Erdoğan'dan valilere 29 Mart talimatı
Valiler Toplantısı'nda konuşan Başbakan Erdoğan, 29 Mart yerel seçimlerine ilişkin, ''Halkımızın hür iradesiyle emniyet içinde, huzur içinde oy vermeleri için ne gerekiyorsa onu yapmalıyız'' dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 29 Mart yerel seçimlerine ilişkin, ''Halkımızın hür iradesiyle emniyet içinde, huzur içinde oy vermeleri için ne gerekiyorsa onu yapmalıyız'' dedi.
Başbakan Erdoğan, İçişleri Bakanlığında düzenlenen Valiler Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, 29 Martta yerel seçimlere gidileceğini hatırlattı.
Erdoğan, yeni bir demokrasi sınavının başarıyla geçilmesini temenni ederek, Türkiye'nin bu konuda çok ciddi mesafeler alan bir ülke olduğunu söyledi. Erdoğan, ''Yani çok demokratım diyen ülkelerden evvelallah çok öndeyiz. Özellikle seçimler noktasında çok öndeyiz. İstiyoruz ki daha ileri bir konuma gelelim'' diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, seçimlerle ilgili çalışmaların Yüksek Seçim Kurulu tarafından yürütüldüğünü anımsatarak, şunları kaydetti:
''Ağırlıklı olarak Yüksek Seçim Kurulu'nda ancak mülki ve idari amirlerin öncelikli görevi seçim güvenliğini sağlamaktır. Sıkıntısız bir seçim süreci yaşanmasını sağlamaktır. Ülke genelinde seçimlerin huzur ve sükunet içerisinde yapılması için her türlü tedbiri ilgili makamlarımız alıyor. Bu noktada valilerimizin ve emniyet müdürlerimizin de tam bir hassasiyet içerisinde olmalarını önemle rica ediyorum.
Halkımızın hür iradesiyle emniyet içinde, huzur içinde oy vermeleri için ne gerekiyorsa onu yapmalıyız. Yani tehdit altında bir seçim atmosferine asla müsaade etmemeliyiz. Zira bu ülkenin, bu devletin bir istihbarat teşkilatı var. Bu istihbarat teşkilatıyla sizin uyumunuz çok çok önemli. Sizler burada iradenizi iyi kullanacak ve istihbarat örgütünden gerekli bilgileri bu noktada alacaksınız ve ona göre de gerekli müdahaleleri yeri geldiği zaman yapacaksınız. Çünkü bu, geçtiğimiz seçimlerde hep yaşanan olaylar. Tehdit altında olan bölgelerimiz oldu, illerimiz oldu, ilçelerimiz oldu, köylerimiz oldu. Bu tehdit yaşandığı takdirde tabii ki insanlar normal olarak, sağlıklı bir irade, demokratik bir irade ortaya koyamıyorlar. Demokratik iradesini rahatlıkla ortaya koyduğu zaman çok daha net, çok daha şeffaf, çok daha berrak bir seçimi yaşama fırsatını bulacağız. Seçim sürecinin, propaganda sürecinin barış içinde, karşılıklı hoşgörü ve nezaket içinde geçmesi için tedbirlerimizi almalıyız. Sorunsuz, demokratik bir anlayış, demokratik bir şölen havasında seçimlerin yapılması için valilerimiz başta olmak üzere ilgili tüm arkadaşlarımız inanıyorum ki canla başla çalışacaklardır.''
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'de 10 yıllar boyunca bir çok alanın ihmaline zemin hazırlayan en önemli sebeplerden birinin ''halkla temasın siyasetçiye bırakılması ve bürokrasinin ise halkla iletişimi koparması'' olduğunu bildirdi.
Erdoğan,''Yıllar boyunca bürokrasi ile halk arasındaki makas açılmış ve bürokrasi kendisini halkın çok çok üzerinde görmeye başlamış, halk da bürokrasiyi ulaşılamaz bir makam olarak algılamaya başlamıştır'' dedi.
''81 ilin en yüksek mülki idare amirleri olarak omuzlarınızda ağır sorumluluk taşıyorsunuz'' diyen Başbakan Erdoğan, valilere şöyle seslendi:
''Şehirlerimizin her türlü sorunuyla baş etmek, şehirlerimizi mamur hale getirmek için büyük özveriyle çalışıyorsunuz. Özellikle son yıllarda şehirlerimizin geçmişte ziyadesiyle ihmal edilmiş meselelerini telafi etmek için yoğun mesai içinde olduğunuzu da biliyoruz. Son dönemde şehirlerimiz çok hızlı bir şekilde gelişiyor ve değişiyor. Şehirlerimizin kalkınması, temel sorunlarını aşması, yaşam standartlarını yükseltmesi için her alanda önemli gelişmelere şahit oluyoruz. Şehirlerimiz arasındaki gelişmişlik farkı giderek azalıyor. Marka şehirlerimizin sayısı giderek artıyor, şehirlerimizin imkan ve potansiyeli harekete geçiriliyor.''
-''ŞEFKAT DOLU YÜREĞİ...''-
Erdoğan, bu hızlı gelişimden memnuniyet duyduklarını belirterek, şunları söyledi:
''Bu gelişim ve değişimin en büyük aracısı olarak valilerimizle ve kaymakamlarımızla elbette gurur duyuyoruz. 6 yıl boyunca sizlerle yaptığımız toplantılarda her fırsatta dile getiriyorum. Biz illerimizde, şehirle bütünleşmiş, halkla iletişim kurmuş, kaynaşmış her an halkın içinde olan, her an yatırımları, projeleri yakından takip eden, sorunlara çözüm üretmenin gayreti içerisinde olan valiler, idareciler görmek istiyoruz. Biz valilerimizi şehirlerimizde devletin tebessüm eden yüzü, şefkat dolu yüreği, kucaklayıcı, sahiplenici, koruyucu eli olarak görmek istiyoruz. Valilerimizi ulaşılamaz makamlarında değil mezrada, köyde ilçede görmek, şehrin içinde halkla muhabbet ederken sorunlarını dinlerken görmek istiyoruz. Bu şekilde çalışan valilerimizi gördükçe halkımızın memnuniyetini gördükçe bizler de memnun oluyoruz.
Bu ülkenin Başbakanı, Bakanı hiçbir kompleks hissetmeden hiçbir çekincesi tereddütü olmadan ülkemizin karış karış geziyorsa her bir şehrimizin valisi de ilini karış karış gezecektir. Eğer yönetimden anladığımız halkımızın derdine derman olmaksa halkımızla mutlak suretle kaynaşmak zorundayız. Biz, yöneticiliği makam mevki, millete efendilik etme yeri olarak görmüyoruz. Tam aksine millete hizmet etme ve milletin gönlünde yer edinme uğraşı olarak görüyoruz. Türkiye'de 10 yıllar boyunca bir çok alanın ihmaline zemin hazırlayan en önemli sebeplerden biri halkla temasın siyasetçiye bırakılması, bürokrasinin ise halkla iletişimini koparmasıdır. Yıllar boyunca bürokrasi ile halk arasındaki makas açılmış ve bürokrasi kendisini halkın çok çok üzerinde kendini görmeye başlamış, halk da bürokrasiyi ulaşılamaz bir makam olarak algılamaya başlamıştır. Önceki dönemlerde siyasetçiler de halkı seçimden seçime hatırlamaya başlayınca adeta milletimiz bir yalnızlığa itilmiştir. ''
Başbakan Erdoğan, Şeyh Edebali'nin, Osman Gazi'ye yapmış olduğu 'İnsanı yaşat ki devlet yaşasın' nasihatını hatırlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Devlet bizatihi milletin ta kendisidir ve millete aittir. Devlet millete hizmet için vardır. Yük olmak için değil. Devlet, milletten, millet, devletten gayri değerlendirilirse o zaman mesafe açılır ve yeni yeni sorunlar doğar. Son dönemde tüm yönetim kademelerinin halkımıza yaklaştığı, halkımızla kaynaştığı bir dönem yaşıyoruz. Artık masa başından yönetim devri sona ermiştir. Her kademedeki yönetici arkadaşımız arazideki durumu hissederek, yaşayarak süreci götürmeye çalışmalıdır. Ancak bu yolda katedeceğimiz çok mesafe olduğunu da belirtmek durumundayım. Katılımcı demokrasi işi sadece siyasetçilerin işi değildir, sizlerin de işi.''
''TİCARET RİSKTİR, SİYASET RİSKTİR. RİSKİ OLMAYAN BİR ALAN VAR MI? AMA O RİSKİ GÖZE ALIRSAN NETİCEYİ YAKALARSIN''
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, riski olmayan hiç bir şey bulunmadığını belirterek, ''Ticaret risktir, siyaset risktir. Riski olmayan bir alan var mı? Ama o riski göze alırsan neticeyi yakalarsın'' dedi.ATALAY: (TERÖRLE MÜCADELE) YENİ YAPILANMAYLA İLGİLİ BAKANLIĞIMIZDAKİ ÇALIŞMA TAMAMLANMIŞTIR
Erdoğan, İçişleri Bakanlığı Toplantı Salonu'nda gerçekleştirilen İl Valileri Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, son yıllarda devlet millet kaynaşmasını sağlamak noktasında önemli mesafeler aldıklarını söyledi.
Başbakan Erdoğan, çok farklı hizmet anlayışlarını şehirlere taşıdıklarını ifade ederek,''Bu gün artık sadece Türkiye genelinde değil, dünya genelinde marka şehirler oluşturmanın çabası içindeyiz'' dedi.
6 yıl önce hükümeti devraldıklarını anımsatan Erdoğan, ''Yolu olmayan, suyu olmayan köylerimizi gördük. Belediyelerimizin su sorununun çözülmediğini, şehirlerimizde durgunluk yaşanmaya başlandığını gördük. Altyapı, asayiş, çevre, eğitim sorunları çözüm bekliyordu. 'Bunu kabul edemeyiz' dedik'' diye konuştu.
''Valilerimizden bir ricam var'' diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bu, temel hizmet alanlarında yatırımları yakından takip etmeleri ve kurumlar arası koordinasyonu sağlamalarıdır. Özellikle yatırımlar için yer temini konusunda özel çaba bir gerekiyor. Geçen yıl da burada yaptığım konuşmada söyledim,. 'Şu duble yollar konusunda biz bir devrim yaşıyoruz. Bir sıçramanın içindeyiz. Şurada 79 yıl içinde yapılan duble yol miktarı 6 bin kilometre. Ama bizim hedefimiz 15 bin kilometre bunun üzerine ilave etmek. Fakat, bir yıl içerisinde yapabildiğimiz maalesef duble yol, ne yazık ki 169 kilometre. Bu tabii çok düşük ve beklediğimiz miktar bu değil. Aslında çalışma başlatılan yol 1450 kilometre. Ama yapılan bu kadar, böyle mi olmalıydı? Hayır... Biz ne dedik bir birleşik araç parkıyla hangi bakanlık olursa olsun, bunu sizler koordine edeceksiniz ve bu işe süratle gireceksiniz.''
-''MENDERES VE VATAN CADDESİ''-
''Yol medeniyettir'' dediklerini anımsatan Erdoğan, şunları söyledi:
''Her bakanlığın aracını alarak bunları araziye süreceğiz. Hatta hatta, duble yolu da aşıyoruz, 'Hazineye ait olan yerlerde yolları 3 gidişli, üç gelişli yollar yapacağız' dedik. Niye? Türkiye modernleşiyor, kardeşlerim. Bakın artık İstanbul'da her gün 600, 700 araç trafiğe çıkıyor. Böyle bir noktada siz mevcut yollarınızla böyle bir talebe cevap verebilir misiniz? Veremezsiniz. Ne yapacaksınız? Bir taraftan toplu taşım imkanları ve yeni imkanlar arayacaksınız. Bugün rahat gibi görünen illerimiz de kesin şimdi söylüyorum, yarın bu sıkıntıları yaşayacaktır. Rahmetli Menderes İstanbul Vatan Caddesi'ni yaptığında kendisiyle herkes dalga geçmişti. Denmişti ki 'Havaalanı mı yapıyorsunuz?' Ama şimdi o Vatan Caddesi tıkanıyor. Çünkü medenileştikçe satın alma gücü arttıkça ne yapacak, tabii araç alacak. İşte şimdi bu hızla artmaya başlamıştır.''
Bölünmüş yol projesinin şahsi projesi olduğunu ifade eden Erdoğan, ''(Biz bölünmüş yollarla Türkiye’de bir ilki gerçekleştireceğiz) dedik'' diye konuştu.
Erdoğan, trafik kazalarında verilen kayıpların, savaşlarda verilmediğini kaydederek, ''Son Gazze olayı ortada. Biz de 1 yıllık rakamları çıkartalım, inanın Gazze'deki rakamlara ulaşır, daha fazlasını da görürüz. Bunları yaşamak istemiyoruz. Niye oluyor, altyapıdaki zaaftan oluyor. Niye oluyor, alkollü araç kullanmaktan oluyor. Bütün bunları ne yapacağız aşmamız lazım. Trafik denetimi sağlam yapıldığı, altyapı yenilendiği zaman ve araç sürücüleri kurallara uyduğu zaman bu zayiatı çok çok minimize ederiz ve ağlayan üzülen aile sayısı da düşer. Aynı şekilde hava, deniz yolu taşımacılığında önemli atılımlarımız var.''
