İşsizlik psikolojisiyle mücadele edebilirsiniz!
İnsanın başına gelebilecek en kötü durumlardan biri olarak tanımlanan işsizlik, bireyin ruh haline de zarar veriyor. Çünkü bir insanın yaşadığı ortamda belli beklentileri karşılayabilmesi mesleki işlevselliğiyle doğru orantılı.
İnsanlar en temel ihtiyaçlarını ve beli başlı hobilerini gerçekleştirmek için çalışır. İş hayatı insana temel ihtiyaçlarını karşılamanın yanında sosyal bir çevre ve önem de kazandırır. Bu yüzden kişinin kendine uygun bir iş arayış süreci çoğu zaman sancılı geçer.
Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç.Dr. Uğur Hatıloğlu, işsiz ya da iş arayan bireylerin davranışlarıyla ilgili önemli bilgiler veriyor. Hatıloğlu, bu iş arama sürecinde tüm aile fertlerine düşen görevler konusunda da önemli ipuçları veriyor.
Bireylerin sorumluluklarının bekar ve evlilik durumlarına göre değiştiğinin altını çizen Hatıloğlu, "Eğer kişinin bakmak veya yardım etmekle yükümlü olduğu bir ailesi varsa, bu durum işinde devamlılığı ve başarma ihtiyacını beraberinde getirir. Bu durumdaki bir yetişkinin bir işi yoksa veya mesleki işlevselliği düşükse zamanla hayatın getirdiği zorunluluk ve sorumlulukların yapılamamasıyla kişinin sosyal destek mekanizmaları, stresle baş etme kapasitesi ve yolları, kişilik özellikleri gibi değişkenlere bağlı olarak işsiz bireylerde farklı psikiyatrik bozukluklar gelişebilir. En sık görülen bozukluklardan biri depresif bozukluktur." Diye konuştu.
Kendini beceriksizlik ve yeteneksizlikle suçlayabilir
Hatıloğlu işsiz bireylerin ruh hali konusunda şu bilgileri verdi;
"Kişi kendini günün büyük çoğunluğunda moralsiz ya da kaygılı hisseder. Gelecek kaygısı ve işlerini nasıl düzene sokacağıyla ilgili sürekli düşünmeye başlar. Bunlara ikincil olarak da iştah, uyku, dikkat, bellek problemleri ortaya çıkabilir. Zamanla hayata karşı istek ve ilgi kaybı ile enerjide azalma gözlenebilir.
Kişi kendini beceriksizlik, yetersizlikle aşırı biçimde suçlayabilir. Bunlar kişinin kişiler arası, aile içi işlevselliğini de etkilemeye başlayıp en az iki hafta boyunca nerdeyse her gün oluyorsa depresif bozukluk açısından kişinin değerlendirilmesi gerekir. Bazen de kişinin kaygıları daha yoğun şekilde artıp günlük etkinliklerle bile yapamayacağına ya da yanlış yapacağına dair kaygılar oluşabilir. Yine bu durumda da kişinin kaygı bozuklukları açısından değerlendirilmesi gerekebilir. Bu iki durum iç içe gözükebileceği gibi farklı belirtiler ve durumlar da kişilerde gözlenebilir. "
İşsizlere nasıl davranılmalı?
Hatıloğlu işsiz ya da iş arayan bireylere yaklaşımda dikkat edilmesi gereken konular hakkından şunları söyledi;
"İşsiz insanlara genelde takınılan tutum ilk etapta destek vermek olsa da zamanla bu ne yazık ki veryansın etmeye, kişiyi zorlamaya dönüşebilmektedir. Bu süreçte iş başvurusu reddi, başvurulara geri dönüş olmaması gibi durumlar sonrasında dahi destek verilmeye devam edilmesi gerekir. Çünkü iş arayan insanlar zaman geçtikçe doğal olarak umutsuzluk ve karamsarlığa düşebilmektedir. Bu süreçte olumsuz tepkiler, beceriksizle suçlanmak kişinin motivasyonunu azaltıp iş bulma şansını daha da aşağı çekebilir. Eğer bahsedilen belirtiler varsa kişinin zamanla iş aramaya karşı isteği de azalacağından kişi iş aramaktan vazgeçebilir, hayattan elini ayağını çekebilir. Yani kişi bir yandan iş bulmak isterken bir yandan enerji ve istek kaybı nedeniyle iş arayamaz. Bu tip durumlarda, genel işlevsellikte düşüşlerde ve kişide daha önce olmayan belirtilerin gözlenmesiyle bir profesyonelden yardım almaksa en doğrusudur."