Erdoğan yerine Kılıçdaroğlu olsa, o konuşmayı yapabilir miydi?

  • GİRİŞ25.09.2024 08:18
  • GÜNCELLEME25.09.2024 08:18

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, BMGK’daki beklenen konuşmasını yaptı..

“BM; işlevsiz, hantal ve atıl bir yapıya dönüşüyor, ‘Dünya beşten büyüktür’ şiarının temsil ettiği değerlere ihtiyaç duyuyoruz” dedi..

Bilmiyorum, 14-28 Mayıs Cumhurbaşkanlığı seçiminde, Kemal Kılıçdaroğlu kazanmış olsaydı, ne diyecekti?

Erdoğan, “Ey BM Güvenlik Konseyi, Gazze soykırımının önüne geçmek için ne bekliyorsunuz? Filistin halkıyla birlikte kendi vatandaşlarının canını hiçe sayan katliam şebekesini durdurmak için daha neyi bekliyorsunuz?” diye sordu.

Bilmiyorum ki, HAMAS için “terör örgütüdür” diyen Kemal Kılıçdaroğlu, Saadet Partisi’nin de desteği ile cumhurbaşkanı seçilseydi, bu cümle yerine hangi cümleyi kurardı?

Tayyip Erdoğan, “Dost ve kardeş Filistin’in temsilcisini üye ülkeler arasında hak ettiği yerde görmekten mutluluk duyuyorum. Filistin’i tanımayan devletleri de bir an önce tanımaya davet ediyorum” derken..

Acaba Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanlığı seçimini kazansaydı, bırakın bu çağrıyı yapmayı, Amerika’ya gidip de, bir konuşma yapmayı planlayabilir miydi?

Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM Genel Kurulu’nda yaptığı dünkü konuşmasında şu sözleri söyledi: “Uluslararası barış ve güvenliğin imtiyazlı 5 ülkenin keyfine bırakılmayacak kadar önemli olduğuna şahitlik ediyoruz. Bunun en dramatik örneği Gazze’de 353 gündür devam eden katliamdır. 7 Ekim’den beri aralıksız süren İsrail saldırılarında 41 bini aşkın Filistinli hayatını kaybetti. Çoğu çocuk ve kadın 41 bin can, 41 bin insan hem de acımasız bir şekilde hayattan koparıldı.”

Kılıçdaroğlu seçilmiş olsaydı, bugün Cumhurbaşkanlığı koltuğunda CHP Genel Başkanı oturuyor olsaydı, acaba konuşmasında hangi ifadeleri kullanırdı:

“7 Ekim’de, uyuyan yahudilerin üzerine bomba atan HAMAS’lı teröristler” diye bir cümle kurmayacağından, emin olabilir misiniz?

Uydurmuyorum..

Bu sözler, eski ve yeni CHP genel başkanlarının, klasik sözleri..

Her ikisi de, HAMAS için “terör örgütüdür” tanımlaması yapmışlardı..

Her ikisi de, İsrail’in katliamını, misilleme olarak nitelendirmişlerdi..

Dünkü konuşmasında, Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Açlıkla ve susuzlukla boğuşan Gazze halkının imdadına koşan insani yardım görevlileri, 210’dan fazla BM personeli öldürüldü. Savaşta dahi dokunulmaması gereken 820 camiyi, 3 kiliseyi vurdular. Onlarca hastaneyi, yüzlerce okulu, hasta taşıyan 130’dan fazla ambulansı vurdular. BM kürsüsünden, BM Şartı’nı parçalayarak bir de utanmadan tüm dünyaya buradan, bu kürsüden meydan okudular” gerçeğini, dünya devletlerinin temsilcilerinin yüzlerine karşı haykırdı..

Cumhurbaşkanlığı koltuğunda, Kemal Kılıçdaroğlu otursaydı, benzer netlikte, hem camileri, hem kiliseleri.. Hastaneleri ve okulları.. İnsani yardım gönüllülerini anarak, örneğin İHH gönüllülerini anarak, terörist İsrail’in temsilcilerinin gözlerinin içine bakarak, aynı konuşmayı yapabilir miydi? Yoksa İsrail’i teröristlikle itham edeceğine, insani yardım gönüllülerini mi teröristlikle suçlardı?

Cumhurbaşkanı, BM Genel Kurulu’nda konuşmaya devam ediyor:

“İsrail’in temerküz kampına çevirdiği hapishanelerden sızan görüntüler nasıl bir zulüm yaptığını gösteriyor. Gazze dünyanın en büyük çocuk ve kadın mezarlığı haline gelmiştir.”

