İki insan ölmüş, şu rezil tartışmaya bakın!

  • GİRİŞ14.07.2024 09:14
  • GÜNCELLEME14.07.2024 09:14

Kadere iman ediyoruz..

Amenna ve saddakna.. (İman ettik, tasdik ettik/doğruladık)

Ama lütfen..

Bir genç kız..

Suyun bulunduğu alana, kaldırımdan indiği an..

Haber metnini görmeden, ilk görüntüleri izlediğimde, “Engelli biri galiba.. Takıldı herhalde, nasıl düştü” dedim..

Değilmiş..

Su birikintisinden, görünmeyen mazgala ayağı değdiğinde, mazgaldaki elektriğe çarpılmış, adeta hareketsiz kalmış, yere kapaklanmış.

Önde giden tanıdığı kişi, “Galiba takıldı düştü. Elinden tutup kaldırayım” diye düşünerek elini uzatıp, tutup kaldırmak istiyor.. 

Uzatış, o uzatış. O da, genç kızın üzerindeki elektriği alıp, hareketsiz kaldı.. 

Biraz daha tedbirli bir vatandaş, “Bu iş öyle takılıp düşme değil. Bir problem var bu işte” tedirginliği ile..

Ayağını suya bastırmadan, kaldırımdan uzanarak ve yine tedbiri elden bırakmadan, yerde yatan kişiyi sıkı sıkı tutma yerine.. Elini şöyle bir değdirerek test etti.

O ne?

Anlaşıldı ki, her iki düşen bedende de, elektrik var..

Beklerdim ki..

Elektrik Mühendisleri Odası’ndan, üniversitelere..

Acil yardımcılara kadar konunun uzmanı herkes..

Çok nadir de yaşanıyor olsa..

Böyle bir tehlike karşısında, ne yapılacağı konusunda vatandaşları uyarsınlar..

Tecrübelerini aktarsınlar..

Ben bunu düşünürken..

Mahalledeki “adam sen de”ciliğe bakın..

Boşvermeciliğe, üste çıkma gayretlerine, olayı siyasi boyutlarla tartışmaya bakın..

Aynı noktada, daha önce de benzer sıkıntılar yaşanmış. Kamu kurumlarına şikayetler yapılmış..

Buna rağmen, herkes birbirine gönderme yapmış..

Biri “benim görevim değil” demiş. Diğeri “Benim hiç değil” demiş.. Öbürsü “Sizin değilse benim niye olsun ki?” demiş..

Sonuç?

İki insan öldü..

Oysa ne yapılmalıydı?

Bir ihbar mı geldi.

Sizin kurumunuz görevli olmasa bile..

O ihbarı; size emanet edilen bir "can" kabul edip..

O ihbardaki aksaklık, sakatlık çözülene kadar, hangi kurum yetkili ise, hangi kuruluş görevli ise.. Sorun ortadan kalkana kadar, olayı takip etmek..

Yapılmış mı?

Yapılmamış..

“Ben yetkili değilim. Ben sorumlu değilim. Gerisi beni ilgilendirmez..” denilmiş..

Yetkili olmadıkları konusunda, çok kesin bir netlik olsa.. Yine de o kanaate katılmam ama. Belki küçük bir duraklama yaşayarak, “sorumlu düzeltmiyor da, sorumlu olmayanların üzerine niye bu kadar gidiyorum” derim..

Ama bakıyorsunuz..

Sorumluyu tespit bile, yıllar sürecek bir dava konusu gibi görünüyor..

Buyrun olay sonrası yapılan açıklamaları aktarayım..

Önce İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, vefat eden vatandaşlarımızın birisinin cenazesine katılmış. Ama resmi bir açıklaması yok..

Kazanın yaşandığı ilçe Konak. Konak Belediye Başkanı Nilüfer Çınarlı Mutlu açıklama yapmış..

“Olay bir kaza değil cinayet. Sorumluların bulunması için çalışmalar yapılıyor. 80 santim derinlikte olması gereken kablolar, gördüğümüz kadarıyla 30 santimde ve üzerinde de yeterince bir izolasyon yok gibi görünüyor.”

İlçe belediye başkanı, o ilçenin belediye başkanı değil de.. Üçüncü bir şahıs gibi konuşuyor.. “80 santim derinlikte olan kablo, 30 santimde ise. Sen ne yaptın, Nilüfer hanım” diye soruyorum.

Belki daha önemlisi, "o sokaktaki su birikintisinden kim sorumlu abla" diye hatırlatıyor, "Cinayetten öyle görünüyor ki, önce belediye sorumlu tutulmalı" diyor, geçiyorum..

Bir açıklama da, Elektrik Mühendisleri Odası’ndan..

Bekliyorsunuz ki.. Öyle bir açıklama yapsınlar ki.

“Bu elektrik mühendisleri Odası’nın kendisinin zaten hiçbir kusuru yok. Olamaz.. Onları elektrik ile ilgili, sokağın ortasında ölen iki vatandaşımızın ne ilgisi olabilir ki” diyebileceğimiz bir ilişkisizlik izah edilsin..

Kendileri ile ilgili, üyesi elektrik mühendisleri ile ilgili tek bir tespitleri yok..

Açıklama şöyle:

“İzolasyon hatasından kaynaklı olarak suyla temas eden iki yurttaşımızın hayatını kaybettiği düşünülmektedir.”

Siz daha düşünmeye devam edin..

Biri tıp fakültesi 5. sınıf öğrencisi iki can, toprağa verildi.

Suyun orda niye biriktiğini sorgulayamayanlardan bu hassasiyet beklenmez ama.. 

“Bu konunun uzman kuruluşu biziz.. Devlet kurumlarında da, ilçe belediyesinde de, büyükşehirde de, dağıtım şirketinde de bizim üyemiz elektrik mühendisleri var. Olay nettir. Kusur şu kurumdadır. Şu kurumun da ortak kusuru vardır. Bireysel olarak kusurlu üyemiz mühendisler hakkında da hemen disiplin soruşturmasını açtık. Savcılığa suç duyurumuzu da yaptık” demelerini beklerken..

Bir de bakıyoruz..

Hemen işi siyasete dökmüşler:

“Türkiye Elektrik Dağıtım AŞ (TEDAŞ) ve Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu`nu (EPDK) acilen bölgedeki eksikleri tespit ederek, gidermek için göreve çağırıyoruz.”

Yetinmemişler..

Durumdan vazife çıkartıp, işi hepten siyasi tartışmalara çekerek, “Odamızın hesaplamalarına göre, 4 kişilik bir ailenin asgari yaşam standartları için aylık 230 kWh enerji tüketmesi öngörülmektedir. Bu tüketimin aylık faturası 1 Temmuz 2024 itibariyle 476.6 TL’dir. Ortalama faturanın yüzde 66’sı yani 314 TL’si dağıtım bedeli adı altından bu şirketlere aktarılmaktadır” ifadelerini kullanmışlar.

Lütfen söyler misiniz. Hangi siyasi görüşte olursanız olunuz, söyler misiniz..

İki insanın vefat ettiği olay sonrasında, elektrik faturalarından bahsetmenin anlamı nedir?

Ve son olarak, Gediz Elektrik Dağıtım Şirketi’nin açıklamasına bakalım:

“Bize ulaşan bir ‘şikayet kaydı’ bulunmamaktadır.”

Size ulaştı mı, ulaşmadı mı bilmem.

Ama daha önce basına da intikal eden bir konuda, kulağınızı dört açıp, “Burada bir sorun varmış. Bizim sorumluluğumuz olabilir mi” diye duyarlılık göstermediyseniz.. Kendinizin sorumluluğu yok ise, “Şu kurumun sorumluluğu var. Onları hemen uyaralım. Bir kaza yaşanmasın” demedi iseniz..

İlla da illa.. “Bize resmi dilekçe ile müracaat edilmeliydi” diyorsanız..

Yazıklar olsun..

Gediz Elektrik açıklaması şöyle sürüyor:

“Yapılan ilk incelemelerde bölgede şirketimize ait herhangi bir havai yatırımımızın bulunmadığını, haberlere de yansıyan mazgalların sorumluluğunun şirketimizde olmadığını önemle belirtmek isteriz.”

Açıklamadaki, “Havai yatırım” ifadesi, olaya ne kadar gayri ciddi yaklaştıklarını ilk anda gösteriyor..

Yerdeki su birikintisinde yaşanan olayı, “havai yatırım” ile başlayan açıklama ile cevaplamak, ne kadar gayri ciddi bir davranış..

“Mazgalların sorumluluğu bizde değil” ifadesi önemli..

O noktada da, belediye başkanının cevabı gerekli..

Belki, bunların hepsinin üstünde, konunun uzmanı, ehil bilim insanlarımızın, tarafsız mühendislerimizin, üç kuruşluk siyaset uğruna, ölümleri bile ideolojik rant malzemesi yapanların ağzını kapatacak, “Kardeşim sen, şu sebeple.. O, bu sebeple.. Diğeri de, öbür sebeple.. Hepiniz suçlusunuz” diyebileceği bir ciddiyete, ne kadar çok  muhtacız.

Ali Karahasanoğlu / Yeni Akit Gazetesi

Yorumlar3

  • Maraşlı 1 ay önce Şikayet Et
    Ali bey böyle olaylar olunca kitabına uydurma olan çoğu rezaletler ortaya çıkıyor maalesef. Çoğu kurum kağıt üstünde, çoğu diploma kağıt parçası maalesef. İşini adam gibi düzgün yapan ve işinin ehli olan insanlara, kurumlara öyle ihitiyacımız varki.
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • Misafir 1 ay önce Şikayet Et
    Odamıza bağlı kalp cerrahı kalp ameliyatı yaparken hastanın aort damarını yanlışlıkla kesti ama suçlu aslında sgk dır gibi bir açıklama olmuş.
    Cevapla Toplam 4 beğeni
  • Şems 1 ay önce Şikayet Et
    Suçlu kimse cezasını çekmeli. Senin kurumun,benim belediyem yok. Burası Türkiye Cumhuriyeti suçu kusuru olan bedelini öder.
    Cevapla Toplam 6 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat