10 yaşındaki Ecrin kanseri yendi, günlüğü kitap oldu
Uşak'ta yaşayan Pelin ve İbrahim Aydoğ çiftinin ilk çocukları Ecrin 9 yaşındayken bacak ağrısı şikayetiyle doktora gitti, kemik kanseri teşhisi konan Aydoğ kanseri yendi ve yaşadıklarını yazdığı günlüğü kitap oldu
Kemik kanserini yenen 10 yaşındaki Ecrin Aydoğ, tedavi sürecinde tuttuğu günlüğünü kitaba dönüştürdü. Kanserle mücadele edenlere yol göstermek ve umut olmak istediğini belirten Ecrin, “Bir Ecrin Hikayesi” adlı kitabından elde ettiği gelirle İzmir’de yeni bir yaşam kurmak istiyor.
18 yıl önce hobi olarak başladı! Bölgenin tek kadın ustası oldu
10 YAŞINDA KANSERİ YENDİ
Uşak’ta yaşayan Pelin-İbrahim Aydoğ çiftinin ilk çocukları Ecrin, 9 yaşındayken bacak ağrısı şikayetiyle doktora gitti ancak yapılan tetkiklerde herhangi bir teşhis konulamadı. Okulda sınıf arkadaşları ile “deve-cüce” oyunu oynarken bir anda diz kapağı şişen ve oturduğu yerden kalkamayan Ecrin, İzmir’de Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Hastanesine sevk edildi. Burada kemik kanseri teşhisi konulan Ecrin üç kür kemoterapi aldı, ardından da dizindeki tümör nedeniyle Ege Üniversitesi (EÜ) Hastanesinde ameliyat masasına yattı. Tümörün çıkarılması sonrası DEÜ’de yeniden kemoterapi alan Ecrin, tedavi sayesinde kemik kanserini yendi. İzmir’de tedavi olduğu süre boyunca annesi Pelin Aydoğ ile birlikte İzmir Hasta Çocuk Evleri Derneğinin tahsis ettiği evde kalan Ecrin, yaşadığı zorlu süreci de günbegün günlüğüne aktardı. 10 yaşındaki Ecrin, kısa bir süre önce günlüğünü “Bir Ecrin Hikayesi” adıyla kitaba dönüştürdü.
BASAMADIĞIM YOLLARI EĞLENEREK GEÇİYORUM
Çok zor bir süreç yaşadıklarını dile getiren Ecrin Aydoğ, “Kemoterapiler beni çok yoruyordu. Üzülüyordum ama şu an çok mutluyum. Hayallerimi elime aldım. Ben hastalığımın başından beri günlük tuttum. Bir gün İzmir Hasta Çocuk Evleri’nde kalan Zeynep Abla günlüğümü gördü ve bunun bir kitap haline gelebileceğini söyledi. Ardından dernek de bana destek oldu ve günlüğümü kitaba dönüştürdük. Kitabımda yaşadığım süreci anlattım. O günlerde konuşacak dermanım yoktu. Yürüyemediğim zamanlar oldu ama ben artık kanseri yendim. Şimdi basamadığım yolları eğlene eğlene geçiyorum. Benim sürecim de mutlu sonla bitti, kitabım da mutlu sonla bitti. İnsanlar bu kitabı okuduğunda umutlarını kaybetmeyecek. Sabır ederek güzel günlerin geleceğini görebilecek. Tedavi görürken benim de pes ettiğim zamanlarım oldu ama o sırada babam bana yaşlandığı için ölmek üzere olan ama pes etmeyerek kendini yenileyen bir kartalın hikayesini anlatıp ‘Sen de yavru kartalsın. Pes etmek sana yakışmaz’ dedi. Ben de bir yavru kartal olarak pes etmedim ve kanseri yendim” dedi.
İZMİR'DE YENİ BİR DÜZEN KURMAK ZORUNDAYIZ
Tedavi süreci bitse de 5 yıl boyunca kontrollerinin İzmir’de devam edeceğini ifade eden Ecrin, “Biz ailemle Uşak’ta yaşıyorduk ancak tedavim nedeniyle İzmir’e gelmek durumundaydık. İzmir Hasta Çocuk Evleri Derneği, 1,5 yıldır İzmir’de barınma ihtiyacımızı karşılıyor. Ben kanseri yendim ama kontrollerim İzmir’de devam edecek. Yakın bir süre içerisinde buradan çıkıp İzmir’de yeni bir düzen kurmak zorundayız. Biz çıkacağız ki başka ihtiyacı olan arkadaşlarımız bu evlerde kalabilsin. Kitabımdan elde ettiğim gelirle hem İzmir’de kuracağımız düzende aileme destek olmak hem de benimle aynı süreci yaşayanların yanında olan İzmir Hasta Çocuk Evleri Derneğine destek sunmak istiyorum. Kitabım 4 bin adet basıldı. Umarım kitapseverler kitabımı alarak destek olur. Ayrıca İzmir Kitap Fuarı’nda kitabım için imza günü yapmak istiyorum. Bu kitapla yarışmalara katılmak istiyorum. İkinci günlüğümü de yazmaya başladım. Bunu da kitap haline getirmek ve hikayemin filme çevrilmesini de isterim” diye konuştu.
ONUNLA GURUR DUYUYORUZ
Ecrin’in annesi Pelin Aydoğ da şunları söyledi: “Kolay şeyler yaşamadık. Ecrin, 9 yaşında kansere yakalandığında hayata daha sıkı tutunmayı öğrendi. Bunu bize de öğretti. Ondan hiçbir şeyi saklamadık. Yaşına uygun olarak bilmesi gerekenleri anlattık. Günlüğünü kitap haline getirmeye karar verdiğinde çok mutlu olduk. Onunla gurur duyuyoruz. Kitabı okuduğumuzda yaşadıklarımız yeniden canlandı. Her şeyin başı sağlık. Sabır her şeyin anahtarı. Biz de sabrederek çok şükür bu hastalığı yendik ancak İzmir’de kontrollerimiz devam edecek. Haftada iki kez koruyucu kemoterapi alınacak, ayda bir de ameliyat eden hocamız kontrol edecek. Yani artık İzmirli olmak durumundayız. Babası iş bulup kitabın da desteği ile burada yeni bir yaşam kurmak istiyoruz.”