Hıdırellez Bayramı nedir neden kutlanır? Hıdırellez günü nasıl dilek dilenir?
Beş bin yıllık gelenek olan Hıdırellez, insanın doğayla bütünleştiği, onu dinlediği ve tabiatın sunduğu mucizelere kulak verdiği gündür. İlyas’ın denizden Hızır’ın karadan gelerek bir araya gelmesi ve bu buluşma ile tüm tabiatı uyandırması inancıdır. Peki Hıdırellez Bayramı neden ve nasıl kutlanır? İşte Hıdırellez günü gelenekleri...
Baharın ve bereketin müjdesi olan Hıdırellez, Müslüman ve diğer dinlerin farklı gelenekleriyle binlerce yıldır kutlanmaktadır. Antik Yunan tarihinde Tanrıça Demeter oğlu Persehone ile yılda bir kez buluştuğu gün olarak kabul edilmektedir. Müslüman kültüründe ise Hızır ve İlyas’ın buluşması olarak belirtilmektedir. İnanışa göre Hızır ve İlyas’ın kıyamete kadar yaşayacaklardır ve kıyamete kadar İlyas, denizde zor durumda olanlara; Hızır, karada ihtiyacı olanlara yardım edecektir. Hızır'ın karadan İlyas'ın denizden gelip buluştuğu ve tabiatın canlanıp yeniden hayat bulduğu gün olarak Hıdırellez Bayramı kutlanmaktadır.
HIDIRELLEZ NEDİR?
İnanışa göre Hızır ve İlyas bir hükümdarın ordusunda askerdir. Ölümsüz olmak isteyen hükümdar ölümsüzlük suyunu yani abu hayatı aramaları için askerlerine emreder. Hızır ve İlyas ordudan ayrılarak tek başlarına dolanır ve bir suyun başına gelir. Yemek için balık tutarlar ve ölmüş olan balığın üzerine başında durdukları su sıçrar ve balık yeniden hayat bulur. Ölümsüzlük suyunu bulan Hızır ve İlyas, o günden sonra kıyamete kadar yaşayacağı ve yılda bir kez buluşacağına inanılır. Darda olanların yardımına koşan bu ikili, bir araya geldiği gün tüm tabiat hayat bulur.
HIDIRELLEZ NE ZAMAN KUTLANIR?
Miladi takvime göre 6 Mayıs günü, Rumi takvime göre ise 23 Nisan günü kutlanmaktadır. 6 Mayıs’tan 4 Kasım’a kadar süren zaman dilimine Hızır günleri yani yaz mevsimi, 8 Kasım’da başlayıp 5 Mayıs’a kadar süren İlyas günleri ise kış mevsimini ifade etmektedir. Kış günlerinin son bulduğu, Hızır ve İlyas’ın buluşup tabiatı yeniden canlandırdığı gün olan Hıdırellez, birçok gelenekle kutlanmaktadır.
HIDIRELLEZ BAYRAMI NASIL KUTLANIR?
Doğanın yeniden uyandığı, bereketin ve baharın habercisi olan Hıdırellez gününde en çok yapılan gelenek, doğada yürüyüş yaparak bereket dilemektir. Hıdırellez kutlamaları, doğanın içinde, açık ve yeşil alanlarda insanın da doğanın bir paçası olduğunu kabul ederek yapılır. Binlerce yıldır Anadolu’nun mistik ve kendine has kültürüyle kutlanan Hıdırellez, insanın doğadan umudunu kesmeyerek onun verdikleriyle tazelenmeye ve bereketi bulmaya çalıştığı gün olarak kabul edilmektedir.
Hıdırellez günü, toplanan taze kır çiçeklerini kaynatıp, suyu ile yıkanmak çiçeğin tazeliğinin ve doğanın bereketinin insana geçeceğine inanılır. Kısmetin açılması ve şanssızlığın gitmesi için, yüzük, küpe ve kolye gibi kişisel eşyaların su dolu bir çömleğin içine koyarak gül ağacını dibine bırakılır ve ertesi gün alınır. Bu geleneğe halk arasında ‘Baht Açma’ denmektedir. Hıdırellez’in bir diğer önemli geleneği ise Hıdırellez akşamı nar patlatmaktır. O senenin bolluk ve bereketle geçmesi için bu gelenek yapılmaktadır. En yaygın bilinen ve yapılan Hıdırellez ritüeli ise bir kağıdın üzerine dileklerin resim olarak çizilmesi ya da yazılmasıdır. Ardından dileklerin yazıldığı bu kağıt bir gül ağacının köküne gömülür ve ertesi gün oradan alınıp akan bir suya bırakılır. Dileklerin yazılı olduğu kağıt, suda akıp giderse dileklerin gerçekleşeceğine inanılmaktadır.
Kötülüklerden korunmak için Anadolu’da yapılan bir başka gelenek ise evde yaşayan her bir aile üyesi için toprağa 7’şer tane fasulye ve nohut tohumu dikmektir. Kötülükten koruyacağı ve bereket getireceği inanılan bu gelenek Hıdırellez akşamı yapılmalıdır. Herkesin yapmasının mümkün olduğu bir gelenek ise Hıdırellez sabahı evin pencere ve kapılarını sonuna kadar açarak evin doğayla bütünleşmesine izin vermektir. Tabiatın yeniden hayat bulduğu bu günde evin de uyanışa geçmesi, doğanın bereketini eve davet ettiğine inanılmaktadır.
Hıdırellez günü ateşten atlama geleneği ise nazardan ve hastalıklardan korunmak için yapılmaktadır. Geçmiş senede yaşanan sıkıntıların son bulacağına, gelecek günlerde huzur ve berekete kavuşacağına inanılmaktadır.