akit mahkûm. Sözcü haklı.. Ve yargı bizden yana öyle mi?

  • GİRİŞ04.10.2024 09:01
  • GÜNCELLEME04.10.2024 09:01

Siyonistlerde de, siyonistlerin kucağındaki Fetöcülerde de. Fetöcülerle iş tutan ulusalcılarda da, taktik hep aynı..

Bugünlerde siyonistler ne yapıyor?

Vuruyor, öldürüyor, “Durun daha, Devletlerin sınırlarını değiştireceğiz” diye tehditler savuruyor. 

Ama sonrasında.. İran üç tane füze atınca. İsrail’in fiyakası düşürülünce..

“Askerî üsleri vurdum. İstersem, askerî üs vurmaktan çok daha kolay şekilde, başka yerleri de vururum” deyince..

Siyonist hemen ajitasyona başvuruyor: “İran’ın attığı hipersonik füzelerin sivilleri öldürme endişesi yaşanıyor.”

Bre vicdansız siyonist, Nasrullah’ı şehid etmek için, 6 blok apartmanı birden vurmadın mı? O bloklarda, onlarca dairede sivilleri bir dakika içinde şehid etmedin mi?

Sen vurunca güzel.. “Nokta atış ile vuruldular” diye bir de güzelleme yap..

Sen vurulunca, “sivillerin hedef olma endişesi” de..

Siviller hedef alınmadığı halde..

Sadece askerî üsler hedef alındığı ve vurulan yerlerin görüntüleri de bunu ispatladığı halde.. “Sivillerin zarar görmüş olma ihtimali var” diyerek, görüntü göstermeden, karalama operasyonu başlat..

Baş siyonist böyle yapıyor.. Siyonistin kuklası Fetöcüler ne yapıyorlardı?

15 Temmuz hain darbe girişimi sırasında, milletin düşmana karşı kullanmak üzere emanet ettiği uçakları, Gölbaşı Özel Harekat Başkanlığı’nı vurmak için kullanıyor, orada 50’den fazla polisimizi, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin uçakları ile şehid ediyorlardı.

Bunun adı, o Fetöcüler nezdinde, kendi aralarındaki haberleşmede, namussuzca bir tanımla duyuruluyordu: “Tam isabet”.

Peki.. İsrail vurulunca nasıl ağlıyor ise.. FETÖ de, darbe bastırılınca nasıl ağladı?

Darbenin ilk dakikalarında, 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’nü kesen, darbeci askerler, saatler sonra halk tarafından etkisiz hale getirilip, ordaki emniyet güçlerine teslim edilirken..

Halkın kendisine emanet ettiği silahla, halka ateş eden katil sürüsü içindeki iki tane askere, 4 saat önce yakını şehid olmuş bir ağabey, bir kardeş, bir baba, iki tane tokat attı diye..

Tokat yiyenin darbeci asker olduğu. Halkına ateş eden vicdansız FETÖ’cü olduğunu söylemeden.. Ve bu bilgileri gizleyerek.. “Türk askerine tekme tokat giriştiler” diye ağlaştılar.

Sözcü’ye, Cumhuriyet’e haber yaptırdılar..

Bre vicdansızlar.. Bu adamlar darbeci.. “Türk askeri” dediğiniz adamlar, köprü üzerinde halkın üzerine ateş açıp, onlarca Türk insanını vicdansızca öldürmüş darbeci askerler..

Bunu da söylesenize..

Daha vahimi.. Boğaz Köprüsü üzerinde, bir askerin, darbeye direnenler tarafından boğazının kesildiğini ve köprüden aşağıya atıldığı yalanını uydurdular..

Siyonist operasyonunu görüyor musunuz. Darbecileri masumlaştırma, mağdur gösterme girişimini görüyor musunuz. 

O iftira, önce sosyal medyada.. Sonra da Sözcü gazetesinin internet sitesinde haber oluyor..

Sözcü’nün başlığı şöyle:

“ŞOK OLAY! Boğaz Köprüsü’nde asker başı kesilerek öldürüldü!”

Darbecileri savunma sadedinde, “ne yapabiliriz, ne yapabiliriz” diye çırpınmaya bakar mısınız..

Sonrasında birçok internet sitesi bu iftirayı alıp, kimi “iddia” diye, kimi daha başka ifadelerle, kimisi “Sözcü’nün verdiği bilgiye göre” diye, okurlarına aktarmış..

Bu arada, o günün heyecanlı saatlerinde, maalesef bizim internet sitemizde de, birçok internet sitesinde bu yayınlanan iftira, deneyimsiz bir editörümüz tarafından iddia olarak kısa süreliğine yayınlanmış..

Sitemizdeki haber, yönetimdeki arkadaşlarca görülür görülmez, iftiralığı açık ve kesin olduğundan kaldırılmış.

