Bir Kırımlının hatıra defterinden Kırım

Birinci Dünya Savaşı sonunda Doğu cephesinin kapanmasının ardından Kırım Bolşevik işgaliyle karşı karşıya kalmıştır.

Bir Kırımlının hatıra defterinden Kırım
Bir Kırımlının hatıra defterinden Kırım
GİRİŞ 10.04.2014 09:16 GÜNCELLEME 10.04.2014 10:43

Birinci Dünya Harbi'ne İtilaf Devletleri safında katılan Rusya'da Ekim 1917'de yaşanan Bolşevik (Ekim) Devrimi ve ardından yapılan Brest-Litovsk Anlaşması ile Rusya için harp biter. Doğu Cephesi kapanmıştır. Fakat bu sefer, başta Kırımlılar olmak üzere Rusya dâhilindeki Müslümanlar Bolşevik tehlikesi ile karşı karşıya kalırlar.

Tam da bu tarihlerde, ihtilalden 3-4 ay sonra; henüz Büyük Cihan Savaşı'nı noktalamamış olan Osmanlı payitahtı İstanbul'daki bir Kırımlı, memleketine gitme fırsatı bulur. Olup bitenden az-çok haberdardır ama yaşananlara bizzat şahit olunca, Kırım Mecmuası'nda rastladığımız aşağıdaki satırları hatıra defterine yazmadan edemez... Yedi Kıta dergisinden Kemal Erkan 'Bir Kırımlının Hatıra Defterinden-1918' adlı bir makale yayınladı. Günümüzde Kırım'ın Rusya'ya ilhakını ve süreci anlamak için çok önemli bir hatıra olan bu mektup tarihin ışığında geleceği anlamak açısından mühim bir belge...

KIRIM BOLŞEVİK İŞGALİNDE

Bir Kırımlının Hatıra Defterinden: 8 Mart 1918

Asırlardır hüküm süren Rus çarlığının yıkıldığını herkes gibi ben de gazetelerde okuyor ve günden güne değişen, devrilen hükûmetlerin, dağılan Rus ordularının halini bir türlü idrak edemiyordum. Son zamanlarda Bolşeviklerin yaptıkları zulümlere dair okuduğum kısa ve manidar telgraf haberlerinin sebep olduğu endişeler altında ezilirken talih bana güler yüz gösterdi. Artık benim için Kırım'a gitmek mümkündü. Beni sinesinde taşıyan vapurda bütün bunlar zihnimi kurcalarken hayalimde Kırım'ın o güzel, şirin yalıları, kayaları, parkları, sarayları, köşkleri, bağları, bahçeleri, altın aşlık yetiştiren tarlaları, çiftlikleri resmi geçit yapıyor ve bu latif memlekette bu kadar vahşetlerin yaşandığına bir türlü inanamıyordum.

Bir Rus torpidosu bizi, bütün dünyaya büyük bir inkılâp geçirdiğini anlatan al bayrağıyla karşıladı. Vapurumuzun etrafında birkaç devir çizdikten ve birtakım talimat verdikten sonra önümüze düşerek yoluna devam etti. Artık biz de onun köpüklü izlerini takip ediyorduk. Birkaç saat sonra Kırım dağlarının karlı tepeleri bizi kendisine doğru çekiyor ve lisân-ı hâliyle dertlerini, kederlerini anlatıyordu. Osmanlı Türklerinin en büyük hakanlarına konaklık vazifesini görmüş olan Kefe şehrinin limanına girerken uzaktan iskele üzerinde bir insan kalabalığının bizi kırmızı, siyah bayraklar ile karşılamaya koştuğu müşahede olunuyordu.

Vapurumuz iskeleye yanaşmadan bir kaç motor, karantina memurlarını getirdi. Bunların vazifeleri bittikten sonra dost olmuştuk. Karantina doktoruna buraya geldiğimizden memnun olduğumu söylediğim vakit: "Evet, biraz sonra ne gibi vahşetlerin, rezaletlerin cereyan etmekte olduğunu anlayacaksınız." cevâbını verdi. Ben artık ilk muhatabımın cevabına ne diyeceğimi şaşırarak iskele üzerinde toplanan ve içlerinde insana benzeyen birisinin bulunmadığı iyiden iyiye fark olunan kalabalığa bakıyorum. Nihayet vapurumuz iskeleye yanaştı. Heyecanlı nutuklara başlandı. İki üç saat devam eden ve muhtelif cemiyetler namına konuşan hatiplerin maksadı hep birdi. Terbiye ve tahsilden mahrum bu insan kitlelerinin nutuklarını sonuna kadar dinledikten sonra şerefimize verilen ziyafete gittik. Bir kaç saat devam eden ziyafette aynı nutuklar, aynı nakarat tekrar edildi. Fakat bu defa, bu nutukları irad edenlerin simalarında, söylediklerine kendilerinin de inandıklarını gösterecek bir işaret görülmüyordu.

BOLŞEVİKLERİN VAHŞİ KATLİAMI

Hakikaten en son Rus inkılabının insanî ve medenî şekil diye ortaya attıkları nazariyeler, baldırı çıplaklar ve ayak takımları arasında umumiyetle çığırından çıkmış, yıkıcı ve öldürücü bir hal almıştı. Bütün bir memleketin büyük bir anarşi içinde yuvarlandığını anlamama vesile olan şu ziyafetin sonunda vedalaşarak ayrıldık. Bu birkaç saatlik temas bize birkaç asırlık hakikatler öğretti. Ziyafeti takip eden günlerde her sınıf halk ile görüşmeden çıkardığımız neticeler bizi dehşetlere düşürdü. Bolşevik denilen bu ayak takımının vahşet ve fecayi'i o kadar hadden aşmış ki tasavvuru tüyleri ürpertiyor. Adam öldürmek yeni âdet yerine geçmiş. Ele geçen zâbitler, zengin ve ruhanî sınıf ya telef edilmiş veya akla gelmedik birçok mezâlim ve vahşete uğratılmıştır. Meselâ Sivastopol'da bir günde 150 zâbitin kurşuna dizildikten sonra ayaklarına demir bağlanarak denize atıldıklarını, o vahşetleri yapanların bizzât kendilerinden dinledik. Kırım gazetelerinde okuduğuma nazaran Kırım'ın zengin ve eşrâfından şehid edilenlerin adedi yüzlere ulaşmıştır. Bolşeviklerle yedi gün devam eden Yalta muharebelerinde torpido muhribinin mermilerinden kurtulmak için dağlara kaçan birçok İslâm kadınları, zavallı yavrucakları kucaklarında olduğu halde donarak ölmüşlerdir.

ERMENİ ÇETELERİNİN İNSANLIK DIŞI HALLERİ

Erzurum tarafından firar ederek Kırım'a gelen Ermeni çetelerinin döküntülerinin de yaptıkları vahşeti, genç kadınların ırz ve nâmûslarına taaruzlarını söylemeden geçemeyeceğim. Kendisine büyük bir emel ile gittiğim güzel ve zavallı vatanımı bu halde gördüm. Gözlerimde yaş, göğsümde intikam ateşleri yana yana döndüm.

SOVYET RUSYA'NIN İŞGALİYLE SEFALET YILLARI

Yüz elli sene evvel istiklâlini kaybetmiş ve bugün artık esaret zincirlerini kırmış olan Kırım'ın Gökbayrağı ilk defa olarak Hariciye ve Harbiye Müdürü Cafer Seyyid Ahmed Bey'in Dersaadet'ten dönüşü münasebetiyle resmen bir geminin direğine çekilmiştir. Fotoğrafımız, bayrağı çeken bahriyelinin hareketlerini tamamen göstermektedir... Kırım'ın istiklâlini kazanması ve bayrağın çekilme anı tam bir kıymet-i tarihiyeyi hâiz olduğundan bunu tesbit için yukarıdaki fotoğrafı hususi bir şekilde mecmuamız için aldırdık." Yukarıdaki metin 30 Mayıs 1918 tarihli Kırım Mecmuası'na, fotoğraf alt yazısı olarak derc edilmiş. Evet, Kırım Türkleri 1917 sonunda Rusya'nın Bolşevik İhtilali'yle savaş dışı kalmasından sonra istiklâllerini ilan etmişler, yüz elli yıl sonra bağımsızlığı yeniden yaşamışlardı. Hatta Kırımlılar Cemiyeti aynı mecmuada, Osmanlı Devleti ve müttefiki Almanya'ya bir teşekkürname metni de yayınladı. Ama bu sevinçleri uzun sürmedi ve üç-dört yıl içinde Kırım, muhtar Sovyet cumhuriyetlerinden biri haline getirildi. Üstelik pek çok Kırımlının bu sırada Sibirya'ya ve Orta Asya içlerine sürülmesiyle 1950'lere kadar devam edecek olan sefalet yılları başlamış oldu...

Nebi Kuku (Kırım Mecmuası, S2, s. 34-35)

KIRIM'IN 150 YILLIK ESARETİ SONA ERECEK Mİ?

Yüz elli sene evvel istiklâlini kaybetmiş ve bugün artık esaret zincirlerini kırmış olan Kırım'ın Gökbayrağı ilk defa olarak Hariciye ve Harbiye Müdürü Cafer Seyyid Ahmed Bey'in Dersaadet'ten dönüşü münasebetiyle resmen bir geminin direğine çekilmiştir. Fotoğrafımız, bayrağı çeken bahriyelinin hareketlerini tamamen göstermektedir... Kırım'ın istiklâlini kazanması ve bayrağın çekilme anı tam bir kıymet-i tarihiyeyi hâiz olduğundan bunu tesbit için yukarıdaki fotoğrafı hususi bir şekilde mecmuamız için aldırdık."

Yukarıdaki metin 30 Mayıs 1918 tarihli Kırım Mecmuası'na, fotoğraf alt yazısı olarak derc edilmiş. Evet, Kırım Türkleri 1917 sonunda Rusya'nın Bolşevik İhtilali'yle savaş dışı kalmasından sonra istiklâllerini ilan etmişler, yüz elli yıl sonra bağımsızlığı yeniden yaşamışlardı. Hatta Kırımlılar Cemiyeti aynı mecmuada, Osmanlı Devleti ve müttefiki Almanya'ya bir teşekkürname metni de yayınladı. Ama bu sevinçleri uzun sürmedi ve üç-dört yıl içinde Kırım, muhtar Sovyet cumhuriyetlerinden biri haline getirildi. Üstelik pek çok Kırımlının bu sırada Sibirya'ya ve Orta Asya içlerine sürülmesiyle 1950'lere kadar devam edecek olan sefalet yılları başlamış oldu... Aynası

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL
DİĞER HABERLER
Yasa geçti, sorun bitmedi! Başıboş köpek, 6 yaşındaki çocuğu ağır yaraladı
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Mark Rutte’yi kabul etti