizmet etmiş büyüklerimiz var. Onları da rahmetle, tazimle yad ediyoruz ama böyle bir siyasal kültürle yetişmenin siyaset yapma biçimi, siyaseti dönüştürme, gençlere kadınları siyasette ana öznesi haline getirme, kadrolarıyla birlikte siyaset yaparak bir sürü mücadelede kendisine karşı yapılan bu manadaki haksız darbe girişimleri başta olmak üzere hepsinde liderimizin güçlü iradesiyle ayakta durmasından bu siyasetin içinden yorularak mücadelesinin de gelmesinin büyük bir önemi olduğuna inanıyorum. Şunu da ifade ediyorum, sonrasında babamızla Refah Partisi'nde Sayın Cumhurbaşkanımız orada il başkanıyken, belediye başkanıyken olmuşuz. Ben Gençlik Kolları'na dahil oldum. Yani hep parti teşkilatlarında söylediğim bir şey, 3-4 nesle şarkı söylemek bile zorken, o şarkıyı beğendirmek bile zorken, bu 3-4 nesli siyaseten bir araya getirmek, farklı jenerasyonlarla büyük ve güçlü Türkiye hayalini her daim gelişmelerle birlikte büyüterek devam ettirmek ve bugün tüm dünya malumlarına umut olan sözü siyaseti öncülüğünü yapmak hakikaten o siyasetin tabanından gelmeyi gerektiriyor.

Sizin çok parlak bir CV'niz de var ama eğitimde baktım. Biraz tevazu gösteriyorsunuz o alanda ama sadece siyasette değil aynı zamanda eğitim hayatında da çok iyi yerlerden gelmişsiniz.

Bana gençlik onları vazifesini verirken Sayın Cumhurbaşkanımız şöyle elini masaya vurmuştu. Dedi ki ailenden Allah razı olsun seni iyi okullarda okutmuş. Sen de gayret göstermişsin. Ama bu siyasetin hep öğrencisi kalacaksın. Sakın iyi okullarda okudum diye, sakın siyaset bilimini iyi biliyorum deyip bu hataya düşme. Siyaset esnafla olan görüşmelerinde, ev sohbetlerinde, sokak programlarında, mahalle teşkilatlarıyla bir araya geldiğin programlarda öğrenilir demişti. Onu o yüzden hiçbir zaman gönlümden de zihnimden de çıkarma.

Kendisi de öğrenmeye açık her zaman. Cumhurbaşkanı Erdoğan öyle biliyoruz. Her zaman merak eden, öğrenmeye açık bir tutumu olduğunu duyuyoruz, biliyoruz. 

Peki şimdi biraz siyasete gelelim. Güncel gelişmelere gelmek istiyorum. Son bir aydır aslında Türkiye'de genel siyaset gündemi 19 Mart'ta yapılan bir soruşturma, başlayan bir soruşturma İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Ekrem İmamoğlu'na dönük olarak. Burada tabii Cumhuriyet Halk Partisi'nin tutumunu izliyoruz. Yani bir taraftan boykot eylemleri var. İlk günlerde sokakları hareketlendirdiler. Ama söyledikleri de şu, bu bizim Cumhurbaşkanı adayımızın önünü kesmek için yapılmış bir operasyon. Buna ne diyorsunuz siz?

Mehmet Bey, şimdi olayın en başına doğru gittiğimizde şöyle bir tablo çıkıyor karşımıza. Bunu da açık yüreklilikle, samimiyetle her buluşmamızda ifade ediyoruz. Şimdi İstanbul Büyükşehir Belediyesi merkezli bir yolsuzluk soruşturması, bir dava söz konusu. Bu davayı açan Cumhuriyet Halk Partili. Bu davayla ilgili bilgi, belgeleri mahkemeye başvuran Cumhuriyet Halk Partili. Kanıtları götüren Cumhuriyet Halk Partili yani mahkemeye başvurduğu dilekçesinin kanıtlarını götüren Cumhuriyet Halk Partili. Tanıklık yapan burada bu yolsuzluk işleri yapıldı diyenler Cumhuriyet Halk Partili. Şimdi bütün bunu topladığınızda maalesef Cumhuriyet Halk Partisi yönetimi de şöyle bir şeyin içerisine girmiş. Bu tabloya rağmen bu iş soruşturulmasın. Bu kendini hukukun üstünde görmektir. Yani biz hukukun üstünlüğüne siyasetçi olarak inanmak ve bu doğrultuda siyaset yapmakla mükellefiz. Ama bu dava soruşturulmasın, araştırılmasın, mahkeme bununla ilgilenmesin demek kendini hukukun üstünde görmektir. Genel olarak da baktığımızda, Cumhuriyet Halk Partisi'nin büyük bir siyaset açığı içinde olduğunu görüyoruz. Yani neyi kastediyorum? Kendi fikirleri, programları, parti teşkilatlarıyla toplumla bunları buluşturup bir Türkiye heyecanı meydana getirip siyaseten de biz bununla rekabet etmek istiyoruz. Bu arzu ettiğimiz bir şey. Yani niye biz ülkenin politikalarını, temel meselelerini tartışarak, rekabet ederek bir demokratik kültür içerisinde bu siyaset yapmak bu millete yakışmaz mı? Yakışır. Ama Cumhuriyet Halk Partisi kendi içindeki Yani diyorum ya... Bu davayı açanlar, bununla ilgili bilgi belgeleri getirenler... Diploma meselesinden yolsuzluk meselesini... Kendi üyeleri... Kendi belediye başkanlığı yapmış isimleri... Ama istiyorlar ki bu soruşturulmasın... Bu meselenin üzerine gidilmesin.



