Kadın elbisesi giyen erkek sayısı artıyor
Cinsiyet belirsizliğini kabul edilebilir gören bir akran kültürü doğdu.Kadın elbiseleri giyen erkeklerin sayısı artıyor. Eskiden bunu marjinal kişiler yapardı, ama şimdi gayet yaygınlaştı.

"Avustralya'da erkeklerin tayt giydiğini duymuştum" diyen Chuong Pham, taytın erkekler için biraz aşırıya kaçacağını kabul ediyor.
Ama Manhattan'da oturan 28 yaşındaki bu mühendis, daracık bir kotun üstüne annesinden alıp kısalttığı kalın tişörtü giymekte sakınca görmüyor.
Pham, "Kadın elbiseleri giyen erkeklerin sayısı artıyor. Eskiden bunu marjinal kişiler yapardı, ama şimdi gayet yaygın" diyor. O kadar yaygın ki, Pham ve çoğu 20'li yaşlarda olan şehirli Amerikalılardan oluşan ilerici kitle, cinsiyete uygun giyinme tarzına dair ortak inanışları değiştiriyor; prensipleri yeniden belirliyor ve gelenekleri ters yüz ediyor.
Manhattanlı 26 yaşındaki kuaför Brandon Dailey, "Benim kuşağım, bir önceki kuşağa göre daha cesur. Bizim zihnimiz farklı şeylere daha açık ve bu da bazen giysilerimize yansıyor," diyor.
Asla etek giymeyebileceğini kabul ediyor, ama daracık bir taytın üzerine uzun ve dökümlü bir gömlek giymekte bir yanlışlık bulmuyor. Dailey'in arkadaşı olan Audrey Reynolds da cinsiyetler arası geçiş akımına katılıyor.
Motosiklet montu ve eski püskü botlarla dolaşan 25 yaşındaki Reynolds, "Her giyim tarzı uniseks olmalı. İyi bir giysi, onu aslında kimin giymesi gerektiğiyle ilgili kabullerden bağımsız değerlendirilmelidir" diyor.
Cinsiyet sınırlarının böyle ustaca belirsizleştirilmesi, eskiden aykırı bir zihniyetin işareti olarak görülebilirdi. Bugün bu durum, ana akım modaya dahil edilen en son karşı kültür sembolü olan siyah giysilerden daha sarsıcı bulunmuyor. Androjen bir görünüme sahip olduğu kesin, ama arada bir fark var.
Cinsiyet sınırlarının giyim tarzı yüzünden birbirine karışmasının kültürel olarak bu kadar yaygın olduğu en son dönem olan 1970'lerde, bu eğilim kısmen kız çocuklarının Lego'larla, oğlanlarınsa bebeklerle oynamasını savunan feminist düşünceden kaynaklanmıştı.
Kaliforniya Oakland'da oturan psikolog Diane Ehrensaft, "Şimdi tanık olduğumuz, yeni bir şey" diyor ve bunun illa ki bireyin siyasi ve cinsel yönelimiyle veya imalı biçimde eklediği üzere "kişinin kadın ya da erkek olarak temel kimliğiyle" bağlantılı olmadığını vurguluyor.
Ehrensaft'ın "cinsiyet geçişkenliği" dediği bu durum, ona göre bir isyan biçimi. Ehrensaft bunun "gençlerin artık yaygın kimlik tanımlarını kabul etmediği, belli giysileri giymeleri gerektiğine dair kuralları umursamayacakları" anlamına geldiğini söyleyerek "Bu tür bir cinsiyet belirsizliğini sadece kabul edilebilir değil, klas bir şey olarak da gören bir akran kültürünün bulunduğunu düşünüyorum" diyor.
Kadınlar efsanevi pilot Amelia Earhart'ın incilerini çıkarıp uçuş tulumunu giymesinden beri pantolon, motosiklet montu, asker postalı gibi öğeleri gardıroplarına ekliyordu.
Ama kimi moda uğruna, kimi de rahat giysiler bulmak amacıyla annelerinin elbiselerine dadanan erkekler, bu konuda giderek öne çıkıyor.
Bunların bir kısmı, YouTube videolarında göze nasıl kalem çekileceğini gösteren Amerikalı müzisyen Pete Wentz'ten, bir kısmı da Amerikan "Pop Star" yarışmasında ikinci gelen, sürmeli gözleri ve mavimsi siyah ojeli tırnakları modadaki imzası olan Adam Lambert'ten ilham alıyor. Geriye kalanlar da Johnny Depp'i örnek alıyor. New York'ta moda eğilimleri üzerine araştırma yapan Stylesight şirketinde üst düzey yönetici olan Sharon Graubard, White'ın düşüncelerinin büyük bir değişime işaret ettiğini söylüyor.
Graubard, "Sokaklarda neredeyse ikiz gibi giyinen, saçlarını düzleştirmiş, kalın denizci ceketi veya kot pantolonla dolaşan ya da başlı başına bir giysi olan şu uzun tişörtlerden giyen genç çiftler görüyorum" diyor.
Erkek ve kadın giysilerinin böyle kasıtlı biçimde birleştirilmesi ona göre "oyun sahasındaki rollerin eşitlenmesi" anlamına geliyor. Cinsiyet belirsizliği modasını yakalamakta hızlı davranan firmalar oldu.
Burberry'nin sonbahar reklamlarında, uniseks ceketler giymiş bir grup uzun boylu, zayıf ve solgun erkek ve kadın görülüyor. Rolex reklamındaki bir model, Earhart'ınkine benzer bir deri ceket, havacı şapkası ve gözlüğü giymiş. Cinsiyet açısından tarafsız olan giysiler ana akım moda dışına da yayılıyor.
Comme des Garçons markasını yaratan Rei Kawakubo ve Yohji Yamamoto cinsiyete dayalı giyim kurallarını terk edeli çok oldu. Daha yakın zamanda, etkili modacılardan Rick Owens erkekler için uzun kıyafetler ve yüksek topuklu ayakkabılar tasarlayarak, Alexander Wang ise dökümlü tişörtler üreterek kendilerinden söz ettirdi.
Yenilikçi bir erkek giyim tarzı benimseyen ve kadın müşterileri de olan Manhattan'daki Atelier mağazasının ortaklarından Karlo Steel, "Günümüzde daha çok öne çıkan moda tasarımcıları, cinsiyetler arasına sınır koymayan ve onları yaklaştıran tasarımcılar. Şu anda moda sarkacı bu yönde hareket ediyor," diyor.