Siber güvenlik artık ülke ve kurumlar için dijital bir savaş alanına dönüştü

Dijitalleşmenin hızlı yaygınlaşması, beraberinde tüm dünyada siber güvenlik ihtiyacını da artırıyor. Türkiye’nin bu alanda güçlenmesi ise yerli oyuncuların gücüne bağlı.

Siber güvenlik artık ülke ve kurumlar için dijital bir savaş alanına dönüştü
Siber güvenlik artık ülke ve kurumlar için dijital bir savaş alanına dönüştü
GİRİŞ 24.02.2021 10:41 GÜNCELLEME 24.02.2021 10:41

Bilgisayar ağları, cihazlar ve bu cihazlardaki verilerin yetkisiz erişim ve saldırılara karşı korunması anlamına gelen siber güvenlik, internete bağlı milyarlarca cihaz ve kullanıcıları için hayati önem taşıyor.

Maddi ve manevi kayıplar başta olmak üzere, ciddi sonuçlar doğurabilen siber güvenlik açıklarına karşı, dünyada pek çok ülkenin harekete geçtiği görülüyor. Siber güvenliğin NATO tarafından kara, deniz, hava ve uzaydan sonra beşinci harp alanı olarak tanımlandığına dikkat çeken yerli siber güvenlik şirketi Berqnet Firewall Genel Müdürü Hakan Hintoğlu, Türkiye’deki siber güvenlik ekosistemine dair değerlendirmelerde bulundu.

Hintoğlu, “Siber güvenlik artık ülke ve kurumlar için dijital bir savaş alanına dönüştü. Zira siber güvenliğin olmadığı bir ortamda insan sağlığı, özel hayatın gizliliği, ticari ve ekonomik büyüme ve ulusal güvenliğin büyük tehdit altında olduğu yadsınamaz bir gerçek. Bu bağlamda, ulusal siber güvenliğimiz, bu alanda teknolojiler geliştiren yerli şirketlerimizin sayısı kadar sağlam olduğunu söylemek yanlış olmaz. Pazarda yerli ve milli çözümlerin hakimiyet kazanması için hem üretim hem tüketim tarafında teşviklerin olması ve insan kaynağı geliştirmeye yönelik faaliyetlerin artması çok büyük önem taşıyor.” dedi.

Türkiye siber güvenlik pazarı, olması gereken hacmin dörtte biri kadar

Türkiye’deki siber güvenlik pazarının yaklaşık 300 milyon dolarlık hacme sahip olduğunu belirten Hakan Hintoğlu, “Bu seviye, yazılım ve donanım çözümleri ile hizmetlere karşılık geliyor. Hizmetler dışında kalan pazarın %90’ı yabancı ürünlerin hakimiyetinde. Pazar, olması gereken hacmin ancak dörtte biri düzeyinde olduğu için yerli yatırıma daha fazla ihtiyaç duyuluyor. Dünya siber güvenlik pazarının lokomotifi konumundaki ülkelere baktığımızda ise çok sayıda şirket ve geniş çözüm yelpazesiyle büyük bir ekosistem oluşturduklarını görüyoruz.” ifadelerini kullandı.

Hintoğlu, benzer bir ekosistemin ülkemizde kurulması konusunda yürütülen çalışmalara da değindi: “Siber güvenlik teknolojilerinin geliştirilmesi ve dünyayla rekabet edebilmesi amacıyla 2017’de kurulan Türkiye Siber Güvenlik Kümelenmesi’nin faaliyetlerini çok önemsiyorum. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi tarafından hazırlanan Bilgi ve İletişim Güvenliği Rehberi’nin de hayli ufuk açıcı bir çalışma olduğuna inanıyorum. Rehberdeki 12 temel hedeften birincisi, yerli ve milli siber güvenlik ürünlerinin kullanımını teşvik ederek bu alanda üretim yapılmasının önünü açıyor. Yalnızca bu hedef bile çok önemli. Kamu otoritesinin desteği, büyük kurumlar, girişimciler ve STK’ların katkılarıyla siber güvenlikte dışa bağımlılıktan kurtulacağımıza inancım tam.”

KAYNAK: HABER7
YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL
DİĞER HABERLER
Bir milyon kişi katıldı: İşte yılın kelimesi!
Cüneyt Özdemir: Suriye'deki gelişmeler bizim muhalefeti delirtmiş