Bu İBB soruşturmasında da mı böyle? Beykoz'da falan böyle oldu. Şikayet edenler, ihbar edenler hep... Belediye içindendi de... İBB soruşturmasında da böyle mi gelişti?

Yani hem parti içindeki kurultay meselesinde, hem buradaki diploma meselesinde, hem İBB'deki şu an yürüyen davayla ilgili olarak kendi partililerinin getirmiş olduğu dilekçeler, başvurular var. Bununla birlikte yani biz burada yargı kararını verecek. Bakın biraz hani tarihten de konuşarak başladık. Biz her zaman bu toplumuna siyaseti işaret etmiş bir siyasi geleneğe sahibiz. Yani bir haksızlık, hukuksuzluk gördüğümüzde de biz millet iradesine sığınıyoruz. Peki Cumhuriyet Halk Partisi ne yapıyor? Sokaklara dökülün. Sokakta bunun çaresini arayın. Ve bakın siz başta gençlik teşkilatından gelmemiz ve kadrolarımızı yenilememizden bahsettik. Gençleri siyasette bir yakıt olarak görüyorlar. Yani kendi açıklarını gençlerin enerjisiyle onları tüketerek Bu çerçevede siyaset ürettiklerini zannettikleri bir süreç içindeler. Yani bir aktörleşme, onlara yer verme, fikir alanı açma. Böyle bir şey söz konusu değil. Peki ya ne söz konusu? Sıkıştıklarında. Yani kendi içindeki tartışmaları, koltuk kavgalarını yargıya taşıdıklarında, orada istedikleri bir hava oluşmadığında sokakları karıştırmaya çalıştıkları bir süreç biz aslında görüyoruz.



Gençlerin arkasına saklanmak için onların fikrini heyecanını provoke ederek bunu siyaset yapma biçimi olarak gösteriyorlar. Böyle bir kendi açıklarını, kendi siyasetsizliklerini toplumun farklı kesimlerini tüketerek var olmaya çalıştıkları bir alan olarak değerlendiriyorlar. Halbuki Türkiye'de başta Türkiye Büyük Millet Meclisi olmak üzere siyasetin imkan ve araçları geniş. Giderler milletimizi farklı fikirler etrafında, bizi eleştirerek toparlamaya, buradan bir heyecan oluşturmaya gayret ederler. Biz de bu demokratik ortamda rekabet ederek Türkiye'nin demokrasisini, siyaset kurumunu güçlendirerek geleceğe taşırız Türkiye'yi. Ama maalesef bunu yapmak yerine, bakın en son şu boykot işinde olanlar. Bir marka bir ticari girişim sen şucusun sen bucusun bu cadı avıdır Mehmet Bey. Bunun gideceği nokta. Bir süre sonra insanlar komşularına kem gözüyle bakmaya başlarlar. O yüzden bu tehlikeli alandan bir an önce Cumhuriyet Halk Partisi'nin dönmesi lazım. Hayat siyasetten ibaret bir yaşam. Siyasetle sınırlı bir şey değil. Bizim dostluklarımız var. Siyaseti aşan hayatta ilişkilerimiz var. Ama toplumu böyle bir kendi siyasi açıklarını, kendi içindeki kavgalarını topluma mal ederek bir sonuç alamazlar. Bakın siyaset en basit haliyle toplumun sorunlarını çözmek için vardır. Yani siyasi partiler toplumda sorun gördüklerini alırlar. Buna fikir üretirler bunun karşılığında. Çözüm geliştirirler. Kadrolar etrafında bir araya gelerek içinde bulundukları toplumu büyütmeye gayret ederler. Maalesef uzunca bir süredir Cumhuriyet Halk Partisi bu topluma sorun ihraç ediyor.

