İstiklal Marşı ne zaman kabul edildi? İstiklal Marşı'nın kabulünün 100. yıl dönümü...

Mehmet Akif Ersoy tarafından yazılan ve 12 Mart 1921'de Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kabul edilen İstiklal Marşı, bağımsızlığından hiçbir zaman vazgeçmemiş bir milletin en zor günleri de atlatacağına inancını en iyi şekilde ifade ederek halkın milli mücadeleye olan güvenini perçinlemiştir. Peki İstiklal Marşı ne zaman ve nasıl kabul edildi? İşte milli marş seçilen İstiklal Marşının yazılışı...

İstiklal Marşı ne zaman kabul edildi? İstiklal Marşı'nın kabulünün 100. yıl dönümü...
İstiklal Marşı ne zaman kabul edildi? İstiklal Marşı'nın kabulünün 100. yıl dönümü...
GİRİŞ 12.03.2021 09:25 GÜNCELLEME 12.03.2021 10:00
Bu Habere 7 Yorum Yapılmış

Osmanlı’nın son dönemleri, Cumhuriyetin ilk yıllarında yaşanan mücadeleler halkı ve devleti çok yıpratmış ve yormuştu. Son büyük hamleden önce halkın gücünü yerine getirmek için milli marş yazma fikri ortaya atılmıştı. Dönemin Milli Eğitim Bakanı olan Rıza Nur’un başlattığı milli marş yarışmasına ülkenin her yerinden yüzlerce kişi katılmıştı. Ancak kimse milli duyguları harekete geçirecek derinlikte bir marş yazamamıştı.

Dönemin siyasetçi ve edebiyatçılarından Hamdullah Suphi Tanrıöver, bu marşı ancak Çanakkale Destanı Şiirini yazan Mehmet Akif’in yazabileceğini düşünerek Mehmet Akif’e katılması için teklifte bulunur. Ancak Mehmet Akif, para ödüllü olduğu için katılmak istemediğini belirtir. Mehmet Akif’e göre vatan için bu kadar önemli olan milli marş yarışmasının para biçilerek yapılması Mehmet Akif’in tasvip edeceği bir durum olmadığından katılmama kararı alır. Ancak Hamdullah Suphi, kazanılan para ödülünün vakıflara verileceği konusunda Mehmet Akif’i ikna etmesi üzerine Akif, yarışmaya katılma kararı alır. 

İSTİKLAL MARŞININ YAZILMAYA BAŞLAMASI

İstiklal Marşını yazmak üzere kendini Ankara’da Taceddin Dergahına kapatan Akif, kağıt yokluğundan duvarlara kazıyarak 2 günde İstiklal Marşını yazar. Türk halkının geçirdiği en zor süreci en derin duygularıyla ifade eden Mehmet Akif, milli duyguları harekete geçirerek halkın Kurtuluş Savaşına olan inancın pekişmesine vesile olacak mısraları yazmaya başlar. Anadolu halkının içinde bulunduğu kötü durumu, savaşlarda kaybedilen yüz binlerce evladın acısı dinmemişken savaşa devam etmenin zorluğunun farkında olan Akif, bağımsızlık ve hürriyet için yine bir gayretle cepheye koşulması gerektiğini anlatarak halkı harekete geçirir. İstiklal Marşını yazmadan önce de Anadolu’yu diyar diyar gezerek vaazlar veren Akif, halkı Milli Mücadeleye karşı bilinçlendirmek için elinden gelen gayreti yapmaktaydı.

En büyük ideali gençleri Türk İslam kültürü ve şuuruyla bilinçlendirip vatana millete hayırlı bireyler olması için mücadele ederdi. İstiklal marşında da bu şuuru tebliğ etmek için duygularını mısralara aktardı.

Her kıtası başka bir olguyu ifade etmekte olan İstiklal Marşı, ilk kıtaları Türk Bayrağına ithafen yazılmıştır. Türk bayrağının geçmişte her an dalgalandığı gibi gelecekte de her zaman dalgalanacağını ve Türk milleti bayrağının gölgesinde ebediyen bağımsız ve hür yaşayacağını anlatmaktadır. Ezelden beri hür yaşamış bir millete hangi çılgının zincir vurabileceğine ve hürriyetini gölgeleyeceğini tekrar tekrar vurgu yaptı. Her koşulda özgür yaşamış bir milletin bu zor süreci de ne pahasına olursa olsun özgürlüğüne ve bağımsızlığa kavuşacağı, özellikle halkı milli mücadele şuurundan vazgeçmemesi için inancını diri tutmaya çalıştı.

İSTİKLAL MARŞININ KABULU

Mehmet Akif Ersoy İstiklal Marşını yazıp bitirdiğinde Hamdullah Suphi’ye teslim etti. Yüzlerce gelen şiirinden yalnızca 7 tanesi seçildi ve bu 7 şiirden biri Türk Milletinin milli marşı seçilecekti. Mecliste ilk Mehmet Akif’in 10 kıta 41 mısralık şiiri okundu, henüz ilk kıtası okunurken tüm salon gözyaşlarıyla ayakta alkışlamaya başlayınca diğer şiirlerin okunmasına dahi gerek kalmadan Mehmet Akif Ersoy’un şiiri 12 Mart 1921 günü İstiklal Marşı olarak kabul edildi. 

Maddi olarak çok zor durumda olan Mehmet Akif, yarışmadan kazandığı parayı kabul etmeyerek vakıflara verilmesini istedi. Ve kendi kitabı olan Safahat’a İstiklal Marşını koydurmadı. ‘İstiklal Marşı benim değil Türk Milletinin şiirdir’ gerekçesiyle kendi şiir kitabına İstiklal Marşını koymamıştır. 

İstiklal Marşı kabul edildikten sonra ülkenin her yerinde okutulmaya başladı. Cami, medrese, meydan, belediye binaları… okunduğu her yerde herkesi gözyaşlarına boğan eser halkının milli mücadeleye olan inancını pekiştirmeye vesile olan en önemli unsur oldu. 

İSTİKLAL MARŞI

Korkma ! sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.

Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celal?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal...
Hakkıdır, hakk'a tapan, milletimin istiklal!

Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.

Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
'Medeniyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?

Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın.
Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın.
Doğacaktır sana va'dettiği günler hakk'ın...
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.

Bastığın yerleri 'toprak!' diyerek geçme, tanı:
Düşün altında binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:
Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.

Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şuheda fışkıracak toprağı sıksan, şuheda!
Canı, cananı, bütün varımı alsın da hüda,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda. 

Ruhumun senden, ilahi, şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.
Bu ezanlar-ki şahadetleri dinin temeli,
Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli.

O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım,
Her cerihamdan, ilahi, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır ruh-i mücerred gibi yerden na'şım;
O zaman yükselerek arşa değer belki başım.

Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal:
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, hakk'a tapan, milletimin istiklal!

YORUMLAR 7
  • Ahmet Eskin 3 yıl önce Şikayet Et
    mecliste ilk okunduktan sonra tekrar tekrar okutulmuştur
    Cevapla
  • GARA ÇOCUK 4 yıl önce Şikayet Et
    SAYIN EDİTÖR: Keşke haberin altına ilk zaman okunduğu hicaz makamında ve şimdiki okunuşu ile ilgili link koysaydınız...
    Cevapla
  • ABDULLAH ÖZALTIN 4 yıl önce Şikayet Et
    Türk-İslam ahlakını ve şuurunu bizlere aşılayan rahmetli Mehmet Akif ERSOY'a, yüceler yücesi Rabbim, rahmetiyle muamele eder inşallah. Allah gani gani rahmet eylesin.
    Cevapla
  • karacabey 4 yıl önce Şikayet Et
    Altıncı kıtanın ikinci mısrası 'düşün altında binlerce kefensiz yatanı' değil 'düşün altında ki binlerce kefensiz yatanı' dır...
    Cevapla
  • Sevim Karazehir 3 yıl önce Şikayet Et
    Aynen yanlışlık olmuş sanirim
    Cevapla
  • VATANDAŞ. 4 yıl önce Şikayet Et
    Yüce ALLAH Mehmet Akif'e ve tüm şehitlerimize bu vatanı bizlere canlarını vererek emanet edenlere rahmet eylesin.
    Cevapla
  • Erdal Korkmaz 3 yıl önce Şikayet Et
    Amin inşallah ruhları şad olsun..
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
DİĞER HABERLER
Türk Dünyası'nın haritası yeniden çiziliyor... Tümgeneral Osman Alp anlattı
Suriye'de 13 yıl sonra bir ilk! Binlerce kişi katıldı