Evet soruyorum, HAMAS için “terör örgütü” tanımlaması yapan Kemal Kılıçdaroğlu, cumhurbaşkanı seçilmiş olsaydı, bu konuşmayı yapabilir miydi?

Amerika’sına, Almanya’sına, Fransası’na, İngiltere’sine.. Hepsine birden meydan okudu, Erdoğan:

“Ey BM Güvenlik Konseyi, Gazze soykırımının önüne geçmek için ne bekliyorsunuz?

Filistin halkıyla birlikte kendi vatandaşlarının canını hiçe sayan katliam şebekesini durdurmak için daha neyi bekliyorsunuz? Ey İsrail’e kayıtsız şartsız destek verenler, bu utancı daha ne kadar yaşayacaksınız?”

CHP Genel Başkanı ve Saadet Partisi tarafından mücahit ilan edilen Kemal Kılıçdaroğlu, bu konuşmayı mı yapardı, yoksa, “Gazze’deki ölümlere, HAMAS sebebiyet vermiştir. HAMAS yetkililerini istifaya davet ediyorum” mu derdi?

Daha önceki konuşmalarında, HAMAS’ı; Anadolu’nun batılılar tarafından işgalinden kurtaran Kuvvay-ı Milliye’ye benzeten Tayyip Erdoğan, dünkü BM Genel Kurul toplantısında da şunları söyledi:

“Filistinliler ise son derece haklı biçimde meşru direniş hakkını kullanmaktadır. Filistin halkının topraklarını işgal edenlere karşı direnişi asildir, onurludur, kahramancadır.”

Lütfen söyler misiniz..

CHP listesinden milletvekili seçilen Gelecek Partililer. Saadet Partililer, DEVA Partililer.. Lütfen söyler misiniz, Haniye’nin afişini, Şehitkamil ilçemizde “Bu adamın afişinin burada ne işi var” diyerek indiren, yırtan CHP’liyi milletvekili listesine koyan Kemal Kılıçdaroğlu, vatanlarını savunan Filistinliler için, “onurlu bir direniş içindedirler” der miydi?

Küçücük bir ihtimalle bile olsa, “Evet, söylerdi” diyebilecek birisi çıkarsa.. Şehitkamil’de indirilen ayet içerikli Haniye afişi sonrasında, CHP yönetiminden bir kınama yapıldı mı, bana göstersinler..

Bir özür dilendi mi, göstersinler.. 

Bir pişmanlık ifadesi kullanıldı mı, söylesinler..

Bir küçücük eleştiri yapıldı mı, açıklasınlar..

Haniye’yi, yani dört torunu, üç çocuğu ve en sonunda kendi canını, vatanı için feda etmiş birisi için, “bize ne elin adamından, bize ne ki, öldü diye yas tutalım” diyen, ama bugünlerde sosyalist enternasyonel için Amerika’ya giden CHP zihniyetinin başındaki adamlardan, “Filistinliler, vatanlarını savunuyorlar” tespitini beklemek, boşa bir çaba değil midir?

Dindar kardeşlerime soracağım..

BM Genel Kurulu’nda, Türkiye adına dünkü konuşmayı Tayyip Erdoğan değil de, Kemal Kılıçdaroğlu yapacak olsaydı..

Şu cümleleri kendisinden duyabilir miydiniz?

“2024 Olimpiyat Oyunları’nın açılışında sahnelenen rezalet, insanlık olarak karşı karşıya olduğumuz tehdidin boyutlarını gözler önüne sermiştir. Masum çocukların, her yaştan ve inançtan yüz milyonlarca insanın izlediği bir spor etkinliği, hem de çok çirkin bir şekilde, cinsiyetsizleştirme propagandasına alet edilmiştir. O kötü sahneler, sadece Katolik alemini, Hristiyan dünyasını değil; Müslümanları ve kutsala saygısı olan herkesi derinden yaralamıştır. Cinsiyetsizleştirme meselesi bir “tercihten” ziyade, artık küresel bir dayatmaya, tam anlamıyla kutsala ve fıtrata karşı bir savaşa dönüşüyor.”

Kılıçdaroğlu bu sözleri mi sarfederdi, yoksa “İslam ülkelerinin İstanbul sözleşmesi’ni imzalaması için, baskı kurulmalıdır” mı derdi?

Yeni Akit

Yorumlar1

  • ylç 1 saat önce Şikayet Et
    Allah sizden razı olsun.
    Cevapla Toplam 3 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat