CHP’de uzun yıllar siyaset yapan, milletvekili olan, bakanlık koltuğuna oturan Fikri Sağlar, CHP’nin fikrini deşifre etti..

Evet, CHP Genel Başkanı hemen “türbanlı hakim olamaz” şeklindeki beyanın “çağdışı olduğu”nu açıkladı..

Ama daha birkaç yıl öncesine kadar, tam da Fikri Sağlar’ın sözlerini “Başörtü ayrıdır, türban ayrıdır” ayrıntısına kadar birebir aynısını CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da Fatih Çekirge’ye açıklamıştı.. 

Şimdi o Kılıçdaroğlu’nun son söyleminde samimi olup olmadığını sorgulamak hakkımız değil mi?

Hatta, CHP Genel Başkanı’nın, son açıklamasına eklediği, “Yönetime türbanlı arkadaşları aldık” sözünün arka planını sorgulamak hakkımız değil mi?

Tabii ki hakkımız.. Hakkımız olduğu düşüncesi ile de dün bu konuya değindik..

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da Cuma namazı çıkışında aynı konuyla ilgili konuştu. 

Önce Fikri Sağlar’a cevap verdi:

“Bu zat artık bu çağda yaşamıyor. Çok gerilerde kaldı. CHP zihniyetinin faşizan anlayışının bugüne yansımasıdır. Bu faşist anlayış hâlâ yaşamını sürdürüyor.” 

Sonrasında da..

CHP Genel Başkanı’na cevap verdi:

“Bay Kemal yanına iki tane başörtülü alıp da bununla milleti aldatma sürecini de bıraksın. Milleti aldatamazsınız. Geçti o günler. Yanına 2 değil 20 tane başörtülü koysan da senin ne olduğunu biliyorlar. Oy almak için bazı yerlerde görüyorsunuz işte başörtülü birkaç kişiyi yanlarında adeta böyle vitrin mankeni gibi getirip koymak kimseyi artık aldatmıyor, geçti o işler.”

Veee.

Tüm bu karşılıklı yorum ve cevaplar sonrasında..

CHP’nin parti meclisine aldığı başörtülü Sevgi Kılıç, birden topa girdi..

Sosyal medya hesabından, Cumhurbaşkanı’na karşı “vitrin mankeni” tespitini cevaplarken, şu ifadeleri kullandı:

“Sayın Ak Parti Genel Başkanının bana vitrin mankeni demek suretiyle biz kadınlara yapmış olduğu hakareti şiddetle kınıyorum.”

Tartışmaya dışardan bakalım..

Fikri Sağlar’ın “Türbanlı hakim olmaz” çıkışına, türbanlı avukat ve CHP Parti Meclisi üyesinin ne cevap verdiğini araştıralım..

Tık yok..

Affedersiniz, Sevgi bacım..

Sen CHP’nin parti meclisine üye olarak seçilmişsin..

Türbanlı olduğun biline biline..

Ve genel başkanın ağzından, birçok defa, “Bizim yönetimimizde artık türbanlı bayanlar var” açıklaması yapılmış.

Bu durumda..

Parti meclisi üyesi olduğunuz CHP’de birileri çıkıp da sizi “Cumhuriyet düşmanı “ olarak tanımlıyorsa..

“Sizin başınızdaki örtünün, başörtü olmadığını, türban olduğunu, türbanın da Cumhuriyet düşmanlığı” olduğunu iddia ediyorsa..

Hatta CHP’nin televizyon kanalında bu hakaretleri yaptıktan sonra..

Kendisine yönelik eleştirileri cevaplarken.

Yani durumu kurtarmak üzere açıklama yaparken.. 

“Türban, irticai faaliyetlerin, şeriat isteyenlerin üniformasıdır. Başörtüsü, yüzyıllar boyunca Anadolu’da bir geleneksel giysidir. Bununla arasında çok büyük fark var” edepsizliğini tekrarlıyorsa..

Size bu hakareti yaptığı halde..

“Başörtü takmıyorsunuz. Bu ülkenin kıyafeti olan başörtüyü değil, başka amaçlarla üniforma haline getirilen türban takıyorsunuz” suçlamasını sizin de içinde bulunduğunuz milyonlara yapıyor ise.. 

Fikri Sağlar, bu sözleri ile de yetinmeyip..

Büyük ihtimalle sizin içki ve diğer konulardaki görüşlerinizi de türban ile ilişkilendirerek itibarsızlaştırmaya çalıştığı şu cümleleri de sarf ediyorsa:

“İçki karşıtlığı, faiz karşıtlığı, yılbaşı kutlaması karşıtlığı gibi bazı sembolik araçlarla birlikte, türban da siyasal İslam ideolojisinin alametifarikalarından biridir.”

Bunlara ilaveten.. Sizi hakaret yağmuruna tutacak şekilde..

Tüm başörtülü kadınları tahkir edecek şekilde:

“Bu semboller 19. yüzyılda geleneksel imparatorlukları yıkmaya çalışan emperyalizmin bölücü faaliyetlerinin, 20. yüzyılda ise özellikle anti-komünist mücadelede müslümanları piyade birliği olarak gören kapitalizmin nüfuz ve kontrol araçları olarak kullanılmıştır.” dediği halde..

Hakaretleri netleştirelim..

Başındaki örtüne, “19. yüzyılda bölücü faaliyetler”in sembolü suçlaması yapıyorsa..

20. yüzyılda ise, Sevgi Kılıç bacımızın başındaki türba’ın da bulunduğu yukarda saydığımız semboller, “kapitalizmin nüfuz ve kontrol amaçlı olarak müslümanları piyade birliği olarak kullanması” için  bizlere dikte edildiği hakareti yapılıyorsa..

Bunlarla dahi yetinmeyip..

“Laik Cumhuriyet’in kurucu değerlerini aşındırmayı ve İslam’ı siyasete alet ederek gerici ve otoriter bir yönetim kurmayı hedefleyen kesimlerin ‘sözde özgürlük sembolü’ haline gelen türban, ne Kur’an’da, ne de İslami gelenekte yeri olmayan bir ideolojik simgedir” deniliyorsa..

Bunlara bir cevabın yok muydu, Sevgi bacım?

Bu sözler, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın açıklamasının 24 saat öncesinde sarf ediliyor..

Direkt sana yapılıyor bu hakaretler..

“Başındaki örtü, ideolojik simgedir” diyor. Diyen, senin parti arkadaşın..

“Laik Cumhuriyet’in değerlerini aşındırıyorsun” diyor, sana..

“İslam’ı siyasete alet ediyorsun” diyor..

“Gerici ve otoriter yönetim kurmayı hedefliyorsun” diyor..

Bitmedi..

Taa 1990’larda şaibeli şekilde öldürülen Bahriye Üçok’un suçunu da sana yıkıyor, Fikri Sağlar, Sevgi bacım..

Bak ne diyor sana, Bahriye Üçok üzerinden:

“İlahiyat profesörü Bahriye Üçok, Kur’an-ı Kerim’de türbanın var olmadığını dile getirmiş, bundan rahatsız olan malum kesimler tarafından menfur bir bombalı saldırıda öldürülmüştür.”

Yaa.. Sevgi bacı..

Oldun mu, senin partinden bakanlık yapan Fikri Sağlar’a göre, Bahriye Üçok’un da katili..

Hem de, büyük ihtimalle, Bahriye Üçok, derin devletin elemanları tarafından komik bir bomba paketi ile öldürüldüğünde.. Sen daha doğmamıştın bile..

Olsun.. Bu CHP kafasıdır..

“Önce sanığın idamına. Şahitlerin bilahare dinlenmesine” der..

Der mi, der..

Daha doğmamış birisine, bir cinayeti yüklemek de ne ki?

Şimdi sorum şu:

Sevgi bacıma ve milyonlarca başörtülüye, bu kadar ağır hakaretleri yapan Fikri Sağlar’a..

Sevgi bacım iki çift laf niye etmemiştir? Niye edememiştir?

Bakıyorum sosyal medya hesabına..

Yok. Bakıyorum, Tayyip Erdoğan’a laf yetiştirmek üzere sarf ettiği sözleri, anında manşete taşıyan solcu medya organlarına.

Yok..

Eeee. Affedersin Sevgi bacı, ne iş bu iş?

Cumhurbaşkanı “Vitrin mankeni gibi” derken..

CHP’nin size bakış açısını resmediyor..

Siz diyebilirsiniz ki, “CHP’nin bana öyle bakıp bakmadığını bilemem. Ama ben bunu kabul etmem. Bulunduğum yerde böyle bir muameleyi reddederim.” 

Eyvallah.

Ama Erdoğan’a cevap yetiştirmeden önce, şu Fikri Durmuş Sağlar’a bir cevap vermen gerekmez miydi?

“Vitrin mankeni” olmadığını, “Vaay. Erdoğan başörtülülere hakaret etmiş” diyen, dünkü başörtü yasakçısı milletvekili arkadaşlarına göstermen gerekmez miydi? 

Yeniakit