-''HAYAT RİSKTİR''-
''Bazı valilerimiz çok etkin çalışıyor'' diyen Erdoğan, valilere şöyle seslendi:
''Şunu çok açık net söyleyeyim. Bazen deniyor ki ‘şurada risk var’ arkadaşlar bakın şunu göreceğiz. Bir defa hayat risktir. Riski olmayan hiçbir şey yoktur. Yolda giderken ayağın takılır düşersin, ebediyete intikal edersin. Sen risksiz yürüyordun ama bu oldu. Ticaret risktir, siyaset risktir. Riski olmayan bir alan var mı? Ama o riski göze alırsan neticeyi yakalarsın. Şimdi burada öyle şeyler oluyor ki... Basit bir örnek vereceğim. Diyorlar ki (ihaleler yüzde 10 ödenek olması lazım ki yapılsın), bakın bu bir bahane. Buna bakılmadan ihaleyi rahatlıkla yaparsınız. Burada sizin yetkileriniz var. Bunu rahatlıkla kullanırsınız. İş yapmamız için süratle mesafe almanız lazım. Bu mesafe alınır çünkü sizin bu paralarınız gelmez diye bir şey yok. Bugüne kadar ne gelmedi. Hiçbir dönem görülmeyen imkanlar bu dönemde sağlandı. Bir ay önce gelecekse bir ay sonra gelir. Ama geliyor. Niye çünkü buna inanmış olan bir iktidar var.''
-KAMULAŞTIRMA-
Kamulaştırma işlemleri konusuna da değinen Erdoğan, şunları söyledi:
''Kamulaştırma işlemleri tamamlanmadan çalışmaya başlamakta isteksiz davranan valiler var. Bir yerin kamulaştırma kararı verilir. Bedeli ortaya konulur, yatırılır. Karşı taraf itiraz eder şudur, budur. Yola çıkacağız. Niye, bunu biz kim için yapıyoruz. Şahsımız için mi yapıyoruz, yok. Halkımız için yapıyoruz. Oradan yol geçmesi gerekiyorsa bunu geçireceğiz. Niye, çünkü halkımız için yapıyoruz. Onların malına mülküne zarar değil tam aksine değer kazandırıyoruz. Dün değersiz olan malı değer kazanıyor. Bunun farkında olmayan vatandaş da var ama sonradan anlıyor, teşekkür ediyor ama iş işten geçiyor. Bakıyorsunuz orada aylarımızı kaybediyoruz. Anlatacağız, ikna yollarını arayacağız. Ama bir taraftan da mesafe alacağız. Türkiye bu mesafeyi süratle almak zorundadır. Vatandaşımızın aradığı şehirleri yakalayacağız.
(Taş ocakları noktasında sıkıntılarımız var)... Değerli arkadaşlarımız nerede sıkıntılarınız varsa nerede takılıyorsanız lütfen hemen bakanı telefonla arayın, buralara filan gelmeyin. Burada işleri biz yürütürüz. Oradaki koordinasyonu siz sağlayacaksınız, yetki sizdedir. Donatılmış yetkileriniz var. Yeter ki biz o yollarımızı yapalım. O köydeki vatandaşımız bizim. Yolu olmayan bir insan kalmasın. (Mezra, 10 aile var efendim işte, 10 aileye de bir yol mu götürelim)... Eğer orada yaşam varsa, 10 değil 1 aile olsa biz oraya ulaşacağız. Devlet bunun için var.''
Başbakan Erdoğan, daha sonra yeni atanan valilerle bir araya geldi.
İçişleri Bakanı Beşir Atalay, terörle mücadelenin bütün boyutlarıyla koordinesi için yeni bir yapı oluşturulmasıyla ilgili bakanlığındaki çalışmanın tamamlandığını bildirdi.
Atalay, İçişleri Bakanlığı'nda düzenlenen Valiler Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Türkiye'nin milli birlik ve bütünlüğüne, huzur ve güven ortamına, ekonomik ve sosyal gelişmesine kasteden bölücü terörle mücadeleye siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel boyutlarıyla en üst düzeyde kararlılıkla devam ettiğini belirtti.
Terörle mücadelenin bütün boyutlarıyla koordinesi için yeni bir yapı oluşturulmasında İçişleri Bakanlığına önemli bir görev verildiğini ifade eden Atalay, ''Bu yapılanmayla ilgili bakanlığımızdaki çalışma tamamlanmıştır. Bütün ilgili bakanlarımızın ve kurumlarımızın görüşlerini aldık. Bu konudaki bizim çalışmamız tamamdır'' dedi.
Atalay, toplantıda bulunan Başbakan Erdoğan'a da bu konuda bilgi arz ettiğini dile getirerek, ''Talimatınızla Terörle Mücadele Yüksek Kurulu'nun ilk toplantısında konu değerlendirilsin istediniz. Bakanlar Kurulundan tasarı olarak Meclis'e gönderilecektir'' diye konuştu.
"TÜM SUÇLARDA CİDDİ BİR DÜŞME SAĞLANMIŞ, HER TÜRLÜ ÇETEYLE MÜCADELEDE ÖNEMLİ BAŞARILAR ELDE EDİLMİŞTİR''
İçişleri Bakanı Beşir Atalay, ''Güvenlik alanında yürüttüğümüz projeli çalışmalarımızla kapkaç, hırsızlık gibi, asayiş ve sokak suçları başta olmak üzere tüm suçlarda ciddi bir düşme sağlanmış, her türlü çeteyle mücadelede önemli başarılar elde edilmiştir'' dedi.
İçişleri Bakanlığı'ndaki Valiler Toplantısı'nda yaptığı konuşmada Bakan Atalay, mülki idare sisteminin Türkiye için önemli bir yeri olduğunun bilindiğini ifade etti. Atalay, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ifade ettiği gibi valilerin, ''illerde işin pratik uygulaması ve Türkiye gerçeğini tanıyan en yüksek seviyede kamu görevlileri'' olduğunu söyledi.
Türk hukukunda il genel idaresinin başının vali, ilçe genel idaresinin başının kaymakam olduğunu hatırlatan Atalay, bu yönüyle kamu hizmetlerinin etkin ve verimli bir biçimde yürütülmesini sağlayan, il ve ilçenin ekonomik ve sosyal kalkınmasını düzenleyen vali ve kaymakamların ''kamu yönetiminin taşradaki itici gücü ve lokomotifi'' olduklarını belirtti.
Atalay, Başbakan Erdoğan'a hitaben, ''Bugün bu toplantımızda hem kendi çalışmalarımızı planlarken hem de sizin talimatlarınızı alacağız ve sizin bize vereceğiniz talimatları hem Bakanlık olarak hem valilerimiz olarak çok önemli görüyoruz'' diye konuştu. İki gün sürecek olan toplantının ilk gününü Bakanlık olarak kendilerinin değerlendireceğini ifade eden Atalay, bugün açılıştan sonra valilerle uzun bir toplantı yapacaklarını kaydetti. Atalay, ''Bizim valilerimize söylemek istediklerimiz var, onları dinleyeceğiz, onların bize söylemek istedikleri varsa sorular varsa cevaplayacağız'' dedi.
Bakan Atalay, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Orman, Çevre Bakanı Veysel Eroğlu, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler ve muhtemelen Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcı'nın da yarın valilerle kendi çalışma alanlarıyla ilgili konular çerçevesinde bir araya gelerek, görüşeceklerini bildirdi.
Böylece valilerin bir araya gelmesini değerlendirmiş olacaklarını belirten Atalay, ''Her bakanlığımızın valilerimizle şüphesiz işleri var. Ama her vesileyle onları Ankara'ya çağırmalarını da arzu etmiyoruz. Biz hepsini buraya davet etmişken valilerimizin burada bulunduğu sürede bakanlarımızla onları buluşturmaya gayret ediyoruz'' diye konuştu.
Hükümet olarak mülki idareye özel bir önem verdiklerine işaret eden Atalay, özlük hakları konusunda ciddi çalışmalar yaptıklarını, yerel yönetimlerin tamamına, il özel idarelerine büyük yetkiler verdiklerini, ciddi kaynak aktardıklarını anlattı. Atalay, bu anlamda hizmetlerin yerinde daha iyi yürütülmesi için hükümet olarak ellerinden gelen çabayı gösterdiklerini belirtti.
-GÜVENLİK HİZMETLERİ-
Bakanlık olarak merkez ve taşra teşkilatlarında üzerinde en çok durdukları ve önem verdikleri konuların başında vatandaşın huzur ve güvenliğinin sağlanmasının geldiğini dile getiren Atalay, valilerin de illerinde en önemli görevinin hiç şüphesiz halkın can ve mal güvenliğini sağlamak, emniyet ve asayişi temin etmek olduğunu vurguladı.
Atalay, ''Güvenlik hizmetleri kapsamında bir yandan suç işlenmesini önleyici tedbirlere ağırlık verirken, öte yandan güvenlik güçlerimizin nitelik ve niceliğini artırıcı tedbirler aldık ve almaya devam ediyoruz. Güvenlik alanında yürüttüğümüz projeli çalışmalarımızla kapkaç, hırsızlık gibi, asayiş ve sokak suçları başta olmak üzere tüm suçlarda ciddi bir düşme sağlanmış, her türlü çeteyle mücadelede önemli başarılar elde edilmiştir'' diye konuştu.
Bütün bu çalışmaları başarıyla yürüten emniyet, jandarma ve sahil güvenlik teşkilatlarına ve personel ile mülki amiri olan valilere teşekkür eden Atalay, toplantının devamında bu konunun değişik boyutlarının görüşüleceğini söyledi. Atalay, 81 ilin emniyet müdürlerini de toplantıya çağırdıklarını, yarın da emniyet müdürleriyle ülke genelindeki güvenlik sorunlarını değerlendirme imkanı bulacaklarını ve onlara da gerekli talimatları vereceklerini bildirdi.
-CEZAEVLERİNİN DIŞ GÜVENLİĞİNİN DEVRİ-
Başbakan Erdoğan'a hitap eden Atalay, konuşmasına şöyle devam etti:
''Bu arada bir hususu bilginize sunmak ve desteğinizi almak istiyoruz. Jandarmamızla ilgili bir konu. Şu anda cezaevlerimizin dış güvenliği jandarma tarafından sağlanmaktadır. Biz 2008 yılı başında bir karar vermiştik. Adalet Bakanlığımız ile de bu konuyu görüşmüştük. Zatıalinize arz edilmişti ve uygun bulmuştunuz. Adalet Bakanlığına ait olan cezaevlerinin dış güvenliğinin de Adalet Bakanlığına devri konusunda bir tasarı hazırlanmıştı. Bu tasarı şu anda TBMM'dedir. Bunun çabuklaştırılması bizim dileğimizdir. Çünkü burada yaklaşık 15 bin civarında jandarma tasarrufumuz olacak. Bunu diğer alanlarda değerlendireceğiz.''
Jandarmanın görev alanının oldukça geniş olduğunu vurgulayan Atalay, şu anda 35 bin köy ve 45 bin civarında da bağlı ve mezra kuruluşu bulunduğuna, bu geniş alanda jandarmanın hizmet verdiğine işaret etti. Türkiye coğrafyasının yaklaşık yüzde 92'sini oluşturan bu alanda daha yeterli hizmet vermek istediklerini belirten Atalay, cezaevlerindeki tasarrufun bu yönden önemli olduğunu dile getirdi. Atalay, ''Ben göreve başladığımda 94 ilçe sınırı içerisinde jandarma görev yapıyordu, bu bir yıl içerisinde bu ilçelerimizi polise devrettik. Şimdi yeni kurulan 43 ilçemiz var. Buralardaki devir işlemi devam ediyor'' dedi.
Atalay, MOBESE sisteminin bütün şehirlerde kurulması çalışmaların çok hızlı bir şekilde yürütüldüğünü ve 55 ilde tamamlandığını ifade etti.
Geçten yıl için MOBESE'siz il kalmayacağı yönünde bir hedef koyduklarını dile getiren Atalay, 15 ilin bu süreçte hedefi gerçekleştiremediğini, gecikme olan illerin valileri ile de bu konuyu görüşeceklerini belirtti.
MOBESE sisteminin 30 ilçede de kurulmakta olduğunu anlatan Atalay, bir kısmının faaliyete geçtiğini, bir kısmının da ihalesinin yapıldığını, özellikle büyük ilçelerde ve turistik ağırlığı olan ilçelerde de MOBESE sistemini hızla geliştirdiklerini söyledi.
Atalay, ''Bakanlık olarak önleyici güvenlik tedbirlerini öne aldık. Bu çerçevede de MOBESE'nin çok faydasını gördük. Bu konuyu biz de oldukça önemsiyoruz ve hızlı şekilde yürütmeye çalışıyoruz'' dedi.
-TERÖR ZARARLARININ TAZMİNİ-
Terörden kaynaklanan zararların tazmini konusundaki çalışmaların devam ettiğini dile getiren Atalay, Hükümet olarak 2004 yılında 5233 sayılı yasayı çıkardıklarını hatırlatarak, bu yasa çerçevesinde terörden zarar gören vatandaşların zararlarının hızlı bir şekilde karşılanmaya çalışıldığını söyledi.
Bu çerçevede terörden zarar görenlere 769 milyon TL ödeme yapıldığını ve 352 milyon TL ödenmesi gereken borç bulunduğunu belirten Atalay, 2009 bütçesine de bu konuda ödenek konulduğunu, ancak süreç içerisinde bu konuya yine ödenek aktarılmasını talep edeceklerini bildirdi.
Atalay, ''Ben valilerimizden de bu konuyu titiz ve adaletli yürütmelerini istirham ediyorum. Çünkü bu, çok sayıda vatandaşı da ilgilendiriyor. Pek çok kesim bunu takip ediyor. Avrupa Birliği takip ediyor. Biliyorsunuz bunun Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'yle de irtibatlı bir boyutu var. Bunun hassasiyetle yürütülmesini valilerimizden istiyorum'' dedi.
-YEREL YÖNETİMLER-
Hükümetleri döneminde belediyecilikte yapılan reform niteliğindeki düzenlemelerin yerel yönetimleri güçlendirdiğine dikkati çeken Atalay, mahalli müşterek hizmetlerin büyük kısmının yerel yönetimlere devredildiğini söyledi.
Hükümet Programı'nda ve Eylem Planı'nda yer alan yerel yönetimlere görevleriyle orantılı kaynak sağlanması konusunda da önemli bir adım atıldığını vurgulayan Atalay, 5779 Sayılı İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçeden Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkındaki Kanun ile il özel idarelerinin gelirlerinin yüzde 65 arttırıldığını bildirdi.
Bu artışın belediyelerden daha yüksek olduğunu dile getiren Atalay, bu kaynağın il genel yönetimi, il özel idareleri ve valiler için çok önemli olduğunu belirterek, ''Bu kaynak özellikle kırsal kesime götürülen hizmetlerde elimizi çok güçlendirmiştir'' dedi.
Atalay, Valilere seslenerek, ''Başbakanımız bu konuda çok kararlı. Yerel hizmetler yerinde ve çabuk karşılanmalıdır. Bunun için hem yetkiler yerel yöneticilerimize verilmeli hem daha fazla kaynak verilmelidir. Biz bunu yerine getiriyoruz, sizden de bunun karşılığını bekliyoruz'' diye konuştu.
Yerel yönetimler konusunda başlattıkları hızlı değişim ve dönüşüm sürecinin son ayağı olan Köy Kanunu üzerinde de çalıştıklarını anlatan Atalay, köy idarelerinin de günün şartlarına göre yeniden düzenlenmesi gerektiğini söyledi.
-İÇME SUYU-
İçme suyunun sağlıklı, kesintisiz ve standartlara uygun bir şekilde sunulmasının bir hükümet politikası olduğunu ifade eden Atalay, bu konunun titizlikle takip edildiğini dile getirdi.
Bakanlar Kurulu'nun bu konuda İçişleri Bakanı, Sağlık Bakanı ve Çevre ve Orman Bakanı'na talimat verdiğini hatırlatan Atalay, bu konuda organize olduklarını ve diğer iki bakanın görüşlerini de alarak valilere genelge gönderdiğini söyledi.
Atalay, ''Suyla ilgili konular Belediye Başkanlarımızın görevidir. Ama bu vatandaşlarımızın sağlığıyla çok yakın ilgili bir konudur. Valilerimiz de bu konuyu yakından denetleyeceklerdir'' dedi.
-İKİNCİ EL OTO GALERİLERİ-
Kent merkezlerinde dağınık durumda çalışan ikinci el oto galerilerinin bir taraftan çirkin görüntülere neden olurken, diğer taraftan can güvenliği açısından tehlikeler oluşturduğuna dikkati çeken Atalay, bu konuda genelgeler yayınladıklarını ve belediyelere görevler verdiklerini ancak belediyelerde istedikleri kadar hızlı bir çalışma olmadığını söyledi.
Şu ana kadar 15 ilde ikinci el oto alım satımının özel alanlarda organize edildiğini belirten Atalay, diğer bütün illerde mevcut sorunların devam ettiğini bu sebeple ikinci el oto galerileri konusunda valilere genelge gönderdiklerini bildirdi.
Bu konuyu önemsediklerini ve Haziran ayına kadar süre verdiklerini ifade eden Atalay, belediyelerin çalışmalarının yanı sıra valilerden de bu konuda özel bir ilgi beklediğini kaydetti.
-KÖYDES PROJESİ-
KÖYDES Projesi'nin hükümetin en önemli projelerinden birisi olduğunu ve proje için 2009 bütçesine de 500 milyon TL ödenek konulduğunu belirten Atalay, bu projede köye hizmet götürme konusunda öncelikli görevin kaymakamlarda olduğunu, valilerin bunu denetlediğini söyledi.
Atalay, proje çerçevesinde bugüne kadar 2005-2008 döneminde sağlanan toplam kaynağın 4.7 milyar TL olduğunu, 27 bin 578 yerleşim birimine içme suyu getirildiğini, 51 bin 228 kilometre stabilize yol yapıldığını, 63 bin 121 kilometre köy yolunun asfaltlandığını, 782 adet köprü yapıldığını bildirdi.
AK Parti hükümetleri olarak sosyal devlet ilkesini çok önemsediklerini dile getiren Atalay, sosyal yardımlara ve desteklere çok ağırlık verdiklerini söyledi.
Bu konunun dikkatli yürütülmesi ve adaletli olunması gerektiğini vurgulayan Atalay, AK Parti hükümetleri olarak bu konuya büyük kaynak ayırdıklarını, bu kaynağın iyi kullanılması gerektiğini kaydetti.
Atalay, valilerden, yardımların gerçek ihtiyaç sahiplerine ulaştırılmasını, iş edindirme ve proje destekleri gibi kalıcı yardımlara ağırlık verilmesini istedi.
-SEÇİM GÜVENLİĞİ-
Bugünkü valiler toplantısında ve yarın emniyet müdürleri ile yapılacak toplantıda seçim güvenliği üzerinde de duracaklarını belirten Atalay, valilere seslenerek, ''Yaklaşan genel seçimlerin ülkemizin her köşesinde huzur ve güven içerisinde, tartışmasız, nizasız yapılmasını sağlamak için şimdiden tedbirleri almaya başlayınız'' dedi.
Bu konudaki genelgeyi dün gönderdiğini ifade eden Atalay, valilerden bütün konularda dirayetli yönetim beklediklerini kaydetti.
-
serdar saci 15 yıl önce Şikayet Etdevamı. devlet artık ulasılmaz degil aksine devlet zaten bunu istiyor DEVLETİ MİLETİ UGRUNDA CANINI VERMEK BENIM İÇİN SİMDİ DAHA GUZEL istedigimde buydu ugrunda seve seve öle bilecegim kocaman bir AİLE olmak budur işte emegi gecen butun aile bireylerine selamlarBeğen
-
serdar saci 15 yıl önce Şikayet Etuygunluk zinciri. s a başbakan bakanlarına bakanlar mılet vekiline milet vekileri valilere valiler beledyelilere beledyede muhtarlıklara tam bir uyum içinde.aylık istişare toplantıları tum konulara yakından takip devlet idaresi negüzel herkesin herkesten haberi var ordu asli görevine dönuyor sivilde kendi görevine dönuyor YA BU ZİNCİRE UYACAKSIN YADA ENZAYIF HALKA OLARAK KOPUP GİDECEKSİN devlet hakında pisikolojim bozulmustu ulasamaz sanmıstık meyerse biz onları bizi kucaklasınlar diye iç içe olalım diye secmiştikBeğen
-
Ahmet Kemal 15 yıl önce Şikayet Etbu çok başlı yönetim oldukça hiç birşey değişmez. vali mi, belediye başkanı mı, il özel idaresi genel sekreteri mi... bunların hangisi ilin en sorumlusu.. mülki idare sisteminde acilen ve süratle reforma ihtiyaç vardır... vali ve kaymakamlar kendilerini her zaman hükümetin üstünde görmüşlerdir. halkın üstünde görmüşlerdir. bu değişmez. o yüzden makamlarına kapanmaktan başka çareleri yok.Beğen