"2003-2004'TE İLK DARBE PLANLARI GERÇEKLEŞTİRİLMİŞ"

Yani şöyle bir kere şunu ifade etmek isterim. Biz bir haksızlıkla, bir hukuksuzlukla karşılaştığımızı düşündüğümüzde ne yaptığımız, bunu nasıl gerçekleştirdiğimiz, hangi dinamiklerle bu mücadeleyi verdiğimiz uzunca bir tarihle doluyuz. Yani bakın AK Parti 2001 yılında kuruluyor. 16 ay sonra 2002 yılında iktidar oluyoruz. Sonradan okuyoruz ki 2003-2004'te ilk darbe planları gerçekleştirilmiş. Bakın 2000 yılında Cumhuriyet Halk Partisi'nin başını çektiği muhalefet eşi başörtülü olan birisi bu ülkede cumhurbaşkanı olamaz dedi. Ve bunun üzerine bir siyasal kampanya başlattı. Biz sokağa mı işaret ettik? Bizim için ne kadar önemli bir konu olduğunu.

"TOPLUMUN KENDİSİNDE BAŞÖRTÜSÜ PROBLEMİ YOK"

Milletimizi ikna etmeye gayret ettik. onların dar gündemine Türkiye'nin hapsolamayacağını bizim büyük ve güçlü Türkiye'yi inşa etme sorumluluğuyla hareket ettiğimizi her seçimde milletimizle paylaşarak Türkiye'nin ölçeğini büyüterek siyasetin ölçeğini büyüterek kendi sözümüzün ölçeğini büyüterek bu mücadeleyi verdik. Ve çok şükür Türkiye AK Parti'nin Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde verdiği bu mücadeleyle bu çelişkileri aşarak büyüyerek yoluna devam ediyor. Bugün sokağa çıktığınızda o günde dahi başı açık başı kapalı diye bir ayrım var mıydı? Hayır. İnsanlar kol kola aynı aile içerisinde ve toplumda bir saygı varken bakın o zamanda Cumhuriyet Halk Partisi topluma sorun ihraç ediyordu. Yani toplumun kendisinde böyle bir problem yok. Ama Cumhuriyet Halk Partisi bunu problem görüp topluma bu sorunu ihraç eder nitelikteydi. Arkasından bizim partimiz iktidardayken yani kapatma davasıyla karşı karşıya kaldık. Bir gün liderimiz sokağa işaret etti mi? Bir gün kendi kadrolarını bir de bakın şöyle enstantaneler görüyoruz. Elbette bir siyasi parti miting yapmalı. Toplumla geniş kitlelerle buluşmalı. Biz şundan da memnunduk açıkçası. İlk göreve geldiğinde Sayın Özel çay toplantısı düzenliyordu. Miting yapıyordu. Tarım meselesini konuşacağım diyordu.
 
Hem iktidar olmakla hem de bu milletin gönlünde ana söz olarak kalmaya çalışan bir siyasi hareket olarak da maalesef Cumhuriyet Halk Partisi'nin içine düştüğü bu siyasetsizlik Ve bu siyasetsizlik üzerine böyle bir sağa sola saldırgan tutumu bizi rahatsız ediyor. Yani rahatsız etme biçimi de eğer Türkiye'de siyaset kurumunun kalitesi düşerse bundan hepimiz etkiledik.

CHP'NİN TRAKTÖR ÇIKIŞI

Mesela dün traktörlerle falan çıktılar Yozgat'ta. Bu türden eylemleri demokratik standartlarda mı görüyorsunuz?

Bakın burada önemli olan toplumla bütünleşip sözünü, sesini yükseltmeye gayret etmesidir. Ama bu eylemlerde özellikle Saraçhane'de yaptıklarında neler gördük? Ya kitleyle konuşamayan bir lider olabilir mi? Yani bir lider parti tabanıyla o bir araya getirdiği isimlerle kavga etti. Yani arabanın üzerinden kitlesine seslenirken onu protesto ettiler. Onlara cevap olarak söyledikleriyle sevk idare edemedi. Böyle bir siyasi parti olmaz. Bu açıkça bir siyasetsizliğin, siyaset açığının ve kendi kitlesini, temsil kabiliyetini kaybetmiş olmanın sonucudur.

CHP'NİN OYLARI ARTTI MI?

Özelikle CHP'de bir oy artışının olmadığı kanaatindeyiz. Kendi yaptığımız anketler ve farklı yerlerde yapılan anketler var. Son 1 ay içerisinde soruşturma nedeniyle oy farklılaşması olmadı. 

Biz bu toplumun sesine kulak vererek siyaset yapmaya çalışan kadrolarız. Seçimlerde istenmeyen bir durum varsa bunu kendi eksikliğimiz olarak görürüz. Bizim için seçim bir maç değil. Milletin gönüllerine nasıl gireriz mücadelesini veriyoruz. 

YEREL SEÇİMLERDEKİ İSTENİLEN SONUCUN ALINAMAMASININ NEDENİ?

Kovid süreci, bölgemizde yaşanan savaşlar, 6 şubat depremiyle birlikte yaşanan enflasyonist durum. Bunları bir araya getirdiğimizde büyük bir ekonomik tansiyon ortaya çıkardı. Buna göre bir program dizayn ettik. Adım adım da bu programı takip ediyoruz. Tüm bunların birikimi yerel seçimlerde istediğimiz sonuçlardan uzak kalmamıza neden oldu. 

Sürdürülebilir bir Türkiye için enflasyonu tek haneli rakamlara indirmek istiyoruz. Tarihe baktığımız zaman bunu tek başaran parti de AK Parti'dir. Bunu başaracağımızı düşünüyoruz. 

CHP'NİN ERKEN SEÇİM TALEBİ

Türkiye'nin siyasi tarihinde en önemli konularından biri sürdürülebilir bir iktidarın olmaması oldu AK Parti öncesinde. Bu durum büyük fırsatların kaçırılmasına neden oldu. AK Parti'nin tek başına iktidara gelmesi, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçilmesi ile bu durum son buldu. 

CHP'de büyük bir siyaset açığı mevcut. Seçmenin istediği tavrı ortaya koyamadığı için sürekli bir kaos peşinde. Erken seçim çağrılı bir siyasetin bu ülkeye katkı sağlamadığı bir gerçekken, bunu konuşmak yersiz.

ÖZGÜR ÖZEL'İN CUNTA SÖZLERİ

Geçmişte darbelere, cuntalara karşı mücadele etmiş bir lidere, kadroya bu şekilde yakıştırma yapması son derece nezaketsizce bir durumdur. Erdoğan ve AK Parti'ye hakaret edince CHP'de yerini sağlamlaştırdığını düşünen Özgür Özel geçmişte bunu yapanların şu anki siyaset sahnesinde nerelerde olduğunu görmesi gerekir.

 

Ahmet Aydemir Haber7.com - Editör
Haber 7 - Ahmet Aydemir

Editör Hakkında

İstanbul Üniversitesi, “Gazetecilik” bölümünden mezun oldu. Gündem, siyaset, yaşam, magazin, spor ve SEO editörlüğü yaptı. Meslek hayatına Ocak 2024’ten beri Haber7’de devam ediyor.
YORUMLAR 13
  • Doğrucu Davud 4 saat önce Şikayet Et
    Kusura bakmayın ama siz pahalılığı önlemezseniz veya emekli ve dar gelirliyi kollamazsanız chpkk İslam Vatan Millet düşmanlığına rağmen iktidara gelir bu da Türkiyenin sonu olur maalesef ?!
    Cevapla
  • Emekliler 4 saat önce Şikayet Et
    Muhteremler... Ben emekli bir memurum ve ufak bir yorumda bulunayım şu an toplum özellikle emekliler büyük bir özveri ile geçinmeye çalışıyor. Vatan hepimizin eyvallah ama çok büyük bir tepki ile karşı karşıyasısınız. 7-8 emekli arkadaşız aynı düşüncedeyiz. Sabrın da bir sınırı var. Saygılar.
    Cevapla
  • abdulkadir 4 saat önce Şikayet Et
    Yeni enerji iyi gelir inşallah.
    Cevapla
  • Emekli 5 saat önce Şikayet Et
    Elektirike yuzde 25 zamm
    Cevapla
  • Türkiye sevdalısı 5 saat önce Şikayet Et
    Başta en çok karbon salınımı yapan ülkelerden olan ABD bu Paris iklim anlaşmasında çıkmasına rağmen Hala bu anlaşmayı REDDETMEKTEN niye geri duruyorsunuz bi açıklamanız var mı bu konuda duymak istiyoruz REDDEKTİK BİZDE ÜLKE OLARAK DIYE
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
DİĞER HABERLER
 Sevil Akdağ,  Elif Kırav’ı öldürmüştü! İşte cinayetin fitilini ateşleyen olay
Korkunç olay! Kayıp helikopter pilotu başına poşet geçirilmiş halde ölü bulundu