Biz alttan aldıkça.

Konuya mütevazı yaklaştıkça..

Esas fail gözlerden kaçırmanın yanlışlığını bilerek, tali suçlular üzerine gitmeme noktasında hassasiyet gösterdikçe..

Bir kemalist ekip var ki.

15 Temmuz hain darbe girişimini bahane ederek, dindar insanlara kara çalmayı, tüm dindar insanları suçlamayı adet haline getirip, sesini yükselterek iftiralarına yeni iftiralar katarak operasyonlarını sürdürüyorlar..

Evet, kendisini dini bir grup gibi gösteren FETÖ, bu ülkede bir darbe girişiminde bulunmuştur..

Ama o grup hakkında, 15 Temmuz hain darbe girişiminden çok önce, bu ülkenin dindar insanları olumsuz kanaatlerini açıklamışlar, onlarla yollarını keskin çizgilerle ayırmıştır..

Buna rağmen, FETÖ’cüleri gösterip, dindar insanları, yeni potansiyel darbe tehlikelerinin şüphelileri arasında gösterenler, önce kendilerine bakmalılar..

Kendilerinin içinde bulunduğu kemalist grup, bu ülkede 27 Mayıs’tan başlayın..

12 Eylül ile devam edin..

Arada 12 Mart ve 28 Şubat ile 27 Nisan muhtıraları ile tamamlayın..

Bu ülkede birçok darbeye imza atmışlardır..

Öyle ki..

Utanmadan, yaptıkları darbeyi bayram olarak kutlamaya bile kalkışmışlardır..

Uzun yıllar ve hatta bugün dahi..

“27 Mayıs oldu ama.. Bir de sorun, niye oldu” diyerek..

Suçu seçilmiş Başbakan’a atma ahlaksızlığına imza atmışlardır..

Bugün, FETÖ’cülerin giriştiği 15 Temmuz hain darbe girişimi için, FETÖ’cülerin dışında bir tek kişi, “Evet 15 Temmuz’da bir darbe girişimi oldu ama. Sorun niye oldu” diyor mu? Bu darbeyi savunan tek bir dindar insan görebilir misiniz?

Ki, CIA’nin emireri konumundaki FETÖ’yü bugün dahi, dindar bir grup gibi göstererek, başka dindar insanlar da o darbeden sorumlu tutulmaya çalışıyorlar..

Bakınız 15 Temmuz hain darbe girişimine kalkışanlar gerçekten dindar kişiler miydi, yoksa kemalist kişiler miydi, TRT’den okuttukları korsan darbe bildirilerinden size aktarım yapalım..

Darbeyi yapanlar gerçekten dindar kişilerse.

Okudukları bildiride de, dini kavramlara atıf yapılması gerekmez miydi?

Buyrun bildirideki ifadelere bakalım:

“Sistematik bir şekilde sürdürülen anayasa ve kanun ihlalleri”..

Dakika bir.. Gol bir..

Daha ilk cümlede..

15 Temmuz hain darbe girişimini yapanlar, tam da muhalefet partilerinin sözcülerinin tekrarladıkları ifadelerle konuya girmemişler mi?

Tam da muhalefet medya organlarının, hemen her gün attıkları manşetlerin bir benzerini tekrarlamamışlar mı?

“Anayasa ve kanun ihlalleri” ifadeleri, muhalefet partilerinin bugün dahi papağan gibi tekrarladıkları sözler değil mi?

O zaman.

Ya muhalefet partileri bu kavramları kullanmayı bıraksınlar.

Ya da, hain darbe girişine imza atanlarla kol kola olduklarını itiraf etsinler..

İster itiraf etsinler, isterlerse etmesinler..

Darbeyi yapanların şu ifadeleri de, onları ele veriyor:

“Devletin temel nitelikleri ve hayati kurumlarının varlığı açısından önemli bir tehdit haline gelmiş, Türk Silahlı Kuvvetleri de dahil olmak üzere devletin tüm kurumları ideolojik saiklerle dizayn edilmeye başlanmış ve dolayısıyla görevlerini yapamaz hale getirilmiştir.”

Darbeciler, kemalist olduklarını ispat için, daha ne desinler?

Ha CHP Genel Başkanı’nın bir açıklamasını okumuşsunuz..

Ha bu darbe bildirisindeki ifadeleri..

İkisi de aynı değil mi?

Devam ediyor darbe bildirisi:

“Gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içerisinde olan cumhurbaşkanı ve hükûmet yetkilileri tarafından temel hak ve hürriyetler zedelenmiş, kuvvetler ayrılığına dayalı laik ve demokratik hukuk düzeni fiilen ortadan kaldırılmıştır.”

Artık bu ifadeler, bırakın CHP’yi.. Bırakın İyi Parti’yi..

Saadet Partililerin bile diline pelesenk omadı mı? 

AK Parti içinde siyaset yapmış Gelecek Partililerin bazıları, DEVA Partililerin bazıları da aynı sözlerle, AK Parti iktidarını eleştirmiyor mu?

O zaman, darbecilerle kol kola olanlar, muhalefet partileri değil de kim?

Darbe bildirisindeki ifadeler şöyle devam ediyor:

“Devletimiz uluslararası ortamda hak ettiği itibarını yitirmiş ve evrensel temel insan haklarının göz ardı edildiği, korkuya dayalı, otokrasi ile yönetilen bir ülke haline getirilmiştir.”

Ne kadar tanıdık ifadeler değil mi.

Ha CHP mutfağı.

Ha FETÖ’nün darbeyi hazırladığı mutfak.

İkisinde de aynı yemek yapılmış, ama bize farklı anlatımlar sunuyorlar..

Veee..

Kemalistlerin yüzünü kızartacak ifade geliyor:

“Bu ahval ve şerait altında yüce Atatürk’ün önderliğinde milletimizin olağanüstü fedakarlıklarla kurduğu ve bugünlere getirdiği cumhuriyetimizin koruyucusu olan Türk Silahlı Kuvvetleri, ‘yurtta sulh, cihanda sulh’ ilkesinden hareketle...” Bu cümleden sonra, hangi vicdan sahibi insan, darbeye imza atanlarla, bugünkü dindar insanları bir arada anabilir?

Açık açık ilan ediyorlar işte..

“Biz kemalistiz” diyorlar..

Darbeciler bu itirafı yaptıkları halde..

Kemalistler çıkıyorlar, “Yok yok, onlar bizden değil” diyorlar..

Bununla yetinseler..

Yine gam yemem.

Bir de saldırıya geçiyorlar..

“Aslında darbeyi yapanlar, dindar insanlar” diye, bugün iktidarda olan siyasi parti de dahil olmak üzere, tüm inançlı insanları hedef tahtasına koyuyorlar..

Biz de bunlara hatırlatıyoruz..

Dindar insanların bu ülkede darbe yaptıkları görülmemiştir..

27 Mayıs darbesini yapan sizsiniz..

Seçilmiş Başbakan’ı asan sizsiniz..

Bugün dahi, seçilmiş insanları, “27 Mayıs’dan ders çıkarın” diyerek tehdit edenler sizsiniz..

12 Eylül darbesini yapanlar, kemalistlerdir..

İstediğiniz kadar inkar edin..

İstediğiniz kadar, aklımızla alay edercesine inkar edin.. “Topyekûn savaş”’ başlıkları attığınız, attırdığınız süreçteki 28 Şubat darbesini yapanlar sizlersiniz..

“Tabii ki TSK bu uyarıları yapacak. Çünkü İç Hizmet Kanunu, Cumhuriyeti koruma ve kollama görevini, TSK’ya veriyor” diyenler, darbeyi hak olarak gösterenler sizlersiniz..

Susun, oturun oturduğunuz yerde..

Konuştukça rezil oluyorsunuz..

Konuştukça batıyorsunuz..

Yeni Akit