Şemsiyenin küçüğü makbul!
Yağmurlu havalarda kurtarıcımız olan şemsiyenin adı 'şems/güneş' kelimesinden geliyor ve güneşlik anlamını ifade ediyor. Bugünse şemsiye deyince akla sadece yağmur geliyor. Şemsiyede son trendler ise böyle:

Zaten ilk şemsiye, 4 bin yıl önce güneşten korunmak amacıyla yapılmış. Bugünse şemsiye deyince akla sadece yağmur geliyor. Zaman içinde kullanım amacı kadar tüketici tercihlerinde de değişim yaşanmış. Sağanak yağmurların başlamasıyla birlikte yeniden hatırladığımız şemsiyeler, son yıllarda çeşitli boylarda ve desenlerde karşımıza çıkıyor. Hazır, kış yaklaşmışken şemsiyenin geçmişini hatırlayalım, günümüzdeki işlevine ve trendlerine bakalım istedik.
'Çantama sığsın, çabuk kurusun'
Değişen yaşam şartları şemsiyeleri de etkiledi. Şemsiyeler, geçmişte aksesuar olarak kullanılırken bugün sadece bir ihtiyaca dönüştü ve mümkün olduğunca yer kaplamayacak bir hale büründü. Hızlı akan zaman, kalabalık, otobüslerdeki ve vapurlardaki sıkışıklık tercihlerdeki değişimin sebeplerinden yalnızca birkaçı. Bu yoğunluğun içinde insanların şemsiye hakkında düşündükleri tek şey, 'çantama sığsın, hafif olsun ve çabuk kurusun' oluyor. Böylelikle her geçen gün kullanımı pratik şemsiyelere ilgi artıyor. Minik ve hafif şemsiyelere talep artarken, klasik model olarak bilinen, uzun tip şemsiyelerin pabucu dama atılıyor.
Bir başka deyişle 'Bu kıyafetime uygun şemsiye var mı?' sorusu, yerini 'En küçük şemsiye modellerini görebilir miyim?'e bırakıyor. Yine şık giyinen, şemsiyeyi aksesuar olarak gören, şemsiyesine vereceği parayı önemsemeyen kadınlar, tercihini uzun tip modellerden yana kullanıyor. Kadınlar, dikkat çeken desenleri sevse de, erkekler tercihini hiç değiştirmemiş. Genellikle siyah şemsiye kullanan erkekler, bazen ince çizgili bazen gri renkli desenleri satın alıyor. Erkeklerin önceliği, küçük ve hafif olması değil; sağlam olması. Küçük model kullanan beyler de var tabii ama bu şemsiyeler açıldığında vücudu tam kapatmıyor. Bu nedenle uzun şemsiyelerin raflarda kalmasının en büyük nedeni beyler diyebiliriz.
Şemsiye trendleri
'Mini şemsiyelerde hangi desenler tercih ediliyor?' diye sorarsanız karelilerin her daim rağbet gördüğünü söyleyebiliriz. Leopar ve yılan derisi desenleri de bayanların vazgeçilmezleri arasında. Bunun yanında fırfırlı, fistolu, dantelli, şatafatlı modellere ilgi duyan kadınların sayısı hiç azalmıyor. Şemsiye modası tekstille bağlantılı olarak da değişiklik gösteriyor. Bu yılın trendleri puantiyeli, altın rengi ve kırmızı renkli şemsiyeler. 'Celal Birsen' markasının satışa sunduğu çantalı modeller de ilgi göreceğe benziyor.
Geçmişte şemsiye saplarında kemik ya da ahşap malzeme tercih ediliyordu. Bugünse ucuzluk ön planda olduğu için rengarenk plastik saplı modellere daha çok rastlıyoruz.
En eski şemsiyeler bu müzede
Ülkemizdeki en eski şemsiye markalarından biri, 1961 yılında Eminönü Sultanhamam'da ilk mağazasını açan Robenson Şemsiye. İngiliz kökenli bir kişinin kurduğu firmanın tarihi 1882'ye uzanıyor, adını da sahibinden alıyor. Robenson Şemsiyeleri'ni 1969'da Okay ailesi satın almış. Şimdiki sahibi Olga Okay, "İnsanlar milyonlarca para verip manto satın alıyor; ama onu koruyacak bir şemsiye almıyor." diyor. Mağazanın en önemli özelliği ise, tarihi şemsiyelerin özel bir bölümde sergileniyor olması.
Yani burası sadece bir mağaza değil, 1800'lü yıllardan kalan 9 şemsiye ve 6 bastondan oluşan küçük bir şemsiye müzesi. Ufak bir camekânda sergilenen şemsiyelerin sapları işlemeli ahşap ya da gümüş, altın renkli metallerden yapılmış. Bazıları hem baston hem de şemsiye olarak kullanılmak üzere çok amaçlı üretilmiş. Özel olarak üretilen şemsiyeler, içi oyulmuş ince bir ağaç sapına yerleştirilerek baston olarak da kullanılmış.