Ve yönetim, kısa süreliğine de olsa, yaptığımız hatanın düzeltilmesi sadedinde, “Sözcü’den tek haber aldık. O da yalan çıktı. Önce pisliğini temizle Sözcü” başlığı ile üzdüğümüz insanlardan bir özür, bir de durumu izah etme amacı ile yeni bir haber daha yapmışız...

Bizim uyarımız sonrasında, ama bir gün yayında tuttuktan ve darbenin kesinlikle bastırıldığı anlaşıldıktan sonra, Sözcü o haberi yayından kaldırdı..

Ve akabinde akit gazetesinin internet sitesine tazminat davası açtı..

15 bin TL manevi tazminat istedi..

Davayı yanlış mahkemede açtığını, avukatımız Ali Paccı hatırlatınca, davanın yetkili-görevli mahkemeye gönderilmesi kararlaştırıldı. Ama Sözcü’nün avukatları, yasal sürede dosyanın gönderimini tamamlamadı ve dava açılmamış sayıldı, düştü.. 

Yıllar geçti.. Sözcü’nün avukatı, 2 yıllık zamanaşımı süresi de dolduktan sonra, görevli mahkemede, bu sefer 40 bin TL’lik manevi tazminat davası açtı..

Avukatımız Ali Paccı, diğer savunmaları ile birlikte, davanın 2 yıllık sürede açılmadığını hatırlattı.

Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi Hakimesi Emine Konak, “zamanaşımı sebebi ile davanın reddine” kararını verdi.

İstinaf, “akit sitesindeki haber, aynı zamanda suç niteliğindedir. Zamanaşımı 2 değil, 8 yıldır” diyerek kararı bozdu. Bu arada ne oldu ise..

Aynı Hakime Emine Konak, daha ilk duruşmada, dosya önceden zamanaşımı sebebi ile reddedildiği için, yeterince deliller toplanmamış olduğu halde, hiçbir şey araştırmadan 35 bin TL’lik tazminata hükmetti.

Eyyy darbeciler..

Yapmak istediğiniz algı sonunda, darbeyi başarıya götüremediniz ama..

Attırdığınız iftiranın ifşasını yapan akit’i mahkûm ettirdiniz..

Ne diyeyim? “Yargı Tayyip Erdoğan’ın iki dudağı arasından yönetiliyor” diyenlere sesleneyim. Çıkın, yüreğiniz varsa, bu kararı savunun..

Düşünce özgürlüğü diye ter ter tepinenler.. Yalanlarını ifşa ettiğimiz için mahkemeye gidiyorlar.

Biz onlara dava açmıyoruz. Onlar bize dava açıyorlar.. 

“Düşünce serbest olmamalı, haber cezalandırılmalı” diyorlar.

Ama gazetelerinde hemen her gün, “Düşünce özgür olmalıdır” diye okurlarına yalan söylüyorlar..

Ki, gazetelerinde akit’e hakaret ettikleri için, her ihtimale karşılık diyerek, “Takas” itirazında da bulunmuştuk..

“Biz hakaret etmedik ama. Öyle düşünürseniz. Sözcü’nün şu şu hakaretleri sebebi ile bizim onlardan alacağımız daha fazla. Takas talebinde bulunuyoruz” dedik. Emine Konak hakime hanımın, takas dermeyanımızı, bu konuda Yargıtay’dan aldığınız içtihadları okuduğunu hiç sanmıyorum..

Okusaydı, karar verirken, takas ile ilgili de bir cümle yazardı..

Karşısında 25 yıldır basın davalarını yürüten bir avukat var..

Hiç dinlemeden, kararını bastırıyor..

Ve Türkiye, “darbecilere ceza verdik” diye kendini avutuyor.

Darbecilerin attırdıkları yalanı yazanlar, dava kazanıyor, beyler..

Hakimler, darbecilerin iftiralarını yazanların gerçek yüzünü ifşa edenleri dinlemeden, mahkûmiyet kararlarını bastırıyor, beyler..

Adamlar ilk davalarında, “Ben 15 bin TL zarara uğradım” demişler...

Daha sonra ise..

“40 bin TL zarara uğradım” demişler.. Bunu dahi dikkate almayan hakime hanım..

15 bin TL’yi unutup, 35 bin TL’ye hükmediyor..

Duyun sesimizi.. Yargı, iktidarın elinde diyenler.. “Düşünce özgürlüğü, muhalifler için yok” diyenler.. “Susturuluyoruz” diyen muhalifler..

Duyun sesimizi..

Yaşananları, izah edin bize..

Hem dayak atıp, hem de “dayak yiyoruz” numarasını bırakın artık..

Ali Karahasanoğlu / Yeni Akit Gazetesi

Yorumlar2

  • Kaan 2 hafta önce Şikayet Et
    Ellerinize sağlık çok yazık
    Cevapla Toplam 4 beğeni
  • ERSİN 2 hafta önce Şikayet Et
    Yahudi ve avanesinin oyunları hep aynı ama zavallılar diyorum ben onlara öleceksiniz ve cehenneme sürüleceksiniz. Zalimler için yaşasın cehennem.
    Cevapla Toplam 5 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat