Ermenistan'ın madenlerindeki Azeri esirler
Dağlık Karabağ'ın Ermeniler tarafından işgal edilmesinden bu yana en çok tartışılan konularından biri de 4 bin soydaşımızın savaş sırasında kaybolması yâ da esir düşmesidir
. Nitekim bu rakam da resmi kurumlar tarafından doğrulanmıştır. Ermeni tarafı bu iddiaları her ne kadar yalanlasa da gerçekler asla kapatılamaz ve örtülemez düsturu ağır da olsa işliyor ve o ölüm kuyularından Azeri esirlerin çığlıkları duyuluyor.
En son azinform.az sitesinin yayınladığı bir haberde: ''işgal altında olan topraklarımıza seyahate gelmiş komşu ülkelerden birinin vatandaşları esir Azerbaycanlıların çalıştığı bölgeyi gezerken tesadüfen Kelbecer şehrinde ve uzun zamandır esirlerin tutulduğu söylenen Zod köyü yakınlığındaki arazileri gezmişler. O zaman oradaki madenlerde çalışan, bakımsız, yarı aç, sefil durumda çok sayıda insan görmüşler. Demir tellerle kapalı olan bölge çalışanların kimliğini merak edip sorduklarında hayrete düşmüşler. Onlara rehberlik yapan Ermeni, Zod altın madenleri ve diğer madenlerde çalışanların Azerbaycanlı esirler olduğunu söylemiş. Geçmiş zamanlarda Gürcistan'a turist gibi gelen bazı Ermenilerin de o bölgelerde Azeri esirlerin çalıştırıldığı ile ilgili söylentileri herkes tarafından bilinmektedir.
Değerli okuyucular! Bu insanlık dışı olayın yüzde yüz kesin olduğunu tabi ki söyleyemeyiz çünkü elimizde bunu ispatlayacak güçlü veriler ve belgeler yoktur; ama bu iddiaların varlığı, resmi rakamlara göre kaybolan 4 bin yurttaşımızın belirsizliği ve hiçbir siyası çıkarı olmayan görgü tanıklarının beyanları bu konunun üzerine gidilmesi için yeter de artar bile. Hem Zaten batı dünyası İslam topraklarının çocuklarını kendileri için çalışan işçiler olarak görmüyorlar mı?
Zaten bir asırdır bizi sömürüp çağdaş köleler gibi çalıştırmıyorlar mı?
21. asrın ismi her ne kadar 'medeni dünya' olsa da biz yakinen biliyoruz ki Müslüman topraklarda aynı ortaçağdaki gibi zulüm ve kölelik düzeni vardır. Öyle olmasaydı bütün dünyanın gözlerinin önünde yüz binlerce insan katledilebilir miydi? Yukarda bahsettiğim o korkunç olayın da hala devam ediyor olması da bir olasılık hem de büyük bir olasılık o zaman;
-Didiklemenin...
-Devleti yönetenlerin sorumluluklarını hatırlatmanın ve onları göreve çağırmanın
-Razı olmamanın
-İtiraz etmenin
-Sorgulamanın ve sorular sormanın sırasıdır.
Mesela: Ermenilerin Kelbecer ve zod altın madenlerinde konuyu araştırmak için Dağlık Karabağ Savaşı'nın olduğu bölgede İtkin Düşenlerin araştırmasına ve Esirlerin Azad Edilmesi üzerine uluslararası İşçi gurubunun başkanı Evez Hesenov'un bölgeye gidip araştırma yapmalarına neden izin verilmemiş? ( kendi beyanı)
Kaybolan 4 bin Azeri yurttaşımız şimdi nerede? Ölmüş veya öldürülmüş ise onlara ait mezarlar ve DNA testi var mıdır?
Veya toplu mezarlara mı gömülmüşler?
ATET-in Minsk Grubunun yetkilileri bu konu hakkında ne düşünüyorlar, bu güne kadar bol maaş almaktan gereksiz toplantılar düzenlemekten başka ne gibi bir çalışma yapmışlar?
Her gün sosyal ortamlarda Karabağ ve bozkurt işareti ile edebiyat yapanların laf üretmek dışında bu konu ile ilgili bir çalışmaları var mıdır?
Ülkede sık sık bazı milletvekillerinin batıya yaranmak için homoseksüellerin haklarını gündeme taşıdıkları kadar bu konuyu gündem edinmişler mi?
Sık sık deniz kenarlarındaki milyarlık yalılarında partiler düzenleyen ' vatansever entelektüellerimiz' 4 bin esir Azeri hakkında bir fikirleri var mı?
Ve petrol ülkesinin, gaz ülkesinin anlı şanlı devleti ve hâkimiyeti bu konu hakkında yaptığı çalışmalarını bize anlatabilir mi?
Mesela Uluslararası Af Örgütü, İnsan Hakları İzleme Örgütü, İşkenceye Karşı Dünya Organizasyonu, Uluslararası Helsinki Federasyonu ve buna benzer kurumların o bölgede araştırma yapmaları için istekte bulunmuş baskı yapmışlar mı?