Marifetname'de cinsellik
250 yıldır popüler olan ve hâlâ en çok satan eserler arasında yer alan Erzurumlu İbrahim Hakkı’nın ölümsüz eseri Marifetname, modern bilim adamlarını şaşırtmayı sürdürüyor.

Bir çok yönü günümüzün bilimsel ve ilahiyat gerçekleri ışığında tartışılır hale gelmesine rağmen, döneminin bilim dünyası göz önüne alındığında çok önemli bir eser olan ve hâlâ içeriğiyle bilim dünyasını şaşırtamaş devam eden Marifetname'deki cinsellik konusunda Prof. Dr. Sabahattin Aydın, şaşkınlığınını şu makale ile dile getirdi:
Marifetname ve Cinsellik
Marifetname 18. Yüzyılda yazılmış 4 ciltten oluşan ansiklopedik bir kitaptır. Marifetname yazarı İbrahim Hakkı, 1703- 1780 yılları arasında Doğu Anadolu'da yaşamış bir bilim adamıdır. Doğumunu şu dizelerle anlatır. 'Hicretin tarihi bin yüz onbeş oldu ol bahar, / Kale'i Ahsen'de doğdu İbrahim Hakkı zar.'
Siirt'ten arabamızla yokuşu tırmanırken ülkenin böyle ücra köşesinde eğitim kurumları ile ünlü bir köye ulaşacağımızı doğrusu pek tahmin etmiyordum. Bu gün Siirt ilimize bağlı Aydınlar beldesinin, Tillo adı ile anıldığı devirlerde bir çok bilim adamının yetişmesine ev sahipliği yapmış olan bir eğitim yuvası olduğunu orada öğrendim. Babasının Erzurum'dan ayrılıp bilim öğrenmek üzere gittiği Tillo'da küçük yaşlarda eğitimine başlayan İsmail Hakkı, burada çok sayıda eser verme olanağını bulmuş. Bakın kendisi nasıl anlatıyor bu beldeyi:
'Erzurum'un güneydoğusunda ve ondan on günlük uzaklıkta 78 boylam, 37 enlem dereceleri arasında bulunan Siirt ilinin doğusunda ve ona iki saat uzaklıkta yüksek bir yerde, havası gayet güzel, meyveli ağaçları ve bahçeleri çok, kaynak suyu az, kuyu ve sarnıçları bol, 200 evli, çok sayıda dükkanlar, bir han ve bir hamamı, üç mescit ve bir camii olan Tillo.' (C.2, s.116)
Şimdi halkının bir kısmı terk etmiş bir köy görünümünde Aydınlar. Torunlarından biri evini müze haline getirerek, İbrahim Hakkı'nın çeşitli çalışma gereçlerini, ölçüm araçlarını ve el yazması kitaplarını sergiliyor. Orijinalinin bir cildini bu müze evde gördüğüm Marifetname'ye ilgim burada doğdu. Sayfalarında dolaştığım Marifetname ise sadeleştirilmiş, günümüz türkçesine aktarılmış nüshasından.
Birinci cilt evrenin yaradılışı, cennet ve cehennem, kıyamet konularında gününün din ve tasavvuf anlayışına ilişkin görüşlerle başlar. Ardından ruh-beden ilişkisi, organların bileşimi, kafa tası anatomisi, embriyoloji, koruyucu sağlık, beslenme ve mistisizmin benlik eğitimine ilişkin öncelikli konularını içerir.
İkinci cilt, Tanrı sevgisi ve Tanrı'ya ulaşmak için içsel eğitim yöntemlerinin tanıtımı ile başlar. Görgü kuralları, eğitici-öğrenci ilişkileri ve cinsel eğitim konularına değinir.
Üçüncü cilt doğa bilimleri ve ardından ağırlıklı olarak anatomiye ayrılmıştır. Bu özelliklerinden olsa gerek, Güzel Sanatlar Akademisi öğretim üyelerinden Prof. Halil Dikmen'in 'İbrahim Hakkı Portresinde' kitap, dünya ve kafa tası öne çıkarılmıştır. Bu ciltte sadece anatomi anlatmakla kalmamış, fonksiyonel anatomiye, fizyolojiye değinmiş, hatta 'İnsan bedeninin zaman ve mekana benzeyişi' başlığı altında beden yapısını felsefi bir bakış açısıyla tartışmaya açmıştır.
Dördüncü ve son ciltte ise ağırlıklı olarak aritmetik, geometri ve astronomi konuları yer almaktadır. Yer yer şiirlerle süslenmiş olan Marifetname şu dizelerle son bulur: 'Hakkıyle ölmez okuldur bu kitap / Andırır hayır ile anı bi hisap / Bunu kim okursa kazançlı olur / Kim ki anlarsa onu, mutlu olur.'
Devrinde ansiklopedik bir bilgi ve eğitim kitabı olan Marifetname' de cinsel konular oldukça önemli yer tutmaktadır. 'Sağlığı koruma çareleri ve bu konuda uyulacak esaslar' başlığı altında çeşitli yiyecekler ve bitkisel ilaçlardan söz edilmektedir (C.1, s.53-56). Bunlar arasında anason, yumurta, tavuk eti, leblebi ve nanenin meniyi artırdığından, kafurun duyu organlarını kuvvetlendirdiğinden, su kavunu ve ayvanın ise şehveti artırdığından bahseder. Bu arada uyarı yapmaktan da geri durmaz. ' Şehvetin fazlası şer, azı pısırıklık, ortası iffettir. Şehvette ılımlılık, bedene sağlık, nefse lezzet, rahat ve esenliktir' (C.1, s.51).
Marifetname insan gelişim dönemlerini şöyle ele almaktadır: 'Büyüme devrinde 15 yaşına kadar olan çocukluk evresi, 30 yaşına kadar süren gençlik devridir. Bu cömertlik çağıdır da. Tabiatı sıcak ve nemlidir. Öfkeli bir huy taşır, yani delikanlıdır. Otuz yaşından sonra hararet düşmeğe başlar. Alınan gıda ile harcanan kuvvet dengeli kaldıkça ve erime ortalama halde bulundukça vücut dinç kalır. Fakat erime günden güne artar; vücudun nemliliğiyle eriyişi dengesini bozar, yani gelir ve gider dengesi bozulursa, devamlı olarak ısı azalır (C.1, s37-38).
'Erkeğin eşi ile eğlenip cinsel ilişkide bulunmasının usul ve yöntemleri' ni anlatırken 20 adet öğütte bulunur. Bunlardan ilginç olan bir örnek verelim: 'Erkek cinsel ilişkide horoz gibi davranmasın. Birleşme bir anlık olmasın ve erkek kendisi kadar eşinin de cinsel ilişkiden zevk almasını sağlayacak şekilde hareket etsin.' (C.2, s.164). Bir diğer konu, ' Cinsel ilişki zamanı, çocuğun şekil ve halleri' başlığı altında ele alınmış. Burada yazar, cinsel ilişki zamanı, şekli ve yeri ile doğacak çocuğun özellikleri arasında ilişki kurulabileceğini savunmakta ve örnekler vermektedir (C.2, s.165-166). Yine ilginç bir öğüdünü nakledelim 'Sakın iki kadınla evlenme. Eğer şaşırıp bu işi yaparsan, ikisini aynı evde oturtma.' (C.2, s.183).
Üçüncü ciltte anatomi konularının ardından, organların şekil ve biçimleri ile kişilik yapıları arasında bağlantı kuran uzun bir şiir yer almaktadır. Bu şiirde kadın ve erkek dış genital organlarının görünümü ile cinsel istek ve huy arasında ilginç bağlantılar olduğu ileri sürülmektedir. Yine bu şiirin devamında kadın güzelliği ve kadını güzelleştiren özellikler ele alınmıştır.
Marifetname'de erkek ve kadın genital organları şöyle anlatılmaktadır: 'Erkeklerin testis kasları dört tanedir. Bunlar testisleri korumak ve uyarmak için yaratılmışlardır......Torbadaki yumurtalar katıdır; tabiatları sıcak olduğundan duman yaymakta ve bundan erkeklerin yüzünde sakal bitmektedir. Çünkü yumurtaları olmayanın veya yumurtası sıcak olmayanın sakalı olmaz yahut yumurtalar kesilip alınsa, sakalı varsa dökülür kalmaz.
Kadınlar için bir çift kas yeterli gelmiştir. Çünkü onların yumurtaları erkeklerinki gibi dışarıda asılı değil, içeride yapışıktır. ..... Fakat rahmin ağzı üzerinde bir kas vardır ki, onun lifi çok enlidir. Bu lif rahmin ağzını tamamen çevrelemiştir. Bu kasın bir faydası, adet zamanına kadar rahmin ağzını kuvvetle kapamak, tutmak ve adet zamanı gelince gevşemektir. Ta ki, rahimde toplanan kan tamamen boşalsın ve kadın adetini tam görsün. Bir faydası da, cinsel ilişki anında gevşemektir. Bu suretle rahmin ağzı açık kalır ve meni damlasını çekip içeri alır. Sonra yine rahmin ağzı kuvvetle kapanır ve çocuğu doğum zamanına kadar içinde saklar, korur. Doğum zamanı gelince de çok gevşer ve yayılır ki, doğum mümkün ve kolay olsun.........
Penisi iki çift kas hareket ettirir. Bir çifti kasık kemiğinden başlar ve aletin iki yanından geçer. Bunlar gevşediği zaman idrar yolu açılır, genişler ve idrar ile meni oradan kolaylıkla akar. Diğer çifti de yine kasık kemiğinden başlar ve asıl aletle birleşir. Bunların ikisi birlikte uzanırsa, alet doğrultusunda uzama belirir ve eğer yürekten şehvet rüzgarı gelir ve damarlar dolarsa alet dikilir ve eğer şiddetle dolarsa alet büyür ve sertleşir ve kasık tarafına eğilir. Eğer bu uzama o çift adalenin yalnız birisinde olursa alet o tarafa eğilir' (C.3, s114-115).
Her ne kadar cinsellik konusunda oldukça büyük ilerlemeler kaydetmiş olsak da, bilmediklerimiz de çoktur. Tartışılır yönlerine rağmen, on sekizinci yüzyıldan gelen bu derece detaylı tanımlamalar, günümüz bilgileri ile karşılaştırıldığında, hala güncelliğini korumaktadır. İlginç değil mi?
Prof. Dr. Sabahattin Aydın / www.cinselsorunlar.com
Ezrurumlu İbrahim Hakkı Kimdir?
İbrahim hakkı Hz.Hicri 1115, Miladi 1703 yılında ERZURUM'a bağlı Hasankale ilçesi'n de doğmuştur. Babası molla Osman bir mürşid aramak maksadıyla TİLLO'ya gelmiş bur ada İsmail Fakirullah Hz'ni bularak hizmetine girmiştir.Babasının arkasından İbrahim Hakkı da amcası Ali ile birlikte Tillo'ya gelmiştir. Okuma çağındayken İsmail Fakirullah Hz' ne talebe olup o günün şartlarına göre çok ileri seviyede dini ve fenni ilimler tahsil etmiş tir.Bunun üzerine hem dini ilimilerde hem de fenni ilimlerde üstünlüğü ifade eden 'Zülce nabeyn'yani'iki kanatlı 'ünvanını elde etmiştir.Bu sırada hocası ve şeyhi olan İsmail Fakirullah Hz'nintarıkatı olan 'Üveysiye'tarikatına intisap etmiştir. Büyük mütefekkir İbrahim Hakkı Hz.hadis ve fıkıhta tasavvuf ve edebiyatta psikoloji ve sosyalojie tıp ve astronomide ve pek çok ilim dalında büyük bir kudret ve yetenek göstermiştir.Doğunun yetiştirdiği bu büyük alim kısa zamanda dünya çapında ün salmıştır islam alemine ve in sanlığa bıraktığı değerli eserler onun şahsiyetinin ve ilminin faziletini gösterir.Mürşidi ve hocası İsmail Fakirullah HZ'ni vefatından sonra irşad ve öğretim görevlerini hocasının oğlu Abdulkadır-i Sani Hz. ile birlikte devr alarak hayatı boyunca sürdürmüştür.İbrahim Hakkı Hz.3 sefer hacc'a gitmiştir.İlk hacc farizasını 1738'de ikincisini 1763'te son haccın ıda 1767'de yapmıştır. İbrahim Hakkı Hz. 1758'de İstanbul'a gitmiş bu gidişinde saraya özel olarak davet edilmiştir.o zaman'ın sultanı I.Mahmut tarafından davet edilmesinin sebebi daha önce sultan ile İsmail Fakirullah Hz arasındaki haberleşme olmuştur. İbrahi m Hakkı Hz. sarayda bulunduğu müddetçe zamanının çoğunu saray kütüphanesinde geçir miştir.Bir süre sonra yeniden Tillo'ya dönmüştür. Hicri 1194 Miladi 1780 'de 77 yaşında iken Cenab-ı Hakk'ın rahmetine kavuşmuştur. Kendi arzusu üzerine mürşidi İsmail Fakir ullah Hz.için daha önce yaptırdığı ve Kozmografik bir özelliğe sahip olan türbede mürşidinin ayaklarının ucuna defn edilmiştir.
ESERLERİ
İlk ana eseri DİVAN'dır.1755'te yazılmış 1847'de Mehmet sait tarafından İstanbul' da basılmıştır. Erzurumlu İbrahim Hakkı Divanı ismini taşır. 230 sayfadır. İlahiname, Âşkname, Hz.Muhammed'i öven bir şiir ve kendi halini niteliğini bildiren bir manzumesi vardır.
İkinci ana eseri MARİFETNAME Ansiklopedi türündedir.1757'de yazılmıştır.1836 ve 1864 'te Mısır'da 1865 1889 ve 1914'te İstanbulda basılmıştır.Ortalama 600 büyük sayfadır.El yazmaları iki cilt olup halen Tilloda torunları tarafından muhafaza edilmektedir.Eser bir önsöz üç büyük bölüm ve bir son söz ihtiva eder.Her bölüm daha alt bölümlere ayrılmış tır. Önsöz tamamen dinidir. İkinci bölümde fenn-i,sani, anatomi, fizyoloji gibi bilimler yer alır. Üçüncü bölüm olan fenn-i, salis, dini, ilahi ve felsefi içeriklidir. Kırk sayfa tutan son bölüm Törebilimdir diyebiliriz. Marifetname Arapça ve Farsçaya'da çevrilmiştir.
Üçüncü ana eseri İRFANİYE'dir.1761'de yazılmıştır.495 sayfadır.Arapça ,Farsça ve Türkçe bölümleri vardır.Konusu'Kendibsini bilmeyen Rabbini bilemez' anlamındaki hadistir.
Dördüncü ana eseri İNSANİYE'dir. 1763 'te yazılmıştır. 722 sayfadır.Kendisi bu eseri için '140 kitaptan üç lisan üzre cem ettim'diyor. Oğlu ismail fehim ve amcazadesi Yusuf Nedim'in el yazısı olan iki nüshası torunlarında vardır.
Beşinci ana eseri MECMUAT-ÜL MANİ'dir.1765' te yazılmıştır.Kayınbiraderi Mustafa Fani 'nin el yazısı olan bir nüshası M.Ali Benderli'de vardır. Bu kitapta münacaatlar şükürnameler ve şifa-üs sudur başlığı altında toplandığı manzumeleri vardır.
*****
Prof. Dr. Sabahattin Aydın kimdir? |
![]() ![]() |